Yakın geleceğimizi değiştirebilecek buluşlar
Doğan Barış ABBASOĞLU Haberleri —
- Nano teknoloji, gen düzenlemesi, nükleer füzyon ve uzay madenciliği gibi alanlarda geliştirilen teknolojiler 2050 yılına kadar yaşamımızı yeniden şekillendirme potansiyeline sahip.
Bugün hayatımızda değişmez bir yeri olan teknolojik gelişmelerin birçoğu son 50 sene içinde ortaya çıkıp modern toplum yaşamını oluşturdu. Yaşam tarzımızı, dünyaya bakış açımızı hatta varlığımızı sorgulama biçimlerimize dahi etkide bulunan bu teknolojik gelişmelere 2050 yılına kadar yenileri eklenecek.
1980’lerden bu yanan dünyada çok büyük teknolojik gelişmeler yaşandı. Bunların en büyüğü iletişim alanında yaşanan ve sosyal yaşamımızı direkt olarak etkileyen kişisel bilgisayarlar, cep telefonları, internet vb araçlarla ortaya çıktı. Öyle ki birçok sosyolog ve tarihçiye göre bu gelişme o kadar büyük ki yaşadığımız çağa “İletişim Çağı” olarak tarihsel yeni bir adlandırmaya gidilmesi gerekiyor.
Önümüzdeki 25 yılda da birçok alanda yaşamımızı derinden etkileyecek birçok gelişmeler yaşanması bekleniyor. En büyük beklenti ise sağlık ve enerji alanında yaşanacak buluşlarda.
Nano teknolojinin sağlık alanındaki uygulamaları
Günümüzde tıp alanında insan vücudunun görüntülemeleri için dışarıdan röntgen, bilgisayarları tomografi ve manyetik rezonans görüntüleme teknolojileri kullanılıyor. Bu teknolojiler hem oldukça pahalı hem de sürekli olarak uygulanabilmekten uzak.
Hali hazırda dünyanın dört bir yanında birçok laboratuvarda insan vücudunun sürekli olarak izlenmesi ve kanser, şeker hastalığı, kalp ve damar hastalıklarının sürekli takibi ve tedavisi için kullanılacak nano teknolojiler üzerine çalışmalar yapılıyor. İnsanların vücutlarına yerleştirilecek nano robotların hastalıkların erken teşhisi için eşsiz bir araç olacağı umut ediliyor.
En önemli gelişmenin günümüzde küresel ölümlerin önemli bir bölümünden sorumlu olan kanser hastalığının tedavisinde yaşanması bekleniyor. Nano teknolojiyle kemoterapi gibi uygulamalar ilk aşamada tüm vücuda değil sadece hedefli olarak tümörlerin kendisine verilebilecek.
Yine beyin hastalıklarında da nano teknolojinin çığır açması bekleniyor. Günümüzde beyin tümörleri, Alzheimer gibi hastalıklar için ilaç geliştirilmesinin önündeki en büyük engel hemen hemen hiçbir ilacın beyin zarının ötesine geçememesi. Nano teknolojiyle bunun da aşılabileceği düşünülüyor.
Dijital ikizlerimiz sağlık alanında kullanılacak
Nano robotlarla bireylerin gerçek zamanlı verilerini kullanarak oluşturulan dijital ikizler, hastalıkları önceden teşhis edecek ve kişiselleştirilmiş tedaviler sunacak. Sağlık durumları sürekli izlenecek ve olası sağlık sorunları erkenden belirlenebilecek.
Akıllı saatler, fitness bileklikleri ve sensörlü giysiler gibi cihazlardan toplanan verilerle oluşturulan bu ikizler, doktorlardan önce sorunları tespit edebilecek. Gelecekte herkesin bir dijital sağlıklı kopyası olacak ve buradan hareketle bozunmalar tespit edilip daha önceki haline dönmesi için tedaviler uygulanabilecek. Bir anlamda herkes için bir “resetleme” imkanı doğacak.
Gen düzenleme teknolojileri
Genetik hastalıklar ve kanserin tedavisi konusunda da 2050 yılına kadar CRISPR teknolojisi sayesinde ciddi ilerlemeler bekleniyor. Doğal bir DNA koruma mekanizması olan CRISPR’ın insanlara uygulanması durumunda anne karnındaki bir embriyoda görülen genetik sorunlar düzeltilebilecek ve sağlıklı bireylerin dünyaya gelmesi sağlanacak.
CRISPR ayrıca hem kanserin önlenmesi hem de tedavisi anlamında da oldukça umut veriyor. Son yıllarda Çin ve ABD’de yapılan çalışmalar CRISPR ile kişiselleştirilmiş kanser tedavilerinin neredeyse tam remisyon sağlayabileceğini gösterdi.
CRISPR ile bağışıklık sisteminin yeniden programlanmasıyla bulaşıcı hastalıklara karşı çok daha güçlü tedaviler geliştirilmesi bekleniyor.
Uzay madenciliği
Dünyada sahip olduğumuz maden rezervleri oldukça sınırlı ve büyük bir bölümünün çıkarılması oldukça maliyetli. Bu yeraltı kaynakları üzerindeki tahakküm mücadelesinin yarattığı siyasal istikrarsızlar ve çatışmalar da cabası.
Uzay madenciliği Dünya’daki kaynak sorununu çok önemli ölçüde çözebilecek bir potansiyele sahip. İlk aşamada her ne kadar ciddi bir tekel oluşturmasından endişe edilen uzay madenciliği gelecek için umut vadediyor.
Ay ve asteroitlerden maden çıkarımı yakın gelecekte gerçek olacak. İlk hedef Ay yüzeyinde bulunan helyum-3 izotopları. Bu izotoplar nükleer füzyon için kullanılabilir. Yine birçok şirketin üzerinde çalıştığı asteroit madenciliği ile elektronik cihazlarda kullanılan nadir metallerin sağlanması mümkün hale gelebilecek.
Ancak bu alandaki en büyük engel, teknolojinin gelişimi için gereken uzun vadeli yatırımlar.
Kimyasal pillerin alternatifleri
Bugün kullandığımız pillerin çok büyük bir bölümü halen kimyasal temelli. 2050 yılına gelindiğinde bugün çok yaygın olarak kullanılan lityum iyon pillere alternatif olarak silikon anotlu, metal-hava ve akışlı piller gibi yeni teknolojilerin hayatımıza gireceği düşünülüyor. Bununla paralel olarak geliştirilecek süper kapasitörler sayesinde araçlar saniyeler içinde şarj olacak ve çok daha uzun ömürlü olacak. Yeni nesil pillerin, enerji yoğunluğu ve çevresel sürdürülebilirlik açısından büyük avantajlar sağlaması bekleniyor. Özellikle taşınabilir elektronik cihazlar ve elektrikli araçlar bu gelişmelerden en çok faydalanacak alanlar olacak.
Kendini onarabilen metaryal ve meta malzemeler
Önümüzdeki yıllarda üzerinde çalışılan yeni nesil beton gibi malzemeler kendilerini onarabilecek yeteneklere sahip olacak. Bu malzemelerin kullanıldığı alanlarda bakteriler ve mikro kapsüller, hasar gören alanları otomatik olarak tamir edecek. Metamalzemeler ise görünmezlik pelerinleri gibi şaşırtıcı uygulamaların önünü açacak. Stadyumların yeniden şekillenebilir tribünlerinden, darbe emici binalara kadar pek çok alanda kullanılabilecek bu malzemeler, yapı güvenliği ve esnekliği açısından büyük fark yaratacak.
Kuantum bilgisayarlar ve uygulamaları
Kuantum bilgisayarların da yapay zekânın yeteneklerini katlanarak artıracak ve karmaşık hesaplamalar saniyeler içinde yapılabileceği düşünülüyor. Sağlık ve finans gibi kritik alanlarda, kuantum destekli yapay zekâ sistemleri kullanılacak ve geleneksel bilgisayarlarla yıllar sürecek hesaplamalar, kuantum sistemleri sayesinde saniyeler içinde çözülebilecek. Ayrıca, bu sistemler verinin işlenmesi ve analizinde yeni bir çağ başlatacak.
Nükleer füzyon
Uzun yıllardır beklenen temiz enerji kaynağı olan nükleer füzyonun da 2050 yılına kadar elektrik üretiminde önemli bir yer alacağı öngörülüyor. Daha güvenli ve çevre dostu olan bu teknoloji, fosil yakıt bağımlılığını büyük ölçüde azaltacak. Güneşin enerjisini taklit eden bu teknoloji sayesinde daha az atıkla daha fazla enerji elde edilecek. Bu teknolojinin Küresel iklim hedeflerine ulaşmada kilit bir rol oynaması bekleniyor.