İşgalin rantını paylaşıyorlar

Saliha Aydeniz

Saliha Aydeniz

  • Son büyük yangında “Kaçak elektrik” ve “anız yakma” iddialarıyla Kürt halkının itibarsızlaştırılmaya çalışıldığını belirten DEM Parti Mêrdîn Milletvekili Saliha Aydeniz, Kurdistan’ın sömürge gerçekliği ve sömürülen Kurdistan kaynaklarının paylaşımına dikkat çekti. 
  • Aydeniz, "Mesele açık bir işgal meselesi. İşgalin rantını paylaşıyorlar. Şirketlerden yargıya, basından devletin en tepesine kadar beraberler. Her şey Saray’a bağlanıyor. Saray'ın da tüm meselesi Kürt düşmanlığıyla iktidarını, sürdürmektir” dedi. 

MIHEME PORGEBOL / MÊRDÎN

DEM Parti Mêrdîn Milletvekili Saliha Aydeniz, “DEDAŞ’a toz kondurulmamasının sebebi işin ucunun Saray’a çıkmasından. Erdoğan’ın prensi Becerikli Abdullah’ın oğlu ve veliaht prens Ebubekir Tivnikli’yi koruma çabası içindeler” dedi. 

Amed’in Xana Axpar (Çınar) ve Mêrdîn'in Şemrex (Mazıdağı) ilçelerinde 20 Haziran'da çıkan, 15 yurttaş ve yüzerce hayvanın ölümüne sebep olup uçsuz bucaksız ekili araziyi küle çeviren büyük yangının ardından gözler DEDAŞ’a çevrildi. Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 2 Nisan 2004 tarihli kararının ardından 1 Mart 2005 tarihinde özelleştirilen DEDAŞ, o tarihten bu yana Kurdistan’ın büyük bir bölümünün (Amed, Riha, Êlih, Mêrdîn, Sêrt ve Şirnex) elektrik dağıtımını üstlendi. Birçok hisseye bölünüp birçok şirketin paydaş kılındığı DEDAŞ’ın ortak ve sermayedarlarına bakınca da iktidarla ilişkileri ortaya çıkıyor.

Tivnikli tarafından kuruldu

DEDAŞ’ın elektrik işletim ve dağıtım yetkisi İklim Elektrik Altyapı Hizmetleri Adi Ortaklığı’nda bulunuyor. Bu ortaklık 1986 yılında kurulup; gıda, elektrik dağıtımı, yenilenebilir enerji, teknoloji ve girişim sermayesi gibi alanlarda ticaret yapan EKSİM Holding bünyesinde yer alıyor. EKSİM Holding, Recep Tayyip Erdoğan’ın “Becerikli Abdullah” diye isimlendirdiği ve kamuoyunun da “Erdoğan’ın Prensi” lakabıyla bildiği Abdullah Tivnikli tarafından kuruldu. Abdullah Tivnikli, 1988'de Kuveyt Türk Katılım Bankası Yönetim Kurulu Üyesi, 2001'de aynı bankada Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve yine 2005'te özelleştirilen Telekom yani Türk Telekomünikasyon AŞ Yönetim Kurulu Üyesi görevlerini yürüttü. AKP’nin düşünce kuruluşu olarak da anılan Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’nın (SETA) da 2006’daki kuruluşunda yer aldı. Tivnikli’nin kariyeri sadece bununla sınırlı değil, AKP’ye yakınlığıyla bilinen Türk Telekom’dan enerji sektörüne, inşaattan yatırıma kadar birçok alanda iş yapıp mega projelerden ihale aldığı biliniyor. Tivnikli’nin adı en çok da 17-25 Aralık büyük soygununda gündeme gelmiş, mal varlıklarına el konulma kararı alınmış, hakkında yakalama kararı verilmiş ama ne hikmetse hırsızlık, rüşvet ve işgal aparatlığında oldukça “becerikli” olan Tivnikli, bu süreçten hiçbir zarar almadan çıkmıştı. 

Tivnikli, yöneticisi de olduğu Kuveyt Türk Bankası’ndan tartışmalı bir yöntemle kredi vermişti. Hatta Kuveyt Türk Bankası, Reza Zarrab’ın 9 milyon doları transferde kullandığı üç banka arasında da yer alıyor. Bir başka iddia ise Tivnikli’nin, şimdi MİT Başkanı olan ve dönemin Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın kızına burs vermesiydi. Abdullah Tivnikli,  2018’de kanserden öldü. 

Gizli kararnameyle destek

Eksim Holding’in şu an başında oğul Ebubekir Tivnikli bulunuyor. Holding 2021’de Jandarma Genel Komutanlığının düzenlediği elektrik enerjisi ihalesinde de rantı yiyen üç yandaş şirketten biri oldu. Gazeteci Çiğdem Toker de DEDAŞ’a gizli bir kararname ile nasıl destek olunduğunu 2018’de yazmıştı. Çiğdem Toker yazısına şöyle başlıyordu: “24 Haziran seçimlerinden kısa süre önce, 30 Mayıs 2018 tarihli bir kararname. Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü’nden de bazı bakanlık ve kurumlara gönderilmiş. Fakat Resmi Gazete’de yayımlanmamış. Normalde, milli güvenlikle devlet sırrıyla ilgili birtakım kararların Resmi Gazete’de yayımlanmadığını biliriz. Ama 'tarımsal destekleme' görünümü altında bir özel sektör şirketine mali kaynak sağlayan bir karar neden yayımlanmaz acaba? Aslında yedi maddelik kararnamenin içeriği, sorunun cevabını kendiliğinden veriyor. Konu: Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Batman, Siirt ve Şırnak illerinde, Çiftçi Kayıt Sistemi’ne kayıtlı çiftçilere 5 yıl boyunca tarımsal amaçlı sulamada kullanacak elektrik tüketim bedeli üzerinden destekleme. Gizli Bakanlar Kurulu kararnamesinde art arda sıralanan bu iller, hangi elektrik dağıtım şirketinin görev ve yetki alanında peki? Cevap: Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş. Kısa adıyla DEDAŞ."

76 milyon dolar OHAL kıyağı

CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz’ın Amed ve Mêrdîn yangınları sonrası ortaya çıkardığı bir belgede ise DEDAŞ’ın borçlarının iktidar tarafından buharlaştırıldığı anlaşıldı. Özelleştirme Yüksek Kurulu kararı ve 3757 sayılı 2017 tarihli resmi yazısında DEDAŞ’ın devlete olan dolar cinsinden özelleştirme borcunu TL’ye çevirip 6 taksit yaparak borcun yüzde 20’sini buharlaştırdığı ortaya çıkarıldı. Kamunun buradaki zararının 2 milyar 498 milyon TL olduğunu açıklayan Yavuzyılmaz, kararın altında dönemin Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in de imzası olduğunu duyurdu. Yavuzyılmaz’ın açıkladığı rakamlara göre; DEDAŞ’ın 2017’de kalan ana para borcu 193 milyon 500 bin dolar. Borç dolarla ödenmeye devam edilseydi ödenecek tutar, 243 milyon 306 bin 900 dolar olacaktı. TL’ye çevrilince ödenen tutarın dolar karşılığı, 167 milyon 422 bin 845 dolar, fark ise 75 milyon  884 bin 55 dolar.

DEDAŞ'ın halka terörü

DEM Parti Riha Milletvekili Dilan Kunt Ayan ise bu yılın Nisan ayında Riha’da, özellikle yaz aylarında yaşanan elektrik ve su sorunlarını Meclis’e taşıdı. Dilan Kunt Ayan, DEDAŞ’ın bölgedeki politikalarını şöyle özetliyor: “DEDAŞ geçtiğimiz yıllarda, bölgedeki binlerce aboneye ‘borç ve kaçak elektrik’ gerekçesiyle icra takipleri başlatmış, yurttaşların açtığı davalarda DEDAŞ’ın ‘usulüne uygun kaçak tespiti yapmadığı’ gerekçesiyle haksız işlem yaptığına dair mahkeme kararları çıkmış, buna rağmen abonelere yönelik icra takiplerine devam etmiştir. Bölgedeki tarım arazilerinde trafolara el koymuş, uzun süreli elektrik kesintileri yapmış, çiftçilere yatırılan tarımsal destek hibelere, pandemi sürecindeki yardımlara el koymuş, fahiş derecede yüksek faturalar çıkartmış, usulsüz zamlar eklenmiş ve bölge halkını sürekli olarak ‘kaçak elektrik kullanmak’ ve ‘hırsızlık’ üzerinden zan altında bırakacak açıklamalar yapmıştır.”

 

 

Tivnikli’yi koruma çabası

Konuyla ilgili gazetemize açıklamalarda bulunan DEM Parti Mardin Milletvekili Saliha Aydeniz, tüm bu suç ilişkilerini Kurdistan’ın işgaline bağlıyor. Aydeniz, yangından sonra halkın itibarsızlaştırılmaya ve tarafsız kurum raporlarının çarpıtılmaya çalışılması üzerine yaptıkları araştırma sonucu birçok skandalla karşılaştıklarını belirterek, “Erdoğan’ın prensi Becerikli Abdullah’ın oğlu ve veliaht prens Ebubekir Tivnikli’yi koruma çabası içindeler” dedi. 

Devlet, DEDAŞ’ın taşeronudur

Daha yangın söndürülmemişken Diyarbakır ve Mardin valilerinin yangın sebebi olarak vatandaşın anız yakmasını öne sürmeleri, sonrasında Cumhurbaşkanı'ndan iktidarın küçük ortağına, milletvekillerinden iktidar basınına kadar herkesin tek bir ağızdan yurttaşı suçlamasına dikkat çeken Aydeniz, şunları söyledi: "Kurdistan’ın savaş politikaları nedeniyle talan edildiğini ve buradaki yıkımların önemsenmediğini biliyoruz ama bu yangında iktidarın bu kadar canhıraş bir şekilde yurttaşı suçlayıp DEDAŞ’ı bu denli savunması, bizi bazı araştırmalara itti. Özellikle Mardin ve Urfa’daki yurttaşların elektrik kesintisinden dolayı tarlalarını ekip biçemediklerini ya da ekseler bile yeterince sulayamadıklarından şikayetçi olduklarını da biliyoruz. Bölgede güvenlik gerekçesiyle bu kadar çok sayıda baraj yapılmasına rağmen çiftçiler kendi kazdıkları su kuyularından sulama ihtiyacını gidermek zorunda kalıyor. Bu da yetmiyormuş gibi çok yüksek miktarda elektrik faturalarıyla da karşı karşıya kalıyorlar. Bu elektrik parasını tahsil etmek için de devlet, DEDAŞ’ın taşeronluğunu yapıyor."

Organize işgal ortaklığı

Her yıl bakım yapılması gereken elektrik dağıtım sisteminin 37 yıldır hiçbir şekilde onarılmaması üzerine “Bu sistemin 37 yıldır neden onarılmadığını sorgularken karşımıza devlet ve özel şirketlerin organize bir işgal ortaklığı çıktı. Herkesin ve tüm delillerin DEDAŞ’ı işaret ettiği yerde DEDAŞ’a toz kondurulmamasının sebebi işin ucunun Saray’a çıkmasından kaynaklanıyor” diyen Aydeniz, şöyle devam etti: “Kaldı ki daha önceki yıllarda da elektrikten kaynaklı yangınlar çıktı buralarda ve DEDAŞ tazminat ödemek zorunda kaldı. Bu seferki yangın çok büyük bir felaket olduğu için kendileri de yana döne DEDAŞ’ı korumaya çalıştılar. Bu yüzden hem biz hem de DEDAŞ’ın sorumluluğunu dile getiren herkes linçe maruz kaldı. DEDAŞ’ın aslında ismi çok bilinmeyen şirketlerle Saray’ın, yandaşların ve belli kesimlerle ilişkilerinin olduğu, bu ilişki ağı üzerinden bankaların zarara uğratıldığı açığa çıkmış oldu. Üstelik bu bilgiler bizim teyit edebildiğimiz bilgiler. Henüz teyit edemediğimiz çok duyumumuz da var. Henüz teyit edemedik, çünkü korunuyorlar.”

Mesele, açık işgal meselesi

Sonuç itibarıyla her şey bir rant meselesi olduğunun altını çizen Aydeniz, "Bir taraftan Kurdistan’ın sömürge gerçekliği bir taraftan da sömürülen Kurdistan kaynaklarının paylaşımı söz konusu. Söz konusu Kurdistan olunca iş başka bir yere evriliyor. Mesele açık bir işgal meselesi. İşgalin rantını paylaşıyorlar. Şirketlerden, savcılıklardan basından, valiliklerden tutun da devletin en tepesindekilere kadar hep beraber insanların canına kastediyorlar” dedi. 

Her şey Saray’a bağlanıyor

Denetleme ve yaptırımla yükümlü bütün resmi kurumların bu ranttan haberdar olduğunu, 37 yıldır yenilenmeyen sistemin denetlenmemesinde payı olan herkesin, DEDAŞ’a suç ortaklığı yaptığının altını çizen Aydeniz, “Meselenin asıl sebebi savaş ve işgalken, mermi fiyatları veya uçakların kalkış maliyetlerini böbürlenerek konuşabiliyorlar. İşte bu çırılçıplak bir işgal fotoğrafıdır. Bu işgal ve savaş, sömürge olan Kurdistan’da İHA’larla, SİHA’larla, tank ve uçaklarla yürütülüyor. Bütün bunların nereye bağlı olduğu belli. Her şey dönüp dolaşıp Saray’a bağlanıyor. Saray'ın da tüm meselesi Kürt düşmanlığı üzerinden kendi iktidarını, rantını devam ettirmektir” şeklinde konuştu. 

Kürtleri itibarsızlaştırmak için

Aydeniz, bu denli koruyup kollanan DEDAŞ’ı Kürt halkının hayati ihtiyaçlarının engellenmesi için atanan bir kayyuma benzetti. “Kaçak elektrik” ve “anız yakma” iddialarıyla Kürt halkının itibarsızlaştırılmaya çalışıldığını vurgulayan Aydeniz, şunları dile getirdi: “Tüm delillere rağmen hâlâ utanmadan yangının anızdan çıktığını söyleyebiliyorlar. 15 can yitirildi, binlerce hayvan yitirildi, onun yanında uçsuz bucaksız ekili araziler kül oldu. Yangının çıktığı dönemde arazilerde anız yok. Henüz biçilmemiş araziler. Kimse komşusunun, akrabasının ekinini riske atıp bir çöp dahi yakmaz orada. Kim niye anız yaksın? Yangın sırasında helikopter müdahalesinin gerekli olduğunu yetkililere ilettiğimizde gece görüşlü helikopterlerin olmadığını söylediler. Birkaç hafta öncesinde gece görüşlü helikopterlerinin tanıtımını yapıyorlardı. Hatta yangının ikinci gününde sabah saatlerinden itibaren yine helikopter talebinde bulunduk, helikopter yine gelmedi. Halk yangının söndürülmesi için helikopter beklerken, DEDAŞ’ı nasıl koruyacağını düşünen herkes, 15 yurttaşın ölümünden sorumludur. Kurdistan’ı kül etmek pahasına sermayeye peşkeş çeken herkes, 15 yurttaşın ölümünden, yaralılardan, yanan ekinden; yaralanan ve ölen hayvandan sorumludur.” 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.