Salem’in cadıları
Kadın Haberleri —
- Salem’de Şubat 1692-Mayıs 1693 arasında geçen sadece 16 aylık bir süre içinde, çoğu kadın olan 200 kadar kişi ‘cadılık’ yapmakla suçlandı. Prof. Bridget M. Marshall, “Suçlamalar, hiyerarşik bir toplumda kolay hedef olan yoksul veya ‘beyaz olmayan’ kadınlar arasında yaygındı” diyor.
Cadı avları, 17. yüzyılda yaygındı ancak Salem’deki olaylar toplu paranoya ve korkunun en çarpıcı örneklerinden biri olarak tarihe geçti. ABD'nin Massachusetts eyaletine bağlı Boston şehrinin yakınında bulunan Salem’de cadı mahkemeleri sadece tarihi bir merak konusu olmaktan öteye geçiyor.
İstatistiklere göre, Şubat 1692 ile Mayıs 1693 arasında geçen sadece 16 aylık bir süre içinde, Massachusetts’teki sömürge dönemi Salem’de çoğu kadın olan 200 kadar kişi ‘cadılık’ yapmakla suçlandı. Bu 200 kişiden 30’u tutuklandı ve 19’u idam edildi.
Ancak Salem’deki bu kitlesel suçlamalar, davalar ve idamlar bir anda gerçekleşmedi. Bunlar, birbirine sıkı sıkıya bağlı bir Püriten topluluğunu ve sakinlerinin hayatlarını altüst eden bireysel etkenlerin ve sosyal dinamiklerin karışımının bir sonucuydu.
Yoksul ve ‘beyaz olmayan’ kadınlar
Massachusetts Üniversitesi’nde tarihi cadı mahkemeleri konusunu araştıran Prof. Bridget M. Marshall, “Sömürge döneminde Salem’de sivri şapkalı, yeşil yüzlü kadınlar kazanlarda iksir karıştırıp büyü yapmıyordu” diyor. Gerçekte, cadılık suçlamaları genellikle davranışları, derin dindar ve sıkı sıkıya bağlı topluluklarındaki diğer üyeleri rahatsız eden kadınları hedef alıyordu. Bu suçlamalar, hiyerarşik bir toplumda kolay hedef olan yoksul veya “beyaz olmayan” kadınlar gibi en savunmasız gruplar arasında özellikle yaygındı.
Cadı mahkemeleri Salem’e özgü değildi. Avrupa, 15. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar süren bir cadı avı çılgınlığı yaşamıştı ve çoğunluğu kadın olan yaklaşık 100.000 kişi, şeytanla işbirliği yapmak ve büyü gibi eylemlerde bulunmak suçlamalarıyla yargılanmıştı.
İngilizlerin elindeki Massachusetts Körfezi Kolonisi’ndeki diğer şehirler gibi, Salem de Püriten yerleşimcilerle doluydu. Günlük yaşamları, bölgenin Yerli halkı, köleleştirilmiş Afrikalılar ve 1689-1697 yılları arasında Britanya ve Fransa arasındaki Kral William Savaşı yüzünden şu anda Kanada ve New York olan bölgelerden kaçan mültecilerle yan yana geçiyordu. Yeni yerleşimciler Salem’in kaynaklarını sonuna kadar zorladı ve köylüler ile dini ve hükümet liderleri arasındaki zaten yoğun olan kişisel rekabeti daha da körükledi.
İlk suçlama
Salem’in en uzun süren anlaşmazlıklarından biri, kasabanın kalıcı bir papaz bulmakta yaşadığı sorunlar nedeniyle dini lideri üzerindeydi. Bir papaz tutmak için yapılan çok sayıda başarısız girişimden sonra, köyün kilise cemaati sonunda Samuel Parris’i işe aldı. Parris’in görev süreci, katı Ortodoks görüşleri ve maaşı konusundaki anlaşmazlıklar nedeniyle daha da fazla tartışma yarattı.
Ocak 1692’de, Parris’in 9 yaşındaki kızı Elizabeth ve 11 yaşındaki yeğeni Abigail Williams, falcılık oyunu oynadıktan sonra “nöbetler” geçirmeye başladılar. Bu tür eğlenceler, Püriten öğretilerine göre günah kabul ediliyordu.
Kasaba doktoru, her ikisinin de “üzerlerinde kötü bir el” olduğunu, yani bir cadının büyüsü veya laneti yüzünden şeytanın etkisi altında olduklarını söyledi. Büyücülük ve şeytanla işbirliği yapmak, Massachusetts yasalarına göre suçtu ve kızların davranışları hızla yasal bir meseleye dönüştü.
Tituba ilk hedefti
Sorgulanan kızlar, Parris’in “sahip olduğu” köleleştirilmiş bir kadın olan Tituba’yı, kendilerini büyülemekle suçladılar. Tituba falcılık oyununa katılmamış olsa da kızları, iddialara göre şeytanın etkisinden kurtarmak için bir “cadı pastası” hazırlamıştı. Parris, Tituba’nın bu yiyeceği hazırlayıp kızlara verdiğini öğrendikten sonra onu acımasızca dövdü. Aşırı baskı altında, Tituba büyücülük yaptığını itiraf etti söyledi.
Marshall’a göre, Tituba kolay bir hedefti, çünkü oldukça hiyerarşik bir toplumda en alttaydı. Ancak Tituba kızların davranışları yüzünden günah keçisi ilan edilen tek kişi değildi. İki kadını daha suçladılar; komşuları tarafından “ahlaksız” olarak görülen şehirli kadın Sarah Osborne ve yoksul bir kadın olan Sarah Good.
Cadı davalarının kurbanları
Salem, cadı davalarını denetlemek için özel bir mahkeme kurdu ve bu da çok sayıda iddianame, dava ve idama yol açtı. Sanıklar masumiyetleri kanıtlanana kadar suçlu sayılıyor, mahkumiyetler zorla alınan itiraflara, söylentilere ve hatta tanıkların rüyalarını içeren “hayali kanıtlara” dayandırılıyordu. Yetkililer ayrıca sanıkların itibarını, geçmiş davranışlarını ve fiziksel özelliklerini de inceliyor, benler veya çizikler gibi “cadı işaretleri” olarak yorumladıkları izler arıyorlardı.
Hatta küçük çocuklar bile risk altındaydı. Tanıklar, Sarah Good’un dört yaşındaki kızı Dorothy’yi kurbanlarına “işkence etmekle” ve ısırmakla suçladılar. Dorothy 34 hafta hapis yattıktan sonra serbest bırakıldı ancak annesi idam edildi. Dorothy’nin yeni doğan kız kardeşi Mercy, davaların en genç kurbanı oldu ve doğumundan kısa bir süre sonra hapishanede öldü. Sanıkların çoğunluğunu kadınlar oluştursa da mahkeme altı erkeği de yargıladı ve mahkûm etti.
Salem Köyü’ndeki cadı avı çılgınlığı, 1693’te büyük olasılıkla Püriten papaz Cotton Mather gibi cadı mahkemelerine karşı çıkan önemli figürlerin kamuoyunda aldığı duruş nedeniyle sona erdi.
Son kurban iki yıl önce aklandı
Artık doğaüstü olaylarla ilgilenen turistler için popüler bir yer olan Salem’in kurbanlarını tam olarak kabul etmesi yüzyıllar aldı. Massachusetts yetkilileri davalar için 1957’de resmi özürler yayınlamaya başladı ve Salem’de cadılık suçlamasıyla haksız yere mahkum edilen son kişi olan Elizabeth Johnson Jr, resmi olarak 2022’de aklandı. 2017’de ise şehirdeki toplu asılmaların gerçekleştiği yere bir anıt dikildi. Bir ormanın ortasında yer alan anıt, idam edilen 19 kurbanın isimlerinin kazındığı basit bir duvardan oluşuyor. BOSTON
*Kaynak: https://arkeofili.com/cadi-avlari-17-yuzyilda-yaygindi-peki-salemi-unlu-yapan-ne/