‘Özgür ve eşit yaşam’ hattı
Kadın Haberleri —
- DEM Parti Kadın Meclisi, 12 bölgede aldığı örgütlenme kararı alarak, iktidarın ‘kadın düşmanı’ ve ‘makul kadın’ siyasetine karşı ‘özgür ve eşit yaşamı’ örecek. Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, ‘Nasıl yaşamalı?’ sorusundan yola çıkarak örgütlülük ve özsavunma hattı geliştireceklerini söyledi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi, 20 Temmuz’da “Özgür ve eşit yaşamda ısrarcıyız, örgütleniyoruz” kampanyasının startını verdi. DEM Parti Kadın Meclisi ise 12-13 Eylül tarihlerinde “Özgür ve eşit yaşamı hep birlikte inşa edeceğiz” şiarıyla 1’inci Merkezi Örgütlenme Konferansı’nı gerçekleştirerek 3’üncü Yol ile mücadeleyi büyütme kararı aldı. Bu kapsamda birçok kentte kadınlarla bir araya geldi.
DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, kampanyayla kadınların baş başa bırakıldığı sorunlara çözüm üretmek ve örgütlülüğü sağlamak olduğuna işaret etti.
Kadınların iktidar tarafından oluşturulan çoklu şiddet politikalarına maruz kaldığını belirten Türkoğlu, “kadın düşmanı”, “makul kadın” siyasetine karşı “özgür ve eşit yaşamı” dayanışmayla sağlayacaklarını söyledi. Yaşanılan sorunlara sadece itiraz eden değil, “Nasıl yaşamalı?” sorusundan yola çıkarak cevap arayan bir politika yürüttüklerinin altını çizen Türkoğlu, MA’ya şöyle dedi: “Kadınlar bu noktada daha çok bir araya gelerek politika üretmeli.”
İktidarın politikaları nedeniyle toplumun içerisinde cinsiyetçiliğin arttığına işaret eden Türkoğlu, “‘Erkek egemenliği’ dediğimiz alan gün be gün büyüyor. Buna karşı örgüt ve örgütlenme başlıklarımız var. Bundan sonraki aşamada bu başlıklar altında çözüm için tartışacağız” diye belirtti.
Tecrit, çoklu krizleri derinleştiriyor
Ayrıca konferans öncesi gerçekleştirilen buluşmalarda dünyada ve Türkiye’de yaşanan krizlerin kadınların hayatlarına nasıl tesir ettiği yönünde tartışmalar yürüttüklerini sözlerine ekleyen Türkoğlu, savaş politikalarının Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecritle daha da derinleştiğini söyledi.
Türkoğlu şöyle devam etti: “Barış siyasetinin muhatabı olan Sayın Öcalan tecrit altına alındığı sürece savaş daha da büyüyen bir yerde olacak. Aynı zamanda diyoruz ki; bu savaş kendi yereliyle sınırlı kalan bir savaş değil. Sadece Türkiye ile sınırlı kalan bir savaş siyasetinden bahsetmiyoruz. Kapitalist sistemlerin Ortadoğu’yu bir şekilde savaş alanı haline getirdiğini biliyoruz ve bu savaşı yürüten her hükümetin kadın kazanımlarına saldırdığını, kadın düşmanı politikaları her geçen gün derinleştirdiğini görüyoruz. Bu yönüyle de konferansımızdaki ana değerlendirme hattı savaş karşıtlığı cepheyi oluşturabilmek oldu. Çünkü, iktidarın kadın düşmanı politikaları savaştan beslenen politikalardır.”
12 bölgede örgütlenme
Türkoğlu, 12 bölgede örgütlenme çalışmalarına başladıklarını söyledi ve ekledi: “Karma siyasette kadın perspektifini, politikalarını, çalışmalarını gün be gün hayata geçirecek şekilde çalışmalar üretilecek. Sonuç olarak her yerelin sosyolojisi farklı ve bu noktada toplumsal dinamikleri farklı ele almamız gerekiyor. İstanbul’da yapacağımız bir atölye ile Amed’de yapacağımız atölye aynı olmayabilir. Çünkü kadınların yaşadığı şiddet biçimleri farklı. Şiddettin beslendiği kaynak erkek egemen sistem ama ilişki, yönelim tarzı tam da özel savaş konusudur. Yani özel savaş Colemêrg ya da Amed’in tek başına yaşadığı bir sıkıntı değil. Ancak bununla mücadele başlıkları farklıdır. Son zamanlarda bir şekilde dincilik eksenli ya da Hizbulkontra eliyle farklı yönelimler söz konusu oluyor. Bunların her birine karşı kuracağınız söz ve söylem farklılık taşıyabiliyor.”
Kutsal iktidar!
Erkek egemenliğiyle mücadelenin kampanyanın en önemli başlıklarından biri olduğunu kaydeden Türkoğlu, AKP’nin saldırdığı her mekanizmanın kadınların, çocukların yaşamına mal odluğunu söyledi.
İktidarın İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmesinin, kadın cinayetlerini ortadan kaldıracak mekanizmalardan vazgeçmesi anlamına geldiğini sözlerine ekleyen Türkoğlu, “Aslında bu sözleşmeden vazgeçmekle ‘makul’ bireylerin yetiştirileceği aile profili hedefleniyor. Son birkaç yıldır zaten bunun üzerine çalışıyor. Yani ‘kutsal aile’ diyor ama gerçekten o ‘kutsal aile’ iktidarın kendisini kutsayan bir aile” ifadelerini kullandı.
Özgür ve eşit bir yaşam için
Yaşanılan çoklu krizlerde kadın dayanışmasının mücadelede esas bir hat olduğunu söyleyen Türkoğlu, sözlerini şöyle noktaladı: “Örgütlemenin kendisini bir nevi özsavunma olarak görüyoruz. Özgür ve eşit bir yaşam için esas olan örgütlenmektir. Yaşam içerisinde örgütlü mücadeleyle iktidarın tüm saldırılarını durdurabilir, iktidarı gönderebilir ve kendi yaşam modellerimizle, değerlerimizle bir arada olabiliriz. Yoksa diğer türlü iktidarın ‘makul’ sınırları içerisinde yaşamak hiçbir kadına bugüne kadar yaşam şansı tanımadı. Kadın cinayetlerinin bu kadar artması bu çizgiden kaynaklıdır. İktidarın ‘makul’ siyasetinde nasıl yer almadıysak, iktidarın politikalarına karşı özgür ve eşit yaşamımızı oluşturacağız. Bunun için de tüm kadınlarla dayanışmayı sağlayacağız.” AMED