Savaşı sürdürme kararı

Sebahat Tuncel

Sebahat Tuncel

  • Kobanî Kumpas Davası’ndan 12 yıl ceza verilip tahliye edilen Kürt siyasetçi Sebahat Tuncel, Cumhur İttifakı’nın yürüttüğü savaş konseptinin, Kürt sorununda siyasi çözümsüzlüğün bir parçası olarak cezaların verildiğini söyledi.

MEDİNE MAMEDOĞLU / AMED

Kobanî Kumpas Davası’ndan tahliye olan Kürt kadın siyasetçiler Sebahat Tuncel, Ayla Akat Ata ve Gültan Kışanak  mücadeleye kaldıkları yerden devam edeceklerini belirtti. 30 yılı aşkın hapis cezasına çarptırılan Figen Yüksekdağ ise “Kimsenin yüzü düşmesin. Bugüne kadar yıkamadılar, diz çöktüremediler” mesajı iletti.

Amed’de 2016'da darp edilerek gözaltına alındıktan sonra tutuklanan DBP eski Eşbaşkanı Sebahat Tuncel, yargılandığı Kobanî Kumpas Davası’nda tahliye edildi. 8 yıllık bir tutukluluğun ardından ‘örgüt üyeliği’ suçlamasıyla 12 yıl ceza verilip tahliye edilen Sebahat Tuncel, gazetemize konuştu. Tuncel, “Bugün Türkiye siyaseti açısından önemli bir dönemeçti. Kobanî Kumpas Davası, iktidarın Kürt sorununa yaklaşımınIN gösteren bir dava ve bugün ağır cezalar verilerek hem dayanışma cezalandırılmak istendi hem de demokratik siyaset alanı kapatılmak istendi. Adalet bir kez daha katledildi” dedi.

Siyasi yönü tartışılmalı

“Bu davanın esas olarak siyasi yönünü tartışmak gerekiyor” diyen Tuncel, “Bu davada cezalar, Cumhur İttifakı’nın yürüttüğü savaş konseptinin, Kürt sorununda siyasi çözümsüzlüğün bir parçası olarak verildi. İnsanlık onurunu korumak ve Kobanê halkı ile dayanışmak için yapılan bir paylaşıma onlarca yıl ceza vermek, siyaseten dayanışmayı ve kadın özgürlük mücadelesini cezalandırmak demektir. Türkiye’de demokrasi ve özgürlükleri birlikte inşa etmek, Kürt sorununun çözümü ve İmralı tecridini kırmak için bir araya gelmek, kadın özgürlüğünü sağlamak ve ekolojik yıkıma karşı yan yana durmak çok önemli” diye konuştu.

 

 

Birlikte mücadele

Türkiye’nin bir şiddet toplumuna dönüştüğünün altını çizerek, devletin uyguladığı şiddetin topluma yayıldığını kaydeden Tuncel, şöyle devam etti: “Her gün kadınlar katlediliyor, doğa katlediliyor; insanlar birbirini öldürüyor. Bu korkunç manzara karşısında yapılması gereken şey mücadeleyi yükseltmektir. Bunu ancak demokrasi ve özgürlük mücadelesi verenler başarabilir. 7 buçuk yılın sonunda bizler bir kez daha bu mücadeleye dahil olacağız ve birlikte yürüteceğiz. İçeride bıraktığımız yoldaşlarımızın özgürlüğü için hepimizin daha çok çalışması gerekiyor. Dışarı çıkmış olmak, özgür olduğumuz anlamına gelmiyor. Biz hep birlikte özgürleşmenin yolunu, birlikte mücadele ederek bulacağız.” 

 

 

Ayla Akat Ata: Mücadele sürüyor

Kürt siyasetçi Ayla Akat Ata, 9 yıl 9 ay hapis cezası verilerek tahliye edildi. Ayla Akat Ata, Sincan Kapalı Kadın Cezaevi çıkışında yaptığı açıklamada, "Bu kadar büyük bir zora rağmen ortaya konan direniş, elde edilen kazanımın sadece bir parçasıyız. Bu mücadele sürüyor. Halkımızı tebrik ediyoruz, halkımızın vermiş olduğu emeğin ve yarattığı değerin önünde saygıyla eğiliyoruz” dedi.

 

 

Gültan Kışanak: Kumpas devam ediyor

Kocaeli 1 No’lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan Amed Büyükşehir Belediyesi eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak 7,5 yıl sonra tahliye edildi. "Örgüt üyeliği" iddiası gerekçesiyle 8 yıl ceza verilen, cezası yarı oranında arttırılarak 12 yıla çıkarılan Kışanak, cezaevi önünde zılgıtlar ve “Jin jîyan azadî” sloganıyla karşılandı. Kışanak, cezaevi önünde şu açıklamayı yaptı: “Ne yazık ki kumpası devam ettiren bir karar çıktı. Arkadaşlarımız özgürlüklerine kavuşamadı. Bizim aslında tahliyeye değil, özgürlük ve barışa ihtiyacımız var. Umarım hep beraber mücadeleyi yürütüp kazanacağız. Mesele tahliye olmak değil, mesele bu ülkenin sorunları çözebileceği bir ortamı yaratmak. İçeride ya da dışarıda özgür yaşamak istiyoruz. Dışarıda olmanın tek başına özgürlük olmadığını biliyorum. Hukukun, adaletin, barışın olmadığı yerde özgürlüğü ne yazık ki doyasıya teneffüs edemiyoruz.”

 

 

Figen Yüksekdağ: Kimsenin yüzü düşmesin

Kobanî Kumpas Davası'nda 30 yıl 3 ay hapis cezası verilen Figen Yüksekdağ, karara ilişkin şu mesajı paylaştı: “8 yıl boyunca halklarımızın, kadınların ve emekçilerin onurunu, özgürlüğünü, adaleti savunduk. Katliamcı, tecavüzcü IŞİD ordusuna ve onun ipini elinde tutanlara, suç ortaklarına karşı toplumsal vicdana, dayanışmaya, büyük insanlığın vatan ve demokratik cumhuriyet idealine yönelik bir saldırıdır. Demokratik siyasetin tasfiye operasyonlarına ve halklarımızın ortak yaşamına, geleceğine dönük her hamleyi boşa çıkarmak için direnmeye devam edeceğiz. Haklılığımızın bilincine, gücüne ve güvenine sarılıyoruz. Halklarımızın da bunlara sarılarak özgürlük yolunda kararlılıkla yürüyeceğine inanıyoruz. Kimsenin yüzü düşmesin, yüreği kararmasın. Bugüne kadar yıkamadılar, diz çöktüremediler. Ağır bedellerle, cefalarla beslenen yolumuzdan asil değerlerine sarıldık. Bu değerlerden nasibini almayanlar tarafından yargı işkencesine, zulmüne maruz bırakıldık. Çıkan ağır ceza kararları Türkiye halklarının birlikte yaşama olanaklarına ortak döndüremediler. Bundan sonra da başaramayacaklar. Direne direne var olduk. Direne direne kazanacağız. Selam ve sevgilerle.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.