Alevi kıyımı, Şam anlaşması ve hükümet

Mihraç URAL yazdı —

  • Şam anlaşması Alevi soykırımını sonlandıran bir anlaşmadır. Bu anlaşma uzun görüşmelerin ardından geldi. Ayın 10’unda imzaya konuldu. Colani bu anlaşmayı imzalamak zorunda kaldı. Anlaşma Kürt tarihi açısından çok önemli bir anlaşmadır.
  • Şam anlaşması tehlikelerle dolu bir yıl boyunca neler olacağını neler olmayacağını gösterecektir. Şam anlaşmasının en önemli yanlarından biri de SDG’nin gücünü koruması ve bu askeri oluşumun Kürt topraklarını ve halkını koruma gücü olarak yer almasıdır.

"Elli bin Alevi katledildi." Bunu söyleyen Yazar Nidal Hammudi Suriye üzerine sürekli yazılar yazan ve konferanslar düzenleyen bir kişidir. Verdiği rakam çok abartılı sayılabilir ama elinin altında bulunan belgeler ve kanıtlar ciddiye alınmalıdır derim. Beni yaptığım karşılaştırmalı araştırmalar sonuçların bu rakamlardan daha da ileri bir boyutta olabileceğini gösteriyor. Elli bin insan! Bu kadarı, Gazze’de İsrail’in bir yıl içinde Filistinlilere yönelik yaptığı soykırım ve katliamlar olarak tarihlenen 48.000 kişinin katlini bile aştı. Elli bin kişinin katledilmesine ben mantık açısından olamaz desem de, elimin altında güvenilir kaynakların verdiği bilgiler, bu bilgilerin ispatlı ve belgeli olmasına yaslanarak ortaya atıldığını belirtebilirim. 

Colani, Enes Hattab, Muhraf Abu Kasra

Şu saatlerde bile ölenlerin cesetlerinin yollar boyunca kaldırılamadığını, halkın yeni hükümetin Alevi bakanı olan Yarob Bedir’e serzenişle; “cesetlerimiz hala sokak ve caddelerde, onları kurtarma imkanı varsa bunu yapsın da görelim” diyerek hükümette yer alışına alaycı şekilde yaklaştılar. Hala yeni kıyımlar yapılmakta ve bu kıyımların sonuncusu Adra bölgesinde, Adra zindan kompleksinde tutuklu bulunan 8000 asker ve polise karşı yürütülen kıyımda bir saat boyunca devam eden kurşun yağmuruyla yüzlerce tutsak kişinin katledildiği anlatılıyor. 

Bütün gelişmeler ve devam eden kıyımlar Alevilerin imhası anlamına gelmektedir. Bu kıyım sadece yabancı cihatçıların değil, Colani ve yakın kavga arkadaşlığı yaptığı iki kişinin bilgisi dahilinde açıkça ilan edildiğini göstermektedir. Bunlardan birincisi, şu an İçişleri Bakanlığı’na getirilen Enes Hattab ve Savunma Bakanı Muhraf Abu Kasra’dır. Her ne kadar kendini Alevi katliamından uzaklaştırmaya çalışsa da bu kıyımın emrini bizzat verenin ve bu ikisiyle konuşup yönlendirenin Colani olduğunu. belirtmek gerekir. Bütün veriler bunu göstermektedir. 

Bunlara önemli bir ek yapacak olursak Kırgız, Çeçen, Cezayirli, Mısırlı, Uygur, Kafkas, Özbek ve adını anmadığım yabancı sürüsü bu kıyımın ana vurucu gücünü oluşturdu. Buna  bir ek daha yapmalıyız, o da Erdoğan bu katliam süresince herkese "durun, kimse karışmasın, Suriye bizim tarafımızdan korunmaktadır” diyerek aslında bu kıyımın arkasında duran hain güç kuvveti olduğunu ilan ediyordu. Burada olan, mezhep kavgası asla değildir. Burada vuku bulan kendini Sünni sananların çarpıttıkları din etrafında haksızca Alevileri katlidir. Bunu asla mezhep kavgası olarak görmemek gereklidir, tarih bu haksız saldırıyı er ya da geç bir biçimde algılayacak ve bu saldırganları mahkum edecektir.

Aleviler örgütsüz hallerinden derhal çıkmalı

Alevi tarihi böylesi bir zulüm görmedi. Acımasız katliam, soykırımı bu topluluğun gelecek kuşaklarına da yön verecek hayati bir durumdur. Bu durumun yaratacağı siyasi ortam ve mücadelesi açısından çok önemli bir nokta olacaktır. Ben de buradan çağrımı yeniliyorum ve diyorum ki, Aleviler örgütsüz hallerinden derhal çıkmalıdır ve mücadeleye yeniden başlamalı, en yakınında bulunan Kürt kardeşleriyle federasyon hedefine odaklanmalıdır. Bu mücadele hayati öneme sahiptir ve asla ertelenmemelidir. Direnmek ve bunu ilke edinmek her alevinin ertelenmez görevidir. Direnmek yaşamaktır! Alevinin yer yüzünde elde edilebileceği tek gaye budur. Bu gaye şu an ne bir devlet ne de bir gücün desteklemekten uzak durduğu Alevilerin tek dayanağıdır. Unutulmaması gereken şey her kim olursa olsun sözüne güvenmemek, zira Aleviler elde silahları varken onlara “elinizdeki silahları teslim ediniz, size zarar gelmeyecektir" denmesine karşın silahlarını teslim eder etmez soykırımla karşı karşıya kaldılar. Bu olay asla unutulmamalıdır, Alevi tarihi bu olayla her zaman anılmalıdır.

Alevi soykırımını sonlandıran bir anlaşma

Şam anlaşması bu kıyımın ardından 10 Mart 2025 tarihinde imzalandı. Bir aya yakın zaman içinde yapılan hazırlıklarla sonuçlandı. Şam anlaşması Alevi soykırımını sonlandıran bir anlaşmadır. Alevi kırımı 6-7-8 Mart tarihleri arasında yaşandı. Bu anlaşma uzun görüşmelerin ardından geldi. Ayın 10’unda imzaya konuldu. Colani bu anlaşmayı imzalamak zorunda kaldı. Anlaşma Kürt tarihi açısından çok önemli bir anlaşmadır. Kürtler Suriye tarihleri boyunca elde edemedikleri haklı kazanımları kazandılar. Bu anlaşma 8 maddeden oluşuyor ve tüm maddeleri Kürt gerçeğine değindiği gibi diğer azınlıkları da meşru sayan bir anlaşmadır. Bu anlaşmalar içinde “eski rejim, Esad artıkları” diye belirlenen, gerçekle ilgisi olmayan güçlerle mücadeleyi hedefleyen madde bu anlaşmanın ana temasına zarar vermez. Ama bu anlaşmadan yola çıkarak IŞID tutsaklarını serbest bırakıp Irak ve Suriye’de yeniden eylemlere yöneltilmesi tehlikesi her zaman kendini gösterir. Buna benzer ihtimallerin Şam anlaşmasında tehlikeli ufuklara sahip olduğunu belirtmek gereklidir.

Colani’nin boynuna takılan demir halka

Şam anlaşmasının garantör güçleri olarak başta ABD olmak üzere İngiltere, Almanya ve Fransa devletleri yer aldılar. Suriye Alevileri için de geçerli maddeleri olan bu anlaşma Kürtler açısından başarılıdır. Garantörlük açısından sağlam bir bağla kurumsallaşması bu hain şebekenin Colani ve ortakları açısından boynuna konulan bir demir halka gibidir. Bu anlaşma bir yıl boyunca komitelerce oluşacak adımlarla sağlamlaştırılacaktır. Buna rağmen Şam anlaşması tehlikelerle dolu bir yıl boyunca neler olacağını neler olmayacağını gösterecektir. Şam anlaşmasının en önemli yanlarından biri de SDG’nin gücünü koruması ve bu askeri oluşumun Kürt topraklarını ve halkını koruma gücü olarak yer almasıdır. Şam anlaşması federasyon ya da özerklik kavramlarını hiç kullanmasa da Rojava bölgesi onu oluşturan toplumsal verileriyle kendini askeri olarak da koruyacaktır. Alevilerin bu anlaşmayla elde edilen olanaklara göz gezdirmesi ve bu sürece aktif olarak katılarak, sonuçta böylesi bir anlaşmaya ortak olmaları gerekmektedir.

Şam anlaşması azınlıklar için garantidir

Şam anlaşması Kürtler için olduğu kadar Suriye azınlıkları açısından da çok önemlidir. Azınlıklar özgürce yaşamak için bu anlaşma benzeri ittifakları kendileri adına imzalamalıdır. “Esad kaçkınları” söylemi geçersiz bir söylemdir. Azınlıklar, iktidarı bırakıp kaçan Esad için asla bir güç oluşturmazlar. Aleviler tarihi olarak Kürtler için ciddi bir adım atmadılar. Bir tek benim elinden tutup generallerle tanıştırdığım o dönemin SDG Kürt komutanı Sipan Hemo ve orada açıkça “Kürtlerin Alevilerle dayanışması gereklidir", bununla yetinmeyip "Kürtlerle Aleviler bir olursa Suriye kurtulur” demişti. Biz bu adımı attık ama arkası gelmedi. Benim Suriyeli generallere sıklıkla dile getirdiğim çok dil ve çok kültürlü olması gereken Suriye gerçeğini anlamadılar. Bizler Kürtlerle Alevilerin birlikte dayanışma içinde olmaları gereğini şimdi de tekrarlıyoruz.

Hükümete gelince, bu hükümet Şam anlaşmasına hiçte uygun değildir. Tam tersine bir hükümet kuruluşu yapıldı. Adamakıllı bir Kürt (Muhammed Türko), Hristiyan (Hind Kabavaz), Alevi /Yarob Bedir) ve Dürzi (Emced Bedir) azınlıklarından seçilmiş bir bakanlık oluşumu gösterilmedi. Bu bakanlıkların hiç biri kendi toplumlarında bile pekte bilinen kişiler değildir. Önceki iktidarlarda önemsenen Suriye dengelerine atfen farklı bakanlıklar hüküm sürerken, bu yeni hükümette böylesi bir adım atılmadı. 22 bakanlık içinde ne oranlamaya ne de yeteneklere bağlı olmaksızın ortaya konan azınlık bakanları, zerre kadar geldiği azınlık halk kitlesini hiçbir ölçüyle temsil etmemektedir.

Colani’nin kendi açmazlarını kapatmak üzere, bu girişimleri anlaşmalar dışında uygulananlar diye ölçüp biçmesi ellerini temizlemeyecektir. Ülke bir bütün olması gerekirken, uyulması gereken hallere hiç önem vermeyerek, katliamlarını de kendi çevresinden gelen bağnazlarla sürdürürken temiz kalmayacağını da bilmelidir. Bu hükümet herhangi bir şey yapamayacaktır. Bakanlıkların başı üzerinde sallanan HTŞ kılıcı bu bakanlıkları tedip edip kendi düzenlerine tabi tutacaktır. 

Şam hükümeti ölü doğmuştur

Hükümetler kurulurken belli bir siyasi çizgi izlerler. Bu hükümet dış güçleri memnun etmek için oluşturulmuş siyasi boyutu olmayan bir hükümettir. Buna rağmen karmaşık yapısına rağmen HTÇ kılıcı siyasal çizgisi olarak karşımızda durmakta ve bunun dışında bir çizgisi olmamaktadır. Buradan da anlaşılıyor ki cihatçı, zalim yönelimleriyle bu bakanlıklara yön verecektir.

Suriye karmaşık yapısına yeni karmaşalar ekleyen bu hükümet ölü doğmuştur. Kısa sürede birbiriyle çatışacak olan bu hükümet, HTŞ muhalifi diğer güçlerin de katılımıyla huzur bulmayacaktır. Şamlılar açıkça, “Şam’ı ancak Şamlılar yönetir” söylemiyle Colani’nin boynuna asılı bir kılçık olarak canına okumaya devam edecektir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.