24 yıllık gazeteciydi

Gulistan Tara

Gulistan Tara

  • Gulistan Tara, henüz 16 yaşındayken mücadele yolculuğuna başladı. 24 yıl boyunca Kurdistan'ın her parçasında çalıştı. Abisi, şunları vurguladı:
  • "Acımız büyük ama kardeşimizi de bu uğurda yaşamını yitiren 40 bin kişi gibi görüyoruz. Şehadet haberini aldığımda ‘ağlamak istiyorum ama ağlamaya utanıyorum’ dedim.”

Ömrünün büyük bir kısmını özgürlük mücadelesine adayan Gulistan Tara’nın ailesi de Kurdistan Özgürlük Mücadelesinin içinde bedel ödemekten sakınmayan bir aile. Başlarının dik olduğunu belirten kardeşlerinden Dicle Erdem, "Bayrağı sonuna kadar onurumuzla taşımaya çalışacağız. Dava arkadaşları da onurlu mücadeleyi layıkıyla sürdürecektir. Acılıyız ama onurlu ve gururluyuz” dedi.

Türk devletinin SİHA saldırısıyla katlettiği gazetecilerden Gulistan Tara, 10 çocuklu ailenin 8’inci çocuğu olarak 24 Ocak 1983'te Êlih’te dünyaya geldi. O, daha doğmadan, baba Mehmet Şirin Tekik, 12 Eylül 1980 darbesi sırasında gözaltına alınarak, Siirt Sıkı Yönetim Komutanlığında ağır işkenceye maruz kalır. O süreç, kontrgerilla cinayetlerinin de yavaş yavaş arttığı dönemlerdir. Tara’nın babası Tekik, 1990’lı yıllar öncesi Kurdistan’da sürgün edilen ilk kamu görevlilerinden biridir. Baba Tekik, 1991’de Kırşehir’e sürgün edilirken, maruz kalınanlar ailedeki yurtseverlikte etkili olur. Êlih’in Kültür Mahallesi’nde ilkokula başlayan Tara, lise ikinci sınıfa kadar okur. Tara için dönüm noktası ise Sivas Cezaevi’nde tutsak olan ablası Ülkem İsen’in görüşüne gidip geldiği süreç olur. O dönem henüz 13-14 yaşlarında olan Tara’yı, ablasıyla görüş kabininde yaptığı görüşmeler ve yolculuklar derinden etkiler. Oldukça naif ve yardımsever kişiliğe sahip olan Tara, 14-15 yaşlarında kendini tanımaya başlar. Bu süreçte kadın kimliğinin de öne çıkmaya başladığı bir dönemdir. Hem Kürt hem de kadın kimliği üzerine yoğunlaşmaya başlayan Tara, araştırma ve okumalar yapar. 

 

 

Çocuk yaşta şekillenen kimlik

Doğduğu topraklarda, ülkede yaşananları ve cezaevi ziyaretlerini kendi kişiliğinde açığa çıkarmaya çalışan Tara, tüm gelişmelere Özgür Gündem gazetesinden takip etmeye başlar. Tara, özellikle de gazetenin kültür-sanat ve şahadet haberlerinin yer aldığı sayfaları büyük bir ilgiyle okur. Yaşar Kemal’in romanlarına yoğun ilgi duyar. Bu yaşlarda Dicle Üniversitesi’nde okuyan ağabeyi ile birlikte Demokrasi Partisi (DEP), Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) partileri ile İnsan Hakları Derneği’ne (İHD) gidip gelmeye başlayan Tara, özellikle tiyatro, skeç gibi kültürel çalışmalara katılır. İHD’nin kimi çalışmalarında yer alır.

Komplodan sonra

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Uluslararası Komplo ile Türkiye’ye teslim edildiği 15 Şubat 1999 tarihi, birçok Kürt gibi Tara’yı da derinden etkiler ve kendini yolunu bulma arayışı başlar. 29 Mayıs 1999’da ağabeyi ile sahneleyeceği tiyatro gösterisine hazırlanan Tara, ardından bir mektup bırakarak, yolculuğuna çıkar.

Her parçada çalıştı

Gulistan Tara, 2000'den itibaren Kürt özgür basınının çalışanı olarak birçok alanda bulundu. Devrim sürecinde Kuzey ve Doğu Suriye’de bulunan ve 2018'den itibaren de Başûrê Kurdistan’da çalışmalarına devam eden Gülistan tara, buradaki çalışmalarıyla Kürt kadınların içinde bulunduğu durumu, özel savaş politikalarını, Türkiye ve KDP’nin Kürt halkına dönük saldırılarını, KDP’nin yolsuzluklarını ortaya çıkarmaya, hakikati kamuoyuna duyurmaya çalıştı.

 

 

Güzel bir insandı

MA'ya konuşan abisi Ahmet Bülent Tekik, kardeşinin kendileriyle biten serüveninin ardından özgürlük serüveninin başladığını hatırlatarak, şunları paylaştı: “Basında çalışan arkadaşlarını dinleyince kendindeki o özü ne kadar büyüttüğünü ve güçlendirdiğini gördük, onur duyduk. O’nunla 16 yaşına kadar kaldık ama sonraki süreçteki yaşantısına bakınca özgürlük serüveninin onu ne kadar güzel bir insana dönüştürdüğünü görebiliyoruz. Gülmeyi, gülümsemeyi çok severdi. Basındaki arkadaşlarından dinlediğimiz kadarıyla kişiliğini aynı çizgide daha da güzelleştirdiğini gördük. Güzel bir insandı. Kendisi ve birlikte şahadete ulaşan arkadaşlarıyla gurur duyuyoruz. Özgür Basın, gerçeklerin ve hakikatin ortaya çıkmasında büyük etkisi olan bir alan. O da herhalde daha güzel bir dünya yaratma isteği ile Özgür Basın yolculuğuna çıktı. Bizler öyle düşünüyoruz. Acımız büyük ama kardeşimizi de bu uğurda yaşamını yitiren 40 bin kişi gibi görüyoruz. Şahadet haberini aldığımda ‘ağlamak istiyorum ama ağlamaya utanıyorum’ dedim.”

Gurur ve onur duyduk

JINNEWS'e konuşan kardeşi Dicle Erdem, ablasının özgür Kurdistan hayalinin olduğunu ve bu hayalinin bir gün gerçekleşeceğine inandığını belirterek, “Gulistan, güzel gözlü ceylanımızdı” dedi. Küçük yaşta gittiği için bazı anlarına tanıklık edemediklerini ama mücadeleye katkısı ve emeklerinin kendilerine onore ettiğini kaydeden Erdem, şunları söyledi: "Onunla gurur ve onur duyuyorduk. Ben hayalinin bir gün gerçekleşeceğini biliyorum. Biz mücadelesinin arkasında duracağız. Buradan onun taşıdığı bayrağı sonuna kadar onurumuzla devam ettirmeye çalışacağız. Dava arkadaşları da onurlu mücadeleyi layıkıyla sürdürecektir. Acılıyız ama onurlu ve gururluyuz.”

Tüm Kurdistan'ı seviyordu

Diğer kardeşi Ülkem İsen de JINNEWS, şunları ifade etti: “İletişimi seviyordu ve iletişimle her şeyin hallolacağına inanıyordu. Toplumcu yönü ağır basıyordu. Basın da halkla iç içe bir kurum olduğu için hakikatleri basın yoluyla dile getirme yolunu seçti. Rojava ve Rojhilat’ı çok seviyordu. Kurdistan’ın tüm parçalarını çok seviyordu. Bu onun yazılarında da zaten belliydi. Belki de duygularını ve naifliğini böyle ifade edebildi.” HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.