Güncel

Toplumsal mücadele yayılmalı

Özgür Karabulut

Özgür Karabulut

  • Güvenlikçi politikaların ve askeri harcamaların emekçilere ağır bir maliyeti olduğuna dikkat çeken Dev Yapı-İş Sendikası Genel Başkanı Özgür Karabulut, "İşçiler, emekçiler, emeğini, haklarını korumalı ve ortak mücadelede birleşmelidir" dedi.

SELİM SONTAY / İSTANBUL

Güvenlikçi politikaların ve askeri harcamaların emekçilere ağır bir maliyeti olduğuna dikkat çeken Dev Yapı-İş Sendikası Genel Başkanı Özgür Karabulut, “Toplumsal mücadeleyi her alanda yaygınlaştırmalıyız. İşçiler, emekçiler, emeğini, haklarını korumalı ve ortak mücadelede birleşmelidir. Emeğe saldırılara ve topluma dönük saldırılara karşı topyekun mücadeleyi yürütmek önemlidir” dedi. 

Türkiye’nin yıllardır sürdürdüğü güvenlikçi politikalar ekonomik krizi derinleştiriyor. 2024'te savaş sanayisine yaklaşık 971 milyar TL ödenek ayrılırken, bu ödenek 2025'te 1 trilyon 608 milyar TL’ye çıkarıldı. Bu pay bütçenin toplam büyüklüğü içerisinde yüzde 11’e tekabül ediyor. Dev Yapı-İş Sendikası Genel Başkanı Özgür Karabulut, üretim ve tüketimde dışa bağımlılık ile artan otoriterleşmenin krizin daha da çok derinleşmesine yol açtığını söyledi. 

Derin yoksulluk

En temel sorunlarından biri olan Kürt sorununda çözümsüzlük ve çatışma ısrarının birçok yaşamsal sorunu ortaya çıkardığını belirten Karabulut, şunları ifade etti: “Bölge illerinde temel geçim kaynağı olan tarım ve hayvancılık bitirilmiş, yüzlerce dönüm arazisini ekemeyen yurttaş mevsimlik tarım işçisi ya da inşaat işçisi olarak batıda ölümüne bir çalışma düzenine mahkum bırakılmıştır. Köy boşaltmalar, yayla yasakları son dönemde kayyum uygulamaları ve yarattığı güvencesizlik hali bölge illerinde derin bir yoksulluk ve sayısı milyonlara varan bir işsizlik yaratmış durumda. Kısmen 2013-2015 arasında yaşanan ‘çözüm süreci’nde bile üretimde istihdamda bir artışın ekonomik canlanmanın olduğunu gözlemleyebiliriz.” 

Savaş yoksullaştırıyor 

Askeri harcamaların ağır bir maliyeti olduğunu ve bu maliyetin topluma yoksulluk olarak yansıdığını vurgulayan Karabulut, şöyle devam etti: "Devlet, topluma hizmet için topladığı vergilerin büyük bir kısmını güvenlikçi politikalara ayırmış ve bir savaş ekonomisi yaratılmıştır. Personelden araç gereç giderlerine, bunların propaganda giderlerine, özel savaş operasyonlarına milyarlarca dolar harcanmaktadır. İşçiye, emekçiye, emekliye, topluma gitmesi gereken bütçeler savaş ekonomisine aktarılmakta her geçen günde bu maliyet yükseldiği için derin bir yoksulluk yaratmaktadır. Her şeyin üzerinde olduğu gibi ekonomide de yaşamsal olumsuz etkiler yaratmaktadır.”

Emekçiler baskı altında 

Emekçilerin, işçilerin, çalışanların iktidarın kutuplaştırıcı dili ve çözümsüzlük politikaları nedeniyle her türlü antidemokratik uygulamayla karşı karşıya kaldığını ifade eden Karabulut, şunları söyledi: “Patronların her türlü kural dışı davranışına, yasa tanımaz uygulamasına karşı örgütlenme ve sendikalı çalışma mücadeleleri de engellemeler ile karşılaşıyor. Adeta patronların insafına terk edilen işçiler düşük ücret uygulaması, kazanılmış hakların gasp edilmesi, işten atılma, geleceksiz ve güvencesiz çalışmaya mahkum bırakılıyor. Uluslararası sözleşmeler, ulusal kanun ve yasalar çerçevesine toplumun ve emekçilerin insanca çalışma haklarını güvence altına almak zorunda olanlar güvenlikçi politikalara yatırım yapmaktan sorunların çözümüne kafa yormuyor, mücadele edenleri de engelliyor. Mücadele edenler baskıyla, şiddetle, gözaltı ve tutuklamayla bastırılmak isteniyor.” 

Grevler yasaklanıyor

İşçilerin en temel hakkı olana grev hakkının bile “milli güvenliği sarsıyor” gerekçesiyle yasaklandığına dikkat çeken Karabulut, “Örneğin; ithalat yapılan Green Transfo trafo fabrikasındaki grev milli güvenliği nasıl etkiler? Etkilemiyor tabii. Kürt sorununun çözümsüzlüğünde ısrar eden, her türlü hukuksuzluğu terörle mücadele adı altında gizleyen iktidar buradaki hukuksuzluğu da her alana yayıyor. Ülkenin bekasına sığınarak hukuksuzluk sürdürenler burada patronların çıkarı, bekası için hukuksuzluk yapıyor, patronların her türlü kanunsuzluğuna göz yumuyor” dedi.

Topyekun mücadele

Emek ve barış mücadelesinin birlikte verilmesi gerektiğinin altını çizen, Karabulut şöyle konuştu: ''Bu mücadeleyi bir avuç kalsak da sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. Meydanlarda, iş yerlerinde de mücadeleyi yükselterek, toplumun her kesimine yaymalıyız. Herkes bu konuda kendi sorumluluğunu üstlenmeli, ona göre hareket etmelidir. Toplumsal mücadeleyi her alanda yaygınlaştırmalıyız. İşçiler, emekçiler, emeğini, haklarını korumalı ve ortak mücadelede birleşmelidir. Emeğe saldırılara ve topluma dönük saldırılara karşı topyekun mücadeleyi yürütmek önemlidir. Hiçbir toplumsal dinamik bu kadar ağır baskı ve sorunlara karşı tek başına mücadele edemez. Bu sorulara karşı tüm toplumsal dinamiklerin demokratik toplum güçlerinin birleşik bir mücadeleyi yükseltmesi önemlidir.  Dayanışmayı geliştirmeliyiz. Ancak mücadeleyle, direnişle kazanabiliriz.”

Gelecek umudu büyütüyor

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 'Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın tüm toplumu etkileyecek ve toplumun geleceğe dair umudunu artıracak nitelikte olduğuna dikkat çeken Karabulut, “Çatışmalı savaşlar, bombalar sadece savaşan güçleri değil tüm toplumu, doğayı, kurdu kuşu etkiler. Bunu en bariz örneklerini gördük, yaşadık, yaşıyoruz. Neredeyse varını yoğunu güvenlikçi politikalara ve savaşa ayıran iktidar, çatışmanın olmadığı bir zamanda kaynaklarını toplumu ayırmak zorunda kalacaktır” dedi.

Sadece silahların susması değil

“Bu çağrı tek başına iki taraftan da silahların susması değil, bir bütün toplumun demokratikleşmesidir. Toplum demokratikleştiğinde de kendi çıkarları doğrultusunda örgütlenebilir, demokratik haklarını savunabilir. Bu açıdan çağrı önemlidir” diyen Karabulat, şunları ekledi: “Bu çağrı tek başına taraflara değil bir bütün aslında toplumsal mücadele güçlerine demokratik toplum güçlerine, yani bizlere sorumluluk düşüyor. Bu açıdan bize, hukuksal zeminin oluşması demokratik siyaset kanallarının açılması için mücadele etmek düşüyor.”

paylaş

   

Güncel

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.