Resimle hayata tutundum

Kadın Haberleri —

Münnever Çeçen

Münnever Çeçen

  • Münnever Çeçen, adeta atölyeye çevirdiği evinde kara kalem çizimlerinde daha çok kadınları resmediyor. Çeçen, “Her şeyin yalnızlaştırıldığı böylesi bir dünyada sanatı hayatımızın bir parçası yapabiliriz. Dünyayı güzel renklere boyayabiliriz” diyor.

M. ZAHİT EKİNCİ/HAMBURG

Münnever Çeçen, 4 çocuk annesi Kürdistanlı bir ressam. On üç yıldır Hamburg'da yaşayan Çeçen, Mêrdîn Qoserli. Karakalem resimler yapıyor ve sanata olan tutkusu çocukluğuna dayanıyor. Daha ilkokul yıllarında tabiatta gördüğü her şeyin resmini çizmeye başlayan Çeçen, “Okula yeni başladığım zamanlar ödevlerimi yaptığım defterimi resimlerle süslüyordum. Daha sonra bununla yetinmeyip evin duvarlarını boyamaya başladım. Çoğu kez büyüklerimden azar işitirdim” diyor.

Daha çok portre çiziyor

Resmin hayatında her zaman var olduğunu vurgulayan Çeçen, evli olduğu erkekten boşandıktan sonra uzun süre yalnız yaşadığını, daha çok çizime zaman ayırdığını ve resme olan tutkusunun daha da büyüdüğünü anlatıyor. Daha çok kara kalem çalışması yaptığını belirten Çeçen, “Portre çizmeyi seviyorum. Son zamanlarda kara kalem çalışmalarının yanı sıra akrilik boya ile de çalışmaya başladım” diye ekliyor.

Terapi gibi

Özellikle salgın sürecinde, herkesin evlere kapandığı dönemde kendi yeteneğinin daha fazla ayırdına vardığını söyleyen Çeçen, “Bu süreçte hayata tutunabilmek için sürekli resim yaptım; kendimi bu şekilde ifade ettim. Resim yaparken farklı bir dünyaya gidiyorum. Çok mutlu ve huzurlu hissediyorum. Yaptığım resimlerle adeta konuşuyorum. Resim yapmak benim için terapi gibi” diye belirtiyor.

Anneye veda

Kadın portreleri ve Kürdistan tarihinde yer tutan önemli şahsiyetlerin portrelerini yapmayı tercih ettiğini söyleyen Çeçen, “Seyyit Rıza, Musa Anter, Yılmaz Güney ve enternasyonal devrimci Che Guevara yaptığım portrelerden bazıları” diyor ve şöyle devam ediyor: “Yaptığım her portre ile bütünleşiyor, o kişilerle bağ kuruyorum. Örneğin, Musa Anter'in portresini çizerken ona yapılan zulümleri aklıma getiriyorum. Seyyit Rıza’yı çizerken Dêrsim’de halkımıza yapılan katliamı birebir yaşıyorum. Ancak en duygusal anım 13 yıldır görmediğim annemin portresini çizmemdi. Portresini çizerken bir damla gözyaşım üstüne düştü. O damlayı silmek isterken, damlanın bütün çalışmaya yayıldığını gördüm. Annemle adeta bütünleştim. Ne yazık ki birkaç sene önce annemi kaybettim. Ona olan özlemimi resim yaparak gideriyorum.”

 

Hayali gerçek olacak

Resim çalışmalarını adeta bir atölyeye dönüştürdüğü evinde sürdüren ve en büyük hayalinin yaptığı resimleri sergilemek olduğunu anlatan Çeçen, bunun için de çalışmalara başlamış. Alman ressam Avridios Von Delken ile ortak sergi çalışmaları yürüttüklerini söyleyen Çeçen, “Yakında bu hayalim gerçek olacak gibi görünüyor” diyor.

 

Yeteneklerimizi keşfedelim

Her insanın içinde gizli bir yetenek olduğunu belirten Çeçen, “Her kadının ruhunun derinliklerinde bir yetenek saklı. Bu yeteneğimizi keşfederek bunu bilinçli bir şekilde ortaya çıkarmak bizim elimizde. Her şeyin yalnızlaştırıldığı böylesi bir dünyada sanatı hayatımızın bir parçası yapabiliriz. Dünyayı güzel renklere boyayabiliriz” diyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.