Güncel

Sanat heyecanını gölgelemeyelim

Nurettin DEMİRTAŞ yazdı —

  • Sanatın özünden boşaltılıp eğlence kültürüne indirgenmesi, uyuşturucu ya da sahte neşe yaratan hap niyetine kullanılması; sadece alkışlara, izlenmeye, “tıklanmaya” arz-talep kuralına bağlanmış bir metaya, bir tüketim malzemesine dönüştürülmesi popüler kültürün yabancılaştırıcı, çürütücü etkisinden kaynaklanmaktadır.
  • Sanat alanında heyecanı azaltan ne varsa buna karşı örgütlü mücadele etmek, geri çekilmemek, pes etmemek; kendi sanatımızın tarihsel ve toplumsal kaynaklarına güvenmek, demokratik modernite ölçülerinin sinerjisiyle hareket etmek gerekir.

Popüler kültür yaşamın her alanında etkisini hissettirirken en çok da sanat alanının kendini sorgulaması gerekiyor. Sanat adına her şey öyle bir iç içe geçmiş ki yanlışın nerede başlayıp nerede bittiği bilinemez hale gelmiştir. Popüler kültür tam da bu nedenle içten çürütücü bir özelliğe sahiptir. Ancak görüldüğünde tanınması zor olmamaktadır.

Popüler kültür anti- kültür virüsüdür

Tavrı, konuşması, kılık-kıyafeti ve halk gerçeğimizle alakası olmayan tarzlarıyla liberalizmin temsilciliğini yapan ama farkında bile olmayan; bunu en iyi sanat, en iyi estetik sayan duruşlara sahip olanlar rahatlıkla halkımızın karşısına çıkıyorsa elbette yurtsever-demokrat oldukları düşünüldüğündendir ama eleştirilmeyecekleri anlamına gelmiyor.

Her şeyden önce popüler kültürün kapitalizmin anti-kültür virüsü olduğunu belirtmek gerekiyor. Virüs denilince bazen normal karşılanıyor; halk dilinde virüs demek mikrop demektir. Popüler kültür mikrobunu üreten kaynak liberalizmdir.

Sanat ve liberalizm birbirini kabul edemez. Liberalizm popülizme, özentiye, biçimciliğe ve dahası her türlü insani ve sanatsal heyecana ket vuran halk değerlerinden kopuk, özentili, benmerkezci, maddiyatçı anlayışa yol açmaktadır. Fakat sanılıyor ki liberalizm çok renkliliğin ve özgürlüğün önünü açıyor. Liberalizmin sihirbazlığı da buradadır işte. Bu görülmezse kapitalizmin şahlandırdığı popüler kültür toplumsal kültürümüz karşısında yıkıcı rolünü oynamaya devam edecektir.

Sanat bir metaya dönüştürülürse…

Popüler kültür liberalizmin şekilsizliğini ve erkeklik ideolojisini allandıra pullandıra yaymaktır. Kimisi sanıyor ki cazz, rap, rock, blues vb. Batı tarzı müziğe karşı çıkıldığı için popüler kültür eleştirisi yapılıyor. Mesele bir müzik tarzına karşı çıkmak değildir. Bir zihniyet ve yaşam tarzıdır sorgulanan. Hangi türden olursa olsun sanatın özünden boşaltılıp eğlence kültürüne indirgenmesi, uyuşturucu ya da sahte neşe yaratan hap niyetine kullanılması; sadece alkışlara, izlenmeye, “tıklanmaya” arz-talep kuralına bağlanmış bir metaya, bir tüketim malzemesine dönüştürülmesi popüler kültürün yabancılaştırıcı, çürütücü etkisinden kaynaklanmaktadır.

Sinema mı maskaralık mı?

Popüler kültürün sinema alanındaki yansımaları daha vahimdir ki adeta egemenin gözüyle kendini alaya almak, cinsiyetçi maskaralık, lümpenliğe varan absürtlük, halk değerlerine saygısızca yaklaşmak bazı örnekler şahsında normalleşmiş durumdadır.

 Bu tür örnekleri eleştiriye tabi tutmak yerine övgüyle bahsetmek liberalizm dalgasına kapılmak anlamına geliyor.

Kişi ve grupları karşı tarafa itmeyelim, dışlamayalım ama sanat tarzını, estetik anlayışını, yaydığı negatif mesajı da görmezden gelmeyelim. Liberalizmin Kürtçesi kabul görürmüş gibi kendini yanıltmak halk kültürüne karşı saygılı bir yaklaşım değildir.

Sadece bir-iki örnek değil tüm sanat alanlarını etkileyen yanlış anlayışlar düşünüldüğünde popüler kültür karşısında yeterli tedbirin geliştirilmediği anlaşılıyor. Popüler kültürde ne vardır? Taklit, özenti, estetik bozulma ve erkek egemen kültür vardır. Üstelik bunlar çok renklilik, özgürlük, yenilik adına yapılıyorsa durum daha da vahimdir.

Gençliğe hitap ediyor diye…

Demokratik-toplumcu sanatın, öz kültürün, kadın özgürlük ilkelerini esas alan estetiğin kapitalist özentiye geçit vermesi mümkün değildir. Bu yaklaşımların özellikle gençliğin üzerindeki olumsuz etkileri görülmeli ve kavratılmalı ki popüler kültür karşısında duyarlılık gelişsin, eleştirisiz, etkisiz kalınmasın.

Liberal sosa bulandırılmış, sulandırılmış, asi-avare, beyni kesif dumanlı ve divane tarzda genç yüreklere hitap ederek ilgi çekmeye çalışan eğilim sahte övgüler aldıkça kendini haklı, doğru ve hiç şaşmaz olarak görüyor. Oysa eleştirmek de sahiplenmek anlamına gelir ki bu doğru bir sahiplenmedir; eleştirmeden olduğu gibi kabullenmek kültür-sanatımızı mezara gömüp üzerine liberalizm bayrağını dikmektir.

Bir diğer yanlış yaklaşım ise kendine her türlü olanağın sunulmasını tartışmasız hak saymaktır. Bunun da öz kültür ve emekten uzaklaşmakla bağı vardır.

Değer yaratmanın ne olduğunu bilmek

Sanatın yaratıcı gücünün sınırsız gelişeceği demokratik zihniyet temelinde değişim ve yenilenmenin emekle bağını anlamak tüm hakikat silsilesinin ilk basamağıdır. Hazır isteyen ve hazırı tüketen anlayış sanatı da tüketir. Yıllardır canla-başla çalışan, emek veren her sanatçı değer yaratmanın ne demek olduğunu iyi biliyor. Bunun öncülüğünü de yaptıklarından kuşku yoktur ancak bu ölçüleri kendisiyle sınırlı tutmakla ilerleme sağlanamıyor. Bireysel çabaların önemi yadsınamaz ancak örgütlülük düzeyimiz ne kadarsa o kadar sonuç alıcı olunabilir.

Özü maddiyatçılık olan popüler kültüre karşı ancak örgütlü mücadele edilerek, eleştirerek, bilinçlendirerek ve alternatifi sunularak sonuç alınabilir. Bunun tam tersi olan dogmatik yaklaşımlar da popüler kültürün kendine zemin bulmasına bir hayli fırsat sunuyor. Çünkü yaratıcılığı önleyen dogmatizm alternatif geliştirmenin önündeki en büyük engel durumundadır.

Sanat alanında heyecanı azaltan ne varsa buna karşı örgütlü mücadele etmek, geri çekilmemek, pes etmemek; kendi sanatımızın tarihsel ve toplumsal kaynaklarına güvenmek, demokratik modernite ölçülerinin sinerjisiyle hareket etmek gerekir.

Sanatın ve sanatçının eleştirisi yapılmalı

Kültür-sanatta yenilik adına halk değerlerimizi mezara gömmeye kalktıklarının farkında olmayanları övmek yerine eleştirmek belki doğruları görmelerini sağlar ve bu sayede kendilerinde gerekli değişimi yapıp doğru temelde bir moral kazandıkları gibi gerçekten takdire şayan bir sanat düzeyine ulaşırlar. Eleştiri yapılmadığında görünen o ki en samimi olanlar bile liberalizmi yaşayacak, tüketecek ama sonrasında belki öze dönecek mecalleri bile kalmayacaktır.

Sanatın moral kaynağı olduğu biliniyor ama sanat alanının, sanatçının da morale ihtiyacı vardır. Moral olsun diye popüler kültüre göz yummak ise gözü kapalı uçuruma gitmek demektir. Doğru temelde moral vermeyen yaklaşımlar liberalizmden ve çok tartışıp da buna denk pratikleşmemekten kaynağını alıyor.

Sanatın popüler kültürle mücadele etmesi ve yenilenmesi demek, bir lokma bir hırka felsefesiyle öze dönüş yolculuğuna çıkmak ve bu temelde tutum almak demektir. Bu bir moral yürüyüşüdür; popüler kültürle ve onun her türlü çürütücü özelliğiyle mücadele edilirse moral kazanılır.

Sanatın ve sanatçının hak ettiği değeri bulmasına, sorunlarının çözülmesine, gelişerek değişmesine ve nitelik kazanmasına; tüm ruhuyla katılmasına destek sunulması da bu işin toplumsal boyutudur ve hiç kuşkusuz ki maddiyat ve örgüt gücünden önce bir vicdan işidir.

Popüler kültür temsilciliğine soyunanların öncelikli ihtiyacı ise eleştiridir; eleştirelim, eleştirerek toplumsal kültürümüze yakınlaşmasını sağlayalım ve bu temelde sahiplenelim.

Popüler kültüre taviz vermek, büyük moral hareketine gölge düşürmek olur. Ne yaptığımızı bilerek, farkında olarak, eleştiri temelinde sahiplenerek kültür ve sanatımızı koruyabilir ve geliştirebiliriz.

paylaş

   

Güncel

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.