Güncel

Kürtler yeni bir dönemin eşiğinde

Dosya Haberleri —

Frankfurt Newroz / foto: Erkan GÜLBAHÇE

Frankfurt Newroz / foto: Erkan GÜLBAHÇE

  • Kürtler için yeni bir dönem başlıyor. Ortadoğu’da denklemler değişiyor ve Kürtler her geçen gün daha fazla güç kazanıyor. Türkiye bu sürecin içinde yer alabilir mi, yoksa kendisini izole mi eder?

HÜSEYİN YILMAZ

 

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye teslim edilmesinden bu yana geçen yirmi altı yıl, yalnızca bir tutsaklık dönemi değil, aynı zamanda büyük bir dönüşüm süreci oldu. Türkiye, Önder Öcalan’ı kontrol altına aldığını sandı ancak bugün gelinen noktada Kürt hareketi, siyasi, diplomatik ve hukuki alanda en güçlü konumuna ulaşmış durumda. Kürtler artık silahlı bir mücadeleyle değil, uluslararası meşruiyet ve bölgesel aktörlükle yol alıyor. 

Bugün, PKK’nin askeri bir güç olarak değil, politik bir güç olarak şekillenmesi, Önder Öcalan’ın uzun vadeli stratejisinin bir sonucudur. Rojava ve Başûr’da inşa edilen Kürt yönetimleri, sadece Kürt halkı için değil, bölgesel barış ve istikrar açısından da kritik bir rol oynuyor. Türkiye, hala eski güvenlik paradigmasıyla hareket ederse, Kürtlerle savaşan değil, Kürtler tarafından kuşatılan bir ülkeye dönüşebilir. 

Kürtler artık muhatap 

Önder Öcalan, 24 yıl boyunca sadece bir örgütü yönetmedi, aynı zamanda Türkiye’yi ve bölgeyi de yönlendirdi. Bugün, Kürt sorunu artık PKK’nin varlığına indirgenemez. Suriye’de, Irak’ta ve Avrupa’da Kürtler, devletlerle doğrudan müzakere eden bir güce dönüştü. ABD, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler gibi uluslararası aktörler, artık Kürtleri resmi muhatap olarak tanıyor. Türkiye’nin ‘terörle mücadele’ tezleri çöktü ve güvenlik politikaları uluslararası alanda geçerliliğini yitirdi. 

ABD, Fransa, Almanya ve İngiltere peş peşe açıklamalar yaparak Türkiye’ye şu mesajı verdi: “PKK olmayacak. Şimdi Kürt sorununun çözümü için adım at.” Türkiye bu mesajı anlamazsa, kendi içindeki Kürt dinamiklerini yönetemez hale gelir. Önder Öcalan’ın stratejisi, Türkiye’yi tercihe zorlayan bir noktaya getirdi: Ya Kürt halkının siyasi ve hukuki taleplerini kabul edip demokratikleşecek ya da bölgesel ve uluslararası yalnızlığa sürüklenecek. 

 

 

Türkiye’nin atması gereken adım 

Bugün Kürt meselesinin çözümü, Önder Öcalan’ın özgürlüğüyle doğrudan bağlantılıdır. Önder Öcalan yalnızca Kürt hareketinin lideri değil, aynı zamanda Kürtler ve Türkiye arasında olası bir müzakere sürecinin tek muhatabıdır. Onun üzerindeki tecrit kalkmadan, Kürtler açısından hiçbir barış süreci inandırıcı olmayacaktır. 

Türkiye, Kürt sorununu demokratik yollarla çözmezse, önümüzdeki yıllarda daha da derin krizlere sürüklenecektir. Kürt hareketi artık devletleri muhatap alan bir konumda ve Türkiye eski alışkanlıklarını sürdürerek bu gerçeği değiştiremez. Barışçıl çözümün anahtarı, Önder Öcalan’ın özgürlüğüdür ve Türkiye’nin bu gerçeği görmesi kaçınılmaz hale gelmiştir. 

Yol ayrımı mı, yeniden inşa mı? 

Bugün Kürtler için yeni bir dönem başlıyor. Ortadoğu’da denklemler değişiyor ve Kürtler her geçen gün daha fazla güç kazanıyor. Türkiye bu sürecin içinde yer alabilir mi, yoksa kendisini izole mi eder? Cevap, Kürt halkının taleplerine verilecek yanıtta saklı. Türkiye ya Kürtlerle müzakere masasına oturarak demokratik bir dönüşüm başlatacak ya da tarihsel bir hata yaparak kendisini dışlanmış bir aktör haline getirecektir. 

Kürtler artık geleceğin inşasında belirleyici bir rolde. Önder Öcalan’ın çizdiği paradigma, savaşın değil barışın kazanacağını gösterdi. Peki, Türkiye bu fırsatı değerlendirebilecek mi?

paylaş

   

Güncel

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.