Umut da 'umut hakkı' da olmalı

Tuncer Bakırhan
- Türk Adalet Bakanı'nın 'umut hakkı'nı inkar eden açıklamasına tepki gösteren DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, "Evrensel hukukun gereği AİHM'in karar verdiği bir haktır. Bu süreç yürüyecek ve çözüm olacaksa umut da olmalı, 'umut hakkı' da olmalıdır" dedi.
DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın çağrısına dikkat çekerek, “İlk pedalı Sayın Öcalan büyük bir cesaretle, büyük bir sorumlulukla çevirdi. Şimdi pedal çevirme sırası iktidarda, devlettedir” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, partisinin dünkü Grup Toplantısı'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Şam'daki geçici yönetimin, Kürtleri, Alevileri, Süryanileri, Dürzileri sürece dahil etmeden 15 günde hazırlayıp Suriye Arap Cumhuriyeti'nin yeni versiyonuyla devamı görünen anayasa taslağını tanımadıklarını belirten Bakırhan, "Halkları ve inançları yok sayan anlayış artık miadını doldurmuştur. Aleviler, Hristiyanlar, Kürtler, Dürziler yani Suriye’de yaşayan bütün halklar ve inançların kendi iradelerine sahip olduğu demokratik, laik, özgürlükçü bir Suriye'den başka seçenek de yol da yok. Demokratik, laik, özgürlükçü bir anayasanın dışında orayı kapsayacak bir yol da seçenek de yok" dedi.
Katliamı kabul etmiyoruz
Barış umudunu büyütmeye çalışırken, henüz Meclis koridorlarında ziyaret programını uygulamaya çalışırken, Kobanê’de 7’si çocuk 9 kişilik bir ailenin katledildiğini belirten Bakırhan, "Bu katliamı kınıyoruz, bu katliamı kabul etmiyoruz. Barış umudunu büyütelim derken birileri katliamlarına devam ediyor. Bu işin lamı cimi yok! Bu katliamı yapan akıl, barış umutlarını katletmiştir. Barış umuduna sabotajda bulunmuştur. Barış çabalarını ortadan kaldırmaya dönük bir mesajdır. Sayın Erdoğan’a soruyoruz: Kobanê’de 7’si çocuk 9 kişilik bir ailenin öldürülmesi sabotaj değil de nedir? Verdiğiniz söze uygun bir pratik ortaya çıkmalıdır. Bu saldırıyı yapanların peşini bırakmayacağız" şeklinde konuştu.
Toplumsallaştırma çalışmaları
Parti olarak barış ve demokratik çözüm çağrısını büyütmek için 139 ayrı merkezde halk toplantıları gerçekleştirdiklerini; 50 bin kişiye ayrıntılı şekilde anlattıklarını, tartıştıklarını; neredeyse Türkiye haritasının 4’te 3’ünü gezdiklerini hatırlatan Bakırhan, şöyle devam etti: "Halkın talepleri ve haklı kaygıları var. Halkımız barış, adalet, özgürlük istiyor. Zemin hazır, irade hazır, umut var. Biz de hazırız. Yol açık, 27 Şubat çağrısı, aynı zamanda demokrasinin pusulasıdır. Bu süreci, barışla taçlandırmak için, pedal çevirmeye devam etmeliyiz. İlk pedalı Sayın Öcalan büyük bir cesaretle, büyük bir sorumlulukla yerine getirdi.
Kongre ortamını sağlayın
Şimdi pedal çevirme sırası iktidarda, devlettedir. Hadi buyurun çevirin pedalı, devam ettirin. Bu ülkeyi barışa, huzura kavuşturalım, diyoruz. Sayın Öcalan’ın çağrısının üzerinden 24 saat bile geçmeden, PKK kendini fesih etme kararı aldı. Fesih kongresinin yapılması da sürecin en kritik eşiğinin aşılması için güvenli bir ortam lazım. Buyurun güvenli ortamı sağlayın. Kongreyi yöneteceği mekanizmayı bir zahmet oluşturun."
Newroz öncesi görüşme
Bakırhan, toplantı sonrası gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bakırhan, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile Newroz öncesi bir görüşme yapmak için Adalet Bakanlığına başvuruda bulunduklarını söyledi.
'Umut hakkı' vardır
Türk Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'ın "Umut hakkı bizim mevzuatımızda, kanunlarımızda olan bir konu değil" açıklaması sorulan Bakırhan, "Bu konuda uluslararası mahkemelerin vermiş olduğu kararlar var, AİHM kararı var. Sanırım bu mesele Sayın Adalet Bakanı'nı aşan bir meseledir. Uluslararası evrensel kuralları uygulayacaksa 'umut hakkı' diye bir şey de var. Bu bizim icat ettiğimiz, ürettiğimiz bir mesele değil. Çözüm olacaksa, barış olacaksa, yeni ve demokratik bir zemin oluşturulacaksa da 'umut hakkı', cezaevlerindeki bu kumpas davaları da gözden geçirilmelidir" dedi.
Bakan sürecin neresinde?
"Adalet Bakanı bu sürecin neresindedir, bu cevap bu sürece ne katkı sunuyor? Dört yıldır Sayın Öcalan avukatları ve ailesiyle mi görüştü?" diye soran Bakırhan, şöyle devam etti: "Ayıptır. Kimin nerede durduğunu bir zahmet biraz netleştirmesi gerekiyor. Bizim cephemizden derli toplu net somut bu sürece nasıl yaklaştığımızı siz değerli basın emekçileri çok iyi biliyorsunuz. Sade ve net bir şekilde saklamadan her şeye yanıt olmaya çalışıyoruz. Bizim muhatabımız kim? Her gün bir AK Parti'li yetkili bakana cevap vermek durumunda kalmayalım. 'Umut hakkı' da vardır, 'umut hakkı' bir haktır. 'Umut hakkı', evrensel hukukun karar verdiği, AİHM'in karar verdiği uluslararası, evrensel bir haktır. Bu süreç yürüyecekse çözüm olacaksa umut da olmalı, 'umut hakkı' da olmalıdır. İnsanlar sonsuza kadar cezaevinde mi kalacaklar?"
Mesajın şekli değil, içeriği
Bakırhan, Adalet Bakanı Tunç'un Kürt Halk Önderi'nden Newroz öncesi "yazılı mesaj olabileceğine" dair sözlerine dair ise "Barışa dönük verilecek her olumlu mesaj biçimi, şekli ne olursa olsun takip ediyoruz. Dolayısıyla oradan gelecek mesajın içeriğini çok önemsiyoruz, Newroz öncesi böyle bir mesajın gelmesinin değerli ve kıymetli olduğunu belirtiyoruz" dedi.
Bakırhan, "21 Mart’ta heyet İmralı’ya gidebilir mi?" sorusuna dair, "Gidebilir, Adalet Bakanı her şeye cevap veriyor, bence bunu da sorsanız söyler" yanıtı verdi. ANKARA