Halep ve Musul’un benzer fethi
Ziya ULUSOY yazdı —
- İsrail, IŞİD’in Musul fethinde kararlıca destek vermişti. Suriye gerici iç savaşı boyunca Nusra/HTŞ’ye de kararlı destek verdi. Dahası Gazze soykırımından sonra Hizbullah’ın güçlerine ve Suriye’deki İran’ın örgütlediği Şii milislere büyük kayıplar verdirerek İslamcı güçlerin ve Türkiye rejiminin kolay fethinin koşullarını hazırladı.
El Kaide saflarından doğan iki örgüt, IŞİD ve Nusra farklı zamanlarda benzer hızlı fetih gerçekleştirdiler.
Haziran 2014’te IŞİD de Musul’u beklenmedik hızla ve başarıyla, büyük çaplı silahlar ele geçirerek, dahası hasmının ordusunun dağılarak kaçması sonucu fethetmişti. Nusra/HTŞ da Halep’i ve Hama’yı benzer biçimde ele geçirdi. Humus’a doğru ilerliyor.
Orijini aynı olan bu her iki politik İslamcı örgüt, savaşçı yetenekleri belirgin olmasına rağmen, birincil olarak bu nedenle değil ama özellikle bölge gerici devletlerinin ve ABD ile Avrupa emperyalistlerinin askeri destekleriyle bu başarıyı sağladılar.
IŞİD 1 Haziran 2014 Amman toplantısıyla, Türkiye, İsrail, Lübnan faşistleri, Katar’dan Suudilere gerici Arap devletleri tarafından desteklendi. Musul valiliği ve Musul’daki ordu birliklerinin bir bölümü tarafından da, Türkiye’nin himayesindeki Tarık Haşimi’nin (zamanın Irak cumhurbaşkanı yardımcısı ve sonrasında Erdoğan’ın yanına, Türkiye’ye kaçtı) aracılığıyla destekleniyordu.
Nusra/HTŞ ve müttefikleri de aynı güçlerin çoğunluğu tarafından destekleniyor. Suudiler bölgede IŞİD’i destekleyen birinci güç iken şimdi Nusra ve müttefiklerini desteklemede Erdoğan-Bahçeli çetesi birinci plana geçti. Üstelik sadece lojistikte ve silahlandırmada değil, askeri eğitim, hava ve kara askeri desteği yanı sıra SİHA gibi etkili teknik hava silahları desteği de veriyor.
ABD ve Batı Avrupa emperyalistleri, IŞİD’e kısmi destek vermiş ve Irak yönetiminin İran yanlılığına karşı ders vermekle sınırlandırmışlardı desteği.
Fakat şimdi Nusra/HTŞ’a ise aynı emperyalist güçler ve İsrail çok daha büyük çaplı destek veriyorlar.
İsrail, IŞİD’in Musul fethinde kararlıca destek vermişti. Suriye gerici iç savaşı boyunca Nusra/HTŞ’ye de kararlı destek verdi. Dahası Gazze soykırımından sonra Hizbullah’ın güçlerine ve Suriye’deki İran’ın örgütlediği Şii milislere büyük kayıplar verdirerek İslamcı güçlerin ve Türkiye rejiminin kolay fethinin koşullarını hazırladı. Buna devam ediyor.
Türkiye-ABD/İngiltere-İsrail güçbirliği Nusra/HTŞ ve müttefiklerinin hızlı zaferinde tayin edici rol oynadı denebilir. Ukrayna’da Rusya’nın askeri gücünü yıpratarak da Esad rejimini müttefiğinin etkili askeri desteğinden yoksun bıraktı.
Nusra/HTŞ ve müttefikleri, Humus fethine çıkmışken burada da kolay zafer kazanacaklar mı? Şam’a devam edebilecekler mi?
Niyetleri bu. Nitekim IŞİD’in YPG’ye yenilgisinden ders aldıkları, muhtemelen Erdoğan-Bahçeli çetesinin yönlendirmek istemesine rağmen önceliği Kuzey ve Doğu Suriye Özerk bölgelerine saldırıya vermediler. Esad’ı devirmeye yöneldiler.
Erdoğan-Bahçeli çetesi, SMO çetelerini Til Temir ve Mınbiç’e yöneltti. TSK’nın desteğiyle buradan ve Kobanî’den Fırat’ın doğusuna saldırmayı deneyebilir. Tabii eğer ABD’den izin alabilirse. Şimdiki ABD yönetimi ve Pentagon bundan yana değilse de Trump’ın buna izin vermesi ihtimal dahilinde. Dahası eğer İran’ın nüfuz alanlarına İsrail saldırısı devam eder veya doğrudan İran’a savaş saldırısı başlarsa!
Batılı emperyalistler ve İsrail, Lübnan’da Hizbullah’a kayıplar verdirdikten ve kara savaşında çok kayıp vereceklerini anladıktan sonra , Suriye rejimini Türkiye ve HTŞ eliyle vurmayı devreye soktular. Buna bir süre devam edecekleri anlaşılıyor. Lübnan’da rejimde Hizbullah etkisini düşürecek düzenlemelerle birlikte bunu yürütüyorlar. Suriye’de de ya rejimin alanını Şam ve kıyı bölgesiyle sınırlayan 3 veya 4 bölgeli bir bölünmeyle yetinecekler veya Baas rejimini yıkmaya doğru tırmandıracaklar.
İkincisi, Türkiye’nin himayeciliğinde merkezi Suriye İslamcı rejimi kurmaya yönelmektir. Erdoğan’ın ukdesinde bu hedef devam etmesine rağmen birinci tercihi Rojava devrimi güçlerini ve Özerk halk iktidarını tasfiye etmektir. HTŞ ve SMO ve TSK’yı buna yöneltmeye çalışacak, saflarında yeraldığı ABD-İsrail eksenine bunu kabul ettirmeye çalışacak, olmuyorsa kısmi saldırı ve işgali genişletmeye yönelecek.
HTŞ buna yönelecek mi? Önceliği Esad rejimini yıkmaya verse de, kolay fetihler için destek aldığı Erdoğan ve TSK’nın bu yönlendirmesine en azından kısmen uymak zorunda kalacağı gibi, politik İslamcı ideolojik yakınlığı da buna yönelmede etkili olacak.
Ama Rojava devrimi güçlerinin direnişi başta olmak üzere artı büyük destekçi güçler engelleyici askeri ataklar yaparsa HTŞ liderleri de kolay fethin birinci etkeninin emperyalistler ve İsrail’den aldıkları destekten geldiğini anlayacaklar. Belki de o zaman IŞİD’in kaderini paylaşmak zorunda kalacaklar.