Gökten kemik yağmayacak
Ahmet TURHALLI yazdı —
- İsrail İran’ı zayıflatırsa Rojhilat Kürdistanı da ete kemiğe bürünecektir. Suriye ve Irak daha bitap düşecek ve üç parça Kürdistan bir güç haline gelebilecektir. Türk devlet muktedirlerinin sıtmaya tutulmasının en büyük nedeni budur.
Yazımızın başlığı okurlarımız için biraz abes de görünse, tarihte olduğu gibi günümüzde de bazı sistem ve grupların ruh halini anlatmamız için açıklayıcıdır.
Bir darb-ı mesel ya da bir atasözü olarak toplumlarımızda kullanılan bu cümle, birçok kişinin karakter ve sıfatlarını açıklamaktadır. Kişilerin sıfat ve karakterleri olduğu gibi, yönetim ve sistemlerinde sıfat ve karakterleri vardır. Bu darb-ı meseli günümüz Türk devletinin yönetim kademesine ilişkin seçtik ve onların duruşlarını izaha çalışacağız.
“Köpeğin duası kabul olsaydı, gökten kemik yağardı.”
Açılımı: Aşağılık kişi ve kişilerin istedikleri olsaydı; dünya, yalnız kendisinin işine yarayan, başkalarını rahatsız eden şeyler ve durumlarla dolardı.
Türk devlet yönetimi ve başındaki mücrim kişi, İsrail ve İran savaşının verdiği korku ile kötülük kaynağı olan malum partinin ve kendisinin de suç ortağı olan şahsiyete geçen ay bazı açıklamalar yaptırdı.
Bu zat sözde Kürtler ve Türkler arasında barışın sağlanması için grup toplantısında Sayın Abdullah Öcalan’ın gelip Meclis’te açıklamalarda bulunmasını dile getirdi. Bir taraftan sözde barış isteyen bu şahıs ve Türk devlet yönetimi, diğer taraftan bu kutsal davaya öncülük edenlere hakaret ederek teslimiyet dayatma cümlelerini kurmayı da sürdürmektedir.
Bir gece ansızın İsrail’e saldıracağını söyleyen Erdoğan, Hamas’ın tasfiyesi, Hizbullah’ın tasfiyenin eşiğine getirilmesi ve İran’ın takatinin azalması, Türk devlet ricalini bu konuşma ve değerlendirmeleri yapmaya sürüklemiştir. Konjonktürel açıklamalar yapan bu devlet ricali aynı zamanda Kürt ulusal hareketi tarafından da köşeye sıkıştırılmış durumdadır. İsrail ile bütün ticari faaliyetlerini daha üst seviyeye çıkararak sürdüren bu yönetim ve yandaş tüccarlar, çok ciddi bir paniğe kapılmış durumdalar. İsrail’e karşı yüksek perdeden konuşma yapan bu yönetimin, hesap verme ve fatura kesilme ihtimali artıkça korku ve halüsinasyon zirve yapmaktadır.
İsrail’e sözlü saldırı kimsesiz ve dünya sisteminin dışına atılmış Kürt’e saldırıya benzemediğini yavaş yavaş idrak etmeye başlamış durumdalar.
İsrail İran’ı zayıflatırsa Rojhilat Kürdistanı da ete kemiğe bürünecektir. Suriye ve Irak daha bitap düşecek ve üç parça Kürdistan bir güç haline gelebilecektir. Türk devlet muktedirlerinin sıtmaya tutulmasının en büyük nedeni budur. On yıldır aralıksız her türlü vahşeti Kürt’e yaşattığı halde, Kürt ulusal hareketinin dinamikleri hala dimdik ayaktadır ve süreci karşılayıp zaferle taçlandırmaya da muktedirdir.
Bundan dolayı Bahçeli bu sözcülüğe soyunmuştur ve her akşam MHP şu videoyu yayınlamaktadır: “Vakit tamamdır, söz konusu vatandır!” Bu başkalarının vatanına zorla oturmanın getirmiş olduğu korkunun süreklileşen yansımasıdır.
Erdoğan ve tayfasının ise başka cümleler ve açıklamalar ile değerlendirme yapmaları ABD’de bu ay içerisinde gerçekleşmiş olan seçimler ile de bağlantılıdır. Trump’ın kazanması Erdoğan yönetimi ve sözde akıl hocalarının görsel ve yazımsal ortamlardaki değerlendirmeleri ise realiteden uzaktır. Trump kazandı öyleyse bize gün doğdu ve biz tekrardan kimsesiz Kürt’ün binbir emekle kazanmış olduğu değerlerin hepsine konacağız. Daha önce Trump bize Sêrekanîyê ve Girê Sipî’yi hediye etmişti, şimdi tekrardan bütün Rojava’yı bize verecek ve biz hem içeride oluşturduğumuz Kürt düşmanlığından faydalanıp iktidar olacağız hem de Rojava’daki maddi değerlere konup daha fazla zengin olacağız.
Ne demiştik: “Köpeğin duası kabul olsaydı, gökten kemik yağardı.”
Onlar Trump’ın kazanması için çok dua ettiler ve Trump kazandığı her taraftan açıklama ve değerlendirme yapmaya başladılar.
“Şöyle gireceğiz, böyle bitireceğiz” diyerek haritalar havada uçuşmaya başlamış durumdadır.
Gökten kemik yağar mı yağmaz mı, bu da anlaşılmaya değer tabii.
Trump’ın kazandığına Trump taraftarlarından daha fazla sevinen AKP ve yandaşları, onun kabine yönetimini oluşturmasındaki duruşundan dolayı akıllarını kaçırmakta ve parmaklarını ısırmaktadırlar.
Bu kabine İran, Çin dolayısı ile Hamas, Hizbullah ve onlarla bağlantılı olanlara karşı şahin bir kabine olmaktadır. Bu kabine, Türkiye yönetimi hakkında hiçte iyi fikirlere sahip olan bir kabineye benzememektedir.
Trump seçimi kazanma kutlamalarına Fethullah Hoca’nın manevi oğlu olarak ta bilinen, Basketçi Enes Kanter’i davet ederek Erdoğan’a açık bir mesaj daha vermiştir. Erdoğan’ı henüz kabul etmeyen Trump’ın onun düşman bellediklerini davet etmesi, hayra alamet olarak yorumlanmamalıdır.
Rojava ve Kürtlere gelince; yıl iki bin on dokuz değildir, Ukrayna ve Rusya savaşı vardır, İsrail ve İran sıcak savaş içindeler, dengeler ve konjonktür de o dönemlere göre çok farklıdır.
Kürtler geçmiş dönemlerden çok değerli deneyimler elde etmiş, hem askeri hem siyasi hem de toplumsal tecrübeler kazanmışlardır.
Kürtler ile adil bir barış ortamı hazırlamalısınız, Sayın Abdullah Öcalan’ı özgür bırakıp baş müzakereci olarak kabul etmelisiniz. Belki bu topraklarda biraz daha yaşama şansı elde edebilirsiniz.
Yoksa gelmekte olanı durduramayacaksınız. Zamanın akışını hiç kimse durduramayacaktır. Zaman hükmünü vermiştir!
Kürdistan beşiğinden insanlık sancılı olan doğumunu gerçekleştirecektir.