Güncel

Tarım farklı coğrafyalarda nasıl eş zamanlı olarak ortaya çıktı?

Doğan Barış ABBASOĞLU Haberleri —

  • Dünyada tarım bundan 11 bin sene kadar önce Dünya’nın en az dört ayrı bölgesinde neredeyse eş zamanlı olarak gelişmeye başladı. Bilim insanları bu duruma neyin neden olduğu konusunda hala net bir fikre sahip değil.

Bundan bir süre öncesine kadar tarımın Mezopotamya ve Verimli Hilal’den dünyaya yayıldığı genel kabul gören bir düşünceydi. Ancak günümüzde tarımın farklı kıtalarda birbiriyle hiçbir iletişimi olmayan insan toplulukları tarafından aşağı yukarı aynı zaman diliminde keşfedildiğini biliyoruz.

Modern insandan başlayacak olursak atalarımız 300 bin yıllık tarihlerinin yüzde 97’sini avcı toplayıcı olarak yaşadı. Bundan yaklaşık 11 bin sene önce ise ilk tarım toplumları Verimli Hilal bölgesinde yeşermeye başladı.

Verimli Hilal, Anadolu’nun güneydoğusundan başlayarak Irak, Suriye, İran ve Levant bölgesini kapsayan geniş bir alanı içine alır. Bu bölgede yapılan arkeolojik çalışmalar, tarımın yaklaşık M.Ö. 10.000-9.000 yılları arasında başladığını gösteriyor. Çayönü, Abu Hureyra ve Jericho gibi yerleşimlerde bulunan kalıntılar, insanların buğday ve arpa gibi tahılları yetiştirdiğine ve koyun, keçi gibi hayvanları evcilleştirdiğine dair güçlü kanıtlar sunmakta.

Çin: Sarı Nehir ve Yangtze vadilerinde tarımın doğuşu

Çin’de tarımın gelişiminin, iki büyük nehir vadisinde paralel şekilde ilerlediği düşünülüyor. Sarı Nehir vadisinde darı, Yangtze Nehri vadisinde ise pirinç yetiştirildiği arkeolojik kazılarla tespit edildi. Hemijiayao ve Cishan kazıları, M.Ö. 9.000-7.000 yılları arasına tarihlenen darı yetiştiriciliğinin erken örneklerini ortaya koyuyor. Pirinç tarımı ise özellikle Pengtoushan ve Hemudu gibi yerleşimlerde M.Ö. 7.000 yıllarına kadar uzanmaktadır. Bu bölgelerde bulunan sulama kanalları ve su depolama yapıları, erken dönem tarım teknolojilerinin geliştiğini göstermekte. Ayrıca, evcilleştirilmiş domuz ve tavuk kemikleri, hayvancılığın tarıma eşlik ettiğine dair kanıtlar sunmakta.

Papua Yeni Gine

Papua Yeni Gine’nin yaylaları, tarımın en erken bağımsız geliştiği bölgelerden biri olarak kabul ediliyor. Kuk Swamp adlı arkeolojik alan, M.Ö. 9.000 yıllarına kadar tarihlenen tarım faaliyetlerine dair kanıtlar sunuyor. Burada bulunan su hendekleri ve düzenli ekim alanları, insanların tarıma sistemli bir şekilde yaklaştığını göstermekte. Bu bölgede özellikle taro, yam ve muz gibi bitkilerin evcilleştirildiği tespit edildi. Bu bitkilerin kalıntıları, karbon tarihleme yöntemiyle analiz edildi ve bölgenin erken tarımsal faaliyetlere sahne olduğu doğrulandı.

Meksika ve Orta Amerika

Orta Amerika, özellikle Meksika vadisi, tarımsal evrimin önemli merkezlerinden biri olarak kabul ediliyor. Arkeolojik kazılar, M.Ö. 9.000-4.000 yılları arasında mısır, fasulye ve kabak gibi bitkilerin yavaş yavaş evcilleştirildiğini göstermekte. Guilá Naquitz Mağarası ve Tehuacán Vadisi gibi kazı alanlarında bulunan polen örnekleri ve bitki fosilleri, bu sürecin binlerce yıl boyunca aşamalar halinde gerçekleştiğini ortaya koyuyor. Bölgede ilk başlarda vahşi teosinte bitkisinden elde edilen mısırın, zamanla tarım yoluyla geliştirildiği ve bugünkü modern mısır türlerine dönüştüğü biliniyor Ayrıca, kakao ve biber gibi önemli mahsullerin de erken tarımsal üretimde yer aldığı bilinmekte.

Buz devrinin sonu ve yeni koşullar

Tabii ki birden fazla topluluk aynı eylem içerisine girdiği zaman otomatik refleks bunların ortak noktasını bulmak oluyor. Yani bir çıkış noktasını, bütün toplulukları tarıma sevk eden bir gelişmenin varlığını öngörüyoruz.

Yaşadıkları çağlar açısından bu toplulukların birbirinden tarım bilgisini alıp, uygulaması ve geliştirmesi mümkün değil. Yani tarımın tek bir noktada başlayıp dünyanın geri kalanına yayıldığı yönündeki teorilerin doğru olmadığı düşünülüyor. Bununla birlikte bu toplulukların yüzbinlerce yıllık avcı toplayıcılığın ardından hemen hemen aynı dönemde tarım toplumuna geçmesi, tarım teknikleri geliştirmesi ise bir tesadüf olamayacağı da kesin.  

İklim değişikliği tek açıklama olabilir mi?

Bu konuyu açıklamaya çalışan bilim insanlarının üzerinde durduğu en yakın ihtimal iklim değişikliği. Dünyamız bundan 115 bin yıl kadar önce Buz Devrine girdi ve bu dönem 11 bin 700 sene kadar önce sona erdi. Yani tarım toplumlarının ortaya çıkmasından kısa bir süre önce.

Buz Devri sırasında, büyük buz tabakaları dünyanın büyük bir kısmını kaplıyordu. Geniş alanlar soğuk, kurak çöllere dönüşmüştü. Ancak, Holosen’in başlamasıyla buzullar çekildi, deniz seviyeleri yükseldi ve birçok bölge daha ılıman ve nemli bir iklim yapısına kavuştu. Bu değişiklikler, birçok bitkinin ve hayvanın yayılım alanını genişletti ve insan topluluklarına daha çeşitli besin kaynakları sağladı.

Özellikle Bereketli Hilal, Çin, Yeni Gine ve Orta Amerika gibi bölgelerde iklimin ılımanlaşmasıyla birlikte yaban tahılları ve kök bitkileri daha yaygın hale geldi ve insanlar bu bitkileri bilinçli şekilde toplamaya ve yetiştirmeye başladı.

Arkeolojik bulgular, buğday, arpa ve darı gibi tahılların ilk defa Buz Devri sonrasında kontrollü olarak ekildiğini gösteriyor.

Bilim insanları tarımın, gıda kıtlığına verilen bir tepki olarak ortaya çıkmış olabileceğini düşünüyor. Avcılık ve toplayıcılıkla yeterince besin elde edemeyen topluluklar, tarımı bir çözüm olarak benimsemiş olabilir.

Nüfus artışı da bir neden olabilir

Başka bir açıklamaya göre eğer insanlar, aşırı avlanma nedeniyle bazı hayvan türlerini yok etmiş ve uzun vadede besin kaynaklarını azaltmışsa ya da insan nüfusu değişen koşullarla mevcut ekosistemlerin destekleyebileceğinden fazla artmışsa tarım bir arayışın sonucu ortaya çıkmış olabilir.

Ancak buna ters düşen bazı bulgular da var. Eğer nüfus baskısı önemli bir faktör olsaydı, tarımın ortaya çıktığı bölgelerde nüfusun öncesinde arttığına dair kanıtlar bulmamız gerekirdi. Ancak, tarımın doğduğu bölgelerden biri olan Doğu Akdeniz’de yapılan çalışmalar, tarıma geçişten önce nüfusun yüzyıllar boyunca azaldığını göstermektedir.

Sosyopolitik faktörler

Son yıllarda, araştırmacılar toplumların tarımı benimsemesini açıklayan daha sosyopolitik nedenleri incelemeye başladı. Bunlardan biri, güçlü mülkiyet haklarına doğru bir eğilim olduğu ve topluluk yaşamından uzaklaşıldığı yönündeki düşünce. Bu görüşe göre, insanlar tarıma yönelerek kendi gıda kaynakları üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmayı tercih etti.

Bununla birlikte "Proto-tarım" adı verilen bir geçiş sürecine dair kanıtlar da bulunuyor. İnsanların, avcı-toplayıcı yaşam tarzını sürdürürken aynı zamanda bazı bitkileri kısmen yetiştirdiğine dair veriler var. Göbekli Tepe’de daha sonra evcilleştirilecek olan tahılların, yabani türlerinin kalıntılarının yoğun olarak bulunması bu deneylerin varlığına işaret eden kanıtlardan biri.

Anlaşılan bazı toplumlar zaman içinde daha fazla kalori kaynağını bahçelerinden elde etmeye başladı, avcılık ve toplayıcılığa daha az bağımlı hale geldi. Başka bir deyişle, insanlar tarımı uzun süre boyunca deneyip test etti ve sonunda bazıları tamamen tarıma geçiş yaptı.

Ancak eğer tarım tamamen bir sosyopolitik tercihse ve dış etkenler tarafından zorunlu hale getirilmemişse, neden birçok farklı toplum aynı dönemde tarımı benimsedi?

Bu soruya halen tatmin edici bir yanıt bulunabilmiş değil...

paylaş

   

Güncel

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.