Yargı siyasallaştı, cezasızlık kronikleşti

Ercan Yılmaz

Ercan Yılmaz

  • İHD Amed Şube Başkanı Ercan Yılmaz, siyasallaşan yargı ve kronikleşmiş cezasızlık uygulamasına dikkat çekerek, yargının toplumun çok gerisinde olduğunu söyledi. 

ASMİN BARAN / AMED

İnsan Hakları Derneği, 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra hapishanelerde artan işkence ve kötü muamele uygulamalarını engellemek ve kamuoyuna duyurmak için kuruldu. Gelinen aşamada Türkiye genelinde 35 ilde örgütlü yapısı ve 9 binin üzerindeki üyesiyle Türkiye’nin en büyük insan hakları örgütü. 38. yılını geride bırakan İHD’nin siyasi iktidarların baskılarına rağmen mücadeleden geri durmadığının altını çizen İHD Amed Şube Başkanı Ercan Yılmaz, “İnsan hakları mücadelesi her şart ve koşul altında sürdürülmelidir mottosuyla hareket eden derneğimiz, failin ve mağdurun kimliklerinden bağımsız yaşanılan insan hakları ihlallerinin giderimi üzerine çalışmalar yürütmektedir” dedi. 

Gelenek haline geldi

Türkiye’nin insan hakları alanında karnesinin çok kötü olduğunun altını çizen Yılmaz, “Dünya çapında hazırlanan insan hakları endekslerinin bir çoğunda Türkiye’nin son sıralarda olması, aslında sınıfta kalmayı bırakın neredeyse okuldan atılmak üzere olduğunu bize göstermektedir” dedi. Yılmaz şöyle devam etti: “Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden bu yana insan haklarına saygı ve temel hak ve özgürlüklerin sağlanması konusunda yeterince istekli olmamış, egemenlik alanında bulunan farklı inanç ve kimlikteki yurttaşların kendi benlikleriyle yaşamalarına izin vermiyor. Kendi gibi yaşamakta ısrarcı olan grupların ötekileştirilmesi ve her türlü yolla cezalandırılması, Türkiye’de bir gelenek haline gelmiştir. Bunun en iyi örneği yüzyıldan fazla bir süredir hak ve özgürlük talebinde bulunan Kürt halkı ile Türkiye Cumhuriyeti arasındaki devam eden itilaftır. Kürtler insan olmaktan kaynaklı haklarının tanınması ve kullandırılması konusundaki ısrarlı mücadeleleri karşısında çok ağır insan hakları ihlallerine maruz kalmış ve Kürt meselesinin çözümsüzlüğü Cumhuriyet tarihi boyunca yeni hak ihlallerinin doğmasına neden olmuştur.”

STÖ’ler rolünü oynamalı

Buradaki en önemli görevin yargı makamlarına ait olduğunu kaydeden Yılmaz, “Zira yargı makamlarının önlerine gelen vakalarda insan hakları perspektifiyle hüküm kurmaları halinde toplumun insan haklarına saygı ilkesini benimsemesi daha kolay olacaktır. Türkiye’de yargının siyasallaşması ve kronikleşmiş cezasızlık uygulamalarıyla yargı makamları insan hakları konusunda toplumun gerisinde düşecek duruma gelmiştir” dedi. 

Sivil toplum örgütlerinin isimlerinin içinde bulunan sivil kalma halini sağlayarak bağımsızlıklarını korumasının önemine de vurgu yapan Yılmaz, şunları ekledi: “Yaşanan hak ihlallerinin kimden geldiğine bakılmaksızın giderilmesi, tekrarlanmaması ve yüzleşmesi konusunda cesur çalışmalar yapmalıdırlar. Yargı makamlarının ve sivil toplum örgütlerinin rol ve misyonlarını yerine getirdiği durumda toplumun insan haklarına olan ilgisi artacağı ve hak ihlallerinde ciddi bir azalma olacağı düşüncesindeyim.” diye ekledi.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.