Silahsızlandırma

Ziya ULUSOY yazdı —

  • Erdoğan tehdit eşliğinde SDG ve YPG’ye tasfiye olun çağrısı yapıyor. HTŞ şimdiden Alevilerin barışçı gösterilerine silahla saldırarak kan döktü. Muhtemelen giderek sertleşecek, Alevi, Dürzi, Hristiyan ve Kürt halkına karşı kan dökmeye devam edecek. Püf noktası silahsızlandırmaya boyun eğmemektir.

 

HTŞ şefi Colani 8 Aralık’tan başlayarak bütün silahlı grupların lağvedileceğini ve HTŞ ile müttefiklerinin orduda örgütleneceğini söylemeyi ihmal etmiyor.

Erdoğan faşizminin komplo ve savaş görevlisi Fidan ile HTŞ şefi Colani görüşme sonrası SDG dahil silahlı hiç bir gruba müsaade edilmeyeceğini açıkladılar.

Erdoğan ve Fidan tekrarlayıp duruyorlar: “YPG teröristtir. Ya kendisini lağvedecek ya da tasfiye edilecek.”

Erdoğan-Bahçeli faşizmi, Rusya ve İran’ın uzlaşması, ABD, İngiltere ve İsrail’in desteğiyle, Suriye iç savaşında vekil gücü HTŞ ve diğer İslami çeteleri iktidara taşıdı.

Askeri son operasyon sürerken SMO çetelerini Tıl Rıfat ve Minbiç’e saldırttı, işgal etti. Tişrîn’i almak için savaşı sürdürüyor. Gazeteciler ve aileleri katlediyor.

Daha önemlisi de iktidara savaşla taşıdığı Colani’nin ordusu, çeteler, SMO’lu katiller ve Erdoğan-Bahçeli’nin ordusu birlikte özellikle Rojava /Kuzey ve Doğu Suriye Özerk bölgesine büyük çaplı savaşa hazırlanmış vaziyetteler. Trump’ın işbaşı yapmasını bekliyorlar.

Suriye’de karşıdevrim içinde karşıdevrimle gerçekleşen HTŞ iktidarı, gerçekte Erdoğan faşizminin himayeci boyunduruğunda sömürge iktidarı.

Erdoğan-Bahçeli faşizmi işgali fetihle taçlandırmış olmayı  sevinç çığlıklarıyla büyük devlet şovenizmi harcıyla harcına dönüştürerek kitlesini sağlamlaştırmaya çalışıyor. Suriye’de ise himayeci sömürgeciliğini ve işbirlikçi İslamcı iktidarı yerleştirmek/sağlamlaştırmak istiyor.

İslamcı örgütlerin kendi aralarındaki olası iktidar çatışması bir yana, himayeci sömürgeciliği yerleştirmenin önünde iki başlıca engel var: Gerici iç savaş deneyiminin verdiği halkın hoşnutsuzluğu ve halkçı silahlı/silahsız örgütler.

HTŞ şimdiden Alevilerin barışçı gösterilerine silahla saldırarak kan döktü. Muhtemelen giderek sertleşecek, Alevi, Dürzi, Hristiyan ve Kürt halkına karşı kan dökmeye devam edecek.

 Erdoğan tehdit eşliğinde SDG ve YPG’ye tasfiye olun çağrısı yapıyor. Bu yolla Özerk Yönetim bölgesindeki halklara “günah bizden gitti” mizanseni oynuyor. HTŞ ise “silahlı örgütler dağıtılacak” diyerek silahsızlandırmadan başlıyor.

Muhalifleri silahsızlandırma, burjuva iktidarların ilk başvurduğu yöntemdir. Bu yolla silah kullanma tekelini sağlar ve başarırsa devamla her türden statü ve gücü tasfiye eder.

Erdoğan ve HTŞ, YPG, SDG ve Dürzi güçlerini tehdit ve silahsızlandırma işleminden başlayarak tasfiye etmeyi hesaplıyor. Aleviler silah bırakınca olacaklar ortaya çıkmaya, İslamcı çetelerin saldırıları karşısında ölümler yaşanmaya başladı. Sömürgeci ve uşağı Colani silahsızlandırmayı sağlarsa devamla silahlı olmayan örgütlenmelerine de, basın ve gösteri  haklarına da yasak ve ağır baskılar getirecek. İran, Erdoğan, Irak İslam Devleti (IŞİD), Taliban rejimleri bunu fazlasıyla kanıtlamıştır.

Püf noktası silahsızlandırmaya boyun eğmemektir.

YPG ve SDG, manevra imkanının daraltılmaya çalışıldığı şimdiki koşullarda, barış ve diyalog yoluyla çözüm öneriyor. Özerk Yönetim’in statüsünü, ezilen inanç ve ulusal toplulukların demokratik hakları ile tüm halkların ve emekçilerin demokratik hak ve özgürlüklerinin anayasal güvence ile sağlanacağı çözüm öneriyor.

Barış ve diyalog yolunu, Erdoğan ve Colani kabul etmeyeceğini bilerek, gerici iç savaştan bıkmış halk kitlelerine seslenmek için öneriyor.

Erdoğan’ın işgalci imha savaşını önlemede Arap ve emperyalist devletlerinin itirazını diplomatik olarak kışkırtmak istiyor.

Erdoğan “aşırı sol örgütleri de dağıtacağız” tehditini fetihçi edasıyla savurdu. Colani de “yabancılar terketsin” tehditini ekledi. Tabii ki yapmaya girişecekler. Erdoğan, Netanyahu’nun savaş zalimliğindeki başarısına imreniyor. Onlardan öğrenen Colani onların daha küçük örneği olmaya çalışacak.

Fakat faşizmin ve işgalciliğin kara mizahı öyle ki mızrak çuvala sığmıyor. HTŞ ve ittifakındaki İslamcı çetelerin yüksekçe miktarı yabancı, Erdoğan’ın kendisi ve ordusu tamamen yabancı. Suriyeli ve yabancı İslamcılardan devşirdiği paralı SMO katilleri ise yabancıların işbirlikçisi.

Beklentilerin tersine ABD ve Avrupa emperyalistleri “çoğulculuk” baskısında ısrarlı olmaz, çıkarlarını esas alacaktır. Destekledikleri HTŞ iktidarını ve Erdoğan’ı çıkarları için tercih eder ve diplomatik baskıdan vazgeçerler.

Silahsızlandırma mücadelenin püf noktası. SDG ve devrimci, demokratik güçler bu oyuna gelmemeli. Emekçilere, ezilenlere, halklar ve demokratik güçlere seslenilerek mücadele örülmeli, Erdoğan ve Colani’nin başlatacakları savaşa karşı güvencesi halkın kendini savunma gücüdür.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.