Kürtçe yok, sarılmak yasak!

Şırnak T Tipi Kapalı Cezaevi

Şırnak T Tipi Kapalı Cezaevi

  • Şırnak T Tipi Kapalı Cezaevi'ni ziyaret eden avukat Fadıl Tay, tutsakların aile fertlerine sarılmaları ve telefonda Kürtçe konuşmalarına yasak getirildiğini söyledi.

Şırnak T Tipi Kapalı Cezaevi'nde yaşanan ihlaller devam ediyor. Tutsaklar ile 8 Ağustos'ta görüşen Şirnex Barosu İnsan Hakları Komisyonu Üyesi Fadıl Tay, yaşanan ihlalleri anlattı. Cezaevi müdürünün değişmesi sonrası ihlallerin arttığını söyleyen Tay, "8 Ağustos'ta siyasi ve adli tutuklularla görüşme gerçekleştirdik. Cezaevi müdürünün değişmesiyle birlikte saldırıların ve ihlallerinin artığını ifade ettiler. Cezaevi müdürünün kendilerine 'Telefon görüşmelerinde ailelerinizle Kürtçe konuşmayacaksınız' dediler. Bu anayasaya aykırıdır. Cezaevi kanuna aykırılıktır. Onların bunu uygulama gibi bir hakları yok. Bu uygulama tek başına bir işkencedir" diye konuştu.

Avukat görüşlerinde kalem ve evrakların bulundurulmasının da engellendiğini aktaran Tay, tutsakların açık görüşte aile fertlerine sarılmasının da yasaklandığını belirtti. Tay, şunları söyledi: "Cezaevi müdürü tutuklulara 'Uyuduğunuzda koğuştaki ışığı kapatmayacaksınız ki biz görelim ne yapıyorsunuz' demiş. Bu da kanunları ayaklar altına almaktır. Bununla da sınırlı kalmamışlar 'Ailelerinizle yaptığınız görüşmelerde sarılmayacaksınız' denilmiş. Bu insanlık dışı bir uygulama. Görüşe giden avukatlar da hiçbir evrak ve kalemle içeriye giremiyor. Bunların hepsi tamamıyla keyfidir. Ben de bu uygulamayla karşılaştım. Savcılığa başvurdum, 'böyle bir kanun yok' dedi."

Baro'nun 13 Ağustos'ta cezaevine giderek detaylı rapor hazırlayacağını dile getiren Tay, "Tutukluların aktarımlarını cezaevi yönetimiyle görüşeceğiz. Gereken yerlere başvurularımızı yapacağız. Bu uygulamalar 1990'lı yılları akıllara getiriyor. O yıllarda tutuklulara, 'Türkçe konuş çok konuş' diyorlardı. Şimdi bu uygulamalarda bu politikaların bir devamıdır" şeklinde konuştu. ŞIRNEX

 

* * *

Hasta tutsak verisi yok

Türk Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Êlih’te yüzde 71 engelli raporu ve kronik sağlık sorunları bulunan yurttaşların tutuklanmasına ilişkin verilen soru önergesine, "Bakanlığımızda istatistiki veri bulunmamaktadır" yanıtını verdi.  

Êlih’in Kercews (Gercüş) ilçesine bağlı Bilêxşê köyünde 22 Haziran’da gözaltına alınan ve serbest bırakılan 9 kişi savcılığın itirazının ardından 13 Temmuz'da tutuklandı. Tutuklananlardan 54 yaşındaki Emine Kaya’nın yüzde 71 engelli raporu, diğer yurttaşların da kronik hastalıkları bulunuyor. Ayrıca 68 yaşındaki Yusuf Bölek, tek başına yaşamını idame ettiremeyecek düzeyde hastalığı bulunmasına rağmen tutuklandı. Hasta ve yaşı ilerlemiş yurttaşların önce serbest bırakılıp ardından itiraz ile yeniden tutuklanmasını Meclis'e taşıyan DEM Parti Êlih Milletvekili Zeynep Oduncu, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. Oduncu, 9 kişiyle birlikte bakanlığın hasta tutsaklarla ilgili çalışmalarını sordu.

Bakan Tunç, 6 Ağustos’ta söz konusu önergeye yanıt verdi, ancak cezaevlerinde engelli raporu olan kaç tutsağın bulunduğu ve 2015'ten itibaren yüzde 30 ve üzeri engelli raporlu kaç kişinin tutuklandığına dönük sorulara yanıt vermedi. Oduncu’nun yönelttiği sorulara Tunç imzasıyla verilen yanıtta, “Bakanlığımızda soru önergesine konu edilen hususta ayrıntılı istatistiki veri bulunmamaktadır” denildi.

Ciddiyetten uzak yanıt

Bakan Tunç’un soru önergesine verdiği yanıta tepki gösteren DEM Parti Milletvekili Oduncu, bakanlığın “ciddiyetten uzak” bir yanıt verdiğini söyledi. Oduncu, hasta tutsaklar konusunun cezaevlerinin kanayan bir yarası olduğunu ifade ederek, şunları dile getirdi: “Neredeyse her ay bir hasta tutuklu yaşamını yitirmektedir. Bu konuda çalışma yürüten insan hakları dernekleri başta olmak üzere çeşitli sivil toplum örgütlerinin çalışmalarına rağmen bakanlık bu konuda adım atmadığı gibi kendi alanındaki bu sorunu da görmezden gelmektedir. Son iki yılda en az 94 hasta tutuklu yaşamını yitirdi, hali hazırca yüzlerce hasta tutuklu keyfi gerekçeler ve Adli Tıp Kurumu’nun bilimsellikten uzak raporları nedeniyle tahliye edilmiyor. Bakanlığın acil olarak çözmesi gereken bu sorun karşısında hala hasta ve ilerleyen yaşları nedeniyle kronik rahatsızlıkları bulunan yurttaşlar tutuklanmaya devam ediliyor. Buna rağmen bakanlık kendi görev ve sorumluluk alanı olan bir konuya dahi ciddiyetle yaklaşmamaktadır.”

“Bakanlık kendi görev alanını unutmuş” diyen Oduncu, bakanlığın hasta tutsaklar konusunda sorumlu davranması ve acil adım atması çağrısı yaptı.

 

* * *

Avukata üst araması dayatıldı

Avukat Ahmet Atış, Antalya S Tipi Kapalı Cezaevi'nde üst aramasına itiraz etmesi üzerine müvekkiliyle görüştürülmedi. Atış, uygulamanın hukuka aykırı olduğunu söyledi. 

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi Ahmet Atış, tutsak müvekkili ile görüşmek için 9 Ağustos'ta Antalya S Tipi Kapalı Cezaevi’ne gitti. Atış, X-ray cihazından geçtikten sonra üst aramasından geçirilmek istendi. Uygulamaya itiraz eden Atış'a, "Kesin talimat var, o talimatın dışına çıkmayacağız" denildi. Aramayı reddeden Atış'ın müvekkiliyle görüşmesi engellendi. 

Atış, X-ray cihazında herhangi bir uyarı verilmemesine rağmen üst araması dayatmasının kanuna aykırı olduğunu söyledi. "Bir hukukçuya böyle kanuna aykırı uygulama dayatılıyorsa, tutsaklara kim bilir ne dayatılıyor" diyen Atış, ihlallerin artmasında cezasızlık politikasının etkili olduğunu vurguladı. Atış, şöyle konuştu: "Bu gücü nereden alıyor bu şahıslar? Cezasızlık politikasından alıyor. Cezaevleri denetimlere kapalı. Sadece cezaevi savcısının ya da kurum müdürünün keyfiyetine bırakılmış. Dönem dönem de hükümetin güvenlikçi politikalarına ayak uydurmak için hem avukat, hem de tutsaklar üzerindeki baskıyı arttırıyorlar. Antalya S Tipi Cezaevi'nde geçmişte de buna benzer birçok hak ihlal yaşandı. Özellikle siyasi tutsakların bulunduğu alanlarda mevzuatlara aykırı davrandıklarını biliyoruz. Kantinde mahpusların parayla aldığı radyoya dâhi el konuyor. Tutsakların kitap, gazete alması engelleniyor. Yalan yanlış belgeler ve tutanaklarla tutsaklara disiplin cezaları açılıyor."

Tecridin yansımaları

Yaşananların, 41 aydır kendisinden haber alınamayan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecritle bağlantılı olduğuna dikkati çeken Atış, "İmralı tecridi ile birlikte toplum üzerinde tecrit oluşturma çabası var” dedi. Atış, şunları söyledi: "Nitekim son dönemlerde tecritle beraber Kürtçeye de bir tahammülsüzlük söz konusu. Bugün mevzuatta dahi bir hükümlünün belli başlı görüşme şartları var. Devletin kendi çıkarmış olduğu yasalara göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmış bireyin görüşme şartlarında aile ve avukat görüşünün mevzuatı belirlenmiştir. Ama bugün dört yıla dayandı tecrit. Dünyada eşi benzeri olmayan, hukukla bağdaşmayan bir tecrit söz konusu" dedi.

Atış, maruz kaldığı uygulamaya karşı suç duyurusunda bulunacağını aktardı.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.