Güncel

Alman edebiyatında Kurdî bir ses

Kadın Haberleri —

Fatma Agva,

Fatma Agva, "Die Wahrheit ist, ich war schon immer anders"

  • Fatma Agva’nın "Die Wahrheit ist, ich war schon immer anders" adlı kitabının sayfalarını çevirdikçe okur üzülüyor, gülüyor, anılarını hatırlıyor, merak ediyor, heyecanlanıyor. Avga’nın hayali ise kitabının Kürtçeye çevrilmesi. 

FİRAZ BARAN/KÖLN

Alman edebiyatında son yıllarda Kürt kadınları dikkat çekici çalışmalar yapıyor. Cemile Şahin, Ronya Othmann, Karosh Taha, Şeyda Kurt, Fatma Aydemir ve Mely Kiyak ilk akla gelen isimler. Yazdıkları roman ve öykülerle Alman edebiyatına yeni bir nefes veriyorlar. Onlara yeni bir isim daha katıldı: Fatma Agva. Almanca yazdığı "Die Wahrheit ist, ich war schon immer anders" (Gerçek şu ki ben her zaman farklıydım) isimli ilk kitabı Novum Yayınevi tarafından basıldı.

Fatma Agva, kitabında çocukluğundan itibaren kendisinde iz bırakan olayları kaleme almış. Anlatım dili oldukça etkileyici. Doğa tasvirleri ve insan davranışları üzerine kendine has bir anlatım ortaya çıkarmış. Herkesin cesaret edemeyeceği kadar kendisiyle yüzleşmiş. Cümleleri de yalın ve samimi... Bu da okuru kitapla bütünleştiriyor.

'Sadece özel olanlar saflıkla ölür'

Saf, insana inanan, doğayı seven, nefreti-yalanı bilmeyen, kin tutmayan, küçük bir sevgi belirtisi görünce hatalı kişiyi affeden bir köy çocuğu var kitapta. Yazar kitabın 17. sayfasında şöyle diyor: "Her insan doğası gereği saf doğar, ancak sadece özel olanlar saflıkla ölür.” Okurken insanı saran bir kalemi var Fatma Agva’nın. Sayfaları çevirdikçe okur üzülüyor, gülüyor, anılarını hatırlıyor, merak ediyor, heyecanlanıyor. Bir karıncanın insanı teselli edişini, bir pınarda akan suyun çocuk için ne büyük bir hayal dünyasına sahip olabileceğini hissediyor. 

 

‘Artık kadınların işi olmalı’

Fatma Agva’yı okuyunca Başûrê Kurdistanlı yazar Fewziye Salih Menmî'yi hatırladım. Geçtiğimiz ay “Nalîna Germiyaniyek Bêkes” romanı üzerine Rojnews'e konuşmuş ve şöyle demişti: "Bu kitapta Enfal Katliamı'nı anlatıyorum. Kürdistan tarihini romanlaştırmak ve öyküleştirmek artık kadınların işi olmalı. Çünkü erkekler kadınların derdini anlatamaz." Ben de on yıl Pazarcık üzerine araştırmalar yaptım. Fatma Agva’nın olayları ele alış biçimi benden çok farklı. Bu da kadın olması ve naif kişiliğiyle ilgili olmalı. 

Fatma'nın köyü

Fatma’nın kitabında da bahsettiği Markaz’da (Pazarcık) 180 Kürt köyü ve mezrası var. Chirit (Aksu) Nehri, Pazarcık coğrafyasının ortasından geçer. Bu suyun iki yakasında doğa ile iç içe yaşayan ve doğaya inanan Kürt köyleri var. Bu köylerden biri Şoylon (Şallıuşağı). İşte Fatma Agva bu köyden. Burası Sînemîl aşiretine bağlı bir köy. İki tepenin ortasında yer alan bu köy, ünlü Koroxlî Kalesi'nin hemen aşağısında. Köyün çevresi arkeolojik alanlarla çevrili. Örneğin Şoylon'a komşu olan Koyton'da tarihi mağaralar var. 5 bin 500 yıl önce insanların ev olarak kullandığı taştan mağaralar... Şoylon ve tüm Pazarcık, 1920 yılına kadar çok zengin bir ormana sahipti. Türk devleti 1930-1990 arasında dev gibi ağaçlardan oluşan bu büyük ormanı yok etti. Orman yok olunca envai çeşit yabani hayvan da bu coğrafyayı terk etti.

Hayali Kürtçeye çevrilmesi

İlk kitabının mutluluğunu yaşayan Fatma Agva’nın hayali ise kitabının Kürtçeye çevrilmesi. Yeni kitaplar ise yakında raflarda yerini alabilir. Geçtiğimiz günlerde ikinci kitabını da yayınevine teslim eden Fatma Agva, “Bu kitabımın bir bölümünde kız kardeşim Ayşe’yi, Kürdistan’ı ve gerilla mücadelesini anlattım” diyor. Üçüncü kitabını çocuklar için yazmak istiyor. 

Şehit Ayşe’nin hikâyesi

Agva ailesi 90’lı yılların başında Almanya’ya gelmiş. Fatma Agva, Kürdistan şehidi Ayşe Agva’nın (Şînda Hevîdar) ablası. Şehit Hevîdar, 20 Haziran 2004’te Dêrsim’in Nazmiye ilçesinde ölümsüzler kervanına katılıyor. 

paylaş

   

Güncel

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.