Korku nelere kadirdir

Ahmet TURHALLI yazdı —

  • Bu kadar yıktınız, yaktınız, öldürdünüz ve sürdünüz; sonuç olarak tekrar el sıkmaya ve selamlaşmaya başladınız. Hakikat bu ise, bundan sonrada üslubunuza ve yaklaşımlarınızın samimiliğine sizler bizleri inandırmak zorundasınız.

Son günlerde Bahçeli’nin DEM Partililerle Mecliste selamlaşması ve Erdoğan’ın da benzer minvalde sözler kullanması, yeniden çözüme ilişkin tartışmaları tetiklemiş durumdadır. Bu tartışmaların tarafları olanlar ve krallardan daha çok kralcı kesilenler ateşli tartışmalarla ortalığı toza dumana katmaktadır. Elli yıldır nefes nefese mücadele yürüten Kürtler ise, Türk devlet gerçeğini tanımış durumdalar. Kürt cenahının duygusal ve hakikatlerden kopuk yaklaşımlardan uzak durması, Kürtler açısından siyaseten büyük bir kazanımdır. Şimdiye kadar Kürtlerin duygusallıkları ve tez canlı olmalarından istifade eden devletler, bundan sonra bu boşluktan kazanım elde edemeyeceklerdir. Belki de devlet cenahının bu kadar üstenci ve mücadeleyi küçük düşürücü argümanlar kullanması da bu özelliğimizle bağlantılıdır.

Bir taraftan DEM Partililerle selamlaşan Bahçeli, 25 yıldır tecrit altında tutulan sayın Abdullah Öcalan’a  “Terörist başı” diye hitap etmektedir. Tutarsızlığı ve üslupsuzluğu bir yaşam haline getirenler ne gelecek ne de barışı inşa edemezler. Barış masasına oturacağınız sayın Öcalan’a ve onun rehberliğini yaptığı millete bu üslupla hitap etmeniz, sizin sıkışmışlığınızı ve aciziyetinizi göstermektedir.

2014 yılından beri bütün gücünüzle Kürtleri ve onların mücadelelerini tasfiye etmek için çalıştınız. Çöktürme ve bitirme yeminleri ettiniz. Sayın Öcalan’a eşi benzeri görülmemiş tecrit uyguladınız, kahraman Kürt çocuklarına kimyasal silahlar başta olmak üzere, her türlü vahşeti uyguladığınız halde sonuç alamadınız/alamayacaksınız. Sizin yasalarınıza göre kurulmuş siyasi bir Kürt partisinin genel başkanları, binlerce Kürt siyasetçiyi ve Kürtlerin haklarını savunan diğer milletlerden insanları haksız ve hukuksuz yere zindanlara kapatıp yüzlerce yıl ceza yağdırdınız. Bu kirli ve vahşi plandan on yıl sonra, dövdüğünüz, sövdüğünüz o partiden arkadaşların yanına gidip ellerini sıktınız.

Bu kadar yıktınız, yaktınız, öldürdünüz ve sürdünüz; sonuç olarak tekrar el sıkmaya ve selamlaşmaya başladınız. Hakikat bu ise, bundan sonrada üslubunuza ve yaklaşımlarınızın samimiliğine sizler bizleri inandırmak zorundasınız.

Kürtler sizleri ve temsil ettiğiniz devleti tanımış ve siyasetinizin bütün kodlarını çözmüş durumdalar. Sizlerin durup dururken barış çağrılarını yapmayacağınızı, Kürt’e kardeş demeyeceğinizi artık her Kürt bilmektedir. 

Toplumu çürüttünüz, ahlakı ortadan kaldırdınız, para için bebeleri öldürdünüz, bunun tek nedeni ise kişisel rant elde etmektir. Haksız ve zalimane savaşta ısrar etmeniz sizleri de uçurumdan aşağı atacaktır. 

Kürtlerin hakları verilmesin, Kürtler hak elde etmesin diye içeride dışarıda her kesim ve tarafla oturdunuz, planlar yaptınız, tuzaklar kurdunuz ama sonuç olarak istediklerinizi alamadınız ve Kürtleri bitiremediniz.

Allah haklılara ve mazlumlara tuzak kuranlara şöyle seslenmektedir:

"Hatırlar mısın? İnkâr edenler seni etkisiz hale getirmek veya öldürmek ya da yurdundan çıkarmak için tuzak kuruyorlardı; onlar tuzak kuruyorlardı Allah da bozuyordu. Tuzak bozma işini en iyi yapan Allah’tır." (Enfal 30) 

ABD, Avrupa, Rusya, İsrail, İran, Irak, Suriye, Hizbullah, Hamas, ÖSO ve kendilerini satan Kürtlerle oturup planlar yaptınız, tuzaklar kurdunuz ama haksız ve zalim olduğunuz için Allah tuzaklarınızı boşa çıkarttı/çıkaracaktır.

Şimdi de İsrail ile cedelleşmekten dolayı korku paçalarınızı sarmış durumdadır, bir sağa bir sola savrulmaktasınız. Kürtlerin bütün bu tuzaklar ve vahşetler karşısında ayakta kalmaları ise sizleri kara kara düşünmeye zorlamıştır.

Kürt milletinin hakkı olan ve kendi ana vatanları olan Kürdistan’ın kurulmasından korkmaktasınız. Bundan dolayı yeniden hesap kitap yapmaktasınız.

Eğer gerçekten barış ve çözüm konularında samimi iseniz, o zaman hitabetinizden, mimiklerinize kadar her şeye dikkat etmek zorundasınız.

Pek tabii ki herkes ve her savaş karşıtı olan da barışın gelişebilmesi için sorumluluk yüklenmelidir. Yüz yıllık bir sorunun kolay çözülmesini kimse beklememelidir. Hükümet, muhalefet, kurum ve kuruluşlar herkes bu manada sorumluluk almalıdır. Başta kendilerine Müslümanım diyenler, akan kanın durdurulması ve haksızlıkların giderilmesi için mesuliyet almalıdırlar. İsrail, İran, Hizbullah ve Hamas savaşları bizlere barışın ne kadar değerli olduğunu bir kez daha göstermiştir. Bu musibetler yıllardır yapılan nasihatlerden daha etkilidirler.

Hakikatte yaşandığı gibi, her savaşın sonunda mutlaka barış olacaktır. Yıllardır Kürt milletine dayattığınız kölelik ve kimliksizlik artık kabul görmemektedir, Kürtler büyük acılar yaşayarak da olsa kendi özgürlüklerini tanımışlardır. Hiçbir güç bundan böyle, Kürtleri kendi özgürlüklerinden asla vaz geçiremeyecektir.

Bu mücadeleyi başlatanlar, amaçlarına ulaşmışlar, Kürtleri ve Kürdistan’ı dünya sahnesinde aktör yapmışlardır.

Bu realiteden hareketle; tecrit kaldırılmalı ve sayın Öcalan’a barışı tesis edebilmesi için bütün imkanlar sunulmalıdır.

Tecrit kaldırılmadan, tartışma ve münazaralar şeffaf ve toplumların gözleri önünde gerçekleşmeden kalıcı barış da yapılamayacaktır.

Kürtler ise, ortaya çıkacak bütün çözüm önerilerini kendi aralarında tartışmalı ve barışın adil bir biçimde olabilmesi için çalışmalarını en zirveye taşımalıdır. 

Millet olarak ne kadar çok örgütlenip güç olabilirsek o kadar çabuk ve az hasarla haklarımıza ulaşabiliriz. Hayatın yakıcı gerçeği bize bir kez daha ispatlamıştır ki, güçlü değilseniz haklarınızı da, şerefinizi de, ruhunuzu da, biyolojik yapınızı da yitirirsiniz. 

Adil ve kalıcı bir barışın olabilmesi için bütün imkanlarımızı kullanmalıyız. Başûr istediğimiz ve beklediğimiz düzeyde olmasa da Rojava emin adımlarla yol yürümekte, Rojhilat’ın doğumu çok yakın, Bakur ise büyük vahşete ve barbarlığa rağmen dimdik ayaktadır. Millet olarak birlik, ittifak ve beraberliğimizi oluşturduğumuzda, barış ve özgürlük güneşi üzerimize doğacaktır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.