Talut calut kıssası ve Kürtler

Ahmet TURHALLI yazdı —

  • Talut ve Calut kıssası ile son elli yıldır haklı ve meşru olan Kürt ve Kurdistan mücadelesi birbirlerine oldukça benzerlik göstermektedir. Başarmanın yegane formülü ise, direniş ve yüksek bir iradedir.

Kur’an’daki kıssaların anlatımını detaylı ve kronolojik bir tarih olarak ele almak yanılgıdır. Çünkü Kur’an bir tarih kitabı değildir! Peygamberin çağrısına kulak asmayıp onu yok etmeye çalışan Kureyşlilere, tarihte Peygamberlere karşı çıkanların akibeti anlatılmakta, Peygamber ve ona inananlara mücadelenin yol ve yöntemleri öğretilmektedir. Başarmanın yegane formülü ise, direniş ve yüksek bir irade olarak bu kıssada bizlere gösterilmektedir. Bu kıssa Hz Musa (as)’dan sonra ortada kalan İsrailoğullarının istemleri olan bağımsız bir vatan ve özgür bir toplum olabilmenin hikayesidir. Talut diye akıl ve vücut yapısı ile güçlü bir liderin İsrailoğullarını, Allah’ın istemi doğrultusunda, sınamaya tabi tutması ve bu sınamadan küçük bir grubun başarı ile çıkması anlatılmaktadır. Bu sınamayı geçemeyenlerin başarısızlığı ve iradesizliğine rağmen, mutlak gerçekleşmiş olan zaferden bahs edilmektedir. 

Peygamberi ve arkadaşlarını ortadan kaldırmaya çalışan Mekke’nin müstekbirleri, her türlü maddi güç üstünlüklerine rağmen, peygamberimiz (sav) ve bir kaç imanlı arkadaşı karşısında yenilgiden kurtulamamışlardır. Talut ve Calut kıssası ile son elli yıldır haklı ve meşru olan Kürt ve Kurdistan mücadelesi birbirlerine oldukça benzerlik göstermektedir. Bizler inançlı insanlar olarak, elbette dini metinleri ve onlarda anlatılan tarihi kişilikleri inceleyip günümüzün mücadelelerine ışık tutmaya çalışacağız. Kıssaları hayatımızda ve güncel olaylarda birer model olarak göreceğiz. Kur’an’da anlatılan figürler iyi ya da kötü, Muslih ya da Müfsitleri günümüzde cereyan eden olaylar için birer mihenk olarak değerlendireceğiz. Kuşkusuz Kur‘an’da anlatılanlar günümüzde olanları anlamak içindir, yoksa bu kıssalar sadece okumak ve dinlemek için Kur’an metnine girmemişlerdir.

 

Kur’an anlatımı:

Talut, ordusu ile hareket edince, "Şüphesiz Allah, sizi bir ırmakla imtihan edecektir (sınayacaktır). Kim ondan içerse benden değildir. Ancak eliyle bir avuç alan başka“ dedi. İçlerinden pek azı hariç, hepsi ırmaktan içtiler. Talut ve onunla beraber iman edenler ırmağı geçince, (geride kalanlar) "Bugün bizim Calut’a karşı koyacak gücümüz yok“ dediler. Allah'a kavuşacaklarını kesin olarak bilenler (ırmağı geçenler) ise şu cevabı verdiler: “Allah’ın izniyle büyük bir topluluğa galip gelen nice küçük topluluklar vardır. Allah, direnenlerle beraberdir.” (Bakara 249)

(Talut'un askerleri) Calut ve askerleri ile karşı karşıya gelince şöyle dediler: "Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sağlam bastır ve şu kafir kavme karşı bize yardım et.“ (Bakara 250)

Okurlarımızında yakın tarihimizden bildiği ve yaşadığı gibi, Kürt gençlerinden oluşan küçük bir grup bir araya gelerek, Calut olan Kemalist sisteme karşı mücadele kararı aldılar. Bu gençlerin ve atalarının ülkesi işgal edilmişti, dili ve kültürü yasaklanmış, medrese ve tarihleri yok edilmiş ve milletlerinin onuru ayaklar altına alınmıştı. Dini ve fıtri olan, her milletin onuru, haysiyeti ve şerefi olarak bilinen bu doğal hakları isteyen Kürt’e ise; ölüm, zindan, işkence ve sürgün dışında hiçbir yol bırakılmamıştır. 

Bu küçük gruba Rehberlik eden Kürt Talut’ta, mücadele ve davasına başlarken şöyle seslendi: “Ey Yoldaşlarım ve kardeşlerim; Benimle beraber yürümek isteyenler, zindan, ölüm, işkence, açlık ve susuzlukla sınanacaksınız! Kurdistan’ı ve Kürt milletinin kurtuluşu için asla Kemalist sistem ve ortaklarının suyundan ve ekmeğinden yiyip içmeyeceksiniz!”

Bir kaç arkadaş ve yoldaşla yola koyulan Rehber’e, kendi milletinden oldukları halde, Kemalist- Turanist sistemin ekmek ve suyundan içtikleri için, ona şöyle cevaplar verdiler: “Aman ha; bizler bu Calut sisteme karşı çıkamayız, çıksak da bizleri yok edecekler, bu sistem güçlüdür, bir kaç gençle bu işleri başaramayız” dediler. Düşmanlarının suyunu ve ekmeğini yiyip içmeyen kahramanlar, olağanüstü bir irade ile, zalim ve ırkçı olan Calut’a karşı direndiler. Ayaklarının kutsal Kurdistan toprakları üzerinde sabit kalabilmesi için, dizlerini bağladılar, kayalardan atladılar, kendi bedenlerinde bombalar patlattılar, son kurşunlarını kafalarına sıktılar ama düşmanın ekmeğini yemediler, suyundan içmediler. Dünya muktedirleri Calut’a azami derecede destek sundular, buna rağmen bu küçük gruba galebe çalamadılar. Calut’un işbirlikçileri de bu küçük grubun yok edilmesi için canla başla çalıştılar.

Talut ve arkadaşları ise, zindanda, yeraltında ve yer üstünde, havada ve karada, kimyasallara, hile ve yalanlara, her türlü teknik silaha ve istismar edilen din silahına karşı da direndiler ve her gün başarı elde ettiler/ediyorlar. Şimdi Başûr Kurdistan’da, 40 yıldır bağımsız olduklarını söyleyenler, düşmanların suyunu ve ekmeğini yiyip içtiklerinden şunu propaganda etmekteler: “Biz bu Calut’a karşı savaşmayız, ne yapalım onlar güçlü.” Kuşkusuz düşmanının ekmeğini yiyip suyunu içenler, irade ve azimlerini kayb ederler.

Ama sınanıp direnenler şöyle bir sonuç elde ederler.

Derken, Allah’ın izniyle onları bozguna uğrattılar. Davut Calut’u öldürdü. Allah, ona hükümdarlık ve hikmet verdi ve ona dilediğini öğretti. Eğer Allah'ın; insanların bir kısmını diğerleri ile savması olmasaydı, yeryüzü bozulurdu. (Bakara 251) 

Başur Kurdistan’da yürütülen haksız ve dengesiz savaşta da, Allah'ın izni ile Talut ve arkadaşları galip gelecek, Calut olan Kemalist sistemin bütün renkleri ve yandaşları da mağlup olacaklardır. Hadi Calut’un ekmek ve suyundan yiyip içmeyenler, az kaldı; Kurdistan ve Kürt milleti Bakur, Başûr, Rojhilat ve Rojava’sı ile özgürlüğe bir nefes kadar yakınlar, hepimiz vazife ve sorumluluklarımıza sahip çıkarsak, Calut sistem devrilecek ve İnsanlık rahat bir nefes alacaktır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.