Katliamı Türkler için Rus istihbaratı mı gerçekleştirdi?
Dosya Haberleri —
CDK-F Eşbaşkanı Şahin Polat ile Kürt halkının hafızasına 2. Paris Katliamı olarak kazınan katliama ilişkin açılan davanın nasıl devam ettiğini, ortaya çıkan yeni delilleri konuştuk:
- Katil nereye, niçin geldiğini ve kimi öncelikli olarak vurması gerektiğini çok iyi biliyordu. Zaten ilk etapta Evîn arkadaşı, daha sonra Abdurrahman Kızıl ve son olarak Mîr Perwer’i vuruyor. Burası sıradan bir yer değil. Kürt toplumunun ve dostlarının kültür merkezidir. O bakımdan sıradan bir hedef değildi. Bu kişi profesyonel bir katildir. Bir amaç için bir hedef doğrultusunda ve talimat ile geldi.
- Çantanın ve bulunduğu gizli deponun içinde çok sayıda mühimmat bulundu. Silahların üzerinde ise bir kadına ait dokuya rastlandı. Esas soru ‘bu doku kime ait’. Bu açığa çıktığında katilin ortakları var mı, yok mu anlamış olacağız. Katil belli ama katil kimin katili? Bu katliamı Türkler için Rus istihbaratı mı geçekleştirdi? Cevap bekleyen birçok soru var.
- Fransız yargısı büyük bir sınavdan geçiyor. Fransız devletinin boynunda iki katliam var. Kendisi ve istihbaratları bu işin içinde olsun olmasın bu bir güvenlik zafiyetidir. Devlete mal ettiğimiz bir siyasi sorumluluk değil, her şeyden önce insani bir sorumluluktur. Milyonlarca Kürt’ün gözü kulağı Paris’tedir. Böyle devam ederse Fransa Kürtlerin güvenini kaybeder.
BERFİN DENİZ/PARİS
Fransa’nın başkenti Paris’te 23 Aralık 2022 tarihinde Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi'ne yapılan silahlı saldırı sonucu Kürt Kadın Hareketi’nin öncülerinden Emine Kara (Evîn Goyî), sanatçı Mehmet Şirin Aydın (Mîr Perwer) ve Kürt yurtsever Abdurrahman Kızıl katledildi. Aradan geçen iki yıla rağmen Kürtleri tatmin edecek bir dava soruşturması yürütülemedi. Katilin profili onun profesyonel bir tetikçi olabileceğine dair işaretler verirken Fransa ise baştan itibaren olayı münferit bir saldırı olarak göstermeye çalıştı. Fransa Demokratik Kürt Konseyi (CDK-F) Eşbaşkanı Şahin Polat, Fransız yargısının büyük bir sınavdan geçtiğini kaydetti. Şimdiye kadar kayıp olarak bilinen çantanın bulunduğunu ve bunun davanın seyrini değiştirecek çok önemli bir delil olabileceğine işaret etti. Kürt halkının hafızasına 2. Paris Katliamı olarak geçen katliama ilişkin açılan davanın nasıl devam ettiğini, ortaya çıkan yeni delilleri CDK-F Eşbaşkanı Şahin Polat ile konuştuk.
Katliamın üzerinden iki yıl geçti. Soruşturma ne aşamada?
İkinci Paris Katliamı birincisine benzer birçok şaibe içeriyor. Silahların temini, katilin profili ve arkasındaki güçler hala soru işaretleri barındırıyor. Ancak biz CDK-F olarak en başta ne söylediysek hala onun arkasındayız. Katliamın bir terör saldırısı olduğunu, arkasında uluslararası güçlerin olduğunu ifade ediyoruz. Dış güçlerin bu işin içinde olduğunu, katilin yalnız olmadığını, işbirlikçilerinin de olduğunu düşünüyoruz.
Yeni bir gelişme söz konusu mu?
Evet, önemli bir gelişme var; bu bilgiyi ilk olarak sizinle paylaşıyoruz. Katil, katliamı gerçekleştirdiği 23 Aralık sabahı Saint-Denis bölgesine gidiyor. Geçen yıl, oraya gidişine dair kamera görüntüleri ortaya çıktı. Saint-Dennis’e giderken elinde boş bir siyah çanta görülüyor. Dönüşte ise çantayı taşımakta zorlandığı görülüyor; bu da çantanın dolu olduğuna işaret ediyor. Katil oraya yabancıları katletmek için gittiğini sonra kararını değiştirdiğini, Paris’e evine geri döndüğünü, ardından Kürt derneğine gittiğini iddia ediyor. Biz ise katilin Saint-Denis’e gidiş ifadesinin yalan olduğunu düşünüyoruz. Katilin Saint Denis’e silah almak için gittiğini düşünüyoruz. Katilin kamera görüntülerine yakalanan içinde silah olduğunu düşündüğümüz kayıp siyah çantası aylar sonra bulundu. Bu da haklılığımızı doğruluyor.
Çanta nasıl bulundu? İçinde neler vardı?
Katliam ardından polisler çantayı bulamamıştı. Çanta kaybolmuştu; kim aldı, nereye götürdü bilinmiyordu. Çanta, katilin ailesinin evinde bodrum katındaki bir depoda bulundu. Polisler o dönem katil ile anne ve babasının kaldığı evde tek depo olduğu yönünde verilen bilgiye dayanarak eksik arama yapıyor. Evin bodrum katında gizli bir deponun olduğu ortaya çıktı. Söz konusu çanta ve çok sayıda mühimmat da bu gizli depoda bulundu.
Peki gizli depo nasıl ortaya çıkarıldı?
Geçtiğimiz Mart ayında katilin annesi, oğlunu ziyarete gidiyor ve ‘komşularımızın depolarına hırsız girmiş’ diyor. İlginç olan katil, bu ziyaretten iki hafta sonra ifade vermek için başvuru yapıyor. İfadesinde evlerinin bodrum katında gizli bir deponun olduğunu ve çantanın orada olduğunu söylüyor. Bu ifadeden sonra polisler katili de alarak depoya gidiyor. Orada söylediği gibi çanta ve çok sayıda mühimmat bulunuyor. Kayıp siyah çanta ve depo içinde ağır silahlar bulunuyor. Kalaşnikof, M-16 gibi tüfeklerin yanı sıra tabanca, dürbünler, yüzlerce mermi, 30’a yakın hançer, kurşun geçirmez yelek gibi birçok mühimmat çıkıyor. Burada birçok soru karşımıza çıkıyor. Acaba annesinin “komşularımızın bodrum katındaki depolarına hırsızlar girmiş” söylemi, “açıkla artık” anlamına mı geliyor? Bu durum tesadüfi bir bilgi aktarımı mı, yoksa bilinçli bir yönlendirme mi? Başka bir olasılık, çantanın aslında o bodrumda bulunmaması ve birileri tarafından sonradan oraya bırakılmış olmasıdır. Eğer böyle bir durum söz konusuysa, bu yine de katilin başka kişilerle iş birliği yaptığını gösterir. Katilin çantayı ve silahları ifşa etmesinin ardında başka motivasyonlar yatıyor olabilir. Silahlarına olan düşkünlüğü ve çalınacakları korkusuyla hareket ederek, “başkası çalacağına devlet el koysun” düşüncesiyle bu bilgiyi paylaşmış olabilir. Silahların bulunması, bizim olayla ilgili tespitlerimizi güçlendiriyor. Özellikle katilin, “Ben Saint-Denis’e yabancıları katletmek için gittim” ifadesinin doğru olmadığını ortaya koyuyor. Katilin aslında oraya silahları almak için gittiği yönündeki iddiamızı destekliyor. Ancak bu durum, olayın arkasında varsa ortaklarının da ortaya çıkarılması gerektiğini gösteriyor. Tüm bu sorular yanıt bekliyor.
Peki gizli depoda bulunan silahlar, katliama ilişkin yeni bilgiler veriyor mu?
Bulunan silahların üzerinde bir kadına ait olduğu belirlenen doku izine rastlandı. Bu bulgu, soruşturmayı yeni bir boyuta taşıyor. Şimdi esas soru şu: "Bu doku kime ait?" Eğer bu dokunun sahibine ulaşılabilirse, katilin bir ortağı olup olmadığı netleşecek. Bu, aynı zamanda soruşturmanın seyrini değiştirebilecek bir gelişme. Şu ana kadar dokunun sahibine dair bir bilgi bulunmasa da, ilk defa katilin dışında bir kişinin izine rastlanmış durumda. Yanlış anlamaların önüne geçmek adına, doku izinin kadın polislerden birine ait olabileceği ihtimali üzerinde de duruluyor. Operasyona katılan kadın polislerin DNA örnekleri alınarak inceleme yapılıyor. Eğer bu doku, kadın polislere ait olmadığı tespit edilirse, katilin bir ortağı olduğu açığa çıkacaktır. Ancak sonuç itibarıyla şu ana kadar gelinen en önemli nokta bugüne kadar kaybolduğunu sandığımız çantanın bulunması. Ancak dediğim gibi şüpheler ve sorular çok fazla. Çantanın bulunmasıyla birlikte yeni sorular da ortaya çıktı: Çanta gerçekten kaybolmuş muydu? Yoksa biri tarafından geri mi getirildi? Silahlara bulaşan kadın dokusu bu süreçte mi ortaya çıktı? Soruşturma tüm hızıyla devam ediyor ve henüz bu sorulara kesin yanıtlar verilemiyor. Ancak elde edilen yeni deliller, çözüm yolunda önemli ipuçları sunuyor.
Soruşturmanın seyriyle ilgili bilginiz var mı? Ne kadar sürmesi bekleniyor?
Soruşturmanın sonuna yaklaşılıyor. Ancak son günlerde ortaya çıkan yeni bulgular, sürecin tamamlanmasını geciktiriyor. Şu aşamada soruşturmanın ne kadar süreceği konusunda net bir şey söylemek mümkün değil. Ancak, soruşturma hakimlerinin bu davayı bir an önce sonuçlandırmak istediği biliniyor. Başlangıçtan itibaren, hakimlerin olaya yaklaşımı aynı çizgide devam ediyor. Onlara göre bu, aşırı sağ eğilimli bir kişi tarafından işlenmiş münferit bir cinayet. Soruşturmayı politik bir bağlama oturtma ya da derin bir denklem arama gibi bir yaklaşımları olmadı. Bu çerçevede, hakimler hızlı bir şekilde tüm bulguları bir araya getirip dosyayı kapatmayı hedefliyor. Hakimler, “Bu dava siyasi bir dava değil. Her türlü incelemeyi yaptık ve olayın münferit bir cinayet olduğunu kanıtladık” tezini savunmayı sürdürüyor. Ancak yeni delillerin ortaya çıkması, bu süreci ne kadar etkiler, şimdilik belirsiz.
Sizce bu katliamda sümenaltı yapılmak istenen temel boyut nedir? Fransa tam olarak bu cinayetin neresinde yer alıyor?
Fransa bir yerinde yer alıyor mu, bu konuda doğrudan böyle bir ifade kullanamam. Net olan bir şey varsa o da söz konusu katilin profilidir. Bu katilin geçmişi ve profesyonelliğidir. Katilin geçmiş süreçte Fransız ordusu içinde yer alması, paraşütçü olması, uçak pilotu gibi mesleklerle ilişkisi ne kadar profesyonel olduğunu gösteriyor. Bu bakımdan şunu iyi anlamak gerekiyor, katil belli ama kimin katili? Bu sorunun cevabı bulabilirsek zaten katliamın arkasındaki azmettiricileri de açığa çıkartmış oluruz. Türkiye işin arkasındadır. Biz bu konuda hemfikiriz. Ancak doğrudan bu işin içerisinde olduğunu düşünmüyoruz. Bu katliam 1. Paris Katliamı’na göre daha büyük titizlik ile gerçekleştirildi. Bu titizlik içerisinde belki de yabancı istihbarat birimlerinden destek almış olabilirler. Yani Türkler, kendi operasyonel güçlerini bu anlamda pratik olarak sahada kullanmamış olabilir. İstihbarat birimleri karşılıklı çıkarlar karşısında birbirlerine bazı yardımlarda bulunurlar. Bu bakımdan acaba Fransa toprakları içinde Türk istihbaratına bu operasyonel gücü, yardımı kim sağladı? Bu nokta önemlidir. Acaba Fransız istihbaratı içerisinde bir kanat mı gerçekleştirdi? Ya da Macron’u sevmeyen bir kesim Macron’u daha fazla zora sokmak için mi yaptı? Ya da acaba Ruslar mı bu katliamı gerçekleştirdi?
Neden Rus istihbaratı?
Söz konusu katilin aşırı sağcı olduğu ifade ediliyor. Fransa’da tarihsel ve geleneksel olarak ırkçı kesimler üzerinde Rus istihbaratının her zaman etkisi olmuştur. Rus istihbaratının gölgesi sürekli Fransız aşırı sağ üzerindedir. Bu da katliamı Türkler için Rus istihbaratı mı geçekleştirdi sorusunu gündeme getiriyor. Biz de kendi açımızdan bunu netleştirmeye çalışıyoruz. Bu durumu sadece soruşturma hakimlerine bırakmıyoruz. Elimize bilgi, bulgular geçtiği gibi hemen soruşturma hakimleriyle paylaşıyoruz.
Saldırgan katlettiği insanları tanımadığını söyledi. Ancak Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi’nin girişinde duranlara ateş açtıktan sonra, yukarı çıkıp ölüp ölmediklerini kontrol ediyor. Evîn Goyî’ye yakın mesafeden ateş ediyor ve kurşunları sekmiyor. Bu durumu nasıl yorumlamak lazım?
Katil nereye, niçin geldiğini ve kimi öncelikli olarak vurması gerektiğini çok iyi biliyordu. Zaten ilk etapta Evîn arkadaşı, daha sonra Abdurrahman Kızıl ve son olarak Mîr Perwer’i vuruyor. Burası sıradan bir yer değil. Kürt toplumunun ve dostlarının kültür merkezidir. O bakımdan sıradan bir hedef değildi. Bu kişi profesyonel bir katildir. Bir amaç için bir hedef doğrultusunda ve talimat ile geldi. Bu da her şeyi ifade ediyor zaten.
Katliamın aydınlatılacağına inanıyor musunuz?
Evet inanıyoruz. Bu konuda mücadele ettiğimiz için aydınlanacağına inanıyoruz. Bu bir medet umma durumu değil. İrade ve direnişle bu katliamları aydınlatacağız. Örneğin, Fransa Afrika’da gerçekleştirdiği bazı katliamları 50-70 yıl sonra açıkladı. Hiçbir şey ebedi değildir. Ne zaman olur bilmiyorum ama bir gün bu katliamlar aydınlatılacak ve herkesin gerçek rolü açıklanacak. Belki çok zaman alır, belki de yakın zamanda olur…
Paris’te 10 yıl arayla Kürtlere yönelik cinayetler işlendi. Daha önceki açıklamalarınızda Fransa’nın Kürt politikasını değiştirmesinin zorunlu olduğunu ifade ettiniz. Bir değişimin nüvelerini görüyor musunuz?
Fransız yargısı büyük bir sınavdan geçiyor. Fransız devletinin boynunda iki katliam var. Kendisi ve istihbaratları bu işin içinde olsun olmasın bu bir güvenlik zafiyetidir. Devlete mal ettiğimiz bir siyasi sorumluluk değil her şeyden önce insani bir sorumluluktur. Bu insanların her biri burada yaşıyordu. Her birisinin mülteci statüsü vardı. Mülteci statüsü olmasa bile, insan olarak onların güvenliğinde Fransa devleti sorumluydu.
Fransız devleti bu iki katliamı sümenaltı mı etmek istiyor yoksa aydınlatacak mı? Kendi siyasi hesaplarına alet etmeye bu şekilde devam edecek mi? Ya da bir aşamadan sonra gerçekten ahlaki bir temelde yaklaşıp bu kapsamda bu katliamların gerçek azmettiricilerini açığa çıkartacak mı? Katilini gerçek bir şekilde yargılayacak mı? 2. Paris Katliamı’nı terör kapsamında ele alacak mı? 1. Paris Katliamı’ndaki ‘gizlilik' ibaresini kaldıracak mı? Devlet sırrını kaldıracak mı? İstihbarat nezdinde bulunan bilgileri paylaşacak mı? Bunlar cevaplanması gereken önemli sorular. Milyonlarca Kürt’ün gözü kulağı Paris’tedir. Böyle devam ederse Fransa Kürtlerin güvenini kaybeder.
Fransa bu siyasetine devam ederek nereye varmak istiyor? Kürtleri gözden çıkartmaya hazır mı gerçekten? Fransa istediği kadar Kobanê’de Kürtleri bir araya getirsin, istediği kadar DAİŞ’le mücadelede destek versin. Fransa’nın sınavı Suriye’de Rojava’da, Kuzey Kürdistan’da ve Rojhilat Kürdistan’da değil Paris’tir. Paris’teki her iki katliamı aydınlatırsa bu sınavı geçer ve Kürtlerin güvenini kazanır. Şu an güven zedelenmesi var. Şu an gördüğümüz Fransa’nın olayları çözmeme ısrarı, Fransız yargısının sıradan ve tiyatrovari düzeysiz yaklaşımı. Biz neyin ne olduğunu iyi görüyoruz ve biliyoruz. Artık bu durumun son bulması gerekiyor.
* * *
Bu katili kimler koruyor?
Bütün emareler, katil William M.’nin “özel biri” olduğunu gösteriyor. Sizin katilin profili konusundaki temel kuşkularınız nedir?
Bizim açımızdan çok önemli bir soru var. Nasıl olur da bu kadar silah bağımlısı olan bir insan Fransız istihbaratı tarafından fişlenmez? Daha önce bir cinayet girişiminde bulunmuş. İki kez yakalanmış ve buna rağmen istihbarat biriminin merkezi havuzunda dosyası yok. Yakın zamanda talebimiz doğrultusunda sorgulandı ve hakkında herhangi bir fişleme çıkmadı. Kürtler ya da farklı toplumlardan insanlar sırf bir eyleme katıldıkları için bile fişlenirken nasıl olur da cinayet girişiminde bulunan biri fişlenmiyor? Bu profile sahip bir kişi nasıl olur da istihbarat biriminin takibine takılmamış ve fişlenmemiş? Bu ciddi bir sorudur. Bu insan telefon kullanmıyor. Demiryollarında çalışmış ve buradan emekli olmuş. Buna rağmen bunun hiçbir avantajından yararlanmıyor. Paris ve çevresi içerisinde kullanılan normal gündelik biletleri kullanıyor. Bu durum takip ve denetime takılmamayı hedeflediğini gösteriyor. Bu da bir kez daha bu kişinin sıradan biri olmadığına işaret ediyor. Tekrar ediyorum, daha önce tutuklanan ve yargılanan bir kişi nasıl olur da fişlenmez? Bu durum bizi öfkelendiriyor haliyle. Eğer bu insan fişlenmiş olsaydı belki bugün bu katliam olmayacaktı.
William M.’nin daha önce de saldırılarda bulunduğunu ve fişlenmediğini belirttiniz. Bu saldırılara ilişkin detaylar neler?
William M. daha önce bir cinayet teşebbüsünde bulunmuş ve cezaevine girmemiştir. 2016 yılında evine giren kişilere karşı "meşru müdafaa" hakkını kullandığını iddia etmiştir. Bu kişiler, hırsız olarak tanımlanmış, ancak daha sonra bu iddiaların yanlış olduğu anlaşılmıştır. Bu ev 93 bölgesinde. Bu bölgede büyük bir fırtına olmuş ve evin çatısı komple uçmuş. Katil evden ayrılıyor, bu sürede evleri olmayan yabancı uyruklu insanlar da evi işgal ediyor. Fransa yasalarına göre bir insan bir evi işgal ediyorsa bu hırsızlık değildir. Ayrıca ev sahibinin bu insanları evden zorla çıkartmak gibi bir yetkisi de yok. Bu durumda ancak polise başvurabilir. Polis aracılığıyla bu insanları evden çıkartabilir.
William M. tekrar evine geri dönmek istiyor, çünkü bu evde boş kovanları tekrardan doldurabileceği bir makinası var. Bu da bu kişinin ne kadar profesyonel olduğunu ortaya çıkartan başka bir nokta. Bir kovan nasıl doldurulur ve bunun makinası nasıl kullanılır bu herkesin bileceği bir şey değil. Evini işgal eden bu insanları evine giren hırsızlar olarak anlatmış ifadesinde. Aslında eve gittiğinde işgalcileri fark ettiğinde aralarında bir arbede yaşanıyor. Adam hemen yukarıya çıkıp bir kasatura alıyor ve birisini bıçaklıyor. Bu insanlar kurtulabilmek için evden kaçıyor. Bu sefer de gidiyor ve gizli bir bölmeden otomatik bir silah çıkartıyor ve sokak ortasında bu insanları yaralıyor. Böyle birine nasıl “meşru müdafaa” üzerinden dava açabilir. Burada olayı kapatma durumu var. Ne oluyor, bu adamı kim koruyor? Fransız yargısı içerisinde bu katil sürekli korunuyor.