Halkın ekmeği içinde üçüncü yol
- 19 Temmuz'da startı verilen Ekmek ve Adalet Kampanyası, ekonominin sahibi emekçilerin söz söyleme eylemi olarak karşılık buluyor.
- DEM Parti Milletvekili Kamuran Tanhan, “Ekmek ve adalet mücadelesinin öznesi olarak üçüncü yol felsefesini ekonomik alanda da esas alıyoruz” diyor.
HAVİN DERYA
DEM Parti tarafından başlatılan Ekmek ve Adalet Kampanyası, emek ve özgürlük mücadelesini güçlendirmek amacıyla ülkenin dört bir yanında devam ediyor. 19 Temmuz'da Mardin'in Kızıltepe ilçesinde düzenlenen Tarım Mitingi ile startı verilen kampanya, Ağustos sonuna kadar Mersin, Kocaeli, Iğdır, Ağrı, Antalya, Aydın, Manisa, İstanbul, Hatay ve İzmir gibi birçok il ve ilçeyi kapsayacak şekilde sürdürülecek. Ekonomik çürüme ve adaletsizliklere karşı halkı mücadeleye çağıran kampanya, aynı zamanda tarım ve hayvancılık sektörlerinin canlandırılması, kadın girişimcilerin desteklenmesi ve ekolojik yıkıma karşı sürdürülebilir kalkınma stratejilerinin benimsenmesi gibi önemli hedefleri de içeriyor. Ekmek ve Adalet Kampanyası çalışmalarında yer alan DEM Parti Mardin Milletvekili Kamuran Tanhan ile kampanya sürecini konuştuk.
Ekmek ve Adalet buluşmaları neyi amaçlıyor? Kampanyanın takvimi hakkında ne diyebilirsiniz?
Kampanya, ekonomik politikalar nedeniyle yoksulluğa ve sefalete mahkûm edilen halkın sesini yükseltmeyi amaçlayan, halkın alın terini, emeğini ve ekmeğini gasp edenlere karşı bir dayanışma çağrısıdır. Halkın geleceğinin çalındığı, çocukların, gençlerin, kadınların ve emekçilerin geleceğinin karartıldığı böyle bir dönemde emekçilerle doğrudan buluşmayı hedefledik. Tarım sektörünün önemini vurgulamak, çiftçilerin, emeklilerin, emekçilerin, sorunlarını dinlemek, Kurdistan'daki sınır kapılarının ve sınır ticaretinin açılması için çözüm yolları aramak istiyoruz. İşçilerden işsizlere, çalışanlardan emeklilere, çiftçilerden esnaflara ve engellilere kadar tüm toplum kesimlerine ulaşmak istiyoruz özetle. Bu süreci, aynı zamanda parti politikalarımızı toplumla buluşturma süreci olarak değerlendiriyoruz.
Kampanyanın takvimine ilişkin ise, Mardin ardından Ağrı, Batman'da emek buluşmalarımız oldu. Eşbaşkanımız Tülay Hatimoğulları Hatay'da Rezerv Alanı Yasası mağdurlarıyla bir araya geldi. 7 Ağustos'ta Iğdır'da tarım buluşmasının yanı sıra kadın işçilerle bir araya gelinecek. 11 Ağustos'ta Kocaeli Gebze'de tersane işçileri ile buluşma gerçekleştirilecek. 17-18 Ağustos'ta Antalya'da turizm emekçileri ile bir buluşma gerçekleştireceğiz. Bunu takiben 19 Ağustos'ta İzmir'de emeklilerle, 20 Ağustos'ta İzmir ekoloji buluşması ve 21 Ağustos'ta Manisa'da tarım işçileri ile buluşma olacak.
Kampanyanın denk geldiği dönem ekonomik krizin zirve yaptığı bir dönem. Son verilere göre açlık sınırı asgari ücret sınırını aştı. Nasıl etkiliyor emekçiyi bu kriz?
Türkiye'de 22 yıllık AKP iktidarının ülkeye getirdiği nokta krizler noktası. Siyasi-ekonomik çürümenin her yere sirayet ettiğini ve adaletsiz bir düzenin tesis edildiğini görüyoruz. Her geçen gün iğneden ipliğe her şeye zamların yapıldığı büyük bir ekonomik çöküşün içerisindeyiz. Adaletsizlikler almış başını gidiyor. En temel insan hakları dahi rafa kaldırılmış durumda.
Kürt sorunundaki yüz yıllık inkâr, imha, asimilasyon ve çözümsüzlük politikalarıdır bu ekonomik krizi derinleştiren. Kaynakların harcandığı alan ama bununla birlikte can kayıpları ve ekolojik tahribata neden oluyor. Bu savaş politikalarının yol açtığı çoklu krizler var.
Bombalar atıldıkça, kurşunlar sıkıldıkça işçinin, emekçinin, çiftçinin ekmeği küçülüyor. Atılan bombalar, havalanan savaş uçakları emekçi halka yeni vergiler olarak geri dönüyor. Halk en temel ihtiyaçlarını dahi gidermekte zorlanıyor.
Gelinen noktada soygun ve talan ekonomisine dönüşmüş olan Türkiye'de tarım ve hayvancılık sektörü bitme noktasına geldi. Özellikle büyük şehirlerde ortalama kiralar asgari ücret düzeyini çoktan aştı, bu ülkede büyük bir barınma krizi yaşanıyor. Çocuk yoksulluğunda OECD ülkeleri arasında ikinci sırada olan Türkiye'de çocuklar yetersiz beslenme nedeniyle ciddi gelişim sorunları yaşıyor. Kadınlar daha fazla işsiz kalarak daha fazla yoksullaşıyor. Gençler iş bulamıyor, akın akın başka ülkelere göç etmek zorunda kalıyor. Ağır vergi yükü altındaki esnaf borç batağında. Çiftçiler tarlaya gübre atamıyor, ürününü satamıyor.
Ülke tarihinin en derin krizi yaşanırken, emekçi halk dibe çökerken ayrıcalıklı bir kesim daha da zenginleşmeye devam ediyor. AKP-MHP iktidarının politikaları nedeniyle ülkede dolar milyarderlerinin ve milyonerlerinin sayısı artıyor. Türkiye'yi parası olanlar için cennete, emeğiyle alın teriyle çalışanlar için cehenneme dönüştürdüler.
Bunun karşısında DEM Parti'nin ekonomi politikası ne, toplumun çeşitli kesimlerine yönelik hangi hedefleriniz var?
Yoksulluk karşısında refahı, işsizlik karşısında güvenceli iş talebini, talansız ve sömürüsüz bir yaşamı, ucuz, güvenilir ve ulaşılabilir sağlık, eğitim, barınma ve enerji gibi temel hak talepleri mücadelemizin de ana konusu.
Yerel yönetimlerde, üretim örgütlenmeleri ve yerel düzeyden başlayarak işçilerin, çiftçilerin ve tüketicilerin dayanışma kooperatifleri ile koordinasyon içinde kolektif mülkiyet biçimlerinin örgütlenmesini sağlamak yine yerel yönetimlerde özellikle kadın girişimcilerin desteklenmesi, genç kadınların ekonomiye katılımının sağlanması, kreşlerin ve gündüz bakım evlerinin açılması gibi hedeflerimiz bulunmakta. Ekolojik yıkıma karşı mücadele ederken, kar amaçlı politikalar yerine doğa ile uyumlu ve sosyal ihtiyaçları karşılayan bir kalkınma stratejisini benimsiyoruz. Yerel kaynakların sürdürülebilir alternatif enerjilerle kullanıma sunulması, halkımızın böylece DEDAŞ zulmünden kurtulmasını istiyoruz.
Ekonomik çürüme ve adaletsizlikler bizleri mücadeleye çağırıyor. İşçiler, emekliler, işsizler, memurlar, çiftçiler, esnaflar, kadınlar, gençler, halklar olarak bu çürümüşlüğe bizler son verebiliriz. Bu sömürü ve talan düzenine karşı mücadelemizi yükselterek ekmeğimizi ve emeğimizi savunacağız, bugünümüzü ve geleceğimizi çalmalarına izin vermeyeceğiz.
Asgari ücret, emekli maaşları da ekonomik krizle paralel en fazla gündeme gelen konulardan…
Enflasyon koşullarında ücret artışlarını sınırlamak, açıkça işçilerden sermayeye bir kaynak transferi anlamına geliyor. Bu da sömürü oranının artması demek. Asgari ücrete de en düşük emekli maaşa da insana yakışır bir zam yapılmalı. Temel ihtiyaç ürünlerinin üretimi ve dağıtımıyla ilgili özelleştirmeler iptal edilmeli, bu ürünler (su, elektrik, doğalgaz, internet) kamu tarafından belli kotalar dahilinde halka ücretsiz olarak sağlanmalıdır. Türkiye'deki gıda enflasyonuna karşı fiyat kontrolleri uygulanmalıdır. Bu çerçevede, temel gıda ürünlerindeki KDV kaldırılmalıdır. Bitkisel ve hayvansal tarım alanında üretim yapan köylü ve çiftçiler desteklenmelidir. Bunlarla birlikte Saray giderleri mutlaka sınırlandırılmalıdır. Savaş ve güvenlik harcamaları kaldırılmalı, kaynaklar tanklara ve silahlara değil, halkın temel ihtiyaçlarına aktarılmalıdır. Büyük sermayeye uygulanan vergi muafiyeti, istisnaları ve indirimleri sonlandırılmalıdır. Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınmalıdır. Halktan yana bir kamu harcaması politikası izlenmelidir. Halka ait kaynaklar israf ve şatafat için değil, toplum yararına kullanılmalıdır. Örtülü ödenek uygulaması sonlandırılmalıdır. Kamu hizmetinde olanların birden fazla maaş alması engellenmelidir. Demokratik katılımcı ekonomiyle milyonlarca yurttaşa iş imkanı sağlanabilir.
Bizler DEM Parti olarak, ekonomide üçüncü bir yol yaratmayı amaçlıyoruz. Bu yol, radikal demokrasinin ekonomik boyutunu temsil eder. Demokratik ekonomi sadece eşitlikle ilgili değil, aynı zamanda karar alma mekanizmalarına katılım ve sınıfsız, sömürüsüz bir toplum hedefine yönelik bir yaklaşımdır. Bu nedenle, üçüncü yol felsefesinin ekonomik alandaki tamamlayıcısıdır ve temelde antikapitalist bir bakış açısını yansıtır. Ekmek ve adalet mücadelesinin öznesi olan DEM Parti olarak bizler halkların partisiyiz, emekçilerin, kadınların, gençlerin, bütün ötekilerin ve ezilenlerin partisiyiz. Ülkenin tümüne söz söyleyecek ve çözüm üretecek gücümüz var. Ekmek ve Adalet Kampanyası'yla bunu çok daha güçlü bir şekilde bir kez daha göstereceğiz.