Kürtlerin cehennemi cumhuriyet
Ahmet TURHALLI yazdı —
- Kürtler yüz yıldır cehennemi yaşıyorlar ve bu cumhuriyet günümüzde dahi Kürtleri aldatmanın hesaplarını yapmaktadır… Cehennemden kurtulan Kürtler, cumhuriyetin temellerini sarsmaktalar, ya bu cumhuriyet Kürtlerle adil ve hakkaniyetli bir barışa oturacak ya da parçalanıp yok olacak.
Bir asırdan daha fazla bir zamandır topraklarımızda yönetim biçimi olarak kurulan T.C cumhuriyeti, Anadolu ve Kürdistan’ı cehenneme çevirmiştir. Coğrafik olarak Kürdistan’ın en büyük parçasını da içine alarak oluşturulan Türk cumhuriyeti, yüz birinci kuruluş yıldönümünde de yönetim tartışmalarını, yüz yıl önceki hesap ve paradigmalar üzerinden sürdürmeye devam etmektedir. Yüz yıldır cumhuriyet kuruluşunda vat ettiği yönetim biçimine ve huzura ulaşmadığı gibi, yönetiminde bulunan vatandaşlarına da cehennemi yaşatmayı günümüzde de sürdürmektedir.
Kuruluşundan sonra ne Kürdistan'da ne de Anadolu topraklarındaki etnik ve dini olgularla bir arada ve barış içerisinde müreffeh bir yaşamı inşa etmedi. Bir arada ve barış içerisinde yaşamı sürdürmek yerine, ırkçı ve zora dayalı tekçiliği temel strateji olarak benimsedi. Kürdistan ve Anadolu dinler, mezhepler, farklı milletlerin, dil ve lehçelerin ana yurtları iken, bu cumhuriyetin kuruluşu ile farklılıklar yok edilmek üzere mengeneye alındı. Cumhuriyetin yönetimleri tarafından, farklılıkların ve zenginliklerin yok edilmesi için sürekli komplolar geliştirildi. Askeri harekatlar ile toplumlar ve topluluklar fiziki olarak yok edildiler. Cumhuriyetin yönetimleri masa başında oluşturdukları strateji ve toplum mühendislikleri ile ucube bir Türk ırkçılığı inşa etmek üzere uygulamalar gerçekleştirdiler.
Bu toprakların kültürlerine, dinlerine, dillerine ve yaşam biçimlerine düşmanlık yaparak bu toplumları zorla değiştirmenin uygulamalarını gerçekleştirdiler. Ulus- devlet adına on binlerce yıllık insanlık birikimleri, tarihi, düşünsel ve kültürel zenginlikleri, devrimler adı altında mengeneye alınarak yok edildiler. Cumhuriyet denilen oluşuma ilericilik ve cumhurun yönetimi oluşacak diye katılıp katkı sunanlar birer birer ve topluca yok edildiler. Çerkezler adına bu cumhuriyetin oluşması için mücadele eden Çerkezler ve onların bilinen önderleri Çerkez Ethem’e bir komplo tezgahlanmış, hain ilan edilerek, bertaraf edilmişti. Böylelikle, Çerkezler kültürel ve dilsel olarak kalıplardan oluşturulan Türkçülük içerisinde asimile edilip eritilmiş oldular. Lazlar ve Gürcüler sürekli bir biçimde kültürel olarak aşağılandılar, kendilerine yabancılaştırılarak yapay olarak oluşturulan Türkçülük zehri ile Cumhuriyet kadını ve adamı şekillendiriyoruz diye, kendi benliklerine düşman edildiler.
Cumhuriyetin kuruluşunu ise Kürtler üzerinden sağladılar. Kürt Müslümanları aldatmak için Erzurum kongresi adı altında Kürtlerin dini ve yerelde etkileri olan önderlerini topladılar. Sivas'ta ise, Alevi dini ve yerel önderleri toplayarak güç devşirdiler.
Bu kongrelerde kurulacak cumhuriyetin Kürt ve Türklerin cumhuriyeti olacağı sözlerini Kürtlere verdiler.
Cumhuriyetin kurulması ile birlikte, yavaş yavaş ayakları yere basan İttihat ve Terakki zihniyetli yönetim oluşumunun planlamasını kısa bir dönem içerisinde hayata geçirmeye başladılar.
Saltanatın kaldırılması (1 Kasım 1922), Cumhuriyetin ilanı (29 Ekim 1923), Halifeliğin kaldırılması (3 Mart 1924), Medeni Kanun’un kabulü (17 Şubat 1924), Tekke ve Zaviyelerin kapatılması (30 Kasım 1925), Laikliğin kabulü (1928), Şapka ve kıyafet kanunu (25 Kasım 1925), Harf kanunu (1 Kasım 1928), Soyadı kanunu (21 Haziran 1934)
Sistemlerini tekçilik ve ırkçılık üzerine inşa ederken, toplumun dilinden libasına, isimlerinden soy isimlerine, inanışından yazı biçimine, medreselerinden ocaklarına kadar her şeyi, topluma ve taraflara danışmadan Ankara’da kanunlara bağladılar. Bu masa başı yasal çalışmaları kabul etmeyenleri ise hain ilan ettiler.
Kürdistan ve Anadolu’da yaşayanların geçmişleri ile olan bütün bağlarını koparmanın zeminini oluşturdular.
Müslüman ve Alevi Kürtlerin ilim, tarih, kültür ve dil mekanları olarak yüzlerce yıldır faaliyet yürüten Medrese ve Ocaklarını kanun dışı ilan ederek, Kürdistan’ın ve Kürtlüğün kaynaklarını bir kanun ile yok saydıklarını ilan ettiler. Ankara’daki mecliste olan Kürdistan mebuslarını ve dostlarını da etkisizleştirdiler. Kürtleri kendi kişisel çıkarlarına kurban edecek kişiliklerden oluşan bireyleri ve ihanetçileri yanlarına aldılar.
Kendilerine ihanet edildiğini fark eden Kürdistan ulemaları, seyitleri, şeyhleri ve ileri gelenleri bu ihanetten kurtulabilmek ve özgürlüklerini elde edebilmek için örgütlenmeye çalıştılar.
Bu kıpırdamayı fark eden cumhuriyet yöneticileri, Kürtleri tasfiye edebilmek için bölgede provokasyonlara giriştiler. Kürtler ise bu zilletten ve yok olmaktan kurtulabilmek için çalışmalarını hızlandırdılar.
Şeyh Said hareketi ile başlayan ilk Kürt başkaldırısı da bu şartlarda başlamış oldu. Kürtlerin uluslararası ilişkileri, silah ve hazırlıkları, kendi aralarındaki birlik ve beraberlikleri yeterince sağlanmadığı için cumhuriyetin yöneticileri içinde, bu başkaldırılar bir fırsata dönüşmüştü. Yirmi sekiz Kürt isyanı dedikleri bu başkaldırılar Kürdistan’ın farklı bölgelerinde ve birbirlerinden kopuk geliştiği için bu başkaldırıların ezilmesi için Cumhuriyet büyük katliamlar gerçekleştirdi.
Şeyh Said hareketinden Zilan’a, İhsan Nuri Paşa hareketinden Dersim hareketine kadar olanlar cumhuriyetin Kürdistanı Kürtlere cehenneme dönüştürme harekatlarıdır.
Onlarca şehir, yüzlerce ilçe ve binlerce köy adeta cehenneme çevrildi. Kürtler, samanlıklara kapatılarak canlı canlı yakıldılar, hamile kadınların karınları deşilerek ceninler süngülere takıldı, kadınlar tecavüze uğradı. Cumhuriyetin kuruluşunda cumhuriyete destek olan Kürtlere ihanet edilerek, Kürtlerin ülkesi Kürdistan baştan başa cehenneme çevrildi.
Kürtler yüz yıldır cehennemi yaşıyorlar ve bu cumhuriyet günümüzde dahi Kürtleri aldatmanın hesaplarını yapmaktadır. Kürtler bu cumhuriyetin cehenneminden, kor ateşinden ve küllerinden yeniden doğdular. Mücadelelerini büyüterek cumhuriyeti yıkımın kenarına getirmiş durumdalar. Cehennemden kurtulan Kürtler, cumhuriyetin temellerini sarsmaktalar, ya bu cumhuriyet Kürtlerle adil ve hakkaniyetli bir barışa oturacak ya da parçalanıp yok olacak.