Cezaevlerinde kara tablo

ÖHD - Amed Barosu - TUAY-DER açıklama

ÖHD - Amed Barosu - TUAY-DER açıklama

  • Kapasitesi 289 bin 974 kişilik olan, ancak 341 bin 497 kişinin tutulduğu 405 Türk cezaevinden 19’u ziyaret edilerek hazırlanan rapor, ihlaller tablosunu tekrar gözler önüne serdi. 
  • Temiz suya erişimin bile sorunlu olduğu, tedavi edilmemekten işkenceye, hakaretten tecride kadar ihlallerin sıralandığı raporda, yaşam hakkına kastedildiğini altı çizildi. 

ÖHD, Amed Barosu ve TUAY-DER’in 19 cezaevini 60 kez ziyaret ederek hazırladığı raporda, 10 ayda en az 22 tutsağın yaşamını yitirdiği belirtilerek, ağır hak ihlallerinin yaşandığı cezaevleri için bağımsız ulusal denetim mekanizmalarının oluşturulması talep edildi. 

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Tutuklu Aileleriyle Yardımlaşma Derneği (TUAY-DER) ve Amed Barosu, cezaevlerine ilişkin hazırlanan 9 aylık (Ocak 2023-Eylül 2023) raporu, baro binasında yaptıkları basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurdu. Açıklamada konuşan Amed Barosu İnsan Hakları Merkezi Cezaevi İzleme Komisyonu Başkanı Adile Salman, Amed Barosu, ÖHD Şubesi ve TUAYDER’e gelen başvurular, cezaevi ziyaretleri ve hazırlanan düzenli raporlarla verilerin elde edildiğini belirtti. Salman, tutsaklara yönelik temel hakları sınırlayıcı ve ihlal edici keyfi ve hukuk dışı uygulamalardan derhal vazgeçilmesi gerektiğini söyledi. 

Diyarbakır, Elazığ, Tarsus, Adana F ve T Tipi, Osmaniye T1 ve T2, Antep H, E, L ve Nizip, Urfa T1 ve T2, Hilvan T1 ve T2, Erzincan T, L Tipi ve Kadın, Malatya Akçadağ T Tipi olmak üzere toplam 19 cezaevinde gözlem yapıldığının belirtildiği raporda, Türkiye’deki 405 cezaevinin 289 bin 974 kişilik olduğu, ancak Ocak 2023 sonu itibarıyla cezaevlerinde 341 bin 497 kişinin kaldığı bilgisi yer aldı. Raporun değerlendirmesinde şu maddeler sıralandı: 

* Aşırı doluluk ve buna bağlı sorunlar, ayrımcı yaklaşım ve uygulamalar artarak devam etmekte, annesiyle kalan çocuklar, yabancı, kadın, çocuk, yaşlı, engelli, hasta mahpuslar ayrımcılık dahil ciddi hak ihlallerine maruz kalmaktadır.

* Mahpusların günlük iaşe bedelleri temel beslenme ihtiyacına dahi cevap olamamakta, mahpuslar kalitesiz ve yetersiz beslenmeye maruz kalmaktadır.

* 2022’de 83 ve 2023 yılı içerisinde, en az 22 mahpus yaşamını yitirdi. Yaşam hakkına yönelik ölümle sonuçlanan ihlaller dışında, intihar girişimi, intihara zorlama, ölüm tehdidi ve can güvenliğine yönelik saldırılar da devam etmektedir.

* Sağlık ve tedaviye erişimde yaşanan sorunlara da çözüm üretilmemiştir. Hastaneye sevk taleplerinin hiç ya da geciktirilerek yapılması, hapishane revirinde hekim ya da uzman hekim bulunmaması, kelepçeli muayene zorlanma, muayene odasında asker bulunması, hastaneye gidişlerde ağız içi aramaya maruz bırakılması, ilaçların düzenli olarak verilmemesi, mahpusa ve ailesine sağlığı ve tedavisine ilişkin bilgi verilmemesi, hastanelerin mahpus koğuşlarının olumsuz koşulları, aylardır hastaneye gidemeyen kanser hastaları, kemoterapiye götürülmeyen mahpuslar, diş tedavilerinin yapılmaması, ağır hasta mahpuslar bakımından, Adli Tıp Kurumu’nun olumsuz raporları, diyet beslenme taleplerinin karşılanmaması, acil durumlarda bile mahpusun ambulans yerine ring aracıyla hastaneye götürülmesi, kalabalık koğuş nedeniyle salgın hastalık riski, revir doktorunun darp raporu vermemesi, tedaviye erişimin tamamen durdurulması ve benzeri ihlaller devam etmekte. Bu ağır sorunlar özellikle ağır ve kronik hastalığı olan mahpuslar bakımından yaşam hakkı ihlallerine zemin hazırlamaktadır.

* Hapishanelerde baskı ve işkence kalıcı hale geldi, 'süngerli oda' diye tabir edilen hücreler işkence hücreleri olarak kullanılıyor, saldırı ve işkenceler sonucunda mahpuslar ciddi şekilde darp ediliyor, rapor almaları engelleniyor.

Tecrit devam ediyor

* Hapishanelerdeki temel sorunlarından biri de tecrit uygulaması olarak da ifade edebileceğimiz iletişim hakkının ihlalidir. Mahpusun dış dünya ile bağını kopararak, sosyal ilişkilerinden ve dayanışmadan yoksun bırakarak uygulanan ağır tecrit yoluyla mahpusların kişiliği yok edilmeye çalışılmaktadır. 

* Tecrit uygulaması, gerek yaygınlaşması nedeniyle ve gerek S ve Y Tipi hapishanelerin açılması ile başlıca bir sorun ve sorun kaynağı olmuş, İmralı hapishanesinde uygulanan ağır tecrit devam ettirilmiştir. Giderek yaygınlaşan ve kalıcı hale dönüştürülen tecrit politikasından vazgeçilmesini, işkence, kötü muamele, keyfi yasak ve uygulamalara derhal son verilmelidir.

Devlet bu adımları atmalı

* Ağır hasta mahpuslar başta olmak üzere risk grubundaki tüm mahpusların sağlık ve yaşam haklarını korumak için koruyucu önlemlerin acilen alınması ve serbest bırakılarak tedavi ve yaşam haklarının korunması gerekir. 

* Yasal ve uluslararası mevzuat evrensel hukuk ilkeleri ile birlikte göz önüne alındığında; tespit edilen işkence yasağı, sağlık ve tedavi hakkı, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, haberleşme özgürlüğü, ifade özgürlüğü ihlallerinin sebebi olan cezaevi idaresi ve personeli uygulamalarının ve eylemlerinin sonlandırılması ve idarenin pozitif yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekmektedir.

* Cezaevlerinde mahpuslara yönelik hukuka aykırı tutum ve davranışta bulunan görevlileri hakkında etkin soruşturma mekanizmaları işletilmelidir. 

* Cezaevlerinde mahpusların mahremiyet hakkına saygı duyulmalı, özel hayatın gizliliğini ihlal eden kameralar derhal kaldırılmalıdır.

* İnsanlık onuru ile bağdaşmayan ağız içi arama uygulamasına ve diğer yasaklı arama usullerine derhal son verilmeli, hasta mahpusların hastaneye sevkleri sağlanmalıdır.

* Mahpusların yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenmesi sağlanmalı, vitamin takviyesi yapılmalıdır.

* Cezaevlerinde düzenli ve yeterli sayıda sağlık personelinin bulunması (sayının arttırılması) sağlanmalıdır. 

* Birçok cezaevinde en temel ihtiyaçlardan olan su ihtiyacının uzun süredir çözümlenememesi sağlığa erişim hakkının ihlali boyutuna varmıştır. 

* İnceleme yapan kurum üyeleri ve yetkilileri; cezaevi rejimi, fiziki koşullar ve mahpuslara hukuka aykırı gerçekleştirilen muameleler hakkında etkili bir idari ve yargısal denetim sağlanması gerektiğini tespit etmiştir. İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele ya da Cezanın Önlenmesi Sözleşmesi Seçmeli Protokolüne uygun şekilde ‘bağımsız’ ulusal denetim mekanizmalarının oluşturulması için hükümeti derhal gerekli çalışmaları başlatmaya davet etmektedir.” AMED

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.