9. yargı paketi düzenlemeleri ve “etki casusluğu”
Mihraç URAL yazdı —
- Kürt ve Hatay davası haklı birer halk davasıdır. Diğer tüm davalar gibi Tük siyasal dokusunun temel sorunları olarak yerini alacaktır. 9. Yargı Paketi nasıl düzenlenirse düzenlensin ilkel faşist konumundan başka bir şey üretmeyecektir. Bu düzenlemeler iktidar boşluklarını kapatamayacaktır.
“9. Yargı paketi” üzerine yapılan önermeler akıl almaz niteliktedir. Hiçbir faşist ülkede böylesine dehşet verici önermeler yapılmamıştır. MHP ve AKP iktidarı süresince hayata geçirdikleri politikaları eleştirmek bir yana her türden etkileme amaçlı çabaları casusluk olarak yorumlanmaktadır. “Etki casusluğu” ile toplumun tüm aydınlarını, gazetecilerini, bilim insanlarını, yorum yapan yazar çizerleri, sendikacıları, kamuoyu araştırmacılarını vd. suçlayabilir, tutuklayabilir.
İktidarın 20 yıla yakındır sürdüğü siyaseti eleştirmek ya da kamuoyu bilgisi edinmek üzere yapılacak sorgulamalar derhal “Etki Casusluğu”yla suçlanacaktır bu durumda. Örneğin, devletin, yani egemen iktidarın dış politikası hakkında bir kamuoyu araştırması yapmak bile bu etki casusluğuna girecektir. Yani dış politikası eleştirilemez, bu konuda görüş beyan edilemez, denilmektedir. Yunanistan’la sürekli sürtüşme halinde olmamız göz önüne alınarak bu konuda görüş beyan edilemez. Eleştiri yapılamaz. Ortaya atılacak görüş “Etki Casusluğu”yla suçlanabilir. Dava açılıp mahkemelerde ağır cezalarla suçlanabilir.
Bu “Etki Casusluğu” devletin iç ve dış siyasetine aykırı görüş beyan etmek olduğu kadar askeri, mali, milli güvenlik, kamu sağlığı, haberleşme, kültürel, siber alanlar, enerji vb. alanlarla ilgili eleştiri yapmayı da kapsamaktadır. Bu alanlarda eleştiri yapmadan ülkede siyaset yapmanın mümkünü yoktur. Bu durumda gelinen kültürel verileri takip etmek, onlardan yana olmak da mümkün değildir. Sosyalizmi ya da Yeşiller hareketini savunmak etki casusluğuna girer, savunulamaz. Aynı tutum, Arapça çabaları üzerinde durmak, bülten hazırlamak ve dağıtmak, Suudi yanlısı olmak anlamına gelecektir. Bunlar da ağır cezalara mahkum kılınacak mahkemelerde de ağır cezalara çarpıtılacaktır.
Devlet Bahçeli, “9. Yargı paketi düzenlenmelerinden rahatsız olanlar ağır cezalarla tehdit altına alınacaktır” diye açıkça tehdit ediyor. Bahçeli’nin üzerinde durduğu Sinan Ateş’in katledilmesi bu etki casusluğuyla da yakından ilgilidir. Bahçeli açıkça şunları söylüyor: “Her kim ki bu cinayeti araştırıp propaganda yaparsa bu çabaların MHP’yi alt etmek, ardından da AKP’yi ve bir bütün olarak devleti alt etmek anlamına gelir.” Burada da “Etki Casusluğu”nun hükümete yönelik her davranışı kapsadığı görülmektedir.
Tüm faşist iktidarlar bu tür yasalarla kendilerini korumaya çalışırlar. Ama Türkiye’de bu etki casusluğunun uzandığı başka bir alan da bulunmaktadır. O da Kürt sorunu ve Hatay davasıdır.
Türk solu, Kürt ve Hatay davasına ilişkin bir şey söylemiyor. 9. Yargı paketi düzenlemelerinin Kürt ve Hatay davası konularında ölümcül kararları olduğu açıktır. Bu iki konu hakkında hiçbir şey söylenemez hiçbir şey yapılamaz olacaktır.
Kürt davası malumu bir davadır. Yüz yıla yakındır bu dava Türk siyasal egemenliğinin sarsıcı davası olarak yer alıyor. Bu uzun yıllar içinde on binlerce şehit veren bir Kürt sorunu bulunuyor. Hatay davası ise şehitleri olan bir davadır ve bu dava uluslararası anlaşmalarla da belirgin bir davadır. Zorla meclis yapısı ve kararları değiştirilerek alınan ilhak kararıyla gayri kanunu şekilde Türkiye Cumhuriyeti’ne katılmıştır. Bu iki dava er yada geç halkının haklı bağlamında yer alan çözümü olacaktır. Bu çözüm gerçekleşene kadar siyasetin egemen kültürü, egemen yapısı olarak yerli yerinde olacaktır. Kürt kardeşlerimiz ve bizler, Kürt ve Hatay davasını sonuna kadar savunacağız. Bunu “Etki Casusluğu” ile bertaraf etmeye çalışmak boşuna bir çabadır.
"Milli Güvenlik" başlığı altında etki alanlarından biri olarak gösterilmeye çalışılan Kürt ve Hatay sorunu iktidarın çözümsüzlüğünü göstermektedir. Yargı paketine yapılacak düzenlemelerle bu iki kadim sorun asla değişmeyecek, hep sorun olamaya devam edecektir. “Etki Casusluğu” adı altında kimi nasıl yargılayacaklarsa yargılasınlar asla bu sorunları bitirmeyecektir. Bizler, Kürt yoldaşlarımızla var oldukça da bu sorun devam edecektir, haklılığını tüm topluma kabul ettirecek ve kazanacaktır.
Kürt ve Hatay davası haklı birer halk davasıdır. Diğer tüm davalar gibi Tük siyasal dokusunun temel sorunları olarak yerini alacaktır. 9. Yargı Paketi nasıl düzenlenirse düzenlensin ilkel faşist konumundan başka bir şey üretmeyecektir. Bu düzenlemeler iktidar boşluklarını kapatamayacaktır.