Cenazeler için sınırı kapattılar

Sınırda engel

Sınırda engel

  • Tişrîn Barajı bölgesinde haber takibi yaparken Türk SİHA'sı tarafından araçları hedef alınarak katledilen gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin'in cenazelerinin alınmasını engellemek için iki gündür Habur Sınır Kapısı'ndan geçişlere izin verilmiyor. 

Katledilen gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in cenazelerini almak isteyen aileleri, geçişe izin verilene kadar bekleyeceklerini söyledi. 

Şirnex'ın Silopiya (Silopi) ilçesinde bulunan Habur Sınır Kapısı'ndan Federe Kürdistan'a geçerek, katledilen gazeteciler Cihan Bilgin ve Nazım Daştan’ın cenazelerini almak isteyen heyete engel sürüyor. Ailelerin de aralarında olduğu heyetin geçişine, 6 Ocak’tan bu yana "sistem arızalı" gerekçesiyle izin verilmiyor. Heyetin yanı sıra bazı yurttaşların geçişi de sınırda engelleniyor. Engel nedeniyle sınır kapısında kilometrelerce araç kuyruğu oluştu. 

Heyet, geçiş yapmak için sınır kapısında bekleyişini sürdürüyor. Polisler ve askerler de sınır kapısının giriş ve çıkış noktalarında zırhlı araçlarla bekliyor. 

 

 

Adı konulmamış abluka

Heyette yer alan isimlerden Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Mêrdîn Milletvekili Kamuran Tarhan, "İnsanlık değerlerinin ayaklar altına alındığı, vicdanın ve ahlakın çöktüğü bir durumla karşı karşıyayız. Sağ ve solumuzda geçişlerde herhangi bir problem yok ama biz 8 kişilik heyet için sistem çalışmıyor ve gördüğünüz alanların tamamı kapatılmış" dedi. İlk gün gece saatlerinde bekledikleri alandan çıkarılmak istendiklerini paylaşan Tanhan, "Sistemin açılacağını ve ilk bizi geçireceklerini belirttiler. Biz de çok güven verilmediği için bunu kabul etmedik. Kanaatimiz oydu ki bizi bu alan dışına çıkartıp, bir daha alana bile almamalarıydı. Ki nitekim bugün ve dün yapılan uygulama bunu teyit ediyor. Heyete karşı adı konulmamış bir abluka var" diye konuştu. 

Tanhan, farklı odalara geçmeleri için de kendilerine dayatmalarda bulunulduğuna işaret ederek, "Biz de bunun üzerine 'Eğer bu odayı alırsanız dışarıda oturma eylemi yapacağız’ dedik. Açık alanda eylemimizi sürdüreceğimizi söyledik. Şu an durdular. Bizi çıkartıp bir daha alana almama niyetleri vardı. İnsanların en temel hakkı olan cenazeleri gömme hakkı ellerinden alınıyor, seyahat hakları engelleniliyor" dedi.  

İlçe Emniyet Müdürü ise şunu söyledi: “Bizlik bir sorun değil, Ankara’dan haber bekliyoruz.”

 

 

İzin verilene kadar

Heyet içerisinde yer alan katledilen gazeteciler Cihan Bilgin ve Nazım Daştan'ın aileleri söz konusu duruma tepki gösterdi. Gazeteci Cihan Bilgin'in babası Nesim Bilgin, geçişlere izin verene kadar bekleyişlerini sürdüreceklerini dile getirdi. Baba Bilgin, şunları söyledi: “Dün saat 15.00'ten bu yana Habur Sınır Kapısı'nda geçişimiz engelleniyor. İlk başta ‘X-Ray cihazı arızası’ denildi, hemen ardından ‘sistem yok’ bahaneleriyle engelleniyoruz. Böyle bir şey kabul edilemez. Bizim dışımızda bulunan araçlara geçiş izni veriliyor. İki gündür buradayız ve bekliyoruz. Cenazelerimizi almadan buradan ayrılmıyoruz. Şimdilik haber bekliyoruz. Bu yapılan zulümdür, hukuksuz bir karardır. İçişleri ve Dışişleri Bakanlığından bu hukuksuzluğa son vermelerini istiyoruz. Yeter artık canımızı yaktıkları. Çocuklarımız gazeteciydi, silahlı değillerdi. Kızım hukukçu ve aynı zamanda gazeteciydi. Cenazelerimizin bir an önce bize teslim edilmesini istiyoruz. Bu hukuksuzluğa son verilmelidir." 

 

 

Bu hukuksuzluğa son verin

Nazım Daştan'ın babası Mehmet Ali Daştan da yetkililere seslenerek, söz konusu duruma bir an önce son verilmesi gerektiğini söyledi. Daştan, "Buraya cenazelerimizi almaya geldik fakat iki gündür çeşitli bahanelerle geçişimiz engelleniyor. Bu bir oyalama politikasıdır. Biz bu hukuksuzluğu kabul etmiyoruz. İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Meclis’e sesleniyoruz; cenazelerimizi biran önce versinler. Başka bir şey istemiyoruz. Bu hukuksuzluğa son versinler. İsteğimiz çocuklarımızın cenazelerini almak ve defnetmektir" diye konuştu. 

Mağdur yurttaşlar tepkili

Sınırda bekletilen yurttaşlardan Agit Yılmaz, şunları ifade etti: "Sistemsel bir sorunun olduğunu aktardılar. Daha sonra Suriye’de katledilen gazetecilerin cenazelerinden kaynaklı olduğunu öğrendik. İki gündür buraya gelip gidiyorum. Bu durum çok masraflı olmaya başladı. Bu sorunun sistemsel bir sorun olmadığı aşikar. Dün gece yaklaşık 6 saat boyunca bekledik fakat dönmek zorunda kaldık. Bugün de geldik fakat yine bekliyoruz. Bu durum keyfi de olabilir.” 

Üç gündür geçiş yapamadığını aktaran Federe Kürdistanlı Şivan Silo, "Sistemsel bir sorundan kaynaklı olduğu söyleniyor fakat bunun sistemsel olduğunu sanmıyorum. Mağdur olduk. İlk defa böyle bir durumla karşılaşıyoruz. Perişan olduk” diye konuştu. 

Sınırda bekletildikleri için kişisel ihtiyaçlarını dahi karşılayamadıklarına dikkat çeken Abdulbaki Çelebi ise şöyle konuştu: “Dün gece gelmek istedik fakat kapının kapalı olduğu söylendi. Geçişimize izin verilmiyor. Sabahtan beridir burada bekliyoruz. Sebebinin ne olduğunu bilmiyoruz. Bize sistemin olmadığını söylediler. Bu sorunun derhal çözülmesini istiyoruz. Gördüğünüz gibi buradaki insanlar mağdur ediliyor.” 

Yas ve gömülme hakkı

Amed Barosu, konuyla ilgili yazılı açıklama yaptı. "Yas, Gömülme Ve Veda Hakları Sağlanmalıdır" başlığıyla yapılan açıklamada, "Yaklaşık 48 saat geçmesine rağmen herhangi bir gerekçe gösterilmeden pasaport işlemleri dahi yapılmaksızın sınır kapısında bekletilmektedirler" denildi. "İnsancıl hukuk doktrininde ölülere muamele, mezar ve yas tutma hakkı önemli bir karşılık bulmaktadır" denilen açıklamada, Lahey ve Cenevre Sözleşmeleri başta olmak üzere uluslararası birçok sözleşmede herkesin gömülme hakkının olduğu ve ailelerinin de yaşamını yitiren yakınlarına veda etme hakkının olduğu belirtildiği vurgulandı.

Engellemeye son verin

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) yaşamını yitirenin naaşının yakınlarına verilmemesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) 8'inci Maddesinin ihlali olarak kabul etiği kaydedilen açıklamada, şunlar kaydedildi: "Uluslararası Kızıl Haç Komitesi 112 ve 117 arasında belirlediği kurallarında ‘ölüye saygı ve adaleti’ düzenlemektedir. Hukuki ve ahlaki açıdan ölüye saygı, ölümün ardından kişinin onurunu ve haklarını koruma yükümlülüğünü içermektedir. İnandığımız değerler ve toplumsal hafızamız hem ölüye hem de geride kalanlara saygıyı öğütlemektedir. Kültürel geleneklerimiz yaşamını yitiren kişinin yakınlarına yas sürecini geçirmeleri ve veda etmeleri üzerine kuruludur. Bu nedenle yaşamını yitiren gazetecilerin ailelerine ve milletvekili, sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin de bulunduğu heyete yönelik bu hukuksuz uygulama ölüye saygı ve usulüne uygun gömülme hakkına yönelik tutumu da ortaya koymaktadır. Ölüye saygı, gömülme ve veda haklarının uluslararası insancıl hukuk ve insan hakları hukuku çerçevesinde güvence altına alındığını belirtmekte; gazetecilerin naaşlarının aileleri tarafından alınabilmesi için gerekli imkanların sağlanması ve Habur Sınır Kapısında haksız ve hukuka aykırı bir şekilde bekletilen heyete yönelik uygulamaya son verilmesi çağrısında bulunuyoruz."

Riha Barosu da

Riha Barosu da yazılı açıklama yaptı. Ailelerin hiçbir hukuki gerekçe sunulmaksızın çeşitli bahanelerle bekletildiği belirtilen açıklamada, "Bu keyfi uygulama, yalnızca seyahat özgürlüğü hakkının değil, aynı zamanda yas tutma hakkının ve cenazeye saygı gösterilmesi zorunluluğunun da ihlal edilmesi anlamına gelmektedir. Cenazeye saygı, hem toplumsal vicdanın hem de insan onurunun temel bir gereği olup, evrensel insan hakları normları ve Anayasa ile güvence altına alınmıştır. Bu hakkın ihlali, mağduriyetin derinleşmesine ve toplumda geri dönülemez yaralar açılmasına neden olmaktadır" denildi. 

Uygulamanın "hukukun üstünlüğü" ilkesi ve "devletin insan haklarına saygı" yükümlülüğüne aykırı olduğunun altı çizilen açıklamada, "Yetkilileri, keyfi uygulamalara derhal son vermeye, cenazeye ve insan haklarına saygı göstermeye, yurttaşların temel hak ve özgürlüklerini güvence altına almaya davet ediyoruz" ifadeleri kullanıldı. ŞIRNEX

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.