Erdoğan’ın siyasal ölümü

Mihraç URAL yazdı —

  • Erdoğan bu seçimle birlikte siyasal yaşamının sonuna gelip dayanmıştır. Bu durumdan kurtulmak için yanlışlarla kurulu olan sistemi oturtmak üzerine girişimler yapmaktadır. CHP ile görüşme adımı bunun başlangıcıdır.

Seçim sonuçları Erdoğan ve AKP sisteminin çöküşünün başlangıcı olarak gündeme geldi. Bunu anlamak için AKP içinden çıka gelen önermeleri dikkate almak gerekir. Seçim hezimeti AKP saflarında değişik özelikleriyle bir bütün olarak yenilginin, hezimetin koşullarını gösteriyor. AKP saflarını aniden terk etmeye hazır olanlar kadar, “kurtuluş reçetelerini” sunmaya hazır olanları da içermektedir.

Bugünkü egemen sistem AKP’nin dünden bugüne taşıdığı bir sistemdir. Bugün bozuk olan bu sistemi oturtma çabaları yeniden başa dönme çabalarıyla gerçekleşemez. AKP başlangıçta giriştiği "reform" hareketinin ana amacı bugünün bozuk sistemine ulaşmıştır. Amaç Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak ve yerine dini eksenli bir sistem oturtmaktı. Ancak zaman gösterdi ki, AKP’nin "reformcu" siyasetine halkın ikna edilmesi mümkün değildir. Mahalli seçimlerde alınan sonuç tüm dengeleri bozan, tüm iktidar egemenliklerini yerle bir eden sonuçlar olmuştur. Erdoğan ve partisi AKP bu seçimlerin ardında yıkılmaya doğru eğilmiştir.

AKP’den kaçanlar ülkeyi terk ediyorlar. Onlardan çok söz etmemize gerek yok. Ancak AKP saflarında kalıp yenilginin ilk etkilerini üzerinde hissedenlerin “AKP yeniden başa dönmeli” demeleri önem taşımaktadır. Bu konunun başta gelen savunucuları medya aracılığıyla önermeler yapmaktadırlar. “AKP yeniden reformcu geleneğine dönmelidir. Zindanda gereksizce tutulan Selahattin Demirtaş, Osman Kavala ve diğer tutukluların serbest bırakılması gerekmektedir” gibi söylemler yenilgiden çıkış için bir öngörü yapmaktadırlar. Abdülkadir Selvi bu söylemleri makalesine taşıyarak “Bayrak değişimi yaşanacak” diye özetlemiştir.

Siyasi tutuklular bu sistemin var oluşunu simgelemektedir. Erdoğan başkanlık makamını ele geçirdiği an tüm ileri gelen reformcu kisvesini bir kenara atmıştır. Kürtlerle yaptığı göstermelik anlaşmalar, sınır kapılarında kurdurduğu mahkemeler tümü yalandan ibarettir. Kürt halkı yeni oyunlara gelmeyecek kadar bu süreci bilincine kazımıştır. Öcalan’ın çektiği çileler, her defasında yeniden baş gösteren dayatmalar, artık yeniden tekrarlanabilecek, yutturabilecek bir şey değildir. Kimi Kürtlerin ağzında dolaşan “yeniden anlaşma” asla Kürtlerin lehine olmayacak bir anlaşmadır. Kürtler, Erdoğan’ın meşhur çarklarının döndürülüşünü çok yakından bilmektedirler, bu çarklar nice Kürt gencinin hayatına mal olmuştur. Şimdi hezimete uğrayan Erdoğan’ın, azınlığa düşünce, yeniden reformcu kesilmesi asla bir değişim olmayacaktır. Kürt halkı onun bu sahtekarca değişimlerine asla icazet vermeyecektir.

“Yeniden açılım” propagandası ömrünü siyasi oyunlarla sürdüren, başkan olana kadar da Kürt halkını aldatmaya çalışan  çabaları bugün artık tekrardan işine yarayacak birer malzeme değildir. Bu açıdan, reformcu AKP söylemleri artık kaçırılan tarih treninin basit bir söylemidirç. Bu trene binecek bir Kürt halkı yoktur. Olmayacak da.

Erdoğan, siyasi açıdan kaybetmiş olmanın henüz farkında değildir. CHP ile siyasal buluşma çabaları bunu açıkça yansıtmaktadır. Sistemi oturtma adı altında CHP’’yi çöken sistemi için onarmaya çağırması bunu gösteriyor. Ancak CHP bu oyunlara gelmeyecek kadar siyasal sahne deneyimi olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran bu partinin Erdoğan’ın iflas etmiş oyunlarına alet olmayacağı da açıktır.                 

CHP, siyasal İslamcılardan reformist olamayacağını çok iyi bilmektedir. Biz burada da tekrar edelim, Laiklik düşmanı olan AKP, “demokrasi Allah’ın işlerini bozan bir kısır döngü” olduğu inancındadır. "İslam’ın kuracağı düzende Allah’ın sözü geçerlidir", bu söz de onu temsil eden şahsın, egemen olanın diktatörlüğüdür. Yani sonuçta Erdoğan demokrasiye karşı kendi başkanlık sistemini kuracak ve onunla hüküm sürecektir.

Deniz Gezmiş geleneğinden gelenlerin Filistin halkıyla gerçekçi dayanışması Erdoğan’ın sahtekar dayanışmasına karşı bir tavırdır. Türkiye’nin İsrail’le ekonomik bağlamda kurduğu 50’den fazla, bunlar arasında kimyasal karışımlar ve çelik vb. kalem mal olduğu ve bunların sınırlandırıldığı söylemi son günlerde yoğunca gündeme gelmiştir. CHP bu geçekleri bilmektedir. Erdoğan’ın sahtekarca sistemini oturtma çabasına gelmemelidir.

İslamcı anlayışa göre de kadın hakları, sınıf farklılıkları vd. konular asla haklı çözümlere ulaştırılamaz. Ünlü İstanbul Sözleşmesi kadın hakları için atılan, dünyaca da destek gören anlaşmadır ki, AKP’nin yalan reformculuğunun imzasını taşımıştır. İlk elden de o anlaşmayı elini tersiyle iterek vebalindan kurtulmuştur. Kadın, AKP’ye göre çocuk doğurmalı, yemek yapmalı, ev ile ilgili olmalıdır. Asla siyasette, ekonomide, kültürel faaliyetlerde olmamalıdır.

Erdoğan bu seçimle birlikte siyasal yaşamının sonuna gelip dayanmıştır. Bu durumdan kurtulmak için yanlışlarla kurulu olan sistemi oturtmak üzerine girişimler yapmaktadır. CHP ile görüşme adımı bunun başlangıcıdır. Kürtlerle açılım bunun ardından gelecektir. Ancak her iki durumda da Erdoğan ve AKP iflas etmiş, çaresizce sonuca doğru yürümektedir. Bunun için erken seçim şarttır. Erken seçim, Türkiye’yi ekonomik, kültürel ve siyasal bunalıma sokan Erdoğan rejiminin sonunu getirecektir. Erken seçim CHP’nin gündeminde değildir. Bunu seçim sonrası ilk gündem maddesi olarak “erken seçim beklentimiz yoktur“ diyerek açıklamıştır. Bizler devrimci güçler olarak erken seçimlerin mutlaka olması gerektiğini vurgularız. Erdoğan ve AKP’nin gerçek siyasal ölümü erken seçimle gerçekleşecektir. Ülkemizde haksızlığı giderecek olan tek yol erken seçimdir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.