Disiplin cezası değil tecrite kılıf

İbrahim Bilmez

İbrahim Bilmez

  • BM özel raportörleri İmralı’daki tecriti “işkence” olarak değerlendirirken, Avukat İbrahim Bilmez, Türk devletinin rutine bağladığı disiplin cezalarıyla tecrite kılıf yarattığını söyledi.

Birleşmiş Milletler Birleşmiş Milletler (BM) İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Aşağılayıcı Muameleye ya da Cezaya Karşı Komitesi 80. Oturumları İsviçre’nin Cenevre kentinde devam ediyor. 16-17 Temmuz tarihlerinde Türkiye’deki hak ihlalleri konu edildi. Oturumlarda söz alan BM Özel raportörleri Bakhtiyar Tuzmukhamedov ve Maeda Naoko, Türk heyetine sorular yöneltti.

Türkiye taahhütleri yerine getirmedi

Raportör Tuzmukhamedov, tutsakların avukat ve aile görüş haklarının kısıtlandığının altını çizerek, bir önceki BM İşkenceye Karşı oturumlarında Türkiye’ye yapılan birçok önerinin yerine getirilmediğine vurgu yaptı. 

BM Özel raportörü İmralı’yı sordu

Maeda Naoko ise İmralı tecritine dikkat çekti. Naoko “25 Mart 2021 tarihinden bu yana, İmralı Ada Cezaevi’nde bulunan 4 mahkumla hiçbir iletişim olmamıştır. Avukat ve aile ziyaretlerine izin verilmiyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) daha önce Abdullah Öcalan davasında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3. maddesinin ihlal edildiğine karar vermişti. Komite olarak İmralı’da yaşanan bu durumun nedeninin açıklanmasını istiyoruz” sorusunu yöneltti.

Tecrite ‘disiplin cezası’ kılıfı

Türk heyeti adına konuşan Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdür Yardımcısı Fatih Güngör ise, İmralı’da avukat ve aile görüşlerinin tutsakların aldığı “disiplin cezaları” gerekçesiyle yasaklandığını ileri sürerek, aile görüş yasağına dair herhangi bir itirazın yapılmadığını savundu. Avukat ziyaretlerine ilişkin ise  “Mayıs 2024 tarihinde mahkeme kararıyla 6 ay süreyle askıya alınmıştır. Bu karara itiraz edilmiş ancak itiraz Haziran 2024'te reddedilerek karar nihai hale gelmiştir” iddiasında bulundu.

Yasakları rutine bağladılar

ANF’ye konuşan Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından İbrahim Bilmez, Güngör’ün iddialarına yanıt verdi. Bilmez, 3 ayda bir Öcalan ve İmralı’daki diğer tutsaklara disiplin cezası verildiğini hatırlatarak, “Yaptıkları şey hukuka da İnfaz Kanunu'na da aykırı. Böyle kesintisiz bir şekilde disiplin cezası verilemez. Müvekkillerimiz verilen cezalara defalarca itiraz etti. Bildiğimiz üzere yargı, İmralı söz konusu olduğunda hiçbir surette işlemiyor. Bu itirazlara dair bunca süre boyunca tek bir olumlu sonuç alınmadı. Biz avukatlar olarak 25 yıldır yaptığımız hiçbir başvuruda olumlu sonuç alamadık Türk yargısından” diye konuştu.

Tecritin adını koyun

Avukatlarla görüşme yasağının da İnfaz Hakimliği tarafından 6 ayda bir düzenli olarak verildiğine dikkat çeken Bilmez, kararların avukatlara tebliğ edilmeyerek itiraz yolunun da kapatılmak istendiğine vurguladı. Bilmez sözlerini şöyle sürdürdü: “Verilen cezaların gerekçelerini dahi öğrenemiyoruz. Bunları da CPT raporları üzerinden öğrenebiliyoruz. Mesela raporlara yansıyan cezalardan birinin gerekçesi şuydu: 45 dakika spor yapılmış, son 15 dakikada volta ile sohbet edilmiş. Düşünün. 60 dakika boyunca neden voleybol oynamadınız da son 15 dakika sohbet ettiniz diye disiplin cezası verilmiş. Yaptıkları şey tamamen bu hukuksuzluğa bir kılıf uydurma çabasıdır. Asıl mesele yıllardır 3 ayda bir düzenli bir şekilde İmralı Cezaevi'nde verilen disiplin cezaları ile uygulanan tecridin adını koymaktır.” HABER MERKEZİ

 

* * *

Türk heyetinde bir işkenceci

BM İşkenceye Karşı Komite oturumlarına Türk devletini temsilen katılan heyetteki bir isim dikkat çekiyor. Büyükelçi Kıvılcım Kılıç’ın başkanlığını yaptığı heyette, İçişleri’nde Ali Yerlikaya’nın ekibinden Rüştü Yılmaz da yer alıyor.

Yılmaz, heyette ‘İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Hukuk Baş müşaviri’ sıfatıyla yer alsa da, kamuoyu O’nu kurduğu işkence timleriyle, DAİŞ’e yardım yataklığıyla tanıyor.

Ceylanpınar işkencecisi

Yılmaz’ın ismi Urfa’da İstihbarat Şube Müdürü olduğu dönemde Ceylanpınar Komplosu olarak bilinen iki polisin öldürülmesiyle ilgili davada geçmişti. Sanık olarak yargılananlar, Yılmaz’ın yaptığı işkencelerle suçun zorla kendilerine yıkıldığını anlatmıştı.

DAİŞ’in sınır gözcüsü

Suruç Katliamı Yılmaz’ın Urfa İstihbarat Müdürü olduğu dönemde gerçekleşti. Aynı dönem DAİŞ çetelerine silah sevkıyatını organize edenlerden biri olan Yılmaz, DAİŞ’in Amed’deki bombaları saldırısına mühimmatın taşınmasına da göz yumdu.

6 kişilik işkence ekibi

İsmi DAİŞ suçlarıyla ilgili dosyalarda geçmesine rağmen, Yılmaz hakkında tek bir soruşturma açılmadı. 15 Ağustos darbe senaryosu döneminde de 6 kişilik özel bir ekip kurarak HDP’lilere ağır işkenceler yaptı.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.