Hedef direnen kadınlardır
Kadın Haberleri —
- Paris saldırısını değerlendiren TJK-E üyesi Zozan Serhat, katliam için geniş hazırlık yapıldığını belirterek, “Hedef direnen kadınlar ve 33 yıldır ömrünü özgürlük hareketine adayan arkadaşımız Evîn olmuştur" dedi.
Fransa’nın başkenti Paris’te 23 Aralık günü Kürtlere, özgür Kürt kadınına yönelik ikinci bir silahlı saldırı gerçekleşti. Saldırıda KCK Yürütme Konseyi Üyesi Emine Kara (Evîn Goyî) ile Mîr Perwer (Mehmet Şirin Aydın) ve Abdurrahman Kızıl hayatını kaybetti. Katliam sonrası dünya kamuoyunda büyük bir tepki oluşurken, Kürt siyasi temsilcileri katliamın Türk devleti tarafından işlendiğine işaret etti ve soruşturmanın derinleştirilmesini istedi.
Konuya ilişkin Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirmelerde bulunan Avrupa Kürt Kadın Hareketi (TJK-E) üyesi Zozan Serhat, direnen kadınların hedef alındığını söyleydi.
Bir kişinin yapacağı iş değil
Zozan Serhat şöyle dedi: "9 Ocak Katliamı’nın yıldönümü dolayısıyla hazırlıklarımızın olduğu bir süreçte ikinci bir Paris Katliamı yaşatıldı. 10'uncu yılında hesap sormaya hazırlanırken, 'Fransa devleti sis perdesini kaldırsın' derken böyle bir katliamın yaşanması elbette çok sıradan değildir. Katliam için geniş bir hazırlık yapılmış ve bu kişi 11 gün önce cezaevinden çıkmış. Bu kişinin 11 gün içerisinde kurumlarımızı, esnafları tanıması ve böyle bir katliam yapması çok normal değil. Eğer bir merkezden yürütülmese, karar alınmasa bir kişinin yapabileceği bir iş değil. Hedef direnen kadınlar ve 33-34 yıldır ömrünü özgürlük hareketine adayan arkadaşımız Evîn olmuştur" dedi.
Saldırı Ankara ve MİT merkezlidir
Türkiye İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun saldırıdan bir gün sonra katıldığı bir programda sarf ettiği “Tayyip Erdoğan sadece Türkiye'de değil tüm dünyadaki teröristleri temizleyecek” sözlerinin itiraf niteliğinde olduğunu belirten Serhat, "Asıl terörist sizsiniz. DAİŞ'i örgütleyen de, faşizmi yürüten de sizsiniz. Bu saldırı kesinlikle Ankara ve MİT merkezlidir. Bu saldırı topyekûn bir katliam hazırlanıldığını gösteriyor. Erdoğan katliamlarla seçime yatırım yapıyor. Kürt’ü öldürerek sonuç almak istiyor. Aynı zamanda Kürtlerin kökünü kazıyacağını söylüyor. Kürtler neredeyse orasını hedef haline getiriyor. Avrupa buna göz yumarsa yarın öbür gün Avrupalılar da garanti altında olmayacaktır. Onların çocukları da kendi kurumlarında öldürülürse bunun önünü kimse alamaz" ifadelerini kullandı.
Kürtler sessiz kalan herkese öfkelidir
Katliama karşı sadece Fransa devletine değil sessiz kalan herkese öfkeli olduklarını ifade eden Serhat, Türkiye'nin Kürtlere her yerde savaş açtığının bir kez daha görüldüğünü vurguladı. Kürtlerin olduğu her yerde savaşın sürdüğünü söyleyen Serhat, şöyle dedi: "Burada da kadın olarak dimdik ayakta olmanın, örgütlü olmanın, erkek egemen sisteme karşı durmanın bedelini ödüyoruz. Evîn arkadaşımız çocuk yaşta mücadeleye katılan Rojava'dan Rojhilat’a ve Kuzey Kürdistan'dan Avrupa'ya kadar mücadeleye emek verdi. Arkadaşımızın bilinçli seçildiğini biliyoruz. Bunun içinde bu katliam hiçbir biçimiyle devletin söylediği gibi bir kişinin ırkçı saiklerle yaptığı bir katliam değildir."
Yaratılan canavar onları da parçalayacak
Kürtlerin DAİŞ'i gerilettiğini ve dünyaya demokrasi getirmeyi hedeflediklerine dikkat çeken Serhat, dünyanın Erdoğan'ın bu yaptıklarına sessiz kalmaması gerektiğini ifade etti. Zozan Serhat, "Kürtleri susturmaya çalışıyorlar ama yaratılan canavar onları da parçalayacak. Erdoğan, dünyanın başına bela olan bir rejim haline geldi. Saddam'ı büyütüp bir yerlere getirdiler. Sonra başlarına bela oldu. Erdoğan'da ikinci bir Saddam olarak başlarına bela olacak. Kimse bizim sabrımızı sınamasın. Fransa bir katili aklayamaz. Bu katil bir arabayla geliyor. Nasıl geliyor? Kim getiriyor? Bu adam çok donanımlı olarak Kürt kurumlarını tarıyor. Hiç kimse bunu sıradan gibi gösteremez" ifadelerini kullandı.
Ömer Güney’i ortadan kaldırdılar
"Eğer 9 Ocak 2013'teki katliamının hesabı sorulsaydı bugün ikinci bir katliam yaşanmazdı" tespitinde bulunan Serhat, "Ömer Güney'in kendi itirafları var. Özgürlük hareketinin yakaladığı MİT'çilerin itirafları var. Ömer Güney'in yaptığı görüşmeler var. Bunlar için gerekli yerlere başvurular yapıldı, hukuk mücadelesi verildi. Her Çarşamba Enformasyon Bürosu’nun önüne gittik, Adalet Bakanlığı’na başvuru yaptık. Dosyanın üzerinin kapatılmaması için gerekli bilgileri verdik. Ayrıca konsolosluk tarafından örgütlendiğini, konsolosluğun ajan örgütlediğini devlete söyledik. Ama Fransa Türkiye ile birlikte Ömer Güney'i ortadan kaldırdı. Aynı şekilde bu saldırganın da cezai ehliyetinin olmadığını söylediler. Fakat Kürtlerin tepkisi sonucu tekrar gözaltı kararı alındı" dedi.
Paris, kadınların katledildiği bir şehir artık
Türkiye'nin, Fransa'da camilerde ve Osmanlı Ocakları gibi kurumlarda küçük çocukları militan gibi yetiştirdiğine işaret eden Serhat, Fransa'da bir gladyo örgütlenmesi olduğunu ve ülkenin her yerinde gezdiklerini aktardı. Bu durumun Fransa için büyük bir utanç aynı zamanda büyük bit tehdit olduğunu dile getiren Serhat, "Fransa devleti, kendi halkına Türkiye'nin topraklarında cirit atmasının hesabını vermek zorunda. Sizin istihbaratınız nerede, o kadar demokrat görünüyorsunuz. Paris bir kültür şehriyken maalesef kadın katliamlarının yaşandığı bir şehre dönüştü" diye belirtti.
Beynimizi ve yüreğimiz parçalamaya çalışıyorlar
Emine Kara'nın kalbine ve beynine kurşun sıkılmasının da bir mesaj olduğuna dikkati çeken Serhat, şunları söyledi: "Bunu kadınlar ve Kürt halkı olarak iyi anlamamız gerekiyor. Beynimizi ve yüreğimizi parçalamaya çalışıyorlar. Yüreğimize ve beynimize kurşun sıkan bu katilerden hesap soracağız. Fransa devleti de sorumluluğunu yerine getirmeli ve adaleti sağlamalı. Fransa eğer Türkiye'ye tetikçilik yapacaksa bunu açıkça söylesin. Fransa bu olayı aydınlatmazsa Kürtler için Türkiye'nin tetikçisi olarak tarihe geçecek."
Demokratik hakkımızı arıyoruz
Katliam anmaları sırasında yaşanan olaylara da değinen Serhat, hiçbir eylemde çevreye zarar verecek bir hareketlerinin olmadığını söyledi. Görüntülerde Kürtlerin olayları engellemeye çalıştığının görüldüğünü belirten Serhat, fakat eyleme sızarak provokasyon yapmak isteyenlerin olduğunu vurguladı. 24 Aralık'taki miting sırasında bozkurt işaretleri ve bayraklarla kitlenin tahrik edildiğini dile getiren Serhat, "Eylemcilerin içinde Süleyman Soylu'nun adamlarının olmadığını nereden bilelim. Mutlaka vardır da. Hiçbir Kürt, cenazelerini dahi kaldırmamışken bu hareketlere sessiz kalamaz. Fransa devleti madem tedbir alıyor öyleyse o arabanın oraya girmemesi gerekirdi. Demokratik hakkımızı arıyor ve hesap soruyoruz. Bu halk elbette ki sokakta olacak. Fransa devletine karşı da öfke olabilir" ifadelerini kullandı.
Kötülüklere karşı mücadele eden bir hareketiz
Süleyman Soylu, İbrahim Kalın, Hulusi Akar gibilerinin de bu eylemleri kullandığını kaydeden Serhat, şöyle devam etti: "Çünkü onlar katliamı yaptılar ve durup seyrediyorlar. Oraya arabaları gönderen de, provokasyon yapmak isteyen de onlardır. Zaten Fransa yetkililerinde Türklerin gelip provoke ettiğine dair açıklamaları odu. Biz yasal olan bütün haklarımızı kullanacağız. Ne Soylu'ya, ne Kalın, ne de Hulusi Akar'a prim vermeyiz. Biz, bütün kötülüklerin son bulması için mücadele eden bir hareketiz. Onun için halkımızı haklı tepkilerini gösterecek demokratik eylemlere çağırıyoruz. Kitleyi provoke eden yapılar olduğunu da biliyoruz. O nedenle şiddeti körükleyen eylemlere izin vermedik, vermeyeceğiz. Ama şunu herkes çok iyi bilsin ki; direnen, özgürlüğü için bedel ödeyen kadınlar onlara boyun eğmeyecek. Her gün şehit versek de asla geri adım atmayacağız. Evîn ve diğer arkadaşlarımızı şehit vermiş olabiliriz. Ama binlerce Evîn bu mücadelenin etrafında kenetlenecek."
MA