Minbic'de kent savaşı

Minbic

Minbic

  • Türk ordusu ve büyesindeki SMO'nun işgal için saldırdığı Minbic'de direniş sürüyor. Türk ordusunun savaş uçakları, SİHA ve dronları yoğun olarak kullandığı saldırılara karşı Minbic Askeri Meclisi, Bab Askeri Meclisi ve Cebhet El Ekrad Güçleri, 2016'da DAİŞ’ten özgürleştirdikleri kenti savunuyor. 

Minbic Askeri Meclisi, 2 Haziran 2016'da DAİŞ işgali altında bulunan kentin özgürleştirilmesi için operasyon başlattı. DAİŞ'in "Avrupa kapısı" olarak gördüğü Minbic, 62. gününde 12 Ağustos 2016'da "Şehit Komutan Faysal Ebu Leyla" ismini verdikleri operasyonda, tamamen özgürleştirildi. Minbic Askeri Meclisi, DAİŞ’ten kurtarılan kentte yaptıkları son operasyonda 3 bini aşkın sivilin kurtarıldığını açıkladı. Suriye iç savaşı öncesi 100 bin olarak kaydedilen Minbic'te çoğunluk nüfus sırasıyla Arap, Kürt, Çerkes ve Türkmen başta olmak üzere pek çok kimlikten oluşuyor. Özerk Yönetim bünyesindeki kentte, sivil idarenin yürütülmesi ve temel hizmetlerin sağlanması ise Minbic Sivil Konseyi tarafından yapılmaya başlandı. 

Minbic'in özgürleştirilmesinden 12 gün sonra 24 Ağustos 2016'da Türkiye ve kendisine bağlı önceki ismi Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) şimdiki adıyla SMO çeteleri, Cerablus, El Bab ve Dabıq'a saldırı başlattı. Türk ordusunun "Fırat Kalkanı Harekatı" ismini verdiği busaldırılar ardından DAİŞ bu bölgeleri SMO'ya bağlı çetelere bıraktı.  

Neden Minbic?

Reqa'dan sonra DAİŞ'in örgütlendiği en büyük ikinci kent olan Minbic, Türkiye'nin Efrîn ve Kobanê kantonlarının birleştirilerek "Kürt koridoru" kurulacağı iddialarıyla hedef gösterilmeye başlandı. Türkiye'nin "Fırat Kalkanı Harekatı" ismini verdiği saldırıları ardından El Bab kapısında kendisine bağlı çekeler konuşlandırdı. Henüz saldırılar sürerken AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aralık ayında yaptığı bir konuşmada, "Dertleri ne? Kuzey Suriye'de yeni bir devlet kurmak. Biz böyle bir devletin kurulmasına müsaade etmeyeceğiz. Bu böyle bilinmeli" diyerek Özerk Yönetim'i hedef aldı. Aynı ay dönemin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Burada YPG'nin ABD'nin söz verdiği gibi Fırat'ın doğusuna geçmesi gerekiyor, geçmediği takdirde hedef olacaktır" dedi.

Tehditler bitmedi

Erdoğan, 27 Mart 2017'de hedeflerinin Minbic olduğunu söyledi. Erdoğan yine Ocak 2018'de yaptığı açıklamada, Türkiye ve kendisine bağlı SMO'nun işgal ettiği Efrîn'in ardından Minbic'e saldırı başlatacaklarının sinyalini verdi. Erdoğan ABD'ye seslenerek, "Madem Minbiç'te bize verilen sözler şu ana kadar yerine getirilmedi, bunun gereğini yapmamıza kimsenin söyleyecek sözü olamaz" diyerek bir kez daha Minbic'i hedef aldı. 

Kürtler olmasın

Çavuşoğlu, 13 Mart 2018'de Minbic'in yüzde 90'ının Araplardan oluştuğunu iddia ederek, yönetime onları getirdikleri bir "model" tasarladıklarını söyledi. Çavuşoğlu, Minbic'deki tüm kimliklerin bir arada yaşamını ve yönetimini hedef aldığı konuşmasında, Minbic'te Suriye iç savaşından önceki nüfusu baz alacaklarını ifade etti. Çavuşoğlu, "Orada (Minbic'te) bir model uygulayacağız ve daha sonra diğer yerlere bunu götüreceğiz. Bu Raqqa için de geçerli Fırat'ın doğusundaki diğer yerler için de geçerli. İşin özeti bu" diyerek kenti bir kez daha hedef aldı.  

Aynı yıl Aralık'ta Şam yönetiminin kente girdiğini söylemesi üzerine, ÖSO (şimdiki adıyla SMO) Minbic'i "kuşattığını" iddia etti. Ancak bölgede bulunan QSD ve Minbic Askeri Meclisi ise kentte kilit noktaların kontrol altında olduğunu duyurdu. 

8 yıldır aynı

8 yıl boyunca Özerk Yönetim bünyesinde yer alan ve kendi savunma güçleriyle yönetilen kent, bir kez daha hedef alındı. 27 Kasım'da başlayan ve Suriye rejiminin değiştiği süreçte Minbic bir kez daha Türkiye ve kendisine bağlı çetelerin hedefi oldu. Kasım'dan bu yana kente yoğunlaşan çeteler, 8 Aralık'a kadar kente bağlı pek çok köye hava saldırısı düzenledi. Basına yansıyan kısmıyla düzenlenen 10 ayrı saldırıda çoğunluğunun sivillerden oluştuğu yüzlerce insan yaralandı. 

Yeni işgal girişimi

Önceki günden beri süren çatışmalara karşı Minbic Askeri Meclisi, "sonuna kadar direniş" kararı aldı. Türkiye ve SMO saldırıları ardından kentte bulunan hücrelerin saldırıları sebebiyle 8 Aralık'tan bu yana yoğunlaşan çatışmalar giderek arttı. Minbic Askeri Meclisi, önceki gece yaptığı açıklamada, bölgedeki saldırıların devam ettiğini, özellikle son dört günde Türkiye tarafından sağlanan modern silahlar ve insansız hava araçlarıyla donatılmış büyük bir grubun saldırılara katıldığı ifade edildi. Açıklamada, “Ayrıca, 10'dan fazla Akıncı tipi keşif uçağı bu saldırılara aktif bir şekilde dahil olmuştur. Bu geniş çaplı saldırı, Türk generallerinin koordinasyonuyla yürütülmektedir. Minbic Askeri Meclisi savaşçıları, dört gün boyunca bu çete ve işgalci Türk devleti saldırılarına karşı büyük bir direniş göstererek, ön cephelerde ve temas hattında düşmana ağır darbeler vurmuş ve saldırıları püskürtmüştür” denildi.

 

Savunmanın ikinci aşaması

Saldırılara karşı savunmanın ikinci aşamasına geçildiği vurgulanan açıklamada, “Bu sınırsız saldırılara karşı direnişimizi daha da güçlendirerek, Türk işgaline ve çetelerine karşı farklı taktikler ve yöntemlerle karşılık vereceğiz. Bölgeye yönelik saldırılarının bedelini ödeterek, düşmanı pişman edeceğiz. Minbic, büyük bir hesaplaşma alanı olacak. Bu çeteler, bizimle başa çıkamayınca öfkelerini sivillere yönelterek, kadınlar ve çocukları hedef alıyorlar. Bu ağır suçların hesabını onlardan soracağız. Minbic ve çevre köylerini bu çete ve Türk işgalinden koruma sözümüzü yineleyerek, halkımıza güvence veriyoruz” ifadelerine yer verildi. 

Hedefleri Kobanî

Türk ordusu ve SMO çetelerinin hedefi minbic'in ardından Kobanî. Bunun için türk ordusunun bombardımanının ardından Qereqozax köprüsüne sızma girişiminde bulunan işgalci Türk devletinin çeteleri, Minbic Askeri Meclisi savaşçılarının pususuna düştü. ğır darbe yiyen çeteler alandan geri çekildi. Eşzamanlı olarak Tişrin barajına girmeye çalışan çetelerin saldırı girişimine Sirrin Askeri Meclisi savaşçılarının karşılık vermesiyle çatışma çıktı. Çatışmanın ardından saldırılar kırılırken çetelere ait 5 araç içindekilerle imha edildi. Qereqozax köprüsü ve Tişrin Barajı çevresindeki çatışmalar tüm şiddetiyle sürüyordu. 

 

* * *

Su ve enerji kapısı

DAİŞ’ten özgürleştirildiği tarihten bu yana Türkiye’nin işgal tehditlerinin eksik olmadığı kentin stratejik konumu, Kuzey ve Doğu Suriye’de gelişen ve gün be gün büyüyen halkların devrimini boğmak isteyenlerin iştahını kabartıyor. Fırat Nehri’nin 15 kilometre batısında yer alan kent, Türkiye ve denetiminde bulunan çetelerin işfali altındaki Cerablus, Bab ve Ezaz kentleri ile sınır komşusu. Kentin stratejik olmasının bir diğer nedeni ise DAİŞ’e karşı verdiği mücadelede adını direniş tarihlerine altın harfler ile yazan Kobanê’ye sadece 55 kilometre uzakta yer alması. Direniş ile anılan iki kenti Fırat Nehri üzerinde bir birine bağlayan Qereqozaq köprüsü bulunmakta. Bu nokta önceki gün başlayan saldırılarda Türkiye tarafından uçaklarla bombalanmıştı. Kentin bir diğer önemi ise bölgenin su kaynakları olan Sirîn ve Tişrin barajlarının denetimine açılan kapı olması. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.