Baro çözüm önerilerini paylaştı

Amed Barosu

Amed Barosu

  • Amed Barosu, Türkiye'de Kürt meselesi bağlamında toplumsal barış için hukuki gereklilikler ve önerilerini paylaştı. Raporda, temel haklara ilişkin hukuki güvenceler sağlanmadan kalıcı bir toplumsal barışı sağlamanın mümkün olmayacağı vurgulandı.

Amed Barosu’nun Kürt sorununun çözümüne dair hazırladığı raporda, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı, kayyum, siyasi partilerin kapatılması, ana dilde eğitim, koruculuk sistemi, tecrit ve tutsakların "umut hakkı"na dair birçok öneri yer aldı. 

Amed Barosu, “Türkiye'de Kürt meselesi bağlamında toplumsal barış için hukuki gereklilikler ve öneriler” raporunu, dün Baro binasında yapılan basın toplantısıyla açıkladı. Amed Barosu Başkanı Nahit Eren, hukuki reformların Kürt sorununun çözümüne katkı sunacağına vurgu yaparak, "Çözüm ancak yeni bir anayasa ve kapsamlı yasal değişikliklerle mümkün" dedi. 

60 sayfalık raporda, Türkiye'nin uluslararası sözleşmeler ve protokollerdeki çekincelerini kaldırması istendi. Raporda, "Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nın 1991 tarihli yasanın kapsamı dışında bırakılan bütün hükümleri imzalanıp onaylanmalıdır. Bu hükümleri iç hukukun parçası haline getirmek için gerekli anayasal ve yasal düzenlemeler yapılmalıdır” önerisine yer verildi. Yeni anayasada, “Türk milleti” ifadesinin “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları” olarak değiştirilmesi gerektiğine vurgu yapıldı. Siyasi partilerin kapatılmasını öngören maddenin anayasadan çıkarılması istendi. 

Yasal değişiklikler

Raporda, insanlığa karşı suç kategorisine giren işkence ve kötü muamele, öldürme, yargısız infaz, faili meçhul, gözaltında kayıp gibi suçlarda zaman aşımının geçerli olmadığını belirten hükmün ilgili maddeye eklenmesi istendi. Raporda, yasal değişikliklere dair kimi öneriler sıralandı.

* Türkiye, Zorla Kaybedilmeye Karşı Herkesin Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşmeyi ve Roma Statüsü'nü onaylamalıdır. 

* Yasa dışı Örgüt Yöneticiliği veya Üyeliği Suçu (TCK 314/1-2. Madde) 3713 sayılı kanunun 2/1. Fıkrası ve 3. Maddesi ile 5237 sayılı TCK’nın 314. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları birlikte değerlendirilmelidir. “Suçun Tanımının Netleştirilmesi”, “Açıklık ve Belirlilik”, “Kanıt Standardı” getirilmelidir.

* Yasa dışı Örgüt Üyesi Olmamakla Birlikte Örgüte Bilerek Ve İsteyerek Yardım Etme (TCK 220/7. Madde) maddesinin yürürlükten kaldırılmalıdır.

* Üye olmamakla birlikte Örgüt Adına Suç İşleme (314/3. Madde) maddesi de yürürlükten kaldırılmalıdır. 

* Madde 299 (Cumhurbaşkanına Hakaret),  Milleti, Devleti Aşağılama (TCK Madde 301) maddeleri kaldırılmalıdır. 

* TMK içinde yer alan 1. Madde, 2. Madde, 3, 4, 5, 6’ncı madde, Madde 7/2 maddelerinin “muğlaklık” nedeniyle yürürlükten kaldırılmalıdır." 

Tecrit ve 'umut hakkı'

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının ölünceye kadar devam ettiği ve bu durumun "umut hakkı"na aykırı olduğu kaydedilen raporda, tecrit sonucunu doğuran infaz uygulamalarının kaldırılması, "umut hakkı"nı ihlal edici nitelikteki maddelerin yürürlükten kaldırılması, infaz ertelemesindeki ayrımcı düzenlemenin kaldırılması, Polis Vazife Salahiyet Kanunu’ndaki belirsizliklerin ortadan kaldırılması gibi taleplere yer verildi.  Cezaevlerindeki tecridin kaldırılması, tecrit cezasının mevzuattan çıkarılması, bu kurallara uygun olarak infaz kanunu, tüzüğü ve yönetmeliğin düzenlenmesi gerektiği vurgulandı. İdare ve Gözlem Kurullarının keyfi kararlarına karşı temel hakların korunmasına dair yasal güvencenin sağlanması gerektiği belirtildi. 

OHAL KHK'leri ve kayyum

Olağanüstü Hal (OHAL) Kanunu ve KHK’lerinin kaldırılması gerekir.

Kayyum atamaya gerekçe yapılan maddeler kaldırılmalı.

Bütün korucular görevden alınmalı, ivedilikle silahsızlandırılmalıdır.

Siyasi Partiler Kanununun 101. maddesi yeniden düzenlenerek siyasi partilerin kapatılması, AİHM içtihadı ile Venedik kriterleri ışığında zorlaştırılmalıdır. Seçim barajı,  yüzde 5’e indirilmelidir. Bütün siyasi partilerin, hazineden yüzde 3 oranında yardım almaları sağlanmalıdır.

Ana dilde eğitim

Milli Eğitim Temel Kanunu'nda yapılacak bir değişiklikle, ana dili Türkçe olmayan çocukların okul öncesi eğitimi ana dillerinde yapmaları sağlanmalıdır.

Harf Kanunu’nun 2. ve 4. maddeleri; TCK’nın 222. maddesi kaldırılmalıdır. Madde 1’de Türkçe zorunluluğunun yanında ikinci ve sonraki seçenekler olarak farklı dillerin kullanılabileceğine ilişkin değişiklikler yapılmalıdır.

Kürt meselesi çözülmeli

Raporun sonuç bölümünde, şu ifadelere yer verildi: “Anayasal vatandaşlık, ana dilde eğitim, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gibi taleplerin karşılanması için hukuki değişikliklerle birlikte, uluslararası bir insan hakları standardının uygulamaya koyulması ve temel hakların hukuki güvenceye alındığı hukuk sisteminin oluşturulması gerekmektedir. Araçsallaştırılan aşırı geniş terörle mücadele mevzuatı ve ilgili diğer yasalar, uluslararası insan hakları hukuku ve standartlarına uygun hale getirilmelidir. Unutulmamalıdır ki, temel haklara ilişkin hukuki güvenceler sağlanmadan kalıcı bir toplumsal barış sağlamak mümkün olmayacaktır. Kürt meselesinin demokratik ve barışçıl çözümü, etkili bir demokratikleşme ve hukuk perspektifi geliştirilip uygulanmadıkça bu adaletsizlik sarmalı hem artarak devam edecek hem de geçmişte yaşanan adaletsizlikler asla telafi edilemeyecektir.” AMED

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.