İkinci göç, tek umut
Kadın Haberleri —
- Çetelerin ikinci kez göçerttiği kadınlar: Silah sesleri, havada süzülen kurşunlar, yol boyunca gördüğümüz cenazeler, kalp krizi geçiren yaşlılar ve hastalanan çocuklar… Çeteler özellikle kadınlara saldırıyordu. Henüz Efrîn’in acısı dinmemişken, bir başka göçle karşı karşıya kaldık.
- Saldırılardan kaçarken araziye dağıldık, birkaç zeytin ağacının dibine sığındık. Ama ağacın koruyamayacağını biliyorduk. Kafileyi durdurup erkekleri alıkoydular. Teslim olmayan iki erkeğin kafasını kestiler. Ancak umudumuzu yitirmeden direnmek zorundayız.
Efrînli kadınların yaşadığı ağır travmalar ve zorlu hayat mücadeleleri, savaşın acımasız yüzünü bir kez daha gözler önüne seriyor. 2018 yılında Türk devleti ve çetelerinin işgaliyle Şehba’ya göç eden kadınlar, burada yeni bir hayat kurmuştu. Ancak 6 yıl sonra bu kez HTŞ ve SMO çetelerinin saldırıları onları göç yollarına düşürdü.
4 çocuk annesi Bêrîvan, Efrîn’de doğup büyüyen bir Êzidî. Efrîn’in işgali sonrası Şehba’daki kamplara yerleşen Bêrîvan, dört gün boyunca Özerk Yönetim’in güvenli bölgelerine geçmeye çalıştı. Bu yolculuğun kendisinde derin izler bıraktığını söyleyen Bêrîvan, o günleri ANF’ye şöyle anlattı:
Yol boyu cenazeler
“Hava koşullarının soğukluğu ve belirsizliğin getirdiği kaygı içinde çocuklarımı nasıl kurtardığımı dahi hatırlamıyorum. Acı ve kayıplarla dolu yolda bir aile daha yanımızdaydı. Hastalanan bir çocuğun durumunu, çaresizlik içinde çırpınan bir annenin mücadelesini gördük. Silah sesleri, havada süzülen kurşunlar ve yol boyunca gördüğümüz cenazeler, her zaman içimde bir yara olarak kalacak. Kalp krizi geçiren yaşlılar, hastalanan çocuklar… Çetelerin özellikle kadınlara sistematik bir saldırısı vardı. Bizi korkutma çabaları, yaşadığımız zulmün bir başka boyutunu oluşturuyor. Bu yaşananların bir gün sona ereceği umuduyla, daha iyi günler yaşamak hakkımızdır.”
Henüz Efrîn’in acısı dinmemişti
Fatma Mihemed, 5 çocuğuyla birlikte Serdem Kampı’nda yaşıyordu. “Ellerimizle yetiştirdiğimiz zeytin ağaçlarımız bir anda Türk devleti ve çeteleri tarafından elimizden alındı. Yeni bir umudun peşinden Şehba’ya yerleştik; orada da huzur bulamadık” diyen Fatma Mihemed, şunları ekledi:
“Henüz Efrîn’in acısı dinmemişken, bir başka göçle karşı karşıya kaldık. Bu zulüm ne zamana kadar devam edecek? Ne zamana kadar göç yollarında olacağız? Saldırılardan kaçarken araziye dağıldık, birkaç zeytin ağacının dibine sığındık. Ama ağacın bizi top ve mermilerden koruyamayacağını biliyorduk. Küçük çocuklarımızdan bazıları gözlerimizin önünde katledildi. Çocuklarım geceleri korkudan çığlık atarak uyanıyor. Yeni doğan bir torunum hayatını kaybetti; böylece acılarımıza bir yenisi daha eklendi. Eşimin sağlık sorunları nedeniyle yürüyememesi, bize daha fazla yük getirdi. İki kişinin yardımıyla zar zor kaldırabiliyoruz. Umudumuzu yitirmeden hayatta kalma mücadelesi vermek zorundayız.”
2 kişinin kafasını kestiler
Xedîce El Elî de göç yollarına ikinci kez düştü. Efrin-Şehba Kantonu’na bağlı Til Qirah köyüne ulaştığında dehşet anlarına tanıklık etti.
"Çeteler, kafileyi durdurdu ve erkekleri zorla alıkoydu. Teslim olmayan iki kişinin kafasını kestiler. Çok korkunçtu; böyle bir şeyin olacağına inanmıyorduk. İnsanlar çığlık atıyor, çeteler de bize hakaret ediyordu” sözleriyle ANHA’ya o anı anlatan Xedîce El Elî, Tebqa'ya ulaştıktan sonra kızının yanına sığındı.
Zorlu göç sürecine rağmen umudunu kaybetmeyen Xedîce, "Topraklarımızı ve ülkemizi asla terk etmeyeceğiz. Kazanana kadar direnmeye devam edeceğiz” dedi. HESEKÊ
* * *
Esir kadınları bırakın
Çeteler, 27 Kasım’da Halep’e saldırdığında Şêxmeqsûd Savunma Güçleri’nde yer alan bazı genç kadın ve erkekleri esir aldı. Kongra Star Akademiler Yönetiminden Bêrîvan Yûnis, saldırılarda birçok suçun işlendiğine işaret ederek, Şehba ve Til Rifat’ta sivillerin öldürülmesi ve esir alınmasını "savaş suçu" olarak tanımladı.
Bêrîvan Yûnis, çetelerin herkesin gözü önünde suç işlediğini söyledi ve ekledi: “Uluslararası anlaşmalar ihlal ediliyor ancak BM ve ilgili kuruluşlar sessiz. İlgililer sorumluluklarını yerine getirmeli ve esir alınan genç kadınlar derhal serbest bırakılmalı.”