Cenazelerle aileler hedef alınıyor
- Ölüye Saygı ve Adalet İnisiyatifi Üyesi Elif Bulut, devletin cenazelere yönelik uygulamalarla doğrudan aileleri hedef aldığını söyledi.
Türk devletinin, cenaze ve mezarlıklara saldırısının Kürtlere mesaj olduğunu belirterek, “Devlet, geride kalanlar da mücadele yürütmesin diye DNA’sı ile tespit edilmiş, her şeyi açık bir şekilde belli kişiyi ailesine, sevdiklerine ya da yoldaşlarına vermeyerek, onun üzerinden kin politikası güdüyor. Onları hafızalardan yok etmek için kimsesizler mezarlığına koymak en kolay yoldur. Adı, sanı, kim olduğu bilinmesin ve tarih sayfasından silinsin istenir” dedi.
Kürt sorununda savaş politikalarına dönen AKP, 2015’te mezarlıkları bombalamaya başladı. Cansız bedenlerin zırhlı araçlarla yerlerde sürüklendiği AKP iktidarında, binlerce kişinin cenazesi ailelerine verilmedi, verilen cenazelerin defnedildiği mezarlar ise tahrip edildi. Ölüye saygısızlığın son örnekleri, Sêrt’te 2020’de şehit düşen HPG’li Yılmaz Uzun’un (Tolhildan Tekman) kemiklerinin üç yılın ardından babasına bir kutu içerisinde teslim edilmesi; Cizîr’de sokağa çıkması yasağı sırasında katledilen Hezni İnan’ın yakılmış ve parçalanmış elbiselerinin 8 yıl sonra üç zarf içerisinde ailesine verilmesi oldu.
Bu, bir devlet politikası
MA’dan İbrahim Irmak’a konuşan Ölüye Saygı ve Adalet İnisiyatifi Üyesi Elif Bulut, cenazelerin ailelere teslim edilmemesi ve mezarlara saldırının, bir devlet politikası olduğunu söyledi. Bulut, “Devlet, kişi hayatını kaybettikten sonra kalanlar üzerinden bir cezalandırma yapıyor. Aslında bunu bir korkutma politikası olarak uzun bir süreden beri uyguluyor. Bu yüzyıllık bir devlet geleneği. İnsanların katledilmesi, katledildikten sonra cenazelerinin kaybedilmesi, ailelerine verilmemesi ya da mezarlıkların tahrip edilmesi, yıllardır bu topraklar üzerinde var olan bir sorun. Yüzyıldır süren bu uygulamalarla bir baş eğdirme politikası yürütüyor” dedi.
Özel savaş uygulaması
Devletin cenazeler üzerinden aileleri hedef aldığını vurgulayan Bulut, şunları söyledi: “Hatırlarsanız ilk olarak Agit İpek’in cenazesi kargoyla ailesine gönderildi. İpek’in annesi Halise Aksoy ise bu süreci yürüttüğü için tutuklandı. Yine yakın zamanda Hakan Arslan’ın ve şimdi de Yılmaz Uzun’un cenazeleri ailelerine kutu içerisinde verildi. Bu uygulamalar insanların mücadeleye girmemesi, örgütlü bir mücadele vermemesi, hak arayışını sürdürmemesi için kalanlar özelinde bir özel savaş politikası.”
Hafızalarda yok etmek için
Kimlik tespitine rağmen ailelere teslim edilmek yerine ‘kimsesizler’ adı verilen mezarlıklara defnetmenin, devletin Kürtlere mesajı olduğunu kaydeden Bulut, şunları söyledi: “Çatışmada hayatını kaybeden bir kişi, o saatten sonra bir mücadele yürütemez. Devlet, geride kalanlar da mücadele yürütmesin diye DNA’sı ile tespit edilmiş, her şeyi açık bir şekilde belli kişileri uzunca bir süre cezalandırma politikasıyla ailesine, sevdiklerine ya da yoldaşlarına vermeyerek, onun üzerinden kin politikası güdüyor. Onları hafızalardan yok etmek için kimsesizler mezarlığına koymak en kolay yoldur. Adı, sanı, kim olduğu bilinmesin ve tarih sayfasından silinsin istenir. Eğer aileye teslim edilmişse de defnedilirken engelleyip etrafını çevirirler. Cenazeye kitlelerin katılımını engelleyip, aile bireylerinden birkaç kişiyle gece gömdürürler.”
Devlet suç işliyor
Devletin alenen suç işlediğinin altını çizen Bulut, “Son yıllarda devlet politikası hukuksuzluk üzerinden işliyor. Yoksa hukuken böyle bir şey mümkün değil. Cenazenin gereği gibi gömülmesi hakkı var fakat başka bir düzende yaşadığımız için, hiçbir hukuk tanımıyor, kendi oluşturduğu anayasayı bile takmıyor” şeklinde konuştu.
Birlikte karşı durulmalı
Bulut, Ölüye Saygı ve Adalet İnisiyatifi olarak sürecin takipçisi olduklarını ve ilgili kurumlara gerekli başvuruları yaptıklarını belirterek, şunları ekledi: “Eğer bir Kürt öldüyse yalnızca Kürt sorununun çözümü için mücadele edenlerin sorunu değildir. Cenazelerin kime ait olduğuna bakmadan, bir insan hakları sorunu olarak görmek ve dolayısıyla birlikte mücadele ederek, ses çıkarmak gerekiyor. Burada mücadele edilmez ve ses çıkarılmazsa bir devlet politikası olarak artarak devam edecektir.” İSTANBUL
*****
Şirnex’te 21 cenaze ‘Kimsesizler Mezarlığı’nda
Şirnex’te ‘Kimsesizler Mezarlığı’ne defnedilen cenaze sayısı 21’e ulaştı.
Şirnex'in kırsal bölgelerinde, Temmuz ve Ağustos aylarında şehit düşen ve cenazeleri Şırnak Devlet Hastanesi morguna getirilen 7 gerillanın, ‘Kimsesizler Mezarlığı’na defnedildiği öğrenildi. Cenazelerin teşhisi için Şirnex’e gelen üç aile, başvuruda bulunduktan sonra DNA testi için kan örneği verdi. Cenazelerden bazılarının tamamen yandığı ve bu nedenle ailelerin çocuklarını teşhis edemediği belirtildi. 15 günlük sürenin ardından ise cenazelerin Affet Konutları’nda bulunan ‘Kimsesizler Mezarlığı’na defnedildiği öğrenildi.
7 cenazeyle birlikte buradaki mezar sayısı, 21’e çıktı. Mezarların sadece baş kısmına bir taş konulduğu ve bu taşların işaretlendiği görüldü.
*****
Peyam Demir'in mezarını ziyaret
Colemêrg’in Cîlo bölgesi Alandüz mıntıkasında 28 Mart'ta çıkan çatışmada şehit düşen Peyam Demir'in (Rêvan Suruç) mezarı ve taziyesi ziyaret edildi.
Kadim Topraklarda Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma, Dayanışma ve Kültür Derneği (KATDER) öncülüğündeki heyet, Demir'in Pirsûs merkezde bulunan aile evi ve kırsal Şêwramezin Mahallesi’ndeki mezarını ziyaret etti. Taziye ve mezarlık ziyaretine Halkların Demokratik Partisi (HDP), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Yeşil Sol Parti Riha il ve ilçe örgüt temsilcileri, Barış Anneleri Meclisi, Riha Emek ve Demokrasi Platformu birleşenleri ve onlarca kişi katıldı.
Aileye taziyelerini ilettikten sonra aile ile birlikte mezarlığa gidildi. Mezarlık girişinde “Şehîd namirin” sloganı eşliğinde Demir’in mezarı başına kadar yürüyüş gerçekleştirildi. Saygı duruşunun ardından konuşan HDP Parti Meclis Üyesi Salih Mevali, Demir’in ablukada defnedildiğini hatırlatarak, “Onursuzluğu kabul etmeyeceğiz. Cenazelerimizin bir gece vakti ablukada defin edilmesini kabul etmiyoru” dedi.
*****
Yiğit’in ailesi yalnız bırakılmadı
Elkê ilçesi kırsalındaki bombardımanda şehit düşen Hacı Ali Yiğit için Cizîr ilçesinde kurulan taziyeyi yüzlerce kişi ziyaret etti.
Şirnex'ın Elkê (Beytüşşebap) ilçesine bağlı Betkar bölgesinde 27 Temmuz’da savaş uçaklarıyla yapılan bombardımanda Hacı Ali Yiğit (Yusuf Pîrosî) ile birlikte Levent Andiç ve İsa Temel şehit düşmüştü. Şirnex’in Cizîr (Cizre) ilçesinde yaşayan Yiğit Ailesi, taziye kurdu. Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma Dayanışma Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER) öncülüğünde aileye yapılan taziye ziyaretine Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eşbaşkanı Keskin Bayındır, Yeşil Sol Parti ve Halkların Demokratik Partisi (HDP), Tevgera Jinên Azad (TJA), Barış Anneleri Meclisi ve Tutuklu Aileleri ile Yardımlaşma Derneği (TUAY-DER) yöneticileri ile yüzlerce yurttaş katıldı.
Taziyede konuşan DBP Eşbaşkanı Keskin Bayındır, “Acımız büyüktür ancak halkımızla birlikte el ele ve omuz omuza vererek Kurdistan’ı özgürleştirebiliriz. Kürt halkı, baskıya ve zulme boyun eğmedi ve bundan sonra da eğmeyecektir. Bu mücadelenin öncüsü dün Botan halkıydı, bugün de Botan halkıdır” dedi.