“Sahada olmak”
Ziya ULUSOY yazdı —
- “Sahada olmak” askeri güç kullanımı ve savaş tutkusunu, stratejik özerklik ise yeniden demir attığı ABD ve NATO’culuğa bağlı kalırken, emperyalist güç rekabetinin bölgede yarattığı imkandan özgün gerici çıkarları yönünde özerk davranmayı ifade ediyor.
- “Sahada olmak” militarizmine karşı, içeride ve bölgede halkların demokrasi, özgürlük ve barış için mücadelesi geleceğin tek güvenceli yoludur.
Erdoğan ve örgütlü kalemleri, Suriye gerici iç savaşında, işgalci savaşçılığı ajite etmek için “sahada olmak” argümanını yoğunlaştırmıştı. Birlikte kullanılan “stratejik derinlik” kavramını, mucidi Davutoğlu’nu tasfiye edince, dahası ABD-Avrupa emperyalistleriyle ilişki riske girince terkettiler ama “sahada olmak” ajitasyonunu devam ettirdiler.
Şimdi “sahada olmak” ve “stratejik özerklik” kavramlarını birlikte kullanıyorlar. “Sahada olmak” askeri güç kullanımı ve savaş tutkusunu, stratejik özerklik ise yeniden demir attığı ABD ve NATO’culuğa bağlı kalırken, emperyalist güç rekabetinin bölgede yarattığı imkandan özgün gerici çıkarları yönünde özerk davranmayı ifade ediyor.
Suriye’de, himayesindeki HTŞ-Colani’yi işgalci birlikleri ve ABD-Avrupa emperyalistlerinin desteğiyle iktidara getirince yeniden ve “sahada olma”nın, fetihçiliğin sömürgeci getirisini vurguluyorlar. Silah sanayisinin gelişmesi övgüsü/kibriyle birlikte.
İşgalci savaşçılık, himayeci sömürgecilik, askeri üs yayılmacılığı, savaş sanayisini geliştirmek; burjuva emperyalist militarizm. Erdoğan ve kalemşörleri, emperyalist militarizm ve savaş kudurganlığıyla övünüyor, halkı büyük devlet şovenizmiyle zehirleyerek destekçi kılmaya çalışıyorlar.
Politik İslamcılık, Panislamizm/ümmetçilik olarak, mağdur ajitasyonu yaptığı zaman bile, bütün müslümanları himayesine/hakimiyetine alarak büyük güç olmayı, bu yolla emperyalist dünya hiyerarşisinde sıçramayı hedefliyor. Bu, elbette bir nevi makromilliyetçilik. Panislamizm, Pantürkizm gibi bütünsel ırk milliyetçiliğinin - hayalci olması gerçeğinden bağımsız olarak-dinsel bir versiyonu.
Necip Fazıl, tanrının müslüman dünyanın lideri (hakimi) olma misyonunu Türk ulusuna verdiği, Türk ulusunun Osmanlı döneminde olduğu gibi şimdi de bu kutsal misyonu yerine getireceği müslümanları dünya gücü düzeyine yükselteceği anafikriyle ve bütün Asya’yı da yedekleyeceği fikriyle, kutsaliyet ve emperyalist güç olma paradigmasıyla Panislamizmi savunuyordu. Talebeleri olan Erdoğan ve kalemşörleri mezhepçi Panislamizm ile müslüman dünyanın hakimi/lideri/himayecisi olma yoluyla emperyalist militarist güç olmayı, Türk burjuvazisini bölgesel emperyalist düzeye çıkarmayı hedefliyor. Ümmetçilik/Panislamizm ideolojisi bu amacın aracı. Kısmen inansalar da, asıl tanrıları elbette paradır, hızlı sermaye büyütmektir.
Suriye’de bu nedenle “sahada ol”dular. İdlib ve Rojava’da işgali gerçekleştirdiler, HTŞ’yi iktidara getirdiler. Şeriatçı rejim anayasası ilan ettirdiler. Şimdi de hakim olamadıkları bölgeleri alarak Suriye’yi “bütün” olarak yutmak istiyorlar. “Suriye’nin toprak bütünlüğünü” sağlamak olarak reklam ediyorlar.
Erdoğan faşizmi, HTŞ’ye Şam’ı fethettirirken, SMO çetelerini tank, top ve SİHA-uçak desteğinde Kuzey ve Doğu Suriye Özerk bölgesine saldırttı. HTŞ’nin kıyı bölgesinde Alevi halka soykırımcı saldırısını yönlendirdi, en saldırgan olarak emrindeki SMO’dan El Hamzat ve Süleyman Şah çetelerini görevlendirdi, TSK birliklerini o bölgeye kaydırarak soykırımcı katliamları güvenceye aldı. Bununla aynı zamanda içte Alevi halka gözdağı vermek istedi.
Suriye’yi bölme ve yutmada Netanyahu ile zımni ve resmi işbirliği yapan Erdoğan faşizmi, Baas rejimini birlikte yıktıktan sonra şimdi de Suriye ve bölgede hakimiyet rekabetine girişiyor. Hama, Humus, Palmira’daki askeri hava üs inşası rakibinin bombardımanına uğrayınca, anti-siyonist sahtekarlığıyla çelişen biçimde savaş ortağı Aliyev’in ülkesinde Netanyahu’nun temsilcileriyle görüşmeye kendi temsilcilerini gönderdi. Trump’ın yönlendirmesiyle Erdoğan ve Netanyahu “çatışma istemedikleri”ni deklare ettiler.
Erdoğan faşizminin gücünden büyük emperyalist militarist hırsı, daha önce Fransız savaş uçaklarının Yunanistan’ı koruma gösterisinde Mavi Vatan militarizminden tornistanında görüldüğü gibi, siyonist militarizm karşısında sönmek zorunda kalıyor.
Erdoğan, Kuzey ve Doğu Suriye işgalini genişletme saldırısı direnişle karşılanınca ve Batı eeperyalizminden pek destek görmeyince HTŞ’yi yönlendirerek Özerk Yönetimi basitçe belediye-asayişe geriletmeyi deniyor.
Bu arada iç cepheyi tahkim etmeyi gündemleştiriyor. Rakip burjuva muhalafete saldırıyla iktidarını kalıcılaştırmayı, savaşla ezemediği Kürt Özgürlük Harketi’ni, demokratikleşmeye gitmeden pasifikasyona uğratmayı hesaplıyor.
Newroz’da alanlara çıkan milyonlar, demokratik barış alternatifini, Erdoğan’ın faşizmi sürdürerek “barış”ına karşı, barışçı demokrasi, özgürlük amacını yükselttiler.
“Sahada olmak” militarizmine karşı, içeride ve bölgede halkların demokrasi, özgürlük ve barış için mücadelesi geleceğin tek güvenceli yoludur.