BAAS’ın başka bir versiyonu

Dosya Haberleri —

Aynur Zeid Pasha

Aynur Zeid Pasha

  • Kadınların Rojava Devrimi ile elde ettiği kazanımlar, Suriye’nin yeni anayasa beyannamesiyle tehdit altında. Rojava Devrimi sonrası kadınların toplumsal ve yasal kazanımlarını ve Suriye Geçici Yönetimi’nin onayladığı anayasa beyannamesinin kadınlar için nasıl bir anlam taşıdığını Aynur Zeid Pasha ile konuştuk. Pasha “Kadınlar kazanımlarından asla vazgeçmeyecek” dedi. 
  • Anayasanın 4. maddesinde geçen “Devletin resmi dili Arapçadır” ifadelere dikkat çeken Aynur Zeid Pasha, bu da gösteriyor ki, Suriye’de yaşayan diğer ulusların Kürtlerin, Ermenilerin, Süryanilerin, Türkmenlerin dili tanınmayacak. Bu hakların özgürlüğü değil, özgürlüğün kısıtlanmasıdır. BAAS rejimi anayasasının farklı bir versiyonudur" diye vurguladı. 

MÎRCAN SÎDEM

Rojava Devrimi ile kadınların önemli kazanımlar elde ettiği Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, Ahmed Eş Şera tarafından 13 Mart’ta imzalanan anayasa beyannamesini reddetti. Özerk Yönetim’in yanı sıra ülkedeki çok sayıda siyasi bileşen ve kadın örgütü de bu beyannameye tepki gösterdi. Suriye’nin çok renkli yapısını yok saydığı ve BAAS rejiminin farklı bir versiyonunu sunduğu gerekçesiyle tepki çeken beyanname, beş yıllık geçiş sürecinde anayasa olarak yürürlükte kalacak. Kadın Haklarını Araştırma ve Koruma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Aynur Zeid Pasha, Ahmed Eş Şara liderliğindeki yeni yönetimin hazırladığı 53 maddelik beyannamenin, kadın iradesini yok saydığını ve 14 yıllık mücadelenin kazanımlarını tehdit ettiğini vurguladı. 

Rojava Devrimi sonrası kadınların toplumsal ve yasal kazanımlarını ve Suriye Geçici Yönetimi’nin onayladığı anayasa beyannamesinin kadınlar için nasıl bir anlam taşıdığını Aynur Zeid Pasha ile konuştuk. 

Kuzey ve Doğu Suriye’de devrim süreciyle birlikte hukuk alanında gerçekleşen kazanımlar nelerdir?

Rojava Devrimi’nin temel amacı zihniyet değişimi sağlamak ve hayatın her alanında değişime yol açmaktı. Kadınların toplumsal rollerini dönüştüren ve hukuksal alanda eşitlik ilkesini merkeze alan bir süreç olarak öne çıktı. Özerk yönetimle birlikte, kadınlara ve gençlere yönelik özel kurumlar inşa edildi. Kadınlar, yaşamın her alanında daha aktif rol oynadı. Kadınların tüm kurumlarda temsilinin en az yüzde 40 olması gerektiği hükmü getirilip, eşbaşkanlık sistemi temel ilke haline getirildi. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nde hayata geçen uygulamalarla birlikte demokratik ulus sisteminin yanı sıra her alanda (siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel, eğitim, kadın, gençlik) değişimler yaşandı. En büyük değişim ise adalet alanında gerçekleşti. Geleneksel ulus-devlet yargı sisteminden farklı olarak, toplumsal katılımı ve sorunların kökenine inmeyi hedefleyen bir adalet sistemi kuruldu. Her suç durumu ayrı ayrı değerlendirilerek, suça yol açan nedenlerin ortaya çıkarıldığı, toplumsal eleştirinin yapıldığı bir sistem esas alındı. Halk mahkemeleri kuruldu. Bireysel ve toplumsal yaşamı ahlak, eşitlik ve kadın özgürlüğü temelinde düzenleyen yasalar çıkarıldı.

 

 

Özerk Yönetim tarafından hazırlanan Toplumsal Sözleşme’de kadın hangi boyutta yer almakta? Hukuksal sorunların çözümünde ne kadar etkili?

Rojava Devrimi’nin bir kadın devrimi olduğunu sadece söylemde ifade etmiyoruz. Rojava Devrimi’nin en temel özelliği, kadın-erkek ilişkilerinde özgürlüğü esas alan etken-edilgen rolleri redden ve yaşamın her alanında demokratik-özgür yaşam modelini geliştirmeye çalışan bir devrim olmasıdır. Kadınlar, hayatın her alanında yerlerini almış ve sisteminin inşasında en önemli rolü üstlenmişlerdir. Şu anda Özerk Yönetim bünyesindeki tüm kurumlarda kadın temsiliyeti yüzde 50’dir. Bu, eşitliğe doğru atılan ilk adım oldu. Kadınlar, komitedeki temsilcileri aracılığıyla anlaşmadaki haklarını büyük ölçüde güvence altına aldı. Zira anlaşmada uzlaşmaya yer bırakmayacak eşitlik ilkesi yer almakta. Kadınlara özel ve özgü bir kurum benimsenmekte, kadınların güvenliği vurgulanmaktadır. Bunun bir örneğini, Kuzey ve Doğu Suriye Kadın Konseyi'nin, Kuzey ve Doğu Suriye'deki tüm kadınları çatısı altında toplayan konfederal bir sistem olarak kurulmasında görmekteyiz. 

Kongra Star yakın zamanda “Kadın Sözleşmesi”nin hazırlıklarının yapıldığını duyurdu. Sözleşmenin kapsamı ve içeriği nasıl olacak?

Kongra Star’ın girişimiyle, Kuzey ve Doğu Suriye'deki tüm kadın örgütleri, kurumları ve hareketleri kadınların kendi hayatlarını şekillendirebilmeleri, kendi konfederal sistemlerini kurabilmeleri; toplumun ve yönetimin saygı göstermesi gereken temel ilke ve haklarını belirleyebilmeleri için Kadın Sözleşmesi’nin taslağını hazırladı. Bu sözleşme kadın haklarını güvence altına almayı hedefliyor. Taslak nihaidir, ancak tartışma henüz bitmedi. Bundan dolayı çok fazla yorum yapamasam da şunu söyleyebilirim; Kadın Sözleşmesi kadının hukuksal ve hürriyet haklarını kapsamakta. Kadının örgütsel sisteminin nasıl olacağına dair perspektif içermekte. 

 

Suriye Geçici Yönetimi, 13 Mart'ta yeni anayasa beyannamesini imzaladı. Özerk Yönetim başta olmak üzere Suriye’deki birçok bileşen bu beyannameyi reddetti. Bir hukukçu olarak bu beyannameyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bilindiği gibi 29 Ocak’ta, Esad rejiminin düşmesinin ardından fiili lider olarak görev yapan Ahmed eş-Şara, Şam'da HTŞ, SMO gibi örgütlerin katılımıyla düzenlenen ‘Zafer Konferansı’ sırasında geçiş dönemi için Suriye Cumhurbaşkanı olarak atandı. Aslında bu bir gösteriydi. 'Suriye Ulusal Diyalog Konferansı’nda hiçbir şekilde siyasi partilerin, bileşenlerin, din ve inançların temsili olmadı. Oysaki Suriye, çok renkli, çok dilli ve çok dinli bir yapıya sahip. Bunları hiçbir şekilde göz önünde bulundurmadılar. Kaçarcasına konferans düzenleyip kararlar aldılar. Konferansta alınan kararlar sonrası Suriye anayasası beyannamesi hazırlandı ve onaylandı. 

Bu anayasa deklarasyonu ile BAAS rejiminin anayasası arasında bir fark göremiyoruz. Şekil olarak aynıdır. Onaylanan anayasada devlet, ‘Suriye Arap Cumhuriyeti’ olarak tanımlanıyor. 1950’de Suriye anayasası yeniden düzenlendi. 1950 anayasası Fransa’nın Suriye’den çekilmesi sonrası oluşturuldu ve bu anayasada devletin adı Arap Cumhuriyeti değil Suriye Cumhuriyeti’ydi. 1964’e kadar yani BAAS rejimine kadar da bu böyleydi. BAAS rejimiyle birlikte devletin adı Suriye Arap Cumhuriyeti oldu. Böylece Suriye’deki tüm inançlar, halklar ve diller yok sayıldı. Yeni anayasada da bu yok sayma kendisini gösteriyor. 

 

 

Anayasa beyannamesinde Cumhurbaşkanının dini İslam’dır ve İslami fıkıhı (hukuku) yasamanın temel kaynağıdır’ deniliyor, bunu nasıl değerlendirmek gerekir?

Bunun anlamı şudur; bundan sonra Suriye cumhurbaşkanı ancak bir müslüman olabilir, bunun dışında başka bir dine mensup hiç kimse Suriye’nin cumhurbaşkanı olamaz. Bu, Suriye’nin çok dinli yapısına bir darbe vurarak, mezhepçi bir rejim algısını güçlendiriyor. Biz ise demokratik bir Suriye talebinde bulunuyoruz. Böylesi bir anayasa ile bu mümkün değil. ‘İslami hukuk yasamanın temel kaynağıdır’ böylesi bir tanımlamada kadının devlet yönetiminde yer alması mümkün değil. BAAS rejimi zamanında İslam dini esas alınıyordu. Bu anayasada ise ‘İslam dinin fıkıhları (hukuku) esas alınır’ ibaresi bulunuyor. Fıkıh kavramı kendisiyle beraber bir korku yaratmakta. Bu aslında HTŞ’nin aynı zamanda şu anda Suriye’nin yeni cumhurbaşkanın yani selefilerin temel amaçlarından biridir. Selefilere göre onların dininden olmayanlar, dinlerine göre olmayanlar kafirdir. Bu durum Suriye’deki azınlıklar ve seküler kesimlerde endişe yaratıyor; insan hakları nasıl şekilenecek kaygısını arttırıyor. 

İnanç özgürlüğünün kısıtlandığını söyleyebilir miyiz?

Aslına bakarsanız 3. maddenin 2. fıkrası, ‘İnanç özgürlüğü güvence altındadır. Devlet, tüm semavi dinlere saygı gösterir ve kamu düzenini ihlal etmediği sürece tüm ibadetlerin özgürce yerine getirilmesini sağlar’ şeklindedir. Burada da inanç özgürlüğü var gibi görünüyor ama ‘kamu düzenin ihmal etmediği sürece’ denilerek şart koşuluyor. Yine burada dikkat edilmesi gereken nokta, ‘semavi’ dinler vurgusudur. İslam dinine göre semavi dinler, Hristiyanlık, Yahudilik ve İslam’dır. Peki Êzîdî, Zerdeşti gibi dinlerin hak ve özgürlükleri nasıl sağlanacak? Aynı maddenin devamında, ‘Dini toplulukların kişisel statü (aile hukuku vb.) konuları, yürürlükteki yasal çerçevede korunur ve düzenlenir.’ Burada da görüyoruz ki dini ne olursa olsun sonuç olarak yürürlükteki yasaya göre kendisini düzenlemek zorundadır. 

Din özgürlüğü kadar dil özgürlüğü de tehdit altında değil mi?

Evet, tabii ki. 4. maddede bu ifade edilmiş, “Devletin resmi dili Arapçadır.” Bu da gösteriyor ki, Suriye’de yaşayan diğer ulusların Kürtlerin, Ermenilerin, Süryanilerin, Türkmenlerin dili tanınmayacak. Bu hakların özgürlüğü değil, özgürlüğün kısıtlanmasıdır. Tüm bunlardan dolayı şunu söyleyebiliriz, hazırlanan anayasa İslam sistemidir. BAAS rejimi anayasasının farklı bir versiyonudur. 

 

 

Bu beyannamedeki kararlar kadınlar için nasıl bir sonuç doğuracaktır?

14 yıl süren devrim sürecinde en temel rolü oynayan kadınlar oldu. Maalesef hazırlanan Anayasa beyannamesi kesinlikle kadın temsiliyetini ve iradesini barındırmıyor. Kadınların iradesi yok sayılıyor; haklarını savunmalarına, özgürlük için mücadele yürütmelerine imkan sağlanmıyor. Maddelerde ifade edilen haklar tamamen şekilsel. Anayasadaki bir iki madde ile kadın hakları var gibi gösterilerek dar bir anlana sıkıştırılmaya çalışılıyor. Beyannamenin maddelerine baktığımızda 12. maddenin 2. fıkrasında “Suriye Arap Cumhuriyeti’nin onayladığı uluslararası insan hakları sözleşmeleri, antlaşmalar ve belgelerde yer alan hak ve özgürlükler, bu anayasal bildirinin ayrılmaz bir parçası kabul edilir” deniliyor. Gerçekten de öyle midir? Suriye’nin kabul ettiği bu antlaşmaların bir çoğunda kadın hakları güvence altına alınmıştır. Peki bu güvenceler yeni yönetimle birlikte devam edecek mi yoksa kaldırılacak mı? Bunlar netleşmeyen konular. Kadın hakları bu anlamda büyük bir baskı altında. Suriye uluslarının haklarının bir an önce kanun düzenlemeleriyle güvence altına alınması gerekir. Kadınlar için ‘eğitim ve çalışma hakkını güvence altına alınır’ denilmiş. Peki siyasal ve yönetimsel alanda bu ne kadar geçerli olacak, kadınlar bu haklarını kullanabilecek mi? Birçok madde şartlı olarak konulmuş, bu şartlarla kadınlara dönük hakların ve kanunların bir garantisinin olması mümkün değil. 

Anayasa beyannamesine ilişkin sizin talep ve beklentiniz nedir?

Bu beyannameye göre önümüzdeki beş yıl boyunca Ahmed Eş Şara Suriye’nin cumhurbaşkanı, devlet başkanı, ordu genel komutanı olacak. Yine yasama yetkisi cumhurbaşkanı yetkisinde bulunacak. Yedi kişiden oluşan Halk Meclisi’ni cumhurbaşkanı belirleyecek. Kabul edilen anayasa beyannamesine göre cumhurbaşkanı hangi suçu işlerse işlesin dokunulmazdır. Düzenlenen bu anayasa beyannamesiyle şoven, despotik, tekçi bir sistem oluşturuldu. Suriye halkları önümüzdeki beş yıl boyunca bu şoven, despotik sisteme mahkum edilmek isteniyor. Bu sistemin, BAAS rejiminden ileri bir yanı yoktur, farklı bir versiyonudur. Başta Kuzey ve Doğu Özerk Yönetimi olmak üzere Suriye’deki birçok siyasi yapı, kadın kurumları, meclisleri ve farklı kesimler hazırlanan bu tekçi anayasayı reddetti. İlan edilen anayasa beyannamesinde değişime gidilmeli. Suriye’nin tüm bileşenlerinden oluşan yeni bir komisyon oluşturulmalıdır. Suriye’de huzurlu bir ortam sağlanana kadar bu bileşenlerle demokrasiye, eşitliğe dayalı yeni bir anayasa metni yazılmalı.

Şunu da eklemek istiyorum, bizler, Hak ve Adalet Komisyonu ve Sosyal Adalet Kadın Konseyi olarak 13 Şubat’ta Haklar İstişare Forumu’nu düzenledik. Bu forumda Suriye’nin geleceği nasıl şekillenecek, nasıl bir sistemle inşa edilecek, kadınların bu sistem içerisindeki yeri nasıl olacak gibi konuları tartıştık. Bu tartışmalarda Suriye Geçici Yönetimi’nin anayasa komitesinde kadınlar eşit temsile sahip olmazsa, Suriye’deki hiçbir kadının haklarının garanti altına alınmayacağını belirttik. Tüm bunlar dikkate alınmadı. Fakat şu unutulmamalı; Rojava Devrimi ile birlikte kadınları önemli kazanımlar elde etti. Kadınlar bu kazanımlarından asla vazgeçmeyecektir. 

 

* * *

Hevrîn için adalet

Hevrîn Xelef davasına bakan avukatlardan biri de sizsiniz. Bu konudaki hukuki süreç hangi aşamada?

Hevrîn Xelef, Suriye'nin Geleceği Partisi Genel Sekreteri’ydi. Partisinin genel perspektifini esas alarak Kürt, Arap, Türkmen, Ermeni tüm halkları partisinin çatısı altında toplamıştı. Bilinçli bir kadındı. Yurtsever bir ailenin üyesiydi. Merkezi, iktidarcı bir Suriye istemiyor ve buna karşı mücadele ederek demokratik bir Suriye talebini dile getiriyordu. Arap halkının yoğun olduğu bölgelerde özenle çalışma yürüttüğü için Arap halkı tarafından çok seviliyordu. Bu durum Suriye’de demokrasi, eşitlik ve halkların kardeşliğini benimsemeyen birçok çevreyi rahatsız etmiş olabilir. Zaten annesinden edindiğimiz bilgiye göre de Hevrîn Xelef tehdit alıyordu. Yine adli tıp raporunun sonucunda da Hevrîn’in bilinçli hedef alındığı anlaşıldı. Hevrîn Xelef’in davası, Suriye’deki kadın mücadelesinin sembol davalarından biri. Merkezimiz de kadın davaları ve özellikle Hevrîn Xelef davası üzerinde çalışıyor. Temyiz başvurusunda bulunduk. Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne (UCM) bir mektup gönderdik ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) dava açtık. Ne yazık ki sonuç alamadık. Davayı Şubat ayında Brüksel’de Daimi Halklar Mahkemesi’ne (tribunal) taşıdık.

 

***

Suçları belgeliyor

Kadın Hakları Araştırma ve Koruma Merkezi’nin çalışmaları nelerdir? 

Kadın Hakları Araştırma ve Koruma Merkezi, kadınların statüsüne ve özgürlüklerine yönelik bir tehdit gördüğümüz için 2019’da kuruldu. Ondan önce, zulüm gören Êzîdî kadınlarla ve çocuklarla bir araya geldik ve onlara yönelik şiddeti belgeledik. Aynı zamanda kamptaki kadınlarla da bir araya geldik. Hevrîn Xelef gibi kadın siyasetçilerin katledilmesiyle birlikte, kadınları eğitmek, seminerler ve atölyeler aracılığıyla haklarını bildirmek, şiddet ve tecavüze uğrayan kadınlara yardım etmek ve haklarını alana kadar onları mahkemelerde temsil etmek için bir merkez kurmamız gerektiğini düşündük. Bu çalışma kapsamındaki temel amacımız, hem Özerk Yönetim bölgelerinde hem de işgal altındaki topraklarda kadınlara yönelik suçları belgelemek, dosyalarını hazırlamak ve ulusal yargı kurumlarına göndermek. Bunun yanı sıra kadın haklarını koruyan yasaların hazırlanmasında rol oynamak.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.