Paradigmamız ve siyasetin geleceği

Sezai TEMELLİ yazdı —

  • Seçimlerden gereken dersleri çıkarıp acilen geleceği konuşma zamanı gelmiştir. Seçim başarısızlığını anlamaya çalışmak kuşkusuz büyük önem taşımaktadır. Bu sürecin nasıl yaşanacağı da sürece nasıl yaklaştığımızla belirlenecektir. 

Seçimlerden gereken dersleri çıkarıp acilen geleceği konuşma zamanı gelmiştir. Seçim başarısızlığını anlamaya çalışmak, bu başarısızlığın nedenleri üzerinden özeleştiri ve eleştiri süreçlerini sağlıklı bir şekilde konuşmak ve gereğini yapmak kuşkusuz büyük önem taşımaktadır. Bu sürecin nasıl yaşanacağı da sürece nasıl yaklaştığımızla belirlenecektir. Uzun soluklu mücadelenin önemli uğraklarından olmasına karşın seçimleri politik süreçlerin yegâne belirleyicisi olarak görmek büyük bir yanılgıdır. Seçimler önemlidir ama politik süreci belirleyecek olan radikal demokrasi mücadelemizdir.

Nasıl bir demokratik yaşam inşa etmeye çalışıyoruz sorusuna verilecek yanıt aslında içine sürüklendiğimiz siyasi krizin aşılmasında da yol gösterici olacaktır. Burjuva siyasetinin liberal demokrasi ile zihinleri sınırlandırdığı, kapitalist-ulus devlet kodlarını tüm toplumsal ilişkiler içinde yeniden ürettiği, kurulmuş iktidarın hegemonyası altında açık/örtülü biçimleriyle otoriter sistemi belirlediği bir yapısallığın seçimlerle değiştirilmesi nasıl mümkün değilse, seçimlere sıkışıp kalan bir mücadele de o kadar anlamsızdır.

Tüm bu tartışmalarda paradigmamız bize yol gösterici olmalıdır. Bugün yaşanan başarısızlığın en önemli nedeni de unutmayalım ki paradigmadan uzaklaşmakla alakalıdır. Kurulmuş olana karşı kurucu iktidarın düşünselliğini yapılandıran paradigmamız kendisini ifade ettiği kavramlarla ve örgütsel mücadele anlayışıyla bir kurtuluş seçeneği oluşturmaktadır. Kurucu iktidardan söz ediyorsak aslında demokrasiden söz ediyoruzdur. Kurucu iktidar mevcut düzene, onun yasallığına direnendir. Demokrasinin kurulmuş olan iktidar tarafından sınırlandırılmasına karşı çıkarken, başka bir yönetim anlayışını da yapılandırmak adına mücadele eder. Bu anlamıyla her şeyi kuşatır ve aslında devrimin kendisidir.

Üçüncü yol siyasal ve toplumsal anlamda her şeyi kuşatandır. Tüm toplumsal ilişkilerin kapitalist modernite içinde biçimlenmesine karşı demokratik modernite yaklaşımıyla, demokratik ulus anlayışıyla ve radikal demokrasi hattıyla kurulmuş olan devlet ve hukuk sisteminin karşısına dikilir. Sistemi ve devleti dehşete düşüren de budur. Kurucu iktidara karşı bu denli saldırganlık onun yıkıcı etkilerinden kaynaklı kaygı ve korkudur. Sistemin giderek otoriterleşmesi, tecridin mutlaklaştırılması, savaşın kesintisiz sürdürülmesi, psikolojik savaşın her türlü araçla düzenlenmesi bir yanda, kurucu iktidarın ehlileştirilme çabası diğer yanda bizi kuşatmaya devam ediyor.

Araç amaç ilişkisinin yer değiştirmesi gibi bir tehlikenin seçim sürecinde karşımıza çıktığını da belirtmek zorundayız. Fikriyatımızın gereğini yapmak yerine onu mevcudun gereklerine uyarlamak gibi bir hatanın nasıl sonuçlar doğurduğunu hep birlikte yaşadık. Özellikle sistemin ehlileştirme çabaları mevcudun hukuksallığını bize dayatırken seçimler ve bu süreçte ortaya çıkan politik ilişkiler kurucu iktidar anlayışından uzaklaşmamıza neden oldu. Seçim sürecini bir araç olarak yapılandırmak yerine amaç haline dönüştürmek seçim başarısızlığından öte konformist siyasetin önünün açma gibi bir tehlikeyi de içinde barındırmaktadır. Mevcut rejim yaratmış olduğu sistemle bu konformist alanı beslerken muhalefetin sistem içi bir fenomene dönüşmesine de neden olabilmektedir.

Tüm bu olup biteni şimdi yeniden değerlendirmek adına eleştiri ve özeleştiri süreçlerini üretmeliyiz. Geleceği biçimlendirmek istiyorsak onu biçimlendirecek felsefi, ahlaki, siyasi ve eylemsel anlayışımızı tecritten mutlaka kurtarmalıyız. Unutmayalım ki kurucu iktidar paradigmamız var olan bu suni dengeyi, köhnemiş rejimin sürekliliğini ulusal, bölgesel ve küresel boyutta parçalayan, kesintiye uğratan ve yapı sökücü bir kuvvetin paradigmasıdır. Karanlıkta dolanan insan zihninin üstüne ışığı düşürmek istiyorsak bugün fikriyatımıza daha fazla sahip çıkmak zorundayız. Sistemin belirlenmiş kodlarına sıkışıp kalarak yol alamayız. Ona karşı yıkıcı gücüyle karşı çıkan, radikal yapısalcılığıyla geleceğe bakan bir yerden siyaseti yeniden üretmeliyiz…

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.