Mağdurda seçicilik yapılıyor!

Eren Keskin
- İHD Eşbaşkanı Eren Keskin hasta tutsakların cezaevinde ölüme terk edildiğini, kendilerini muhalefet olarak tanımlayanların da mağdur seçicilik yaptığını söyledi.
ZELAL ATEŞ / AMED
Sıddık Güler, Mehmet Emin Çam, Hatice Yıldız, Muhlise Karagüzel ve Soydan Akay gibi çok sayıda isim, hastalıklarına rağmen ATK’nin “cezaevinde kalabilir” raporlarıyla tahliye edilmiyor. ATK’nin yıllardır devlet politikalarının bir uzantısı olarak hareket ettiğini belirten İHD Eşbaşkanı Eren Keskin, “ATK resmi bir bilirkişi kurumu ve siyasi saiklerle hareket ediyor. İşkenceyi ve cezaevlerindeki hak ihlallerini meşrulaştırıyor. Hasta tutsakların tahliyeleri ATK raporlarıyla engelleniyor. Cezaevlerinde kalamayacak kadar hasta olan insanlar, siyasi nedenlerle içeride tutuluyor” dedi.
Geçtiğimiz günlerde ciddi sağlık sorunları bulunan Mahir Polat hakkında iki hafta gibi bir süre içinde tahliye kararı verildiğini hatırlatan Keskin, “Polat, ATK raporu dahi beklenmeden hastane raporuyla serbest bırakıldı. Bu çok doğal ama aynı durumdaki diğer tutsaklar neden içeride?” diye sordu.
Fatma neden hala tutsak!
Hasta tutsaklardan Fatma Tokmak’ın durumuna işaret eden Keskin, “Mahir Polat’tan çok daha ağır hasta olan Fatma Tokmak var. 1996’dan bu yana cezaevinde olan Tokmak ağır kalp hastası. İnsan Hakları Vakfı doktorları tarafından 'cezaevinde kalamaz' raporu verilmesine rağmen ATK sürekli 'cezaevinde kalabilir' diyor. Siyasal irade yargıya müdahale ediyor ve siyasi mahpusların tahliyesi engelleniyor” dedi.
Muhalefetin de sorumluluğu
Hasta tutsaklarla ilgili sorunlardan yalnızca devletin değil, muhalefetin de sorumlu olduğunu savunan Keskin, şunları söyledi: “Bugün Mahir Polat nedeniyle bu konu gündeme geliyor ama hasta tutsaklar cezaevinden öldükten sonra çıkabiliyor. Yıllardır yaşananlara rağmen bu gündemin Polat’ın durumuyla ana akımın, partilerin ve toplumun gündemine girmesi, kendilerini solda tanımlayanların, muhalif olarak tanımlayanların bile ne kadar mağdur seçici olduklarını gösteriyor. Cezaevleri ve işkence bugünün sorunu değil, yapısal sorunlardan biridir. Ne yazık ki sadece devleti eleştirerek bu sorunlarla yüzleşmek mümkün değil. Asıl yüzleşilmesi gereken, muhalefetin ve toplumsal muhalefetin çifte standartları ve mağdur seçiciliğidir.”