Meclis de militarizme çalıştı
- DEM Parti Grup Başkanvekilli Sezai Temelli, şimdiye kadar 80 savaş tezkeresi çıkaran Türkiye Meclisi'nin militarist karakterini koruduğunu belirterek, bu tezkereci vasıftan kurtulması gerektiğini söyledi.
DEM Parti Grup Başkanvekilli Sezai Temelli, 10. Yargı Paketi’nde başta cezaevlerinin yaşadığı soruları çözecek bir infaz düzenlemesini barındıracak kısmi affın olmasını beklediklerini belirtti.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Sezai Temelli, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında güncel gelişmeleri değerlendirdi. Türkiye ve bağlı Suriye Milli Ordusu’nun (SMO), Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarını takip ettikleri esnada Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA) ile hedef alınarak katledilen gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’i anarak konuşmasına başlayan Temelli, son 5 yılda bölgede en az 13 gazetecinin katledildiğini anımsattı. Temelli,“Bu çok önemli bir sorundur. Bütün dünya basınında konu gündem yapılmakta fakat Türkiye’de bu konuyu gündem yapanlar gözaltına alınmakta” dedi. İstanbul’da gazetecilerin katledilmesine tepki gösteren gazeteci, siyasetçi ve insan hakları örgütlerine yönelik saldırı, gözaltı ve tutuklamaları hatırlatan Temelli, konunun takipçisi olacaklarını dile getirdi.
Roboskî'nin aydınlatılmaması
Türk ordusunun savaş uçaklarıyla Roboskî’de katlettiği 34 yurttaşı anan Temelli, “Şimdide İHA ve SİHA’larla yine Suriyeliler, gazeteciler, mahsum insanlar katledilmeye devam ediliyor. Roboskî’nin aydınlatılmaması, işte bu zihniyetin kendisini yeniden üretmesine neden oluyor. Bu vesileyle bir kez daha Roboskî’de katledilenleri rahmetle anıyorum, sabırla adaletin tecelli etmesini bekleyen haklımıza bir kez daha başsağlığı diliyorum” dedi.
Meclis, halk için çalışmadı
Meclis’in geride bıraktığı 2024 yılı boyunca halk için hiçbir şey yapmadığını ama iktidar ve sermaye için çalıştığını kaydeden Temelli, "Şiddet ve savaş aklını üretmek için elinden geleni yaptı ama ne emekçiler ne emekliler ne engelliler için bir şey yaptı. Toplumsal barışa dair bir adım da atılmadı. Bir sene de böyle geçti” diye konuştu.
Noterlik makamı gibi
Memurlara dair Meclis’e yeni bir kanun teklifinin geleceği bilgisini paylaşan Temelli, şöyle devam etti: “Herhangi bir sorunun çözümüne dair bir kanun teklifi değil. Torba yasa mantığıyla hazırlanmış. Bu hafta bunu görüşeceğiz. Meclis’in kanun teklifleri ve çalışmasına baktığımızda adeta noterlik makamı gibi. Saray'da hazırlanan kanun teklifleri geliyor, hatta bazen bu kanun tekliflerinden ilgili bakanlığın habersiz olduğu ortaya çıkıyor. Burada oy çokluğuna dayalı olarak hem komisyon hem de genel kurul çalışmalarında tasdik ediliyor ve gidiyor.”
Tezkereci bir Meclis
En çarpıcı konulardan birinin tezkereler olduğunu kaydeden Temelli, şunları söyledi: "1980’den beri 80 tane tezkere çıkmış. Tezkereci bir Meclis. Barış siyaseti üretmek yerine hala militarist akılla tezkereler üreten bir Meclis. Bu karakterini koruyor. Bu karakterini korumasıyla ne ülkeye beklenen barış geliyor ne de diyalog ve barış sürecinin önü açılıyor. Önümüzdeki dönem, tezkereci bir Meclis olmaktan mutlaka kurtulmalıdır. Bizim için barış ve demokrasi mücadelesi, vazgeçilmezdir. Önümüzdeki yasama döneminde de bu mücadeleyi vermeye devam edeceğiz."
Cezaevlerinin durumu
9. Yargı Paketi'nin, milyonlarca insanın adalet beklentisine yanıt vermediğini, yine adaletsizlik çıktığını hatırlatan Temelli, şöyle konuştu: "İktidar, getirdiği paketlerle sorun çözmek yerine, kalıcılaştırıp derinleştiriyor. Her şeyden önce cezaevleri çözüm bekliyor. Cezaevlerinde işkence var, hasta mahpuslar var, çocuklar var, kadınlar var. Büyük mağduriyetler var. Şimdi önümüzde 10. Yargı Paketi düzenlemesi var. Cezaevi yapmakla övünen bir Adalet Bakanı’ndan biz 10. Yargı Paketi’nde başta cezaevlerinin yaşadığı soruları çözecek bir infaz düzenlemesini barındıracak adına ‘kısmi af’ denilebilir, böyle bir düzenlemenin olmasını bekliyoruz. Kamuoyu bekliyor. Cezaevlerinde haksız hukuksuz bir şekilde tutulan insanlar bekliyor. Bu siyasi tutsaklığın bir an önce son bulması, toplumsal barış açısından öncelik taşımaktadır. Bunun da artık Türkiye’de tartışılmasını istiyoruz."
Çözüm demokrasinin ilkelerinde
Geride bırakılan dönemin önemli bir başlığının da kayyımlar olduğunu; iktidarın kayyumcu anlayışından vazgeçmediğini anımsatan Temelli, "Kürt halkının iradesini yok sayarak kayyum atamaya başladı. Gerekçe olarak da OHAL döneminde çıkarılan bir darbe yasasının KHK düzenlemesinin yansımasını gördük. Bunu savunuyorlar. Darbe dönemini savunanlar, darbe hukukunu savunanların o mekanikten beslendiklerini çok iyi biliyoruz. Bunun iptaline yönelik de 10 muhalefet partisinin ortaklaştığı bir kanun teklifini de yine verdik. Bunun bir an önce yasallaşması, iktidarın da bu konuda adım atması gerekir. Türkiye’nin gerçekten sorunlarını çözmek istiyorsak bu ancak demokrasinin şartlarıyla mümkün olabilir" dedi.
Bir kriz bütçesi var
Hazırlanan bütçenin, halkın derdine çare olamayacağını, 2025'in çok daha zor geçeceğini kaydeden Temelli, şunları dile getirdi: "Bütçe açığı 2,3 trilyon lira, başlangıç rakamı. Yaklaşık 7-8 trilyon lira zaten önemli bir kriz bütçesi var. Vergi harcaması ve bütçe açığı. Böyle bir bütçeyle ekonomik istikrar mümkün değil. İşte enflasyon artmaya devam ediyor. O zaman hiçbir hesabınız tutmuyor. Ekonomideki hamaset bu bütçeye damgasını vurdu. Zorluğu aşmanın yolu, aslında Türkiye’nin barışa demokrasiye kavuşması ve bu anlamda bütçenin yenilenmesinden geçiyor.
Meclis de üzerine düşeni yapmalı
Artık hukuksuzlukla değil, bir hukuk devleti anlayışıyla yol almak gerekiyor. Hukuk devletini var edeceğimiz en önemli mekan da Meclis’tir. Meclis de barışa, demokrasiye ve müzakereye açık bir zihniyete varmalı. İmralı kapılarının açılmasının arifesinde herkes bu umutla büyük bir beklentiye girmişse Meclis de üzerine düşeni yapmalıdır.”
Konuşmanın ardından partisinin İmralı başvurusuna ilişkin bir geri dönüşün olup olmadığına dair soruyu yanıtlayan Temelli, “Bize ulaşmış hala bir resmi dönüş söz konusu değil” dedi. ANKARA