‘Maraş’taki Çocuk’ anlatıyor

Kadın Haberleri —

Birgül Sarıkaya

Birgül Sarıkaya

  • Maraş Alevi Katliamı’nda babası öldürülen, annesi yaralanan ve kendisi de saldırıya maruz kalan Birgül Sarıkaya, yaşananları ‘Maraş’taki Çocuk’ ismiyle kitaplaştırdı. Sarıkaya, “Katliamı yapanların vicdanlarında kanama olsun istiyorum” dedi.

Birgül Sarıkaya, 19 Aralık 1978’de Maraş’ta Alevilere yönelik günlerce süren büyük saldırı ve katliamlar gerçekleştirildiğinde 14 yaşındaydı. Katliamda ilköğretim müfettişi olan babasıSüleyman Metin’i kaybetti. Annesinin üzerine ise benzin dökülerek yakılmak istendi, gözünden yaralandı. Kız kardeşleriyle birlikte saldırganlardan kaçmaya çalışırken tacize uğradılar, darp edildiler.

Tüm bu yaşananların travmalarını ve acılarını 45 yıldan fazladır içinde taşıyan Sarıkaya,katliamın unutulmaması için mücadele ediyor. Bu mücadelesini yazdığı kitapla sürdürüyor.Saldırılar olduğu sırada ailesiyle birlikte evde olan Sarıkaya, yaşananları Pirha’ya şöyle anlattı:

 

 

Babası katledildi, annesi yakılmaya çalışıldı

“Beklenmedik bir şekilde etrafımız sarıldı, evimiz ateşe verildi, babamız gözümüzün önünde öldürüldü, bizler kaçırıldık, sokaklarda mağdur edilerek büyük bir can pazarı yaşadık. Bizi döverek, sürükleyerek türlü hakaretlerle bilmediğimiz bir mahallede bir eve kapattılar. O evden kaçtık. Peşimize düştüler, bizi kovaladılar. Ablamın bir arkadaşının evine sığındık. Maraş’ın yerlisi tutucu bir aileydi. Evin hanımı bizi korudu, vermek istemedi ama kocası evi yakarlar diye korkuyordu, bizi onlara vermek istiyordu. Sonunda kadın hükümet konağına haber göndermiş. Askerler geldi. Bizi bir araca bindirdiler. Etrafımızda asker varken bile vuruyor, hakaret ediyorlardı. Üç kız kardeş, hükümet konağına götürüldük. Annemiz geldi;vücudunun çeşitli yerlerinden ve yüzünden yaralı halde. Bir gözünü kaybetmişti. Üzerine gaz döküp yakmaya çalışmışlar üstelik. 7 yaşındaki kız kardeşimizin kayıp olduğunu o an fark ettik. 15 gün sonra bulabildik onu.

O gece kurtulmamız tam anlamıyla bir mucizeydi. Çünkü arkamızdan bizi kovalayan güruh, bizi bir şekilde köşeye sıkıştıracağını düşünüyordu. Bir yere sığınabileceğimizi beklemiyorlardı. Biz de sonumuzun bu şekilde olacağını düşünmüyorduk. Kaçıyorduk ama yakalanıp öldürüleceğimizi sanıyorduk.”

Acıları tekrar yaşayarak yazdı

Sarıkaya, yaşadıklarını kaleme dökerek 10 yıl önce “Maraş’taki Çocuk” kitabını yazmaya başladı. Ancak yaşananların ağırlığını kaldıramadığı için ara verdiğini belirterek, “İlk yazmaya çalıştığımda bıraktım çünkü yüreğim kaldırmadı. 5 yıl sonra yeniden başladım ama hep bırakmak zorunda kaldım. Bu kış ‘artık bitirmem gerekiyor’ diyerek 6 ay eve kapandım. Yazma süreci oldukça sancılı geçti. Yerlerde sürünerek, o acıları tekrar tekrar yaşayarak tamamlamış oldum” dedi.

Vicdanları kanasın

Kitabın katliam mağdurlarının dili olmasını uman Sarıkaya, kitabın vicdanlara dokunmasını dileyerek şu ifadeleri kullandı: “Katliamı yapanların vicdanlarında kanama olsun istiyorum. Böylelikle af diliyoruz diyebilirler belki. Bu benim için çok kıymetli olur. O af benim acımı dindirmeyecek fakat onun bir insan yüzünü görebilmek, insanlık adına bir umut olarak yansıyacak.” MERSİN

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.