Ağırlaştırılmış müebbetin delili yok
- Miraç Dinç'e iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen AKP'li Tahir Güven'in öldürülmesi davasında delil yok, üstelik kamera ve HTS kayıtları incelenmedi, atış artığı karşılaştırılması yapılmadı.
Şirnex’in Cizîr (Cizre) ilçesinde Tahir Güven’in 4 Aralık 2021’de uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülmesi davasının karar duruşmasında ağırlaştırımış müebbet hapis cezası verildi, ancak suçlamanın somut delilleri ortaya koulmadı.
Dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun hedef göstermesinin ardından tutuklanan Özgür Kadın Hareketi (TJA) aktivisti Dorşin Gök, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Gençlik Meclisi Üyesi M. Miraç Dinç ile Emin Kalkan'ın tutuklu, Abdullah Kaçmaz'ın ise tutuksuz yargılandığı davanın duruşması, 6 Eylül'de Şirnex 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. “Tasarlayarak öldürme” ve “Devletin birlik ve bütünlüğünü bozmak” iddialarıyla yargılanan Dorşin Gök ile tutuksuz yargılanan Kaçmaz hakkında beraat kararı verildi. Dinç hakkında “Devletin birlik ve bütünlüğünü bozmak” ve "Tasarlayarak öldürmek" suçlamasından iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Mahkeme, "Kalkan’ın duruşmalar sırasında yardımcı olduğu" gerekçesiyle müebbet hapis cezasına indirdi.
İstenilen ifadeyi imzalattılar
Dinç’in avukatı Hakim Tanış, tutsak müvekkilinin bir ihbarcının farklı bir iddiası nedeniyle gözaltına alındığını söyledi. Av. Tanış, "Miraç, gözaltına alındıktan sonra Tahir Güven olayıyla ilgili gözaltında bulunan Emin Kalkan adlı kişinin verdiği ifadelerle tutuklandı. Daha sonra Kalkan bu ifadelerini işkence altında verdiğini beyan etti. Kalkan’ın beyanlarına göre; polisler ifade sırasında nişanlısını (Kalkan'ın nişanlısı) hukuksuz bir şekilde Emniyet'e getirdi ve nişanlısına kötü şeyler yapacakları tehdidinde bulundu. Kalkan, bunun üzerine istenilen ifadeyi imzaladı. Bu ifadeler dosya tutanakların da yer alıyor" dedi.
Soylu'nun talimatıyla delil üretme
Tanış, dosya açıldığı zaman gizlilik ve kısıtlılık kararı bulunduğunu, böylece dosyaya erişimin de engellendiğini belirterek, şöyle devam etti: "Ancak dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Miraç Dinç ve Sümeyye (Dorşin) Gök’ü hedef gösterdi. Soylu, Dinç ve Gök’ü hedef gösterdikten sonra hemen sonra jet hızıyla delil üretmeye çalıştılar. Amed'deki kriminalden Dinç hakkında ‘üzerinde atış artığı’ var raporu alındı. Gök için de Wan'daki jandarma kriminalden hukuksuz bir ses kaydı rapor aldılar. Bu iki kurum da Soylu’nun yetki alanları içinde olan kurumlardı. Soylu hedef gösterdi, yetkisi altındaki kurumlar da jet hızıyla rapor verdi. Süleyman Soylu açıklama yaptıktan hemen sonra dosyaya gizli tanık ifadeleri girdi” dedi.
Atış atığı karşılaştırılmadı
Dinç hakkında iddia edilen atış atığı ile Tahir Güven’in öldürüldüğü silahın kovanlarındaki atış atığının kıyaslanmasını talep ettiklerini aktaran Tanış, “Fakat bunu yapmadılar. Atış artığı denilen şey bulaşıcıdır. En basitinden gözaltına alındığı zaman bindirilen zırhlı araçtan, temas edilen kolluk görevlilerinden rahatlıkla geçebilecek bir şeydir. Bu bilimsel raporlarla kanıtlanmıştır. Bu dosya da sırf Emin Kalkan’a imzalatılan beyanları desteklemek için bu delili ürettiler. Bu dosya en başından en sonuna kadar kumpas dosyasıdır. Bunun için delil yaratıldı” şeklinde konuştu
HTS ve kamera taleplerine ret
Tanış, Dinç'in Tahir Güven öldürüldüğü zaman başka bir yerde olduğunu söylediğini ve bunun üzerine HTS kayıtlarını istediklerini hatırlattı. Tanış, şunların altını çizdi: "Olay sırasında, öncesinde ve sonrasında Dinç’in nerede olduğunun tespit edilmesini istedik. Mahkeme heyeti bu talebimizi de reddetti. Yine bölgede her yer kameralarla doludur. Bu kamera görüntülerini de istedik ama doğrunun açığa çıkmaması için bunu da yapmadılar.”
Masum bir insan rehin alındı
Suçsuz, masum bir insanın cezalandırılmasını kabullenemediğini kaydeden Tanış, şunlara dikkat çekti: "Bu kumpas, Gök’ün Tahir Güven ile konuşan kadın; Dinç’in ise tetikçi olduğu üzerine kuruluydu. İkisinin birlikte hareket ettiği iddia edilmişti. Gök üzerine atılı suçlamaların boşa çıkarılmasından sonra beraat aldı. Gök hakkındaki iddialar asılsızlığı olduğuna göre Dinç’in de suçsuz olduğu gün gibi ortada. Hukuksuz bir karar verildi."
Bir üst mahkemeye itirazda bulunacaklarını ifade eden Tanış, oradan sonuç çıkmazsa Yargıtay’a, oradan da bir şey çıkmazsa Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıyacaklarını vurguladı. ŞIRNEX
* * *
Kuday'dan kötü haber alabiliriz
Ağır hasta tutsak Abdulkadir Kuday’ı ziyaret eden avukat Tahir Demirci, her an kötü bir haber gelebileceğine işaret ederek, “Bir an önce tahliye edilmeli” dedi.
Metris 2 No’lu R Tipi Cezaevi’nde yatağa bağlı yaşayan ağır hasta tutsak Abdulkadir Kuday’ın durumu her geçen gün giderek ağırlaşıyor. Sinir sisteminin uyarılar gönderememesine neden olan ALS hastalığının yanı sıra başka hastalıkları da olan ve 40 kilonun altına düşen Kuday’ı yakın zamanda ziyaret eden Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) avukatlarından Tahir Demirci, avukat görüşüne sedye ile getirildiğini belirtti.
Demirci, Kuday’ın unutkanlık, çift görme ve duyma sıkıntısının başladığını; hem konuşmakta hem de nefes almakta oldukça güçlük çektiğini ifade etti. Demirci, "Sürekli yatakta olması sebebiyle sırtındaki kemikler sırt derisini tahriş etmiş. Gün boyu solunum destek cihazına bağlıymış. Satürasyonunda (kandaki oksijen oranı) ani düşüşler olduğu için kendisine ara ara oksijen de veriliyor” dedi.
Demirci, Kuday’ın 10 Temmuz 2023’te de kalp krizi geçirdiğini hatırlatarak, çarpıntılarının devam ettiğini ve yeni bir kriz geçirme endişesi taşıdığını ifade etti. Demirci, ALS dışında 16 ayrı hastalığı olan Kuday’ın kendi ihtiyaçlarını karşılayamadığını refakatçi talebinin kabul edilmediğini ifade etti.
Demirci, Kuday için hem tedbir talepli tahliye başvurusuna dair hem de Cumhurbaşkanlığı affı ile ilgi yaptıkları başvuruya dair sürecin hala devam ettiğini dile getirdi.
Devlet yetkililerinin Kuday’ın sağlık durumuna kulak tıkadığını belirten Demirci, “Yani doktorların da söylediği yerden ifade edeyim; bu koşullarda çok yakında kötü bir haber alınabileceğinin bile belirtildiği bir durum var. İnsani olarak da vicdani olarak da kabul edilemeyecek bir durum yaşanıyor. Hayatını kaybetmiş bir şekilde yakınlarına kavuşmaması gerektiğini düşünüyorum. Zaten cezaevi koşulları bu durumu daha da hızlandırıyor. Bir an önce bu konunun çözülmesi gerekiyor. Umarım bir an önce tahliyesi sağlanır” şeklinde konuştu.