Türk tipi süreç olmaz
- DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, son günlerdeki tartışmalarla yeni bir süreç başlamış gibi gösterildiğini belirterek, şunların altını çizdi:
- "Süreç, taraflar arasında olur. Türkiye kendince bir şeyler söylüyor. Her şey gibi bu da Türk tipi. Bu yüzden bir süreç değil ama bir sürece evirilmesini istiyoruz."
DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, türk iktidarı iyi niyetli olsa da olmasada diyalog ve müzekereyle demokratik çözüm için zorlayacaklarını belirterek, "Elimiz çözüm ve müzakere için her zaman açıktır. Çözüme evet ama tasfiyeye hayır” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, hem Amed Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı Çand Amed Kongre Merkezi'nde halk buluşmasında hem de dünkü HDK Genel Kurulu'nda, MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin başlattığı, Kürt Halk Önderi ile yapılan aile görüşmesi sonrası farklı yorumlarla sürdürülen tartışmalara ilişkin konuştu.
Bakırhan, dünkü HDK Genel Kurulu'ndaki konuşmasında Ortadoğu'daki krizin Türkiye'ye etkilerinin, yarın ne olacağının merak edildiğini belirterek, "Mevcut durumu fırsatlar da krizler de ortaya çıkarabilir. Mevcut durumu değerlendirmek hepimizin görevi. Belli ki egemenler de bunu kendilerince okuyor. Son günlerdeki tartışmalar bir şey kazandırır mı ya da daha çok bir tasfiye süreci mi oluşturur, göreceğiz. Yeni bir süreç başlamış gibi gösteriliyor ama süreçler taraflar arasında olur. Sürecin diğer tarafları da ne öneriyor, bunu halkın bilmesi lazım ama her şey Türk tipi olduğu için bu da öyle. Türkiye kendince bir şeyler söylüyor. Bu yüzden bu tartışmalar bir süreç değil ama biz bir sürece evirilmesini istiyoruz. En önemli mesele olan Kürt meselesini çözmek istiyoruz. Bu tartışmalar o sürece evrilir mi, bilmiyorum. Sayın Öcalan’ın fikirlerinin halklara ulaşması gerekiyor. Bir de bu kullanılan dil terk edilmeli. Sayın Öcalan arkadaşları ile konuşmalı" dedi.
Biz de bilmiyoruz
Bakırhan, Amed Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı Çand Amed Kongre Merkezi'nde halk buluşmasında bu konuda konuştu. Ortadoğu merkezli kaos, kriz ve ciddi bir girdabın varlığına işaret eden Bakırhan, "Türkiye bu girdabı atlatabilir mi?" diye sordu. Kendi sorununlarını çözen hiçbir devletin ne girdaba gireceğini ne de uluslararası hegemonik güçlerin hayata geçireceği oyunlara geldiğini belirten Bakırhan, şöyle devam etti: "Türkiye’nin önünde tarihsel fırsatlar bulunuyor. Kürt-Türk ilişkileri demokratik bir zemine oturabilir, biz bunu savunuyoruz. Sayın Öcalan'ın son mesajı büyük şanstır. KCK de üst düzeyde açıklamalar yaparak Sayın Öcalan’ı işaret etti. Henüz bir süreç yok, tartışma düzeyindedir. Kapalı kapılar arkasında bir diplomasi yok, bir görüşme yok. Biz nerede miyiz? Biz bu tartışmaların bir sürece evrilmesini canı gönülden istiyoruz. DEM Parti, diyalog ve müzekere için var. Çözüme dair toplu iğne ucu kadar bir işi görse dahi bunu değerlendirmek için bütün örgütleri ve seçmenleriyle değerlendirmeye çalışır."
Basınç oluşturmalıyız
Varolan büyük potansiyeli harekete geçirip çözüm isteyenleri örgütlemenin önemine işaret eden Bakırhan, şunları söyledi: "Barışı toplumsallaştırmak gerekiyor. Biz basınç oluşturmazsak, kendi taleplerimizi duru bir şekilde ortaya koymazsak, müzakere konusunda rol oynayacak aktörlere güçlü bir destek veremezsek iktidarın iki yetkilisinin ağzından çıkanlarla yetinmek durumunda kalırız. Süreci yaratacak olan, bizim kendi gücümüz ve örgütlülüğümüzdür. Gücünüz, sözünüz ve örgütünüz kadardır. Eğer örgütünüz güçlü değilse sözünüzün de bir kıymeti harbiyesi yoktur. Dolayısıyla örgütümüzü büyütüp güçlendireceğiz. İttifaklarımızı geliştireceğiz, yerelde barış isteyen partilimiz olsun olmasın bütün çevrelerle bir araya gelerek onlarla tartışacağız.
İyi niyetli olmazlarsa da
İyi niyetli olsalar da olmasalar da biz zorlayacağız. Sizden rica ediyorum; rehavete kapılmadan, bu tartışmaların bir sürece ve toplumsal barışa evrilmesi için anahtarın halklarımız olduğu bilinciyle hareket edeceğimiz önemli bir döneme girdik.
Umutlu olun; güçlüyüz
Elimiz çözüm ve müzakere için her zaman açıktır. Çözüme evet ama tasfiyeye hayır. Çözüme evet ama eğer onurlu bir barış olacaksa. Çözüme evet ama gerçekten demokratik bir Türkiye, demokratik bir cumhuriyet olacaksa. Çözüme evet ama ezilen ezen ilişkisinin pervasızca ezilenin aleyhine işlediği, ekonomik adaletin olmadığı bir Türkiye olsun istemiyoruz. Umutlu olun; güçlüyüz, diz çökmedik. Mücadelemizi bugünlere getirdik. Sanırım bu 40 yıllık süren çatışmalarda bedel ödemeyen tek bir insanımız yok. Bunu bir sonuca ulaştırmanın önemli bir arifesindeyiz. Sonucu ulaştıracak olanlar bu bedeli ödeyenlerdir, emek verenlerdir.” AMED/İSTANBUL