Aydar: Türkiye suikastten yargılanacak
Yurt Dışı Haberleri —
- Belçika’da, Zübeyir Aydar ve Remzi Kartal’a suikast girişimine ilişkin dava bugün başlıyor. KCK Yürütme Konseyi Üyesi Aydar, "Bütün açıklığıyla suikast planları deşifre olmuş ve bunun MİT’e, Türk hükümetine hatta Erdoğan’a dayandığı net bir şekilde dosyada mevcut" dedi.
Türkiyeli muhaliflere yönelik onlarca ismin yer aldığı 'infaz listeleri’nin ortalıkta dolaştığı, gazetecilere, muhaliflere yönelik fiili saldırıların gerçekleştiği bir dönemde Brüksel’de Türkiye’nin suikast girişimine karşı açılmış önemli bir dava görülecek.
KCK Yürütme Konseyi Üyesi Zübeyir Aydar ile KONGRA GEL Eşbaşkanı Remzi Kartal’a 2017 yılında gerçekleştirilen suikast girişimi nedeniyle açılan dava yarın (1 Ekim’de) Brüksel Mahkemesi’nde görülecek. Davada suikast girişimde bulunan Zekeriya Çelikbilek, Yakup Koç, Hacı Akkulak ve Necati Demiroğulları şahsında muhalifleri tasfiye için yurt dışında suç örgütü oluşturan Türk devleti yargılanacak.
Saray’a kadar uzanıyor
Türk devletinin 'kırmızı listesi’nde yer alan daha önce de birkaç kez suikast girişimiyle karşı karşıya kalan Zübeyir Aydar ile dava öncesinde bir araya geldik. Suikast timinin profesyonel kişilerden oluştuğunu belirten Aydar, "Dosyada her ne kadar 4 kişinin ismi geçse de ortaya çıkan belgelere bakıldığında bu suikast girişiminin Ankara’da Saray’a kadar uzandığını çok rahatlıkla görebiliyoruz” dedi.
Suikastçilerin iki planı
2017’deki suikast girişiminin tüm açıklığıyla deşifre olduğunu ve araştırmalar neticesinde elde edilen belgelerin mahkeme tutanaklarında mevcut olduğunu belirten Zübeyir Aydar, şu detayları paylaştı: "Uyarılarımız doğrultusunda Belçika makamlarının yaptığı telefon dinlemeleri ve takibatlarda bize karşı iki plan içerisinde olduklarının farkına varıldı.
- Birinci plan: KNK binası otomatik silahlarla basılıp içerideki herkes imha edilecek. Katliam ardından motorsikletle belirlenen yere gidilecek. Ardından limanda bekletilen bir gemi ile Türkiye’ye gidilecek.
- İkinci plan: KNK’deki çay semaverine zehir katarak içerideki herkesi zehirleyerek öldürmek."
Aydar, her iki planın da bütün çıplaklığıyla dinlemelere takıldığını ve Belçika Mahkemesi’nin dosyasında ayrıntılı bir şekilde yer aldığını belirtiyor.
Soruşturma bir yerlere takıldı
Suikast ile ilgili birçok belgeyi Belçika yetkililerine sunduklarını belirten Aydar, ilk etapta ciddiye alınan soruşturmanın daha sonra bir yerlere takıldığının altını çizerek, "Bütün belge ve bilgilere rağmen Belçika savcıları davayı açmamak için direndiler. Avukatlarımız davanın açılması için çok çaba sarfettiler. Tahminime göre savcı devletler arası ilişkilerden dolayı davayı açmak istemedi. Ancak davaya bakan hakimler, savcıları dinlemeyerek kendi inisiyatifleri ile mahkeme sürecini başlattı" diye belirtti.
TC’nin terörist eylemi deşifre olacak
"Türk devletinin, siyasetçilere karşı düzenlemek istediği suikast girişimi deşifre oldu ve yabancı bir ülkenin mahkemesinde yargılanacak" diyerek davanın önemine vurgu yapan Aydar şöyle devam etti: "Türk devletinin uluslararası terörist eylemi deşifre olacak. Bu davanın en önemli getirisi bu olacaktır. Elbette ki çıkacak sonuç önemlidir ama her şeyden önce bu davanın görülmesi çok daha önemlidir."
7000 sayfalık dosya
Belçika yargısının PKK’nin 'terör örgütleri listesi’nden çıkarılması yönünde aldığı kararı hatırlatarak 1 Ekim’de (bugün) başlayacak davada da gerçeklerin ortaya çıkmasından umutlu olduğunu ifade eden Zübeyir Aydar, "Önlerinde 7000 sayfalık bir dosya var. Bu dosyada çok açık bir şekilde bir suç şebekesinin varlığı deşifre ediliyor. Bunun MİT’e, Türkiye hükümetine hatta Erdoğan’a dayandığı net bir şekilde dosyada mevcut" dedi.
Suikastçiden itiraf: Paris’i de biz yaptık
“Davada her şey belli, Türkiye devleti yurt dışında bir suç örgütü oluşturmuş ve muhaliflerini öldürmeye çalışıyor. Bu anlamda önemli bir dava" diye konuşan Aydar şunlara dikkat çekti: "Davanın diğer bir önemli tarafı da -ki bu davanın avukatları ve bizim şahsi kanaatimiz de aynı yönde- bize suikast düzenleyenler 2011’de Paris’te üç Kürt kadın siyasetçiyi katledenler ile aynı grup. Kanaatime göre Paris’teki suikastı da bunlar düzenlemiş."
Aydar bu görüşünü de şu açıklamalarla destekliyor:
- Yakup Koç o dönem büyük elçilikte güvenlik görevlisi.
- Zekeriya Çelikbilek bize karşı yapacağı suikaste birilerini ikna etmeye çalışırken ‘Paris’i de biz yaptık bak bir şey olmadı’ diye açık itirafta bulunuyor.
Öncelik, devletler arası ilişkiler
Aydar iki olay hakkında Belçika ve Fransa makamlarının birbirlerine bilgi ve belge verdiklerini belirtiyor. Öyle ki Belçika’daki soruşturma, Paris Katliamı’na ilişkin Mayıs 2019’da yeni bir soruşturma açılmasına da önemli katkı sağladı.
Paris Katliamı’nın tetikçisi Ömer Güney’in MİT ile bağlantısı bilinmesine rağmen "Tek kişilik bir dava olarak görüldü, ölmesi beklendi. Sonrada davayı kapattılar" diyen Aydar, "Yeni belgelerle yeni bir dava süreci başladı, ancak devletler arası ilişkiler bozulmasın diye ilerlemiyor" dedi.
Sorgulama yüzeysel yapılmış
Kendilerine yönelik suikaste ilişkin soruşturmanın da bu ilişkilerin gölgesinde gerçekleştiğini vurgulayan Zübeyir Aydar, "Zekeriya Çelikbilek bize düzenlenmek istenen suikasta ilgili olarak Fransa’da gözaltına alınıp sorgulanıyor. Sorgusuna baktım; çok yüzeysel, derinlemesine bir sorgulama yapılmamış. Sanıyorum devletler arası çıkar ilişkileri gerçek anlamda bir sorgulamanın önünü kapatmış" değerlendirmesini yaptı.
Kürtler pazarlık konusu yapılıyor
"Devletler arası ilişkilerde yeterince gücün ve lobin yoksa çoğu zaman dosyalar kapatılır, sizin üzerinizden pazarlıklar yapılır. Biz Kürtlere karşı da maalesef böyledir" diyen Aydar şu örnekleri verdi:
* 1989 yılında Dr. Abdurrahman Qasimlo olayında saldırıyı gerçekleştirenlerden biri olan Cafer Sahraroodi -ki saldırı esnasında yaralanmıştır- ve arkadaşları önce gözaltına alındılar, sonra serbest bırakılarak elini kolunu sallaya sallaya Avusturya’dan İran’a gittiler. Sahraroodi şu anda İran’da üst düzeyde görevlidi.
* Mykonos davası olarak bilinen İran Kürdistan Demokrat Partisi (PDKİ) Genel Sekreteri Dr. Sadık Şerefkendi ve 3 arkadaşı 17 Eylül 1992 günü Berlin'deki Mykonos restoranında İranlı muhaliflerle görüştükleri esnada İran istihbarat elemanlarının saldırısına uğradı. Suikastçılar bir süre cezaevinde kaldıktan sonra devletler arası pazarlıklarla, cezalarını bitirmeden serbest bırakıldılar.
Türkiye her yola başvurabilir!
"Avrupa, Türkiye’nin ülkelerine birçok MİT elemanı gönderip suikast timleri oluşturduğunu görüyor" diyen Aydar, "Avrupa devletleri muhaliflere yönelik suikastleri ciddiye alıyor mu" sorumuza şu yanıtı verdi: "Avrupa devletleri, Türkiye’nin Kürt ve diğer muhalifleri bertaraf etmek için her yola başvuracağını gördü. Türkiye’nin bu tehditlerini ciddiye alıyorlar. Bize karşı geliştirilen suikast ihtimalini de ciddiye aldılar. Etrafımızdaki korumaları sıklaştırdılar”.
Avrupa’da sicili kabarık
Türkiye’nin bu konuda sicilinin kabarık olduğunu belirten Zübeyir Aydar, Avrupa’daki çete örgütlenmesinin geçmişini de hatırlatarak şunları aktardı: “Türkiye daha önce Asala kadrolarına karşı suikastlar gerçekleştirdi. Yine 1994 yılında harekete geçmek istediler ancak Avrupa’nın uyarısı sonrası bu politikalarını durdurdular. Nurullah Tevfik Ağansoy 1996 yılından öldürülmeden önce Milliyet Gazetesi’ne verdiği demeçte Brüksel’de yerimizi tespit ettiklerini, nerede yiyip nerede içtiğimizi bildiklerini söylemişti. Yine 1994’te Danimarka’da İmdat Yılmaz adında bir yurtseverimize suikast düzenlediler. İmdat Yılmaz yaralı olarak kurtuldu. Türkiye 2011’e kadar Avrupa ile olan ilişkilerinden dolayı bu eylemlerden vazgeçti.
Erdoğan-Ergenekon ittifakı
Fakat 2011’de aldıkları karar sonucu benim de içinde olduğum birçok arkadaşın başına para ödülü koyarak Avrupa’da şebekeler oluşturdular. Paris cinayeti bu konsept içerisinde gerçekleşti. Bu politika Erdoğan ve Ergenekon ittifakının sonucudur. Yani kendilerini Avrupa’ya çok mecbur hissetmiyorlar, işgücüne ve lobilerine güveniyorlar. Avrupa’da suikast girişimleri bütün hızıyla devam ediyor. Ölüm listeleri dolaşıyor. Bunu ciddiye alan Avrupa devletleri ölüm listelerinde olan bireyleri tek tek çağırarak bu konuda bilgilendiriyor ve uyarıyor. Türkiye’yi uyardılar mı, farklı bir girişimleri oldu mu konusunda ise bir şey söyleyemem."
2011 konseptinin devamı
Türk devletinin sadece Avrupa değil Kürt ve muhalif kesimlere karşı dış ülkelerde de suikast girişimlerinin devam ettiğini vurgulayan Aydar, "İster Rojava Kürdistan’ında ister Güney Kürdistan’da ister Avrupa’da ya da dünyanın farklı bir yerinde bu hedefleri yok etmek için bazen drone, bazen kurdukları şebekelerle bir politika yürütüyorlar. Bazen tabanca ile bazen drone ile suikast düzenliyorlar. İkisinin arasında bir fark yok. Dış ülkelerdeki operasyonlardan gururla bahsediyorlar. Süleyman Soylu gibi birileri de çıkıp 'Falanca kişinin üzerine çizik attık, listenin falanca sırasında bulunan kişiyi öldürdük' gibi demeçler veriyor. Bu 2011’den sonra oluşturulan konseptin devamıdır. Bu konsept hala devam ediyor" dedi.
Bu operasyonlara karşı daha örgütlü bir şekilde hareket edip kamuoyu oluşturulması gerektiğini kaydeden Zübeyir Aydar, "Eğer ciddi anlamda bir kamuoyu oluşturursak Avrupa devletleri Türkiye’nin bu politikasına karşı tavır almak zorunda kalacaktır" diye ekledi.