MHP: Öcalan Meclis'te konuşsun
- MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, DEM Parti'lilerin yanına gidip ellerini sıkmakla başlattığı süreci yeni açıklamalarla sürdürüyor.
- Bahçeli, Grup Toplantısı'nda bir kez daha neden bu açıklamaları yaptığını, Ortadoğu'daki gelişmelere dikkat çekerek izah etti.
- Önceki hafta Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a çağrı yapan Bahçeli, bu kez sorunların tartışılacağı yerin Meclis olduğunu, Öcalan'ın gelip Meclis'te konuşması gerektiğini söyledi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Grup Toplantısı'nda kendisi üzerinden kamuoyuna açıklanmaya başlanan yeni döneme ilişkin önemli tespit ve çağrılarda bulundu.
Tarihin, dönüm noktaları, keskin virajları, kritik eşikleri, geleceğe eklemlenmesi beklenen kırılgan bağlantı hatları olduğunu belirten Bahçeli, Türkiye'nin böylesine aktif ve aktüel bir işleyişin tam ortasında bulunduğunu kaydetti. "Belki bugünden sonra tarihin akışı daha farklı olacaktır. Belki bugünden sonra ülkemin şafağı bir başka sökecektir. Belki bugünden sonra Türkiye’nin prangaları tamamıyla kırılacaktır" diyen Bahçeli, kitabın ortasından ve hiçbir yoruma ihtiyaç bırakmayacak netlikte konuşacağını ileri sürdü. Konuşmasının önemini daha da vurgulamak için "Alışıldık söylem kalıplarından az da olsa taşmanın vakti geldiyse, o vakit bu vakittir. Mevcut ve muayyen gerçeklere dayanarak muazzez milletimizin ayak bağlarını kalıcı olarak çözmenin kim bilir belki de ilk adımını atmış olacağım" diyen Bahçeli, hep aynı yollardan geçerek, hep aynı şeyleri yaparak farklı bir sonuca ulaşılamayacağını söyledi.
Türkiye yangının ortasında
Türkiye'nin etrafının yangın yerine döndüğünün görüldüğünü belirterek, Ortadoğu'daki savaşa işaret eden Bahçeli, kaos ve krizlerin giderek kökleştiği, savaş ve çatışmaların sürekli ilerleyiş kaydettiği bir dönemde Anadolu'nun güven, barış, istikrar ve huzur coğrafyası olması gerektiğini savundu. "Güneyimiz yanarken, kuzeyimiz toz duman içindedir. Doğumuz sıkıntılarla yoğrulmuşken, batımızda karanlık oyunlar planlanmaktadır" diyen Bahçeli, DEM Parti ile el sıkışması sonrası tartışmalara dikkat çekti. Türkiye’nin yeni bir çözüm sürecine değil, ortak aklı çalıştırmaya, dürüst ve samimi adımlara, dış dayatmalara kapalı durmaya, bin yıllık kardeşliği daha da kuvvetlendirmeye ihtiyacının varlığını ve olması gerektiğini kaydeden Bahçeli, 'Kürt sorunu yoktur', 'Kolektif haklar olmaz', 'Asimilasyon politikası uygulanmadı' ezberlerini tekrarladı. Savaşın, Türkiye'ye çok zaman, kaynak, insan ve enerji kaybettirdiğini belirten Bahçeli, "Terör başka siyaset başkadır. İkisi arasına kalın bir çizgi çekilmeden, duvar örülmeden, silah dışlanmadan, en başta Kürt kardeşlerimiz olmak üzere, Türk vatandaşları layık olduğu insani gelişmişlik düzeyine, refah, huzur ve güvenlik mertebesine çok zor ulaşacaktır" dedi.
Savaş çözüm getirmiyor kabulü
Bahçeli, kendi üslubunca ve kavramlarıyla Kürdistan Özgürlük Mücadelesinin savaşla sona erdirilemeyeceğini, şiddeti yaratan ortamın iyileştirilmesi amacıyla demokratik adımları atmaktan imtina edilmesinin de hatalı olduğunu söyledi. "Bir yanda terörle amansız mücadele ederken, diğer yanda demokratik reformların, sosyal ve ekonomik düzenlemelerin yapılması akla en yatkın seçenektir" diyen Bahçeli, daha önceki konuşma ve açıklamalarını hatırlattıktan sonra temem hüküm cümlelerini kurdu:
Meclis'te çözüm mecburidir
* Birinci hüküm cümlem şudur: TBMM’de her meselenin ele alınıp milli ve müşterek akılla çözümü mümkün ve hatta mecburidir. Eğer terörsüz bir siyaset, terörsüz bir ülke, terörsüz bir gelecek hususunda herkes ittifak halindeyse o halde değil elimizi taşın altına koymaya, gövdemizi koymaya varız ve buradayız.
Tecrit kaldırılsın, Meclis'ten seslensin
* İkinci hüküm cümlem şöyledir: Terörist başı işin içinde olmazsa bir şey çıkmaz diyenlere de sesleniyorum; Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin TBMM DEM Parti Grup Toplantısı'nda konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse 'Umut Hakkı'nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın. Ne Kandil, ne de Edirne; adres İmralı’dan DEM’e uzansın, bu ağır ve tarihi terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın. Hodri meydan, buna varız (...) bunu dahi sineye çekmeye sonuna kadar hazırız. (...) her fedakârlığı yapmaya, her çileye katlanmaya, lazım gelen her adımı atmaya kararlıyız, inançlıyız, tarih huzurunda diyorum ki; yeminliyiz. “Yeni Yüzyıl, Yeni Hayat, Yeni Türkiye” temelinde bagajları boşaltalım ve milli ülküleri hep birlikte yakalayalım.
* Üçüncü hüküm cümlem de şu şekildedir: Diyarbakır annelerinin sessiz çığlığı duyulmalı, evlatlarıyla buluşmaları sağlanmalı, hepsinin yüzü güldürülmeli, sorunun kaynağı olanlar harekete geçmelidir. Bilinmelidir ki, uzattığım elin bir mesajı da budur. (...) Barışçıl yollar varken teröre müracaat melanettir, ihanettir, cinayettir, canavarlıktır..." ANKARA