Kadın iklim bilimciler çocuk sahibi olmak istemiyor

Kadın Haberleri —

İklim krizi

İklim krizi

  • Kuraklık, buzulların erimesi, nüfus yoğunluğu, kaynakların yetersizliği, doğanın tahribatı… Kadın iklim bilimciler, dünyayı kasıp kavuran iklim krizinin etkilerinin çocukları savunmasız bıraktığını söylüyor. Kadın iklim bilimcilerin beşte biri çocuk sahibi olmamayı veya tek çocuk sahibi olmayı tercih ediyor.
  • Prof. Camille Parmesan, “30 yıl önce dünyanın cehenneme doğru gittiği çok açıktı. Çocuk sahibi olmadığım için gerçekten çok memnunum” diyor. Tek bir çocuk doğurmayı tercih eden Prof. Lisa Schipper ise, şunları ekliyor: “Çocuğumun geleceği konusunda paniklemeye başladım.”

Damian Carrington / Çeviri: Serap Güneş

“Sürekli bir felaket yaklaşıyormuş duygusu içindeyim ve bu kaygıyı çocuğuma aktarmak istemedim” diyor Çevre bilimci Dr. Shobha Maharaj. Fransa'nın önde gelen iklim bilimcilerinden Prof. Camille Parmesan ise, “Yarattığımız bu dünyaya gerçekten bir çocuk getirmek istiyor muyum?” diye soruyor.

The Guardian’ın anketine katılan kadın iklim bilimcilerin beşte biri çocuk sahibi olmamayı ya da az sayıda çocuk sahibi olmayı tercih ettiklerini söyledi.

Cehenneme doğru gidiyoruz

Prof. Camille Parmesan, şöyle devam ediyor: “30 yıl önce bile dünyanın cehenneme doğru gittiği çok açıktı. Şimdi 62 yaşındayım ve çocuk sahibi olmadığım için gerçekten çok memnunum.”

Yalnızca Parmesan değil, ankete katılan kadın iklim uzmanlarının neredeyse beşte biri, dünyayı etkileyen çevresel krizler nedeniyle çocuk sahibi olmamayı ya da az sayıda çocuk sahibi olmayı tercih ettiğini ifade etti.

Fransa'daki CNRS ekoloji merkezinde çalışan Camille Parmesan, “Seçimimi yaparken, ekoloji camiasında insan nüfusunun artmasının bir sorun olduğu çok yaygın bir kanıydı” diyerek çocuk sahibi olmama kararından memnun olduğunu ifade ediyor.

Sürekli felaket hissi, belirsizlik

Kadınlar, bu tür kararların son derece zor olduğunu söylüyor. İklim krizinin etkileri konusunda uzman olan Trinidad ve Tobagolu Dr. Shobha Maharaj, sadece bir çocuk doğurmayı tercih etmiş, o da şu anda 16 yaşında olan bir erkek çocuğu.

Maharaj, çocuğunun geleceğinin ne olacağından korkmanın yanı sıra gezegene bir insan daha eklemenin de bu kararı etkilediğini söylüyor: “Küçük bir adada büyüdüğünüzde, bu sizin bir parçanız haline geliyor. Küçük adalar zaten çok olumsuz etkileniyor, bu yüzden sürekli yaklaşan bir felaket hissi var ve bunu çocuğuma aktarmak zorunda kalmak istemedim.”

Maharaj, “Ama eşim tanıdığım en aile odaklı insan” diyor. “Dolayısıyla bu orta noktada buluştuk; sadece bir çocuk. Kim bilir, belki oğlum büyüyünce işler değişir?”

Çocuklar güvende olacak mı?

Bulgular, iklim krizi hakkında en fazla bilgiye sahip olan ve önümüzdeki yıllarda küresel sıcaklıkların uluslararası hedefleri aşmasını bekleyen bilim insanlarının bu kriz karşısında aldıkları önemli kişisel kararları yansıtıyor. Yanıt veren erkek bilim insanlarının %7'si ya hiç çocuk sahibi olmadıklarını ya da normalde sahip olabileceklerinden daha az çocuk sahibi olduklarını söyledi.

Kadınların çoğu, çocuk sahibi olma kararlarını daha genç oldukları ve küresel ısınma tehlikesinin daha az ciddi olduğu eski dönemde vermişler. Bazıları gezegene ağır bir çevresel bedel ödeten küresel insan nüfusuna bir yenisini daha eklemek istemediklerini söylerken, bazıları da doğacak çocuğun yaşamak zorunda kalabileceği iklim kaosuna ilişkin korkularını dile getirdi.

Nüfus artışının doğanın tahribatı ve iklim krizindeki rolü onlarca yıldır tartışılan bir konu. Nüfusu hızla artan ülkeler çoğunlukla Afrika ve Asya'daki ülkeler olduğu için tartışma geçmişte ırkçılık suçlamalarına yol açmıştı. Zorunlu nüfus kontrolü günümüzün nüfus-çevre tartışmasının bir parçası değil; kız çocukları için daha iyi eğitim fırsatları ve isteyen kadınların doğum kontrol yöntemlerine erişimi etkili ve insani politikalar olarak görülüyor.

Kaynaklar sınırlı, savunmasız kalacaklar

Brezilya'daki Santa Catarina Federal Üniversitesi'nde okyanus bilimci olarak görev alan ve çocuk doğurmamayı tercih eden Prof. Regina Rodrigues de büyüdüğü São Paulo yakınlarındaki hızla genişleyen sahil kasabasında gördüğü çevresel yıkımdan etkilenmiş.

“Kaynakların sınırlı olduğu gerçeği benim için küçük yaşlardan itibaren çok açıktı” diyor ve devam ediyor: “Sonra iklim değişikliğini öğrendim ve bu benim için durum daha da netleşti. Öğretmekten ve bildiklerimi insanlara aktarmaktan memnunum, illa kendi çocuğum olmasına gerek yok. Eşim ve ben bir an bile pişmanlık duymuyoruz. İkimiz de iklim üzerine çalışıyor ve mücadele ediyoruz.”

Almanya'daki Bonn Üniversitesi'nde iklim kırılganlığı konusunda uzman olan Prof. Lisa Schipper, tek çocuk sahibi olmayı seçmiş. Kişi başı karbon ayak izinin, küresel güneyde yaşayanlardan çok daha büyük olduğu küresel kuzeyden gelen Schipper, bu seçimi yaparken dikkatlice düşünme sorumluluğu olduğunu söylüyor.

“Açıkçası çocuğumun geleceği konusunda paniklemeye başladım. 2013 yılında doğduğunda, emisyonları azaltma olasılığı konusunda daha iyimser hissediyordum. Şimdi ise onu savunmasız kalacağı bir dünyaya getirdiğim için kendimi suçlu hissediyorum ve değişen iklimde payım olduğu için de suçluluk duyuyorum. Yani durum iç karartıcı.”

Adının açıklanmasını istemeyen Hintli bir bilim kadını da kendi çocuklarına sahip olmak yerine evlat edinmeye karar vermiş. “Hindistan'da bahtsız doğan çok fazla çocuk var ve onlardan birine sahip olmadıkları şansı sunabiliriz. Genlerimiz illa aktarılması gerekecek kadar özel değil, değerler daha önemli” diyor.

Gelecekleri garanti edilmeli

Çevresel kaygılar ve doğurganlık tercihleri arasındaki bağlantılar karmaşık. Bugüne kadar yapılan araştırmalar yaş grupları ve milletler arasında çok az tutarlılık göstermiş. Yakın zamanda yapılan bir incelemeye göre, çevresel nedenlerle daha az çocuk sahibi olmayı ya da hiç çocuk sahibi olmamayı tercih etmek, gelecekle ilgili korkuların, nüfus seviyelerinin ya da çocukları yetiştirmek için gereken kaynaklara sahip olmamanın bir sonucu olabilir.

Yaşları 27 ila 45 arasında değişen Amerikalılar üzerinde yapılan bir çalışmada, iklim değişikliğinin yaşandığı bir dünyada çocukların refahıyla ilgili endişelerin, çocuklarının karbon ayak iziyle ilgili endişelerden çok daha büyük bir etken olduğu ortaya çıkmış. Ancak İsveç'te yapılan ve her yaştan insanın katıldığı bir odak grup çalışmasında, iklimle ilgili endişeler nedeniyle çocuklarıyla ilgili planlarını değiştiren ya da değiştirecek olan çok az kişi olduğu görülmüş.

Tercih hakkı olmayanlar

Küresel güneyde neredeyse hiç araştırma yapılmamış. Birçok araştırmacı, bazı kadınların çocuk sahibi olup olmayacaklarını ya da kaç çocuk sahibi olacaklarını seçme özgürlüğüne ya da yeteneğine sahip olmadıklarını belirtiyor.

*Bu makale The Guardian'dan alınmıştır.

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.