Direngen halkımızın yanında olun
Dosya Haberleri —
Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi Yürütme Meclisi Başkanı Hesen Koçer:
- Özerk Yönetim ve halkımız büyük bir seferberlik içinde, her türlü fedakarlığı gösteriyor. Ancak imkanlarımız sınırlı. Sadece gelen 120 bin insan için bile onlarca kamp yapmak gerekiyor. Bu bir şehir nüfusu.
- Birleşmiş Milletler ve Kızılhaç yardımları çok yetersiz. Efrîn, Şehba ve Tel Rıfat halkı devrimin ilk gününden beri direniyor. Avrupa’da yaşayan Kürdistanlılar ve dostlarımıza bu direngen insanların yanında olmaları çağrısını yapıyoruz.
ERKAN GÜLBAHÇE
Halkların birlikte yaşam modeliyle tüm dünyaya örnek olan Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk bölgesi, Rojava devriminden bu yana Türkiye ve ona bağlı çetelerin hedefinde. Bir soykırım aparatı olarak DAİŞ’i kullanan Türk devleti, benzeri çeteler eliyle saldırılarını sürdürdü. Diğer yandan da havadan ve karadan saldırılarla özerk bölgenin altyapısı ve yaşam alanlarını hedef aldı. Türkiye’nin saldırıları, Suriye rejimi, KDP’nin ambargosuyla birlikte ekonomik zorlukların yaşandığı özerk bölge tüm kısıtlı imkanlarına rağmen bölgede süren savaş nedeniyle göç edenlerin sığınağı haline geldi. İsrail-Lübnan savaşından sonra 22 bin göçmen özerk bölgeye geldi. HTŞ’nin son saldırıları nedeniyle Şehba ve Efrînli 120 bin kişi Reqa ve Tebqa başta olmak üzere özerk yönetim bölgelerine yerleştirildi. Sayının 150 bine ulaşması bekleniyor.
Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk bölgesindeki son durumu Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi Yürütme Meclisi Başkanı Hesen Koçer ile konuştuk.
Halep, Efrîn-Şehba Kantonu’na dönük son saldırı ile özerk yönetim bölgesi büyük bir göç dalgasıyla karşı karşıya kaldı. Böylesi bir olasılığa hazırlıklı mıydınız?
Bölgemiz savaş alanı ve bundan dolayı bölgemizde birçok kamp var ve yeterince göçmene ev sahipliği yapıyor. Daha önce gelebilecek göçmenler için bir kamp hazırlığı vardı ancak tamamlanmamıştı. Çok büyük bir göçmen akını oldu. Sadece 100 bin insana onlarca kamp yapmak gerekiyor. 100 bin insan başlı başına bir şehir demek ve bunu inşa etmek çok da kolay değil.
Göç edenlerle ilgili son bilgileri aktarabilir misiniz?
Şu ana kadar Kuzey ve Doğu Suriye’ye sığınan göçmen sayısı 120 bine ulaştı. Sayının 150 bini bulacağını tahmin ediyoruz. Tel Rıfat ve Şehba’nın dışında Halep’ten de akın akın göçmenler geliyor. Şu ana kadar sadece Halep’ten 25 bin Arap, özerk bölgeye sığındı. Hama düşerse oradan da büyük bir göç dalgası ihtimali var. Bölgede yaşam tehlikesi olan tüm etnisiteden insanlar katliamdan korunmak için bölgemize ulaşmaya çalışıyor.
Söz konusu bölgelerde tahliyeyi bekleyen ne kadar insan var?
Şehba köylerine sığınan çok sayıda insan hala mahsur. İmkanı olmayanlar için onlarca otobüs gönderdik. Gruplar yola çıktı ancak yolda çok ciddi engellemelerle karşı karşıyalar.
Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim; Şehba ve Tel Rıfat’a Barzani ailesi adına çalışma yürüten Xêrxaziya Barzanî Kurumu Efrîn’in güvenli bir yer olduğunu belirterek, kafa karışıklığı yaratarak insanların bölgemize gelmesini engellemeye çalışıyor. Özel arabalarla HTŞ ve Türk çeteleri eşliğinde bazı insanlarımızı Efrîn’e götürmeye çalışıyorlar. Çeteler Efrîn’de demografik yapıyı değiştirdi. Efrîn’in bütün varlıklarını talan etti. Ne yazık ki bugün Barzani ailesine bağlı bu kurum, insanlarımızı Efrîn’e götürüp çetelerin eline teslim etmeye çalışıyor.
Yolda ne tür sorunlar yaşandı?
Şunun altını çizmekte fayda var; çete saldırısı altında bu insanların tahliyesi gerçekleşti. Her türlü zorluğu yaşadılar. Normal bir insanın kaldırabileceğinin çok ötesinde olan şeyler… Katliam tehditleri, aşağılayıcı söz ve hareketlerden tutalım her türlü vahşet uygulanmış. Edindiğimiz bilgilere göre şu ana kadar, soğuktan dolayı iki çocuk hayatını kaybetmiş.
Kayıplar var. Bazılarının kafaları kesilerek hunharca katledildiklerini öğrendik. Özellikle Tel Rıfat’ta tam bir katliam uygulandı.
Gelenler nerelere yerleştirildiler? Böylesi bir duruma karşı hazırlığınız var mıydı?
Bölgemiz savaş alanı ve bundan dolayı özerk yönetim sınırları içerisinde birçok kamp var. Daha önce genel anlamda olası göçmen akınına karşı bir kamp hazırlığımız vardı. Ancak tamamlanamamıştı. Açıkçası yeni kamp inşası için de imkanlarımız sınırlı. Elbette tüm imkanlarımızı seferber ediyoruz. Ancak imkanlarımız sınırlı. Sadece bu 120 bin insan için onlarca kamp yapmak gerekiyor. Bir şehir nüfusu. Bunu yapmak çok kolay değil.
Gelenlerin büyük bölümünü okullara yerleştirdik. Reqa ve Tebqa okullarının tamamı doldu. Bazı aileleri evlere yerleştirdik. Elimizdeki imkanlar dahilinde bölgeye çadırlar getirdik. Şu anda hala yerleştiremediklerimiz de var. Çok büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Ancak halkımız şunu bilsin ki imkanlarımız dahilinde her türlü yardımı yapacağız.
Sağlık hizmetleri konusunda imkanlarınız ne boyutta?
Heyva Sora Kurd ve Sağlık Bakanlığımız halkımıza sağlık hizmeti sunmak için seferber olmuş durumda. Göçmenlerin bölgemize giriş yaptıkları ilk noktada bir sağlık merkezi kuruldu. Ayrıca özerk yönetime bağlı bir sağlık merkezi ve Heyva Sor a Kurd’a bağlı bir sağlık merkezi hizmet sunuyor. Ağır hasta olanlar ise hastalıklarına göre yakındaki hastanelere gönderiliyor. Ancak imkanlarımız sınırlı.
Kuzey ve Doğu Suriye halkları bu çalışmalara nasıl dahil oluyor, özellikle Özerk Yönetim’in seferberlik çağrısı da oldu…
Reqa ve Tebqa halkı göçmenlere yardım etmek için olağanüstü bir çalışma içerisinde. Ellerinde gelen her türlü yardımı yapmaya çalışıyorlar. Arap halkımız evlerini gelenlere açmak istediklerini belirtiyor. Bundan onur duyduk. Her kantonda kriz masası oluşturuldu. Diğer kantonlardaki halkımız da gelen göçmenleri misafir etmek için başvurularda bulunuyor. Bu anlamda Özerk Yönetim ve halkımız el ele yaralarını sarmak için büyük bir seferberlik içinde, her türlü fedakarlığı gösteriyor.
Serêkaniyê ve Girê Spî’den gelen Kürtler de hala kamplarda. Bu insanları kalıcı yerlere yerleştirmek için bir çalışmanız var mı?
Genel anlamda toprakların sürülen, göç etmek zorunda kalan insanlarımızın geri dönüş koşullarını sağlamak gibi bir politikamız var. Hedefimiz herkesin doğduğu yere, topraklara dönmesidir. Ancak bu hedef sağlanıncaya kadar bütün göçmenlere kalıcı evlerin, mekanların yapılması için çok büyük imkanlara ihtiyaç var. Ne yazık ki buna koşullarımız elvermiyor.
Daha önce Özerk Yönetim’in Birleşmiş Milletler ve Kızılhaç’a göçmenlere yardım konusunda başvuruları olmuştu. Uluslararası yardım kurumlarının tutumu nasıl?
Özerk Yönetime bağlı Afet İşleri Bürosu bütün uluslararası kurumlara yaşanan göçmen krizine ilişkin bir çağrıda bulundu. Bu çağrı üzerine bazı uluslararası yardım kuruluşlar yardıma geldiler. Ancak yaşanan göçmen krizinin büyüklüğü göz önünde bulundurulduğunda yapılan bu yardımlar çok yetersiz kalıyor. Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere bütün uluslararası kurumların daha büyük çaba içerisinde olması gerekiyor. Yaptığımız çağrıda, 150 binin üzerinde göçmen geleceğini belirterek yardımların bu temelde yapılması gerektiğini söyledik. Birleşmiş Milletler ve Kızılhaç yardımda bulunacaklarını belirttiler. Ancak şu ana kadar yapılanlar çok yetersiz.
Yardımların bölgeye ulaştırılmasında yaşanan bir sıkıntı da ambargo ve sınır kapılarının kapalı olması. Bu konuda girişimleriniz oldu mu?
Bu kapıların açılması için ilk günden beri girişim ve istemimiz var. Ancak şu ana kadar girişimlerimize olumlu yanıt verilmedi. Özellikle son göçmen dalgasından sonra insani yardımların ulaşması için Til Koçer sınır kapısının açılması çağrımız vardı. Ancak şu ana kadar herhangi bir cevap alamadık.
Avrupa’da yaşayan Kürtler ve dostları için nasıl bir çağrınız olacak? Yardım etmek isteyen vatandaşlar ne tür yardımlarda bulunabilirler, hangi kanallarla size yardım ulaştırabilirler?
Avrupa’da yaşayan Kürdistanlılar, dostlarımız, barışsever ve demokrat insanlara ülkemizde yaşanan vahşet ve katliamlara seyirci kalmamaları ve duyarlı olmaları çağrısını bir kez daha yapmak istiyorum. Bölgemizde bir vahşet yaşanıyor ve elimizdeki imkanlarla bununla tek başımıza çıkmamız çok zor. Bundan dolayı Avrupa’da yaşayan insanlarımızdan ve dostlarımızdan yardım bekliyoruz. Yardımlarını Heyva Sor a Kurdistan aracılığıyla bölgemize ulaştırmalarını bekliyoruz. Toplanacak olan bu yardımlar özerk yönetimde çalışma yürüten Heyva Sor a Kurd aracılığıyla bölgede ihtiyaç sahiplerine ulaştırılacak. Bu iki kurumumuz sayesinde bölgemizde yaşanan birçok soruna çözüm bulduk. Şu anki krizde de bu iki güzide kurumumuzun önemli bir rol oynadığını belirtmek istiyorum. Bu temelde Avrupa’da yaşayan halkımız, direngen Efrîn, Şehba ve Tel Rıfat halkına yardım eli uzatmak için özel bir çaba içerisinde olmaları gerektiği vurgulamak istiyorum. Bu insanlarımız devrimin ilk gününden beri direniyor. Direnişleri de hala devam ediyor.
* * *
Tüm saldırılara hazırlıklı olmalıyız
Türk devleti Minbic’i işgal planları yapıyor. Böylesi bir saldırı durumunda Özerk Yönetim’in tutumu, koalisyon güçlerinin rolünü nasıl değerlendirmek gerek?
Türkiye’nin uzun zamandan beri Minbic ve Kobanî üzerinde planları var. Zaten ilk günden beri tankıyla topuyla, insansız hava araçlarıyla saldırıları devam ediyor. Tehditleri, planları günlük ifade ederek psikolojik savaş yürütüyorlar. Türk devletinin bütün amacı bünyesinde topladığı çetelerle Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk bölgesine saldırmaktır.
Biz bu saldırılara karşı uluslararası güçlere güvenemeyiz. Bu güçlere şunu söylüyoruz, bu saldırılarla DAİŞ yeniden güçlenecektir. DAİŞ güçlenirse sıfır noktasına geri döneriz. Bu durumun sorumlusunun Türkiye ve dolayısıyla kendilerinin olacağını defaatle belirtiyoruz. Minbic meselesi bu çerçevededir. Herhangi bir saldırı olmaz diyemeyiz. Son gelişmelerle birlikte aslında genel olarak tüm saldırılara karşı olağanüstü hal ilan ettik. Bu, sadece göçmenlerle ilgili bir durum da değil. Ortadoğu yeniden şekilleniyor. Türk devleti bir kez daha Kürtlerin bu şekillenmede yer almaması için bütün gücünü kullanıyor. Buna karşı bizim de her alanda daha güçlü bir mücadele yürütmemiz gerekiyor.
* * *
Kış kapıda, acele edilmeli
İnsani krizin çözümü ve göç edenlerin ihtiyaçlarını karşılamak için kampanyalar başlatılsa da mevcut tablo karşısında yetersiz kalıyor. Uluslararası yardımın acil gerekliliğini ve yardım koridorlarının yeniden açılması gerektiğini belirten Özerk Yönetim, barınakların inşası, kaynak tahsisi ve altyapı geliştirme konularında derhal müdahale edilmesinin şart olduğunu vurguladı. Özellikle kış yaklaşırken gerekli adımların atılmaması, kırılgan durumdaki nüfusu daha da büyük tehlikelerle karşı karşıya bırakacağı uyarısında bulundu.
İki geçici barınma merkezi
* Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi, Reqa ve Tebqa’da iki geçici barınma merkezi kurmayı planlıyor.
* Tebqa’da spor komplekslerine yerinden edilen aileler için büyük çadırlar kuruldu. Reqa ve Tebqa’daki okullarda ise 121 aile barınmakta ve bu durum yaklaşık 103.000 öğrencinin eğitimini de etkilemekte
* Mevcut barınaklar temel ihtiyaçlardan yoksun. Yetersiz su sistemleri, hijyen koşulları ve ısınma imkanlarının olmaması, yerinden edilmiş kişileri ciddi sağlık ve güvenlik riskleriyle karşı karşıya bırakıyor.
Gıda, soba ve daha birçok şey
Acil ihtiyaçlar arasında hijyen kitleri, gıda malzemeleri, sobalar ve yakıt yer alıyor. Prefabrik konutlar ve sürdürülebilir enerji çözümleri, uzun vadeli yerinden edilme sorunlarının çözülmesi için hayati önem taşıyor.
Konteyner kent için acil ihtiyaçlar
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Tebqa ve Reqa’ya yakın zamanda gelenler için acil ihtiyaçları şöyle sıraladı:
* Yerinden edilmiş 17 bin aileyi barındırmak için 34 bin prefabrik konteyner
* 34 bin su deposu ve ilgili tesisat sistemleri.
* 34 bin soba ve ısıtıcı.
* Temel hijyen ihtiyaçlarını karşılamak için 17 bin banyo ünitesi.
* Yemek ihtiyacı için 34 bin adet mutfak seti.
* Halı, şilte, battaniye, yastık gibi eşyalar
* Ambulanslar ve kronik hastalıklar için ilaçların yanı sıra bebek sütü ve bebek bezleri gibi temel malzemelerle donatılmış sağlık noktaları.
* Tüm eğitim seviyeleri için okullar.
* Sürdürülebilir enerji ihtiyacı için güneş enerjisi sistemleri.