Bastonuyla Rojava için sınırda

Kadın Haberleri —

Feriha Akbulut

Feriha Akbulut

  • Barış Annesi Feriha Akbulut, iki bacağında platin ve belinde fıtık olmasına rağmen Qamişlosınırında eylemde. Daha önce üç kez cezaevine giren Akbulut, “Kobanê için mücadele ettiğimde iki baston kullanıyordum ama şimdi birinden kurtuldum ve sadece bir tane kullanıyorum” dedi.

Barış Annesi Feriha Akbulut, elinde bastonuyla 13 Aralık’tan bu yana Nisêbîn’de bulunan Qamişlo sınırında eylemde. Hayatı mücadeleyle geçen 66 yaşındaki Akbulut, sloganlarıyla nöbetteki herkese umut veriyor.

14 yaşındayken hiç görmediği biriyle evlendirilen Akbulut, gençliğinde büyük ekonomik sıkıntılar yaşadı ve bu nedenle türlü zorluklarla karşılaştı. 1990’lı yıllarda Türk devletinin baskılarına karşı yürütülen mücadeleyle tanışan Akbulut, hikayesini Jinnews’e şöyle anlattı: “Kırmızı, sarı, yeşil renkli bir elbisem vardı. Bir Newroz’da giymiştim. O zaman bana elbisemi çıkarmamı söylediler, ama çıkarmadım. Bu yüzden hakkımda bir dosya açıldı ve iki buçuk ay Mardin Cezaevi’nde tutuklu kaldım. 8 çocuğum vardı. Ailem gelip çocuklarımı hatırlattı ama benim için önemli değildi. Cezaevindeki bütün gençler benim çocuğum gibiydi. Sadece benim çocuklarım değil, bu mücadelenin bütün çocukları benim çocuğumdur.”

Üç kez cezaevine girdi

Cezaevine girdikten ve çıktıktan sonraki sürece değinen Akbulut, “Cezaevinden çıktıktan sonra Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma Derneği’nde yer aldım. Üç buçuk yıl orada çalıştım. Sonrasında iki buçuk yıl Halkların Demokrasi Partisi’nde (HDP) yer aldım. Bu süreçte Sayın Abdullah Öcalan’ın doğduğu yer olan Amara’ya gittiğim için ceza aldım. Bir hafta Urfa Cezaevi’nde, ardından 20 gün Amed Cezaevi’nde kaldım. Çok kısa bir süre kaldığım için tahliye edildiğimde bu duruma çok üzüldüm ve ağladım. Savcı bana Amara’yaneden gittiğimi sorduğunda, Sayın Abdullah Öcalan’ın doğum günü için gittiğimi söyledim. O sırada yine kırmızı, sarı, yeşil renkli kıyafetim vardı ve bu kıyafetin yasak olduğunu söylediler. Cezaevinden çıkarken ağlamamın sebebi, oradaki arkadaşlardan çok çabuk ayrılmam oldu. Çünkü en az bir yıl kalırım diye düşünüyordum. 2010 yılında bir kez daha ceza aldım. 7 buçuk ay cezaevinde kaldım. Arkadaşlar benim sağlık durumuma ve moralime çok dikkat ediyorlardı. Benden moral alıyorlardı. Ancak arkadaşlar, hakkımda 15 ayrı dosya açıldığı için cezaevinden çıkabileceğime inanmıyorlardı. Sağlık sorunlarım nedeniyle tahliye edildim. Her iki bacağımdan ameliyat oldum” dedi.

Bastonumla burada olacağım

Bacaklarından tam dört kez ameliyat olan Akbulut’un her iki bacağında da platin var. Akbulut, sağlık sorunlarına rağmen mücadelesinden geri adım atmadığını söyledi ve ekledi: “Belimde fıtık var. Felç kalma riski olduğu için ameliyat yapılmıyor. Başımda tümör olduğu için ameliyat oldum. Göbeğimden de fıtık nedeniyle ameliyat oldum. Bütün sağlık sorunlarına rağmen hâlâ ayağa kalkabiliyorum ve mücadeleme devam ediyorum. Daha önce ameliyatlı olduğum halde iki bastonumla bir aydan fazla bir süre Kobanê için eyleme katıldım ve Kobanê’nin kapısından ayrılmadım. Ne kadar anlatsam da sonu gelmez, ama bu onurlu bir mücadeledir. Bugün Rojava’da şehit düşen iki kahraman gazetecinin kanı bizim için örnektir; cezaevlerinden çıkan cenazeler bizlere örnektir. Bugün ülkemize yine işgalciler saldırıyor. Kobanê için mücadele ettiğimde iki baston kullanıyordum ama şimdi birinden kurtuldum ve sadece bir tane kullanıyorum. Bastonum sonuna kadar benimle olacak. Ama her şeye rağmen vicdanım kabul etmiyor ve her zaman burada kalacağım. Her yerimden ameliyat olmuş olsam da evde oturamam. Bu nöbet alanında anneler oturuyor ama ben yerimde duramıyorum. Gençleri korumak için her zaman en ön saflarda yer alıyorum.”

Sessiz kalmayın, sınıra gelin

“Rojava’daki topraklar gençlerin kanı ve mücadelesiyle kazanıldı. Hiç kimsenin kendi menfaati için ikinci kez onlarla savaşmaya hakkı yok” diyen Akbulut, şöyle devam etti: “Orada yine haksızlık, zulüm ve savaş var. Nöbet başladığı günden beri buradayız ve sonuna kadar da burada kalacağız. Burada yaşanan zulme karşı başkaldırıyoruz. Eyleme devam ettiğimiz için vicdanımız rahat. Evde oturunca vicdanımız rahat olmuyor. Bunun bir örneği de iki özgür basın çalışanı arkadaşımızın şehit olması. Onlar için yüreğimiz yanıyor. Hiçbir annenin gözyaşı dökmesini istemiyoruz. Bu yüzden bütün vicdanlı halka çağrım; Rojava için sessiz kalmasınlar. Herkesi burada görmek istiyoruz. Adalet sağlansın. Masaya oturulsun, ama silahlarla değil kalemlerle oturulsun. Kanın döküldüğü yerde savaş son bulmaz. Biz anneler olarak savaş istemiyoruz.” MÊRDÎN

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.