Alevilerin umudu QSD

Dosya Haberleri —

QSD

QSD

  • Suriye'deki Alevilere yönelik yapılan saldırıları gazetemize değerlendiren Lazkiye'de yaşayan Alevi araştırmacı yazar Mihmed İsa Alevilerin büyük bir korku içinde yaşadığını belirtti. Halkın malının yağmalandığına işaret eden Mihmed İsa, şöyle vurguladı: ''HTŞ Alevilerden ne istiyor! Alevi kentlerinde gezip Alevileri tehdit ediyorlar. 'Kimin evinde silah varsa teslim etsin yoksa öldürürüz' diyorlar.
  • Alevi halkına yönelik saldırılara karşı uluslararası kurumlara çağrıda bulunan İsa, “Aleviler olarak beklentimiz barış ve toplumsal bir güvenliktir. Ayrıca Şam hükümeti, çalışanların maaşlarını dağıtmalı. Eğer yapmazlarsa açlık daha da yayılacak. Demokratik bir yönetim olmazsa bizi katledecekler. Aleviler olarak çok kötü şartlarda yaşıyoruz, uluslararası toplum bir şeyler yapmalı” dedi.
  • Alevilerin geleceğinin QSD’nin başarısına bağlı olduğunu ifade eden İsa, "Eğer uluslararası toplum bir şey yapmazsa, QSD’den bizim için bir şeyler yapmasını bekliyoruz. Bunun için de Alevilerin gözü kulağı QSD ile Türk devleti arasında süren şavaşta. Aleviler geleceklerini QSD’nin başarısında görüyor. Eğer Suriye’de bir umudumuz, geleceğimiz olacaksa, bu QSD sayesinde olacak" diye vurguladı.

DARAV ALA/ÖZGÜR BARIŞ DEMİR

Suriye’de Esad rejiminin devrilmesinde sonra Alevilere yönelik baskılar giderek artıyor. Lazkiye, Tartus, Humus gibi kentlerde özel mülkiyete el koyma, talan, işkence görüntüleri, infaz ve kaybedilme haberleri gelmeye devam ediyor. Günlük yaşamda büyük bir endişe hakim ancak Alevilerin tüm bu yaşadıkları dünya kamuoyunda yeterince yer bulmuyor. Lazkiye'de yaşayan Alevi araştırmacı yazar Mihmed İsa ile bölgede yaşananları, baskıları ve toplumun karşı karşıya kaldığı tehditleri konuştuk. İsa, Alevilerin büyük bir korku içinde yaşadığını belirtti.

İntikam almaya çalışıyorlar

Mihmed İsa, hırsızlık ve yağma olaylarının Esad rejiminin devrildiği haberlerinin yayılmasıyla başladığını ve zamanla cinayetlere dönüştüğünü belirtti. Halkın malının yağmalandığına işaret eden Mihmed İsa, ''Bu hırsızlık ve soygunlar, HTŞ'nin Alevi kentlerinde yayılmasıyla birlikte cinayetlere, insanların evinden çıkmasının yasaklanmasına ve intikam eylemlerine dönüştü. Artık HTŞ'nin gelişiyle Alevilerin yeni bir döneme, aşamaya girdiğini söyleyebiliriz'' dedi.

 

Aleviler korkuyla yaşıyor

HTŞ'nin yağma olaylarını üstlenmediğini, saldırıyı gerçekleştirenlerin kendilerini temsil etmediğini, çete olduğunu ileri sürdüğünü belirten Mihmed İsa, şunları aktardı: ''Sizin de bildiğiniz gibi HTŞ taraftarı ve üyeleri kendilerini Alevilere iyi insanlar olarak göstermeye çalıştı. HTŞ yapılan ilk hırsızlık ve yağma olaylarının şikayet edilmesi üzerine, bunları yapanların kendilerini temsil etmediğini söylüyordu. Halka sıklıkla HTŞ'nin bu kişilerin yaptıklarının sorumluluğunu üslenmediğini açıkladı. HTŞ çoğu zaman talan, hırsızlık, soygun yaparken veya insanları öldürürken bunların BAAS rejiminin kalıntıları olduklarını söylüyor. Aleviler şimdi büyük bir korkuyla yaşıyor.''

Ya gidecek ya öldürülecek

HTŞ’lilerin Alevi halkının arasında daima yüzleri kapalı bir şekilde hareket ettiğini ve yüzlerini gizlemeye özen gösterdiklerini aktaran İsa, şunları söyledi: “Halk arasında korku ve kaygının artırılmasını amaçlıyorlar. HTŞ Alevilerden ne istiyor? Onlar Alevilerin silahının olmaması derdindeler, Alevi kentlerinde ve yerleşim yerlerinde gezip Alevileri tehdit ediyorlar. 'Kimin evinde, elinde silah varsa teslim etsin yoksa öldürürüz, yok ederiz' diyorlar. 'Sizin kentlerinizde Esad rejimi ile çalışanları bulmak ve yakalamak için bulunuyoruz’ deseler de HTŞ’liler korku yaymak için buradalar. Alevi ve Hıristiyan şehirlerindeki gösterilerin ardından silah sesleri duyulduğunda Aleviler için tehlikenin ne kadar gerçek ve yakın olduğu herkes tarafından anlaşıldı. Özellikle HTŞ, Tartus ve Humus kentlerinde Esad rejimiyle çalışanları bulma gerekçesi ile her evi arıyor. En çok ölümler bu kentlerde yaşanıyor. Aleviler, ‘Humus Sünnilerin kentidir. Aleviler ya gidecek ya öldürülecek’ şeklinde sloganlar duyuyor. El-Ezîz ve Sahil El-Ghab (Ghab Ovası) bölgesi köylerindeki Alevi aileler katledildi. Birçok köy de şimdi Sünni Türkmenler tarafından kuşatılmış durumda. Alevi köyü El-Şebetiliye yakındaki Sünni Türkmen köyü Selib el-Turkman köyü sakinleri tarafından kuşatılmış halde.”

 

Çoğu Özbek, Afgan, Türkistanlı

Talan ve katliam yapan çete gruplarının HTŞ üyesi olmasına rağmen bunların büyük bir bölümünün Suriyeli olmadığını ve Arapça da bilmediğine işaret eden Mihmed İsa, konuşmasına şöyle devam etti: ''Uzun sakallılar ve halka yaklaştıklarında 'Allah-u Ekber' diye bağırıyorlar. Bunların birçoğu Arapça bilmiyor, kimisi Özbek, kimisi Afgan kimisi de Türkistanlı [Doğu Türkistan İslam Partisi üyeleri]. DAİŞ ile HTŞ arasında bir farkın olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Daha şimdiden birçok Alevi evinde pirlerin ve şehitlerin fotoğrafları saklandı. Hatta sokaklarda Alevileri ifade eden işaretler kaldırıldı, yasaklandı. Onların arabalarının üzerinde siyah DAİŞ bayrakları var. Artık Alevi kentlerinde siyah rengin göze batan, hakim renk olduğunu söyleyebilirim."

Köylerini terk ettiler

En çok Tartus’ta Türkmen ve Sünni köylerine komşu olan Alevi köylerinde halka zulmedildiğini aktaran Mihmed İsa, Alevilerin bir bölümünün çare olarak köylerini terk ettiğini belirtti ve şunları söyledi: "Alevi şehirlerinin tamamında HTŞ’nin yarattığı kanunsuzluk ve suçların yaygın olduğunu söyleyebilirim. Ancak en çok Tartus’ta Türkmen ve Sünni köylerine komşu olan Alevi köylerinde suçlar çoğalıyor. Türkmen ve Sünni köylerine komşu Aleviler köylerini terk ettiler. Özellikle Sahil El-Ghab ve El-Kindisiye ovalarındaki köylüler Türkmenlerin tehditleri sonucu evlerini ve köylerini bırakmak zorunda kaldı. Halen de göç devam ediyor, köyler tahliye edildi."

Türk malları çoğaldı

Suriye’de artık ekmek ve temel gıda maddelerinin de oldukça pahalı olduğuna dikkat çeken Mihmed İsa, Suriye’de günlük hayata ilişkin ise şunları aktardı: "Şimdiye kadar da halka bir iaşe ya da yardım verilmedi. Genel olarak seyahat zor, kimse evinden çıkmıyor. Gündüzleri sokaklar tenha ve geceleri de sokağa çıkma yasağı var. Gece çok fazla silah sesi var ama kimse dışarı çıkıp ne olduğunu sormaya cesaret edemiyor. Ayrıca köylerden kente doğru gidiş gelişlerde de bir yasaklama var. İlginç olan bizim sokaklarımızda Türk ürünleri çok fazla var, biz daha önceleri Türk mallarının ne olduğunu dahi bilmiyorduk. Şimdilerde bir şey satın almak istediğimizde 'Türk malıdır' diyorlar."

Kadınlar kaçırılıyor

En fazla da kadınların bu süreçte yara aldığının altını çizen Mihmed İsa, "Alevi kentlerinde en çok Alevi kadınlar acı çekiyor, kadınlar korkudan serbestçe evden çıkamıyor, tecavüze uğruyorlar. Mesela Lazkiye kentine bağlı El Resten ilçesinin bir köyü olan El-Behloliye’de eski Savunma Bakanı Ali Eyub’un evine baskın düzenlediklerinde evin büyük oğlu HTŞ’nin eve girişine izin vermedi. Çeteler kız kardeşini kaçırıp ailenin önünde ona tecavüz etti, ardından da köylüler birleşip çeteleri köyden çıkarttı."

BAAS kuyrukçuları!

HTŞ’nin daha önce BAAS’ın kuyruğuna takılmış Alevi pirleri ve ileri gelenleriyle konuştuğunu ve sadece onlarla iletişim halinde olduğuna da işaret eden Mihmed İsa, şöyle devam etti: "Şimdilerde HTŞ’nin kuyruğuna takılan Alevi ileri gelenleri, BAAS zamanında da rejimle iyi ilişkiler kurup çok kötü şeylere sebep oldular. Bunlar, halkın yararından çok rejimin kuyruğuna takılarak çok kötü bir rol oynamışlardı. Bunun için de gelişmeler ve önümüzdeki dönem için endişeliyiz."

 

Uluslararası toplum sessiz

Alevi halkına yönelik saldırılara sessiz kalınmaması gerektiğini dile getiren İsa, "Aleviler olarak beklentimiz barış ve güvenliktir, toplumsal bir güvenlik olmalıdır. Ayrıca Şam hükümeti, çalışanların maaşlarını dağıtmalı. Eğer bunu yapmazlarsa açlık daha da yayılacak. HTŞ’nin baskıcı uygulamalarından kurtulmak ve kendimizi koruyabilmemiz için bir yönetim veya kanun olmalı. Bu yasa veya demokratik bir yönetim olmazsa bizi katledecekler, yok olacağız. Aleviler olarak çok kötü şartlarda yaşıyoruz, uluslararası toplum bir şeyler yapmalı" çağrısında bulundu.

'Umudumuz QSD’de’

Alevilerin geleceğini QSD’nin (Demokratik Suriye Güçleri) başarısına bağladığını belirten İsa, son olarak şunları söyledi: "Eğer uluslararası toplum bir şey yapmazsa, QSD’den bizim için bir şeyler yapmasını bekliyoruz. Bunun için de Alevilerin gözü kulağı QSD ile Türk devleti arasında süren şavaşta. Aleviler geleceklerini QSD’nin başarısında görüyor. QSD’nin başarması halinde bizim için de bir şey yapabileceğini düşünüyoruz. Özerk Yönetim ve QSD’nin başarılı olmasıyla Suriye’de demokratik bir sistem kurulabilir. Biz de böylelikle HTŞ ve Türkiye’nin katliamından kurtulabiliriz. Şimdi QSD ve Özerk Yönetim, askeri ve siyasi olarak bizim toplumumuzun umudu haline geldi. Alevilerin Özerk Yönetim’den çok beklentisi var ve yüzlerce kez BAAS rejimini QSD ile bir yol bulmadıkları veya anlaşamadıkları için lanetliyor. BAAS rejimi QSD’yle anlaşsaydı bugün durumumuz bu olmayacaktı. Eğer Suriye’de bir umudumuz, geleceğimiz olacaksa, bu QSD sayesinde olacak."

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.