Avrupa kurumları baskı kursun

İbrahim Bilmez

İbrahim Bilmez

  • CPT ve Avrupa Konseyi ile görüşmelerin ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından İbrahim Bilmez, Türk hükümetinin, Anayasa ve yasaları ile başta AİHS olmak üzere evrensel normları dikkat almayan tecrit sistemine dikkat çekti.
  • Yetersizlik ve eksikliklerine rağmen CPT raporları, AİHM kararları ve Avura Konseyi Bakanlar Komitesi ihtarlarının Türk hükümeti tarafından ciddiye alınmadığını vurgulayan Bilmez, bu kurumların da görev ve sorumluluklarının gereğini yapmadığını, müeyyideden kaçındığını söyledi.
  • Bakanlar Komitesi'nin bir kez bir yıllık süre tanımasının, zaten sorunları zamana yayarak çözümsüz bırakan Türk hükümetin daha fazla alan açtığını kaydeden Bilmez, Avrupa kurumlarını ve tüm sorumlularını Kürt meselesinde duyarlılığa; Türk hükümeti üzerine baskı kurmaya çağırdı.

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin (AKPM) 30 Eylül'de başlayan toplantılarına katılmak amacıyla Fransa'nın Strasbourg kentinde bulunan DEM Parti heyeti ve Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından İbrahim Bilmez, bir dizi görüşmeler gerçekleştirdi. Son gün Avrupa Konseyi’nde basın toplantısı düzenlenerek, başta tecrit olmak üzere Türk cezaevlerindeki duruma dikkat çekildi, Avrupa kurumlarından Türk hükümetinin daha fazla tolere edilmemesi istendi.

Heyet, Avrupa Konseyi (AK) Siyasi ve Dış İlişkiler Genel Direktörü Miroslav Papa, AK İzleme Komitesi Başkanı Zanda Kalnina-Lukas, AK Sosyal Demokrat ve Yeşiller Grubu Başkanı Frank Schwabe, AKPM Başkanı Thedoros Rousopoulos, AK Genel Sekreteri Alain Berset ve AK İnsan Hakları ve Hukuk İşleri Genel Direktörü Gianluca Esposito ile ikili görüşmeler yaptı. Görüşmelerde; Türkiye’ye ilişkin verilen AİHM kararlarının uygulanmaması, Türkiye'de insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü başlıklarında yaşanan sorunlar, İmralı'da ağırlaşan tecrit, CPT'nin konuya ilişkin raporları ve Kürt sorununun demokratik çözümü gibi konularda görüş ve öneriler paylaşıldı. DEM Parti Eşbaşkanı Tülay Hatimoğulları, AKPM Sol Grup toplantısına katılarak bir konuşma da yaptı. Ayrıca CPT ile görüşen avukat İbrahim Bilmez, İmralı tecrit, işkence ve soykırım sistemi, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak tecrit ve mutlak iletişimsizliğe dair bir dosyayı teslim etti. Görüşmelerin son gününde ise Avrupa Konseyi’nde İmralı tecrit, işkence ve soykırım sistemi ve Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu’nun (AKBK) aldığı Umut Hakkı ile ilgili karar başta olmak üzere “Türkiye Hapishanelerdeki Siyasi Tutsakların Durumu” başlıklı bir basın toplantısı düzenlendi. Akademisyen Dr. Sarah Glynn moderatörlüğünde gerçekleşen basın toplantısına, Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından İbrahim Bilmez, Sol Birlik Grubu Parlamenteri Dr. Deepa Govindarajan Driver ile DEM Parti Amed Milletvekili Berdan Öztürk konuşmacı olarak katıldı.

Sorunların zirveleştiği yer

Basın toplantısını AİHM ve CPT’nin de bağlı olduğu Avrupa Konseyi’nde gerçekleştirdiklerini söyleyen Av. Bilmez, şunları dile getirdi: “Dolayısıyla hukukun genel ilkelerinin ve insan haklarının koruyucusu diyebileceğimiz bir kurumdayız. İnsan Hakları Sözleşmesi'ni oluşturmuş üye devletlerin imza attığı bir kurumdan bahsediyoruz. Türkiye’nin ne yazık ki kanayan bir yarası var; hapishaneler ve özellikle siyasi tutsakların durumu… Hasta tutsaklar meselesi var. 30 yıl hapiste kalmasına rağmen şartlı tahliyesi gerekirken tahliye edilmeyen tutsaklar var. Daha birçok sorun var fakat bunların zirveleştiği yer İmralı'dır. 43 aydır hiçbir şekilde İmralı’dan haber alamıyoruz. Şunu düşünebiliyor musunuz? Avrupa Konseyi’ne üye bir ülkenin bir şehrinde bir hapishane var; örneğin Strasbourg’da, Paris’te veya Münih’te ve bu hapishaneye 43 aydır hiç kimse giremiyor, hiçbir haber alamıyor oradaki dört tutsaktan. Ne avukatlar, ne aile bireyleri, ne siyasetçiler ne de sivil toplum örgütleri gidebiliyor. Telefonla görüşme imkânı yok. Mektup yazıyoruz, cevap gelmiyor.

 

 

Fiilen bir çeşit kaybedilme

CPT, bunu 'incommunicado hali' olarak tarif ediyor, yani fiilen bir çeşit kaybedilme hali. Bu konudaki muhataplarımızdan biri doğal olarak CPT’dir, çünkü İmralı’daki tecrit koşulları işkence  anlamına gelmektedir. CPT bugüne kadar defalarca İmralı’ya gitti fakat son ziyaretini iki yıl önce yaptı. B ziyarete ilişkin raporunu bütün ısrarlarımıza rağmen henüz açıklamış değil. Bize göre Türkiye’nin onayını beklemesi bir lükstür. CPT, Azerbaycan’la ilgili kısa bir dönem önce böyle bir açıklama yaptı. Türkiye için de bu durumunun zamanının geldiğini hatta aşıldığını düşünüyoruz. Türkiye, 24 yıldır CPT’nin bütün raporlarına, raporlarındaki önerilerine rağmen hiçbir iyileştirme yapmıyor.

Zamana yayılmış idam

İşin bir de ‘ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası' boyutu var. Türkiye’de böyle bir ceza yoktu. Sayın Öcalan yargılanıp idam cezasına çarptırıldı fakat Türkiye, AİHM’de yargılanmamak için idam cezasını kaldırdı. Verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ise tüm hukukçuların da hemfikir olduğu gibi; zamana yayılmış bir idam cezasıdır. Bu cezayı alanların hiçbir şekilde salıverilme ihtimali ve umudu yok. Zaten Türk hükümeti, ‘Onu zamana yayarak yavaş yavaş öldüreceğiz’ diyordu. Bu mesele, artık Sayın Öcalan’ı ilgilendiren bir mesele olmaktan çıktı. Bugün binlerce insan bu cezaya çarptırıldı. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin sormasına rağmen Türkiye bunun sayısını bile açıklamıyor.

AİHM kararına rağmen

Sayın Öcalan adına 2014'te yaptığımız başvuru üzerine  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de (AİHM) “Bu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHM) 3. maddesine aykırıdır” dedi ve bu cezanın ‘işkence’ olduğunu teyit etti. Türk hükümeti, 10 yıl geçmesine rağmen hiçbir değişiklik yapmadı. AİHM, Sayın Öcalan’dan sonra başka dosyalarda da benzer kararlar verdi. Ne yazık ki AİHM kararlarının uygulanmasından sorumlu olan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, görevini yeterince yerine getirmiyor. Türkiye, bir politika ve yöntem olarak sürekli sorunlarını zamana yayıyor. Ağırlaştırılmış müebbette de aynı şeyi yapıyor. Bakanlar Komitesi de Türkiye’ye bu alanı açıyor. En son geçen haftaki toplantısında da Türkiye’ye bir yıl daha süre verildi.

Tecrit, demokratikleşmeye engeldir

Sayın Öcalan’ın statüsü, sadece bizim müvekkilimiz olmasından dolayı değil aynı zamanda politik bir duruşu ve Kürt meselesine dair söyleyecek sözü olan bir insan. Kürt meselesinde Türkiye tarafından muhatap alınmış bir aktör. Dolayısıyla devletin İmralı’ya yaklaşımı, İmralı’da uyguladığı tecrit, aslında Kürt meselesinin de çözümsüz kalması anlamına geliyor. Türkiye’nin demokratikleşmesinin önündeki en büyük engellerden birisi, Kürt meselesinin çözülmemesi ve buna bağlı olarak da İmralı’da uygulanan tecrittir. Avrupa kurumlarında çalışan herkesi, Kürt meselesi konusunda daha da duyarlılığa çağırıyorum."

 

* * * 

Çözümsüzlüğü esas alıyor

Sol Birlik Grubu Parlamenteri Dr. Deepa Govindarajan Driver, Türk devletinin, Kürtler ile kurulan diyalog masasını devirdiğini hatırlatarak, Kürt sorununda çözümsüzlüğü esas aldığını söyledi.

Türk devletinin Avrupa Konseyi’nin üyesi ve tüm sözleşmelerde imzası olduğunu hatırlatan Deepa Govindarajan Driver, buna rağmen devam eden tecride dikkat çekti. Deepa Govindarajan Driver, “Avrupa kurumlarının demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları çerçevesinde görev ve sorumluluklarını yerine getirmesi gerekiyor. Bu kurumları daha fazla baskı altına aldığımızda bu kurumların eksikliklerini de görüyoruz. Sayın Öcalan, toplumdan koparılmaya çalışılıyor. Sayın Öcalan aslında F Tipi’nin çok üstünde bir tecrit altındadır. ‘Mandela Kuralları’, mutlak iletişimsizliğe karşı hazırlanmış kurallardır fakat bugün Abdullah Öcalan bu kuralların çerçevesinde değil, tam da bu kurallara ters bir şekilde muamele görmektedir. Bu evrensel hukuk kurallarının tamamen dışında bir durumdur" dedi.

Yasa dışı, hukuk dışı bir şekilde tutsak edilmiş, tecrit altında tutulan insanların varlığına; çıplak arama, tutsakların tutulduğu hücrelere böcek salma gibi uç noktada örneklere işaret eden Deepa Govindarajan Driver, "Bunlar yaşanıyor. Sorumluluğunu yerine getirmesi gereken kurumlar ise görmezlikten geliyorlar. Türkiye, şu anda ‘işkence gören tutsaklar’ bakımından listenin en üstünde yer alıyor" şeklinde konuştu.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.