Fakir
Nubar OZANYAN yazdı —
- Ermeni fedai geleneğinin en seçkin komutanlarından olan Nubar Ozanyan, güneş batarken özgürlük için ölmeye yemin etti. Ermeni, Kürt, Êzîdî halkların mazlum sabahında toprağa düşerken özgürleşti. Devrime ve özgürlüğe hesapsız adanmışlığın Marteger’i yaşamı boyunca sayısız devrimci anı bırakarak aramızdan ayrıldı.
Yaşamı boyunca hep yokluk ve fakirlik içinde yaşadı. Bundandır ki arkadaşları ona "Fakir’’ dedi. Ne zaman biraz dünya nimetlerine yakın olan olanaklara sahip olsa o yine fakir yaşamından ayrılmadı. Yaşamı fakir, bilinç ve yüreği zengin olan Nubar Ozanyan en alttakilerin, yoksulların, mazlumların yoldaşı olmaktan bir an olsun geri durmadı.
İstanbul-Gedikpaşa’nın yıkıldı yıkılacak eski Ermeni evinde dedesiyle birlikte yaşadı. İlk gençlik gözlerini İstanbul’un bıçkın sokaklarında açtı. Dedesinin anlattığı soykırım anıları onun çocuk hafızasının tanımlanmayan öfke ve isyan tohumlarını döşedi. Bir yandan kabul edilemez fakirlik diğer yandan soykırım sonrası ötekileştirilmiş, uçurumun dibine yuvarlanmak istenen, tanımlanması zor zulüm dolu yaşamın sessiz tanığı olarak yaşadı.
Anadolu’nun dört bir yanına savrulmuş Ermeni soykırımının her sahipsiz çocuğu gibi İstanbul yetimhanelerinde ilk eğitimini aldı. Çocuk aklı almadı ve kabul etmedi kendisine verilen ilk eğitimi. Ne ilgi duydu ne de bir başarı elde etmek için emek verip kafa yordu. Onun fakirliğe ve zulme başkaldıran devrim ve sosyalizm eğitimine ihtiyacı vardı. Bu eğitimi okullarda alamayacağını iyi bildi.
Gözü kavgada, aklı silahtaydı. Çocuk yaşta bile okulun, mahallenin kendisinden yaşça büyük en iri çocuklarının belini kırmaktan geri durmadı. Topraktan gelen tanımsız bir fiziki gücü vardı. Bir arabayı yerinden kaldırıp ileri geri itecek kadar güçlüydü.
Soykırım yaratıcılarına, fakirliği yaratan, sebep olan ağaların, beylerin, kompradorların düzenine karşı savaşmanın ilk yolunun kendini vücut olarak geliştirmek olduğunu düşündü. Doğa üstü fiziki gücü onu kısa zamanda Türkiye vücut geliştirme şampiyonu yaptı. Vücut geliştirme alanında aklına gelmeyecek olanaklara sahip oldu. Spor yaşamının en tepe zirvesine çıktığı, spor dünyasının en fazla ilgi duyulan anında bile her şeyi elinin tersiyle itmesini bilecek kadar güçlü bilinç ve iradeye sahipti. Önündeki her türlü burjuva olanak ve yaşamı itip bir kenara attı.
İlk devrimci mücadele dünyasıyla tanıştığında karşısına önder yoldaş İbrahim Kaypakkaya’nın görüşleri çıktı. Fakir yaşamına ve Ermeni soykırım sorununa en devrimci görüşleri İbrahim Kaypakkaya yoldaşta bulduğu için yaşamında görmediği annesine sarılır gibi minnet ve saygıyla büyük bir bağlılıkla sarıldı komünist önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın görüşlerine... Yaşamının son anına kadar bağlı kaldı onun devrim ve sosyalizm ideallerine...
Devrimin isimsiz bir filozofu, derviş kılıklı gezgin genç bir militan gibi nerede zulüm varsa oraya taşıdı yürek ve aklını. Filistin’de, Karabağ’da, Hayastan’da, Medya Savunma Alanları’nda, Rojava’da hep kavganın MARTAGER’İ oldu. Yaşamında fakir, kavgada Martager olan Komutan Nubar Ozanyan; Ermeni halkı kadar Kürt, Ezidi, Arap, Türk halkının da özgürlük ve kurtuluşu için savaştı. Silah ve patlayıcı onun devrimci yaşamının vazgeçilmez iki temel özlem dolu ismiydi. Gittiği her mazlum toprakta mazlumların yanında silah ve patlayıcının en yakınında durdu. Soykırımın öcünü almak fakirliği yaratanlardan hesap sormak için silah ve patlayıcıyı bir devrim öfkesi gibi kullandı.
Ermeni halkının kurtuluşunun Kürt halkının kurtuluşunda olduğunu çok önceden komutan Monte Melkonyan’dan öğrendi. Monte Melkonyan’ın Ermeni ve Kürt özgürlük sorununa yaklaşımını esas aldı. "Ermeni devrimcileri Kürt devrimcileriyle birlikte mücadele yürüttükleri zaman özgürlüğe ve hakikate yakın olacakları’’ tespitine bütün kalbiyle inandı. Ve bu uğurda savaştı. Rojava’da soykırımın izleriyle ve bıçak dibinden kurtulan Ermenilerle karşılaştığında yüreğinde tanımı mümkün olmayan bir heyecan duydu. Onlara elini ve yüreğini uzatmaktan, devrimci savaşla ilgili bildiklerini sunmaktan bir an olsun geri durmadı.
Kürt özgürlük gerillalarıyla sanki doğuştan beri tanışıyormuş gibi kısa sürede onlarla yoldaşlaştı. Türkiyeli-Avrupalı enternayonalist devrimcilerle kurduğu devrimci ilişki gelecekte nasıl bir yaşam düşlediğinin en anlamlı ve en güzel örneklerini sundu. Karşılaştığı tanıştığı her enternasyonalist devrimciye savaş hakkındaki bilgi ve olanaklarını sunmaktan geri durmadı. Bir elinde Mao’nun askeri yazıları diğer elinde patlayıcı eksik olmadı.
Yaşamda fakir düşman karşısında MARTAGER olan Nubar Ozanyan yoldaş ne maddi dünyanın olanaklarına ne üne ne kariyere ne de apolete en ufak bir yüz verdi. Komutanlık apoletini heval Atakan Mahir’in dediği gibi hep cebinde taşıdı. Görünen karelerden, kalabalık ortamlardan uzak, sessiz ancak coşan bir nehir gibi yaşadı ve durdu. Eskiye, köhnemişe meydan okudu. Oldukça mütevazi, bir o kadar iddialıydı. Devrimci yaşamı, yaratıcı ve çalışkanlığı herkese örnek oldu. Onu ne kısa yaşamında bulunduğu Paris’in yaşamı teslim alabildi ne de Türk faşizmi yenebildi. DAİŞ faşistlerine kök söktürürken ne bir gösterişe ne de anlamsız bir kibire kapıldı. Faşizme, kapitalist sisteme duyduğu nefret kadar kibire, kendini beğenmişliğe, gösteriş düşkünlüğüne nefret duydu.
Ermeni fedai geleneğinin en seçkin komutanlarından olan Nubar Ozanyan, güneş batarken özgürlük için ölmeye yemin etti. Ermeni, Kürt, Êzîdî halkların mazlum sabahında toprağa düşerken özgürleşti. Düşmana öfkenin, mazlumlara sevginin, yoldaşlarına bağlılığın, devrime ve özgürlüğe hesapsız adanmışlığın Marteger’i yaşamı boyunca sayısız devrimci anı bırakarak aramızdan ayrıldı.
Ermeni fedai geleneğinin kahramanına sonsuz saygı ve minnetle.